26 Kasım 2014 06:40

Türkiye’nin medya ortamı endişe verici

Friedrich Ebert Stiftung (FES) Derneği Türkiye Temsilciliği Türkiye’deki medya ortamının yerelden analizi raporunu basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştı. Raporda Türkiye’nin notu 5 üzerinden 2.1. Rapor ifade özgürlüğü konusunda Türkiye’yi endişe verici ülkeler arasına yerleştirdi.

Paylaş

Türkiye Medya Barometresi Türkiye’deki medyanın basın özgürlüğü, anayasal hak, gazetecilerin çalışma koşulları gibi bir çok konuda hangi noktada olduğunu tartışmak, ve konuya ilişkin siyasi ve sosyal reformlar üstüne yapılan tartışmaları teşvik etmek amacıyla Haziran ayında alanında 10 uzmanla bir araya gelerek 2 günlük bir çalıştay gerçekleştirdi.

Çalıştayın sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. 41 madde üzerinde yapılan tartışmalar sonucunda oluşan rapor, Türkiye’deki medya özgürlüğünün ne durumda olduğunu gösteriyor.
Afrika'da 2004'ten, Asya'da 2009'dan ve Avrupa'da 2011'den bu yana yapılan bu çalışma Türkiye’de  ilk kez gerçekleşti.

FES Turkiye Yardımcı Temsilcisi Alexander Geiger Çalıştay hakkında bilgi verdi. Geiger’in aktardıklarına göre bu çalıştay yaklaşık 40 ülkede gerçekleştirildi ve her ülkede aynı sporular panelistlere yöneltildi. FES’in Almanya’nın en büyük politik vakıflarından biri olduğunu belirten Alexander Geiger 26 yıldır Türkiye’de var olduklarından ve demokratikleşme, hukuk üstünlüğü, sosyal haklar ve dış politika alanın da çalışmalar yaptıklarını söyledi.

Raporun basına tanıtılmasının ardından Milliyet gazetesi yazarı Mehveş Evin de raporu değerlendirdi. Mehveş Evin “Değiştirebileceğimiz bazı şeyler var. Hep kötü çalışma koşullarından, kötü yasalardan, baskıdan, oto sansürden bahsediyoruz. Ama gazetecilerin kendi öz denetimini yapmaması da bir sorun. Gerçek anlamda bir çuvallama içindeyiz. Çok az ombudsman var. Onlar da maaşlı gazeteciler. Pek çok gazeteninse yayın ilkesi yok.”diye konuştu.

Basına raporu  Kadir Has Universitesi Oğretim Üyesi Yrd. Doç. Eylem Yanardağoğlu tanıttı
Rapordan birkaç not şöyle:

KADIN TEMSİL ORANI

* Türkiye’de basın özgürlüğü de dahil olmak üzere ifade özgürlüğü 5 üzerinden 2.5 oranında güvence altına alınıyor ve teşvik ediliyor. Bu durum endişe verici.

* İfade ve basın özgürlüğü Anayasa’da garanti altına alınmıştır ama bu yasa ve tüzükler yoruma açıki müphem ve iyi tanımlanmamış sınırlamalar içeriyor.

* Bireyler ve gazeteciler oto sansür uygulayabiliyor. Rapor iletişim özgürlüğünün bizzat yurttaşlar tarafından kısıtlandığını,  toplumda yaşanan ve medya tarafından yeniden üretilen toplumsal ve siyasal kutuplaşmanın sonucu olarak bizzat yurttaşların birer kontrol mercii haline geldiğini vurgulayarak bunun daha da tehlikeli olduğunun altını çiziyor.

* Gazetelerin baş sayfalarında kadınların temsil oranı yüzde 21, yani beş haberden birinde kadına yer veriliyor. Kadınlar ayrıca erkeklere oranla sayıca az ve nitel olarak daha az kadrolarda istihdam ediliyor. Haberciler farkında oldukları halde cinsiyetçi  ve ayrımcı dil kullanmaya devam ediyor.

* Ana akım medyada gazetecileri meslek için eğitime kapalı.

* Gezi direnişiyle birlikte meslek örgütlerine üyelikte artış yaşandı.

MEDYA SAHİPLİĞİ

* Geçmişte medya sahipleri hükümetle olan iş ilişkilerinde ekonomik avantaj sağlama amacı güderdi. Ama “Havuz medyası” ile sadece hükümetin avukatlığını yapan bir medya oluştu. Rapor bu durumu “piyasa baskılarına bağlı bildik medya yoğunlaşmasından bile daha tehlikeli” değerlendiriyor.

* Havuz medyası ile editörler gazetecilik reflekslerini kullanamaz hale geldi.

YENİ SINIRLAMA ALANI İNTERNET

* İnternet yasasının içerik ve erişime yönelik kısıtlamaları tehlike oluşturuyor.

* İnternete erişimin sosyal sınıflar, eğitim seviyeleri ve nesiller arasında dağılımı eşitliksiz. Türkiye’de internet genç nüfus tarafından birçok ülkeden daha pahalıya kullanılıyor. Ancak halkın hala başlıca haber alma aracı ana akım medya.

RTÜK VE TRT

* RTÜK’te sivil toplum örgütleri, sendikalar ve diğer kurumlar temsil edilmiyor.

* Radyo TV ruhsatlarıyla ilgili kanun muğlak.

* Radyo TV mevzuatı topluluk medyasına izin vermiyor.

* TRT kamu yayıncılığı görevini yerine getirmiyor. Alternatif ve muhalifler sesler, etnik, dini ve kültürel gruplar TRT’de yeterince temsil edilmiyor.

* TRT hükümetin yaydığı türden muhafazakarlığı yerleştirmek için kullanılıyor.

ÖNERİLER

*Yeni anayasa hazırlanmalı ve ilgili mevzuat oluşturulmalıdır

*Yasaların yapım sürecine aktif ve örgütlü katılım sağlanmalıdır

* Toplumun, ifade özgürlüğü sorununun herkesin sorunu olduğunu anlamaya ihtiyacı var.

* İnternet’e erişim bir insan hakkıdır.

* RTÜK yeniden gözden geçirilmelidir

*Hak odaklı habercilik anlayışının geliştirilmesi gerekir

*Gazetecileri becerilerini geliştirmeleri yönünde maddi manevi desteklenmelidir

* Sendikalaşma ve profesyonel kurumlara üyelik teşvik edilmeli.

RAPORU KİMLER HAZIRLADI

Friedrich Ebert Stiftung Türkiye Yardımcı Temsilcisi Alexander Geiger, Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Eylem Yanardağoğlu ve Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Sevda Alankuş’un katılımıyla açıklanan raporun danışmanlığını Hendrik Bussiek, FES Proje Koordinatörlüğünü İlke Gökdemir, FES Organizasyonu’nu Banu Güven yaptı. Rapora  avukat Nihan Güneli, insan hakları aktivisti Banu Güveren,  Bianet Genel Yayın Yönetmeni Haluk Kalafat, TGS Genel Sekreteri Mustafa Kuleli, gazeteci N. N.,  akademisyen Zeynep Özarslan, gazeteci Çağrı Sarı, kadın hakları aktivisti Ömür Şahin Keyif, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Aslı Tunç ve gazeteci Recep Yaşar katkı sundu.

ÖNCEKİ HABER

Sanık Polis Saldoğan’ın kılavuzu Erdoğan

SONRAKİ HABER

'Beyoğlu’nun kalbi' plandan söküldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...