20 Kasım 2014 09:28

Uluğ Nutku ışığıyla felsefeylemek

Uluğ Nutku hocayla, 1990lı yıllarda Çukurova Üniversitesi’nde tanıştık. Eğitim Fakültesinin üst katı Beden Eğitimi öğretmenliği ve Felsefe Grubu öğretmenliğine verilmişti. Ders araları, boş zamanlar ve güncel felsefe tartışmalarının mekanı, hocanın kocaman bölüm başkanlığı odasıydı. Akşamları Seyhan Baraj gölünün kenarındaki üniversitenin sosyal tesislerinde yaptığımız sohbetlere birde Adnan Yücel geldi mi doyum olmazdı. Akşamın ilerleyen saatlerinde hocayı briç oynamaya çağırırlar sohbet, bir gün sonra devam ederdi.

Paylaş

Mehmet ŞAHİN

Uluğ Nutku hocayla, 1990lı yıllarda Çukurova Üniversitesi’nde tanıştık. Eğitim Fakültesinin üst katı Beden Eğitimi öğretmenliği ve Felsefe Grubu öğretmenliğine verilmişti. Ders araları, boş zamanlar ve güncel felsefe tartışmalarının mekanı, hocanın kocaman bölüm başkanlığı odasıydı. Akşamları Seyhan Baraj gölünün kenarındaki üniversitenin sosyal tesislerinde yaptığımız sohbetlere birde Adnan Yücel geldi mi doyum olmazdı. Akşamın ilerleyen saatlerinde hocayı briç oynamaya çağırırlar sohbet, bir gün sonra devam ederdi.

Öğrenciler, çalışanlar bir gönül insanı Uluğ hocadan çok şey öğrendiler. Felsefe yapmanın ötesinde felsefe eylemeyi, bildiklerimizle yüzleşmeyi, daha neler okunabileceğini…

Yüzlerce öğrencinin yaşam seyrine çok olumlu katkıları oldu. Adana, Mersin ve Sivas süreçlerinde hep hocayla beraber oldum. Mersin Üniversitesi kuruluşunda Sosyal Bilimler Enstitü Müdürlüğü ve Felsefe Bölümü kuruluşunu üstlendi. Ardından Mersin Felsefe Günleri etkinlikleriyle yeni kurulan üniversitelerin içinde Mersin Üniversitesi’nin bir yıldız
gibi parlamasında emeği çoktur.

Mersin Üniversitesi’nde Fen Edebiyat Fakültesi İngilizce bölümü araştırma görevlileri haksızlığa uğrayınca ilk tepkiyi Uluğ Nutku verdi. Üniversite yönetimin kirli çamaşırlarını
deşifre etti. Dönemin rektör yardımcısı Zafer Üskül ve diğer yöneticilere hak aramanın kutsallığını haykırdı. Haksızlıklara karşı yüksek sesle konuşması Sivas günlerinin başlamasına yol açtı.

Babası askeri doktor olarak Sivas’ta bulunduğu sırada Sivas, Zara’da doğmuştu. Bu Sivas’ı yeniden tanımak için bir fırsattı ve Mersin’den oraya beraber giden Mustafa Gündüz, Sezgin Kızılçelik ve diğer arkadaşlar hocaya yoldaş oldular.

Ben doktora tezimi yazıyordum. Altı ay görevlendirmeyle Sivas’a gittim. Hocaya verilen lojmanda kaldık. Yaş haddinden emekli olunca bir süre Ankara’da kaldı. Ankara’yı sevemedi. Tekrar bir gezgin filozof gibi gezdi. Burdur’da onu konuk ettik. İzmir’den, Antalya’dan, Muğla’dan, Isparta ve Denizli’den pek çok öğrencisi onu dinlemeye geldi. Onun deyimiyle “Gezginliğim kendi yerimde, kendi kümemde. Gezinerek söyleşen ilk filozoflara öykünemem. Sofistlerin felsefi düşünceye katkılarının düzeyine çıkamayacağımı biliyorum. Amaç, kavramlar arasında dolaşıp durma değil, onlarla tek tek tanışmak. Gene de önceki üç kitabımda çıktığım yolda yürüme çabamı sürdürdüğümü düşünüyorum. Vurgularım: Felsefenin mevcut kültürü besleyen bir karşıt kültür olduğu; toplumların felsefesiz/ filozofsuz
da yaşayabilecekleri ama hesabını veremedikleri bir dünya ve insan görüşü içinde kalacakları; felsefenin dünya görüşlerinden ve ideolojilerden farkı; genellikle güncellik, güncellikte genellik diyalektiği; insanın temel varoluş sorunlarının içiçeliği; insanın gerçekliği olduğu gibi bilmeye yönelmesi ile (bilim) olmadığı gibi hayal etmesinin, kurgular yaratmasının (efsane, din, sanat) birlikte çözümlenmesi gereği; bu çözümlemenin ancak özebakışla olabileceği; nesnede bulunmayan özelliklerin ‘ sanki var’ tasavvuruyla süslenmesi
ve kültürün bunlar üzerine kurulması; bilgiyi tarihsel gelişiminden soyutlayıp mutlaklaştırmanın, aynı insani temel olgunun, kavramı durdurarak ölümsüzlüğe ulaşma atılımının iki görünümü, iki biçim alışı olduğu; her doğru çözümlemenin aynı zamanda doğru bir yön gösterme olduğu; aklın yolunun dümdüz değil, engebeli, çıkışlı inişli olduğu,
yolunu kendi döşediği, döşedikçe yol aldığı....” .
Benim gibi pek çok öğrencisi ışığını kaybetti. Felsefeylemek bundan sonra daha zor olacak, ona danışanlar, ondan ilham alanlar, onun eserleriyle yeniden ayağa kalkanlar ondan yoksun kaldılar. Toprağı bol olsun.

*M. Akif Üniversitesi Öğretim Üyesi

ÖNCEKİ HABER

'KCK' Hakkari duruşması ertelendi

SONRAKİ HABER

Emir Sarıgül: Başkanımız görevinin başında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...