Bu korkunun göbeğindeyiz kadınlar olarak. Aklımızdan, fikrimizden, zikrimizden her şeyimizden korkuyorlar. Biliyorlar bir şeyi aklımıza koyduğumuzda neleri başarabileceğimizi. Bu yüzden bizi bizimle vurmak ya niyetleri. Aile ve Nüfus Dinamiklerini Koruma Paketi’nde bundan sonra nasıl çalışacağımıza ilişkin somut tablo ortaya konmuş. Yine çok çalışmışlar yani. Ama biz de çok çalıştık. Hem de “İyi savaştık...”
Önümüz 8 Mart. Kadınların tüm dünyada birlik ve mücadelesinin en kıymetli günlerinden olan bu günü olağanüstü bir dönemde karşılıyorsak, o birliğin ve mücadelenin de olağanüstü bir gayretle, tam da kadınların ihtiyaç duyduğu biçimde sergilenmesi gerekir, öyle değil mi? Bakalım, bu “olağanüstü 8 Mart” nelere gebe…
Kadın-din-devlet ilişkisini düşünelim mesela. Gündemimize nasıl giriyor?
Kobanê’de neredeyse beşinci ayına girecek olan direnişin kazanım haberi bizleri çok sevindirdi. Direnişin anlaşılması, savaşın son bulması, hükümetin ikiyüzlülüğünün ortaya çıkarılması, yaşamın devam edebilmesi için Antalya’dan Kobane’ye Kızkardeşlik Köprüsü oluşturduk.
“Kız Kardeşlik Köprüsü” bir mahallede başlayan ve Türkiye’nin birçok iline yayılan bir çalışma oldu. Bu köprüyü bizler gericiliğe, yok sayılmaya karşı kurduk. Kadın onurunun mücadeleyle kazanılması, kadınlara karşı her türlü gericiliğin son bulması, şiddetin bitmesi için kurduğumuz bu köprünün devamında üzerimize çok şey düşüyor.
Bir söz vardır “Ateş düştüğü yeri yakar” diye… Evet, öyledir . Ancak ateşin düştüğü yeri yakmasını da bekleyemez insan vicdanı. O acıyı paylaşmaya koşmak vardır insanın fıtratında.
Eşit haklar için kanun değişikliğinin yürürlüğe girmesi için ülkenin en büyük metal havzası olan District 31’de sadece kadın işçiler değil erkek işçiler de kampanyalar düzenler. İri yarı adamların kadın hakları için bunca mücadele vermesinin tek nedeni vardır: Sınıf dayanışması yapmazlarsa bu adaletsizliğin kadın erkek hepsini yakacak olması. Alice de bu hareket içinde oldukça aktiftir.
Bu tür bir feragatin ve anne olma tercihinin ne kadar kadına ait olduğu ciddi olarak kafa yorulması gereken bir durumdur.
Kadın hem üretim hem de tüketim veya bölüşüm sürecinin en kırılgan figürüdür. Üretimi ve bölüşümü yeniden düzenlemek isteyen her sistem önce kadınları bu düzene uyumlulaştırmayı iş edinir. Bu o kadar kolay olmadığı için de kadınların gözlerinin boyanması gerekir.
Son günlerde gündemin de çok yoğun olmasıyla beraber hararetli tartışmalar yaşıyoruz fabrikada. Makine aralarında, yemek ve çay molalarında, serviste, hafta sonları buluşmalarında neler neler konuşuyoruz.
Sultangazi Zübeyde Hanım Mahallesi’nde her gününü çocuk, ev işi, apartman temizliği ile geçiren kadınlara mola oluyor sohbetimiz. Biraz memleket gündemi, biraz hayat nasıl geçiyor onu konuşuyoruz.
Kadın Emeği Platformu'nun aile paketi ile ilgili bildirisi
Canım, patronlara da daha az yük olalım dedik, onun İşsizlik Fonuna yaptığı katkıda indirim yapacağım! Eh bu senin ödeyeceğin payın artması anlamına geliyor gerçi ama sen onun farkına bile varmazsın. Hem ben sana doğum yaptığında para vereceğim para! Hemi de hediye! Sen alacağına bak! Hele üç tane peş peşe doğur!
“Ben yıllarca tekstilde çalıştım. Düşük ücretlere, güvencesiz, zor koşullara rağmen en çok kadınlar çalışıyor bu sektörde. Hamile kadınlar işten atılıyorken, işveren hangi kadın işçiyi doğum yaptı diye yarı zamanlı çalıştıracak?”
Geçtiğimiz günlerde Başbakan çalışan kadınlara müjde diyerek ekran karşısına geçti. “Çocuk doğurun, yarı zamanlı çalışın” dedi. Farkındayım, lafı bizim gibi kayıt dışında çalışanlara değil. Zaten işyerindeki patron da bunun farkında. Durum böyle olunca, bugüne kadar kayıt dışında çalışmamızın rahatsız etmediği, kayıtdışı çalışan biz kadınları görmeyen Başbakan bize ne vaat edebilir?
AKP Hükümeti’nin ‘Aile Paketi’ni, bir ev toplantısında bir araya geldiğimiz Tuzluçayırlı kadınlarla konuştuk.
Kadınlar hem yarı zamanlı çalışma bahanesiyle yoğunlaştırılmış bir çalışma programı ile karşı karşıya kalacaklar, hem de niteliksiz işlerde ve yükselme imkânı tanınmadan, düşük ücretlerle, başta sendika hakkı olmak üzere en temel haklardan mahrum biçimde, kayıt dışı çalışmaya itilecektir.
Merhaba Ekmek ve Gül okurları, Ben de bir kadın olarak emeğimiz ve bedenimiz üzerinden oynanan oyunlara dair bir şeyler yazmak istedim.
Kapitalist kriz ve Türkiye…
Şaşkın ördek
Fatih Polat, Suriyeli Nura'ya konuk oldu | Kafesteki kuş, camdaki bayrak ve bir göçmen
Hazırlayan: Fatih Polat
İTO başkanı Avdagiç, "Bütün Trakya'yı, Çanakkale, Bursa, Sakarya ve bütün çevredeki Organize Sanayi Bölgeleri'ni canlı izleyen, OSB radarı gibi çalışacak bir sistem kurguluyoruz" dedi.
Çoçuklar bugün sermayenin ucuz işçileri. 13, 14 ve 15 yaşında işçi çocuklar anlattı: "Oyuna zamanım olmuyor. Akşam 10’da evde oluyorum, biraz telefonla oynuyorum. Sonra yorgunluktan uyuyorum."
Bugün 23 Nisan çocuk bayramı ama Türkiye’de çocukların yaşam koşulları bayrama çok uzak. Yüz binlerce çocuk atölyelerde sömürülüyor. Çocuk eğitim hakkından mahrum, hayalleri ise çalınmış durumda.
Emekçiler, 1 Mayıs’ı bir yandan; OVP gölgesi altında, diğer yandan sendikalaşmanın önündeki engeller, grev yasakları ve iş cinayetleri ile karşılıyor.
Stêrk TV ve Medya Haber TV'nin Belçika'daki stüdyolarına polis baskını gerçekleştirildi.
AKP’li Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, 31 Mart seçimlerinin ardından işten atma ve sürgünlere başladı.
Buca Belediyesi temizlik, fen işleri, park ve bahçeler işçileri olmak üzere tüm çalışanların ücret, fazla mesai ücretleri ve gıda kartı ödemelerinde yaşanan sorunlara işçiler tepkili.
Halk TV’deki ‘Görkemli Hatıralar’ hafta sonu Cizre ve Diyarbakır’daydı. Ancak ortaya Kürt sorunundan arındırılmış, steril bir “Türkiye ne güzel bir mozaik” anlayışının yeniden sürümü ortaya çıktı.
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
TED Aliağa Koleji’nde veliler hakları için örgütlenme mücadelesi veren öğretmenlere destek verdi.
Smyrna’dan İzmir’e Kentin Gündemi'nde mücadeleci işçilerle 1 Mayıs'a nasıl hazırlandıklarını ve taleplerini konuştuk.
Miray Madencilik A.Ş.’ye ait “Termal Turizm Amaçlı Jeotermal Kaynak Arama Sondaj” projesi bilirkişi raporunda kamu yararı olmadığı çevresindeki tarımsal faaliyete zarar vereceği belirtildi.
Aliağa İZSU ve Yerel Hizmetler birimlerinde Genel-İş 2 No’lu ve Tüm Bel-Sen 1 No’lu Şube iş yeri temsilcilikleri, işçileri talepleri için 1 Mayıs'ta alanlarda olmaya çağırdı.