29 Kasım 2014 00:59

İşçinin üzerine basarak büyüyorlar

Metal sektöründe MESS ile sürdürülen sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık sürüyor. Geçen yıllar içinde firmalar ve sendikaları Türk Metal büyürken, ücretlerinin eridiğini söyleyen işçilerin, sözleşmeden beklentisi yok.

Paylaş

Muzaffer ÖZKURT / Hakkı TALİ
Bursa

Bursa otomotivin de Türkiye ekonomisinin de kalbi sayılıyor. Bu kalp her yıl daha fazla kan pompalıyor. Rekor üzerine rekor kırılıyor, yatırım üzerine yatırım yapılıyor. Bu fabrikalarda örgütlü Türk Metal Sendikası ise 150 binin üzerinde üyesiyle Türkiye’nin en büyük sendikası olmakla övünüyor. Bu büyümeyi sağlayan işçiler için ise aynı ilerlemeden ve büyümeden söz etmek mümkün değil. Alım gücü ve çalışma koşulları yönünden durumları her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Türk Metal üyesi işçilerin MESS grup sözleşmesinden ise beklentisi yok: “Şimdiye kadar olanlar bundan sonra olacakların göstergesi!”


TÜRK METAL NE İSTİYOR MESS NE DAYATIYOR?

MESS Grup Sözleşmesi görüşmelerinde arabulucu aşaması da uyuşmazlıkla sonuçlandı. Sözleşmenin üç yılı kapsamasını ve ilk 6 ay için yüzde 3.78 oranında zam yapılmasını dayatan patronlar, deneme ve telafi sürelerinin de 2 aydan 4 aya çıkarılmasını istiyor. Türk Metal’in kazasızlık primi önerisinden cesaret alan patronlar, “20 günün altında devamsızlık yapan işçilerin ikramiye ve sosyal haklarından yapılan kesintiler bir fonda toplansın, bu para devamsızlık yapmayan işçilere ödensin” önerisi de getirdi.
Türk Metal ise yüzde 14 zam isterken, sosyal hakları içeren 7 maddede uzlaşma sağlandı. Buna göre evlenme, doğum, ölüm, askerlik, yemek, vasıta yardımı ile yolluk için ilk yıl için ortalama yüzde 13,08 ile yüzde 24,06 arasında artış yapılacak. MESS bu maddeler için yüzde 9.54 önermişti. Bu uzlaşma için Türk Metal Başkanı Pevrul Kavlak “Uzlaşma yolunda önemli bir adım” açıklaması yapmıştı. İşçiler bunun, sözleşmenin yakın zamanda imzalanacağının göstergesi olduğunu düşünüyor.

KAZASIZLIK PRİMİNE TEPKİ

İşçiler, Türk Metal’in önerdiği kazasızlık primine de tepkili. Renault’dan bir işçi bu öneriyi şöyle değerlendiriyor: “Bu şu demek: İş kazasının tek sorumlusu işçidir. Bunu TİS taslağına koyan ise bir sendika. Yani şimdi bizim arkadaşımız parmağını kesecek, 100 lira alacak diye bunun raporunu tutamayacak. Bu nasıl bir anlayış?”

REKOR, İŞÇİ KIYIMI, REKOR

Otomotiv sektöründeki büyüme için firmalardan yapılan açıklamalara bakmak yeterli. Renault 2013 yılında 144 bin 700 araç satarak yüzde 17 pazar payıyla tarihinin en yüksek satışına ulaştı. Yeni yılı işçi kıyımıyla karşılayan ve 600’ün üzerinde işçi atan Renault, 2014 yılının ilk çeyreğinde pazar payını yüzde 18.7’ye yükseltti. TOFAŞ’ın 2013 yılında net satış geliri 7 milyar lira, net karı da 434 milyon lira üzerinde gerçekleşti. Bunun karşılığında ise 1000’in üzerinde işçi attı. TOFAŞ 2014 yılının ilk çeyreğinde ise 1 milyar 676 milyon lira satış gelirine ulaştı. Net kârı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27.9 artışla 134 milyon liraya ulaştı.
Türkiye’deki 8 tesisinden 5’i Bursa’da bulunan Bosch, 2013 yılında yüzde 11’lik büyüme rakamı yakalarken, bu oranı 2014’te de sürdüreceğini açıkladı.


RENAULT

Dün ile bugün arasında uçurum var

Renault’da ‘90 sözleşmesini görmüş eski bir işçi söze “Tadı yok” diye başlıyor. Fabrikanın “tadının” kaçmasının o kadar çok nedeni var ki. Haksızlıkları itiraz edenlerin işten atılması, işçinin posasını çıkaran ağır çalışma koşulları, düşen ücretler...
‘90 sözleşmesinin ardından yeni işçi olmalarına karşın aldıkları ücretin 1100 dolar seviyesinde olduğunu hatırlatan işçi “Ev kiraları ise 90-100 liraydı. En lüks semtin kirası 200 liraydı. Şimdi yeni işe girenler için ücretler 1000 lira civarında. En düşük kira ise 500 lira. Yani o zaman aldığımız ücret bugün verilse en az 5 bin lira olması gerekir” diyor. 90’larda Renault’da çalışan işçiye gıptayla bakıldığını, beyaz eşya, mobilya satan esnafın kendilerine özel müşteri muamelesi yaptıklarını anlatıyor. “Bugün ise Renault işçisinin hiçbir itibarı kalmadı, yoksullukla boğuşuyor” diyen işçiye Türk Metal’in her sözleşmeden sonra “İşçimizi enflasyona ezdirmedik” açıklaması yaptığını anımsatıyoruz. “Bugün yüzde 14 zam istiyor. Hepsini alsa ne olur? Hesap ortada” demekle yetiniyor.

FITIK EDEN KOŞULLAR

Çalışma koşullarındaki değişim de ücretlerdeki değişim kadar parmak ısırtıyor. İşe girdiği dönemde 8 saatte 100 araba ürettiklerini söyleyen metal işçisi, bugün 1 saatte 63 araba üretildiğini belirtiyor. Üretimdeki bu artışın işçilere getirisi ise şöyle: “O zamanlar bel fıtığı boyun fıtığı bilmezdik. Şimdi üretim bandında bir işçi en fazla 8 sene dayanabilir. Bundan sonra bel fıtığı, boyun fıtığı olur. Eğer düzelemezse bir süre sonra da kendini kapı önünde bulur. Bu dönem de rahatsızlanan çok oldu. Muhtemelen yılbaşında bu kesimden işten çıkarılanlar olacak.”

STRES EVE YANSIYOR

10 yıllık bir işçiyle bir araya geliyoruz. Aşırı yorgunluğun ve geçim derdinin stres yarattığını, bunun da eve gerginlik olarak yansıdığını söylüyor: “Renault işçisinin hiç bir sosyal hayatı yoktur. İşe gider çalışır, eve gelir yemek yer, yatar uyur, sonra yine işe gider çalışır…” Hemen her işçinin kredi ve kredi kartı borcu olduğunu, bu nedenle özellikle sözleşme dönemlerinde bütün işçilerin ağırlıklı olarak ücret maddesiyle ilgilendiğini ifade ediyor. Sözleşmeyle ilgili bilgilendirilmemekten de şikayetçi: “Mesela üretim alanına geliyor. Diyor ki 7 maddede anlaşma sağlandı. Nedir bu maddeler, ne getirdi, ne isteniyordu, anlaşırken kime sordun diyemiyorsun. Dersen bir daha ki çıkışlarda listenin başına seni yazarlar.”

YÜZDE 4-5’LE BİTER BU İŞ

Sözleşmeden beklentilerini sorduğumuz işçini yanıtı diğer işçilerinkiyle aynı: “Kimsenin beklentisi yok. Türk Metal’in patronla ne kadar içli dışlı olduğunu herkes, tek tek her işçi biliyor. Türk Metal’i destekleyenler dahil. Ha sendikacı konuşmuş ha patron temsilcisi. Hatta patron temsilcilerinin açıklamalarına daha fazla dikkat edilir. Hiç değil ilk elden bilgi alıyoruz diye bakar işçi. Şimdi yüzde 14 istiyorlar ama bana göre yüzde 4-5’le biter bu iş.”


COŞKUNÖZ

Sendika gidiyor, devlet geliyor

Coşkunöz, otomotiv fabrikalarına üretim yapan yan sanayi içinde en büyüklerinden. Türk Metal’in örgütlü olduğu firmada 2500 civarında işçi var. Burada da 10 yıllık bir işçi ancak 1200-1300 lira ücret alıyor. Geçim sıkıntısı, kredi borcu… Hemen her işçinin uğraştığı dertler.
Coşkunöz’de 10 yıl önce işbaşı yapan bir işçiye görüşüyoruz:
- İşe ilk girdiğinde aldığın ücretle neler alabiliyordun, şimdi ne durumdasın?
- 10 yıl önceyi bırak 2 yıl önce aldığımı alamıyorum. Her geçen gün kötüye gidiyor.
- Peki üretim?
- Daha fazla üretiyoruz? Genel müdür gece yarısı bile geliyor denetliyor. Eften püften nedenlerle savunma alıyorlar, baskı kuruyorlar. Ama Allah için iş güvenliğine daha fazla dikkat etmeye başladılar.
- Türk Metal mi?
- Hayır fabrika.
- Kaza olmuyor mu peki?
- Oluyor.
- Neden?
- Dakika hesabı yapıyorlar sürekli. Üretim baskısı var, işçiden kaynaklanan sorunlar da var.
- Firma ne durumda peki?
- Yeni fabrikalar kuruyor, yurt dışına bile açıldı. Rusya’ya fabrika kurdu.
Her sözleşme döneminde olduğu gibi bu sözleşmeyi de Renault, Tofaş ve Bosch’ta yaşanan gelişmelere bakarak takip ediyorlar. Hiçbir hareket ve tepki olmadığı için de sözleşmeden beklenti yok. “Türk Metal yüzde 14 istiyor. Yarısı yüzde 7 eder artısı eksisi yüzde 5-6’ya biter” sözleri hemen her işçinin dilinde. “Sendikacılara daha önce soruyorduk, neden böyle düşük, diye. ‘Devlet vermedi ne yapalım’ deyip geçiştiriyorlardı. Bir süre sonra zaten sormaz hale geldik. Sözleşme imzalanınca sendika gidiyor, bu kez devlet geliyor. Vergi dilimleriyle alınan zam anında uçup gidiyor. Artık öyle bir noktaya geldim ki sendikaya verdiğim aidat bile zul geliyor” diyen işçi, işe yeni giren pek çok işçinin, çalışma koşullarının ağırlığı nedeniyle işi bırakıp gittiğini anlatıyor. 


BOSCH

Acılar içinde olsan da çalışacaksın

BOSCH’ta çalışan 10 yıllık bir işçiyle görüşüyoruz. Birleşik Metal-İş’e geçişlerin ardından yaşanan baskılar nedeniyle Türk Metal’in yeniden çoğunluğu sağladığını anlatıyor. Bosch işçilerinin 30 aydır sözleşmeden yararlanamadığını, imzalanacak sözleşmeden de beklentileri olmadığını söylüyor.
“İşe başladığımda krizden etkilenmeyecek sağlam bir fabrikaya girdik diye sevinmiştim” diyen işçi, yaşadığı hayal kırıklığını şöyle anlatıyor: “O zaman 600 milyon liraya çalışırken, daha sağlam diye 550 milyon liraya Bosch’ta çalışmaya başladım. Ailem arkadaşlarım herkes sevindi. Bana ‘Oooo iyisin’ demeye başladılar. 10 yıl geçti, ücretim 1300 lira, yani yine aynı. Ailemin yanında kalıyorum, bana cep harçlığı kalıyor. Bu nedenle evlenemiyorum da. Evli ve çocuklu olanların durumu daha kötü. Ne alınır bu parayla, nasıl bir sosyal hayatın olur!”

SAKATLANANA KADAR

Ücretler yerinde saysa da çalışma koşulları aynı kalmamış. Fabrikada 3 bin civarında işçi çalışırken yeni fabrikalar kurulmuş, yeni makineler gelmiş ve çalışan işçi sayısı 6 bine yaklaşmış. İşçi sayısı artmış ama iş yükü daha da artmış. 10 yıldır Bosch’ta çalışan başka bir işçi anlatıyor: “İşe ilk girdiğimde 1 işçi 2 makineye bakıyordu. 10 numara işti yani. Ama bu sayı giderek arttı, birkaç ay önce baktığımız makine sayısı 5’e yükseldi. Bir kısımda 25 işçiyle 35 bin mal üretirken, şimdi 16 işçiyle 40 bin üretiyoruz. Bel fıtığı, boyun fıtığı olmayan işçi yok gibi. Kimse dayanılmaz hale gelene kadar rapor almaya cesaret edemiyor. Fıtık varsa mesela önce kola vurur. Doktor ameliyat dediği halde çalışmaya devam eder işçi. Bir süre sonra ağrılar artar ve sen acılar içinde çalışmaya başlarsın. Topallayarak çalışan işçiler var. Rapor alırsan kötü bakarlar. Pek çok işçi uzun süre rapor aldığı için işten atıldı. Sanki başkasının işini yaparken hastalanmış gibi.”

TAŞERONLAŞTIRMA VE KİRALIK İŞÇİLİK

Başka bir Bosch işçisi ise taşeronlaştırma tehlikesine dikkat çekiyor: “Sendikasız kaldığımız 30 ayda sevkıyat bölümü taşeronlaştırıldı. Göz kontrol dediğimiz son kontrol bölümüne özel istihdam bürosunun kiralık işçileri getirildi. Bunlar daha da artacak. Vardiya sistemine kadar her şeyi üretimi daha da artırmak için değiştirecekler. Zaten demişlerdi bunu. Kalitede Çin’i geçtik fiyatta yarışıyoruz diye. İşte böyle yarışıyorlar.”
İşçilere sözleşmeyi soruyoruz. Yanıtlar kısa ve birbirine benziyor. “Türk Metal Bosch’a yeniden patron sayesinde girdi. Şimdi ona karşı bir şey isteyebilir mi? İşçinin hakkını savunabilir mi? Bir önceki dönem eylemler yapılmıştı. Şimdi eylem de yapılmıyor. Bir tek Birleşik Metal-İş’in yaptığı eylemler var, ama artık fabrikamızda yaşananları da gördükten sonra ne bizim ne de başka fabrikalardaki arkadaşların bir beklentisi kalmadı.”

ÖNCEKİ HABER

Suriyeli mülteci donarak öldü

SONRAKİ HABER

Delil toplayamıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...