27 Kasım 2014 01:00

Meyve reyonundan mezara

Arkasında,“Beni seven sevmeyen bütün üyelerimden özür diliyorum. Beni iki oy için bu duruma getirdiler. Şimdi de arayan soran yok”yazılı bir not bırakan Özcan’ın sendikacılık hayatı, bir işçinin nasıl sendikal bürokrasinin bir parçası haline getirildiğinin de örneği.

Paylaş

Muzaffer ÖZKURT
Bursa

Tez Koop-İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Ünal Özcan’ın intiharı, sendikal bürokrasiyi bir kez daha tartışma konusu yaptı. Ardında “Beni seven sevmeyen bütün üyelerimden özür diliyorum. Beni iki oy için bu duruma getirdiler. Şimdi de arayan soran yok” yazılı bir not bırakan Özcan’ın sendikacılık hayatı, bir işçinin nasıl sendikal bürokrasinin bir parçası haline getirildiğinin de örneği.

En yakın çalışma arkadaşlarından biri, Özcan’ın değişimini ve onu intihara sürükleyen olayları gazetemize anlattı.

Migros’ta meyve sebze reyonunda çalışan Ünal Özcan, sendikanın o dönemki yöneticilerinin isteğiyle 1999 yılında Bursa Migros’a gönderilmiş. Burada işyeri temsilciliğine atanan Özcan, eşi ve iki çocuğuyla mütevazı bir hayat yaşıyormuş. Özcan’ın, geçinebilmek için, hırdavatçı olan kayınçosunun yanında ek iş yaptığını anlatan arkadaşı “Aldığı para bugünün parasıyla 1400 liraydı. Evi, işçilerin de oturduğu bir mahalledeydi. Beraber pikniğe giderdik, sohbet ederdik” diye anlatıyor.

ÖNCE EVİNİ, SONRA ARKADAŞLARINI DEĞİŞTİRDİ

İşçi Özcan’ın hayatı önce şube yöneticisi olması, 2008 yılında şube başkanı olarak atanması ve 2009’da şube başkanı seçilmesinin ardından hızla değişmiş: “Şube başkanı olunca  6 bin 500 lira ücret almaya başladı. Son model araba tahsis edildi. Harcırahlarla birlikte aylık harcadığı para 8-15 bin liraya çıktı. Önce evini taşıdı, orta sınıfların yaşadığı semte gitti. Mobilyalarını değiştirdi, televizyonunu değiştirdi, bir süre sonra arkadaşlarını değiştirdi. İçki içemeyen adam her gece içer oldu. Başka bir kadınla ilişkisi başladı. Sendikacı olunca sabah kahvaltısından akşam içkisine kadar her şey sendika kasasından karşılanmaya başlandı. Bir süre sonra eşinden de boşandı...”

KİM SEÇTİYSE ONA ÇALIŞTI

Özcan’ın halen işçi olan arkadaşı bu safahatın bir karşılığı olması gerektiğini belirterek, şöyle devam ediyor: “Şubeye iki türlü gelirsin. Ya işçinin gücüne dayanırsın ki bunun bir yaptırımı vardır ya da genel merkez ve işverenlerle aranı iyi tutarsın. O ikincisini tercih etti. Onu şube başkanı yapanlar ‘Ne yaparsan bizim haberimiz olacak’ dediler. O da kabul etti.” Özcan seçildikten hemen sonra da yerini korumak için ‘çalışmalara’ başlamış. Kim itirazda bulunursa, haktan bahsederse işyeri disiplin kuruluna verilip işten atılmış. İşçi hakkını savunan işyeri temsilcileri “beğenilmeyerek” temsilcilikten alınmış. İçinden geldiği Migros’ta imzalanan son sözleşmede yıllık yüzde 9.38’e imza atılmış, ikramiyeler aylık ücretlere eklenerek ortadan kaldırılmış.

BORÇ BATAĞI

Yaptıkları genel merkez yöneticiliğiyle “ödüllendirilen” Özcan, yeni göreviyle beraber limitsiz sarfiyat hakkı elde etmiş! Aylık geliriyle beraber artan harcamalar, bir süre sonra borçları da beraberinde getirmiş.

Son genel merkez kongresinde ise intihar notunda “Beni iki oy için bu duruma getirdiler” yazmasına neden olan gelişmeler yaşanmış. Genel merkez yöneticisi yapılmamış, şube başkanı olarak “söz dinleme” görevine devam etmesi istenmiş. Genel merkezdekilerin de desteğiyle mart ayında Bursa Şube Başkanlığına getirilmiş. Bu kez gelirindeki düşüş nedeniyle borçlarını yürütemez hale gelmiş. Arkadaşı şöyle diyor: “Temsilcilere bile kredi çektirdi. 300-400 bin lira, hatta daha fazla borcu olduğu söyleniyor. Genel merkez yöneticisi olsaydı muhtemelen geliri daha fazla olduğu için borcunu döndürecekti. Zaten yazdığı not da buna işaret ediyor.”

‘SENDİKALARI YENİDEN KURMALIYIZ’

Sonunda gidecek yeri de kalmadığı için 10 gündür şubede yatıp kalkmaya başlayan Ünal Özcan, önceki gün şube binasında kendini astı. Yalnız başına ölen Özcan, cenaze töreninde de yalnızdı. Eşi, çocuğu telefonu açmadı. İşçiler telefona bakmadı. “İşçiyken vefat etseydi ya da işçi hakkını savunan bir sendikacı olsaydı ortalık ayağa kalkardı” diyen arkadaşı, Özcan’ın hayatının sendikalardaki bürokrasi çarkının nasıl işlediğini gösterdiğini belirterek, şu çağrıda bulunuyor: “Mevye sebze reyonunda çalışan bir işçi bu hale geldi, getirildi. Öncelikle sendikacıların harcamaları şeffaf olmalı. Aldığı ücret en yüksek işçi ücretinin iki katını geçmemeli. Ama en önemlisi artık işçilerin bunları görüp, böyle sendikacılara prim vermemesi gerekiyor. Sendikaları en baştan, aşağıdan yukarı işçi iradesinin yansıyacağı şekilde yeniden kurmalıyız.”

ÖNCEKİ HABER

Dersimliler: Gelme Bahçeli!

SONRAKİ HABER

Binlerce kişiyi öldüren sistem Türkiye'de

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...