Burjuva hükümet geçici halkın planı kalıcı

Elif GÖRGÜ
İstanbul

Pamuğun, değerli madenlerin ve dünyanın en yoksullarının ülkesi Burkina Faso’da, halkın diktatörü devirmesinin ardından iki ayrı süreç işliyor. Başta Fransa ve ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin yandaşı burjuvazi, kısa süreli darbe ile halk ayaklanmasını frenlemeye girişen ordu ile sistemi ayakta tutmak için acil düzenlemeler yapıyor. Diğer yandan diktatörü devirdiğinin ancak onun başını çektiği rejimin ayakta olduğunun farkında olan halk muhalefeti yarım kalan mücadelesini tamamlamak için örgütleniyor.

İkinci sürecin başını çeken örgütlerden Volta Devrimci Komünist Partisi (PCRV) sözcüsü Dragoss Ouedraoga, burjuvazi ve yoksul halk arasındaki bu iktidar mücadelesinin hangi aşamada olduğunu Evrensel’e anlattı.

Burkina Faso’daki son gelişmeler nedir? Askeri darbeden sonra sivil hükümet kararı alındı ve bu hükümet kurulmuş görünüyor…
Şimdi geçiş süreci başlamış oldu, yeni bir cumhurbaşkanı atandı. Michel Kafando adında. Bu ülkemizde yeni bir politikacı değil, eskiden beri bilinen bir politikacı. Bir diplomat, 70’li, 80’yi yıllardaki hükümetlerde yer almış, gerici ve anti komünist burjuvazinin temsilcisi bir kişi. Ayrıca emperyalist kuvvetlerle, Fransa ve ABD ile yakın ilişkileri olan bir kişi. Bu kişi cumurbaşkanı atanır atanmaz hemen kendisine Başbakan seçti, o da askeri darbenin başı olan General Isaac Zida oldu. Zida’ya hükümeti kurması için 72 saat tanınmıştı, şu anda kurmakta olduğunu düşünüyorum. Bu hükümetin kilit noktaları, mevzileri büyük ölçüde askerlerin elinde olacak. Geçiş döneminde de ordu rol oynadı.

Sivil denilen bu hükümet kurulduktan sonra halkın tepkisi diner diyebilir miyiz?
Bence halk kesimleri ve halkçı örgütler bu işten memnun olmayacaklar, bu hükümeti kabul etmeyecekler çünkü sokağa inmiş olmalarının, isyana kalkışmış olmalarının nedeni böyle bir hükümetin oluşmasını istemek değildi. Devrimci, demokratik birçok örgüt zaten darbeyi lanetlemiş ve mücadele çağrısı yapmışlardı. Biz de bu geçiş hükümetini tanımadığımızı belirtiyoruz ve halkı mücadeleye çağırıyoruz neler olacağını ise bekleyerek göreceğiz. Her sene 13 Aralıkta öldürülen gazeteci Zongo’nun ölüm yıl dönümü dolayısıyla büyük çaplı gösteriler olur, şimdi de o tarihe doğru yeni hareketlenmeler bekleniyor.

Biliyoruz ki Burkina Faso’da işçi hareketi çok gelişmiş değil, köylü kitlelerin sayısı daha fazla fakat mevcut işçilerin, işçi sınıfının bu son ayaklanmaya katılımı hangi boyutta? Bizim , Türkiye’den bakarak bu katılımı ayırt etme şansımız olmadı...
Ülkemizde işçi sayısı az olsa da işçi sınıfı en mücadeleci kesimi oluşturuyor bugün. İşçilerin çoğu da partimiz Volta Devrimci Komünist Partisi’nin liderliğindeki devrimci, demokrat sendikalarda örgütlüler. Son halk hareketinde de, mücadelelerde de etkin bir rol aldılar. Ülkedeki birçok maden bölgesinde örgütlü olan Madenciler Sendikası, bunların başında geliyor örneğin. Maden bölgelerinin bir tanesinde özellikle genç işçiler hem buradaki isyan hareketinin başını çektiler, hem de halk isyanı sırasında madende işgal eylemi yaparak isyana güç verdiler. Bu bölgede 5 yoldaşımız bu isyan sırasında güvenlik güçleri tarafından katledildiler. Yani işçi sınıfı sayı olarak çok olmasa da hareketin içinde ve hatta başındadır. Ülkemizde nüfusun yüzde 90’ına yakını köylü kitlelerden oluşmaktadır. Köylüler örgütlenme bakımından daha zayıf durumda olmalarına rağmen onlar da örgütlüler ve köylülük de mücadelede var ve etkin bir şekilde yer alıyor bu halk hareketinin içinde.

EMPERYALİST MÜDAHALE OLASILIĞI VAR

Peki bölgede çıkarları olduğu açık olan ABD ve Fransa gibi egemen güçlerin bu sürece müdahale etmemelerini mümkün görüyor musunuz ?
Müdahale etmeleri büyük bir olasılıktır. Ülkemizde kuvvetli bir Fransız askeri varlığı bulunuyor. ABD’lilerin müdahale imkanı da yine var. Sadece ülkemizde bulunan askeri üsler vasıtasıyla değil, komşu ülkelerdeki askeri varlıklarını da hesaba katmak gerekiyor. Burkina Faso çok stratejik bir bölgede bulunuyor. Tüm batı Afrika ve Sahra bölgesinin kontrolü açısından konumu stratejik önemde. Burkina Faso’da yaşanacak olayların tüm bölge ülkelerini etkilemesi muhtemeldir, böyle bir ihtimali yok sayamayız.