26 Ekim 2014 15:56

Hong Kong’da ‘Ayaklar baş olursa’ korkusu

Paylaş

 Ulaş Başar GEZGİN*
 
Hong Kong’dan yeni direniş haberleri var: 21 Ekim Salı gecesi 5 öğrenci lideri ile 5 Hong Kong hükümeti temsilcisi arasında yapılan ilk görüşme, işgal meydanlarındaki dev ekranlardan ve ada çapındaki televizyon kanallarından canlı verildi! Görüşme, eşzamanlı olarak İngilizce’ye ve işaret diline çevrildi. 4 erkek 1 kızdan oluşan 5 öğrenci temsilcisi görüşmede ‘Özgürlük Hemen Şimdi’ tişörtleri giydiler. Hong Kong direnişi, emekçilerin taleplerine de karşılık gelmesine karşın, görüşmecilerin öğrenci lideri olması, Hong Kong direnişinin bir öğrenci hareketi olarak görülmesi ve direnişin kuşak çatışmasına indirgenmesi biçimindeki yanlış algıyı güçlendirmiş oldu. Oysa görüşmeciler, protestolara katılan değişik kesimleri temsil etmeliydi. Eylemciler, bu temsiliyetle, kendi içlerinde demokratik mekanizmaları işletmediklerini de hissettirmiş oldular.

MUZ GİBİ YAŞAMAK

Görüşmelerin iki tarafına baktığımızda, iki grubun da ilk adlarının çoğunlukla İngilizce başta olmak üzere Avrupa dillerinde, soyadlarının ise Çince olduğunu görüyoruz. Bu, Hong Kong’da çok yaygın. Çin’de de zamanla orta ve üst kesimde yaygınlaşan bu olgu, tek başına, aslında Hong Kong’un Çin’den ne kadar farklı olduğunu gösteriyor. Bu tür örnekler için Asya’da muz benzetmesi yapılıyor: Dışı sarı, içi beyaz olmak. Diğer bir deyişle, Asyalı gibi görünüp Avrupalı ya da Amerikalı gibi yaşamak; hatta bazı konularda onlardan beter olmak!
Görüşmelerden protestocular lehine bir sonuç çıkması beklenmiyordu. Hükümetin protestocuları oyalayacağı; protestocuların ise “ne alsak kârdır” diye bakıp işgalcilere umut aşılamayı tasarladığı düşünülüyordu. Öyle de oldu. Hükümetin talebi, merkezdeki işgallerin sonlandırılması; protestocuların talebi ise, seçme ve seçilme hakkının tanınması. Bu iki talebin de gerçekleşeceği sanılmıyor. Hükümetin görüşmelerle zaman kazanarak, direnişçileri itibarsızlaştıracak ve yorup dağılmalarını sağlayacak yumuşak güç taktiklerini uygulamaya sokması olası. Kimi yorumcular, Pekin hükümetinin provokatif bir eylem yapıp Hong Konglu protestocular yapmışmış gibi gösterebileceğini bir olasılık olarak dile getiriyorlar.

‘BİBER GAZIYLA AYILMIŞIZ’

Konuşmalarda öne çıkanlardan biri şuydu: Yetkilileri kendi saflarına davet eden öğrenci temsilcilerinden biri, “Hong Kong hükümeti yetkilileri karar vermeli: Tarihe demokratik kahramanlar olarak mı kötülük timsalleri olarak mı geçmek istiyorlar” diyordu.“Bütün bir kuşak olarak biber gazıyla ayılmışız, hapsi boylamayı göze almışız; artık bizim değil hükümetin gitme zamanı” diyor öğrenci liderleri. 2 saat süren görüşmede taraflar bir taahhütte bulunmadılar, yeni bir görüşme tarihi de saptanmadı. Öğrencilerin tüm talepleri reddedildi. Hükümet yetkilisi, “bu bir ‘müzakere’ değil ‘diyalog’ diyor. Görüşmeler, öğrenciler için hayal kırıklığı oldu. Kimi eylemciler ise, hükümet tarafından bir taraf olarak ilk kez tanınmaları dolayısıyla, görüşmeleri az da olsa olumlu olarak değerlendiriyor. Diğerleri, hükümeti samimi bulmuyor ve görüşmeleri oyalama taktiği olarak görüyor.
Hükümet, çoğunluğun kendi yanlarında olduğunu ileri sürüyor. Protestolardan zarar gördüğünü iddia eden esnaf ve trafik belası nedeniyle protestoculara karşı çıkanlar gibi olgular da Hong Kong’da gözlemlenenler arasında. Hükümet, hem havuç hem sopa gösteriyor. Bir yandan ılımlı bir politika sergileniyor gibi yapılırken, bir yandan da “biz sabırlıyız, bekleriz; ama Hong Kong halkı bizim kadar sabırlı olmayabilir” diyerek aba altından sopa gösteriliyor. Taksiciler ve nakliyeciler, kendi kararlarıyla barikatları kaldırmak istiyor. Önceki günlerde, göstericilere yönelik olarak hükümet ve mafya bağlantılı olduğu düşünülen çeşitli saldırılar olmuştu. Barikatların kaldırılması yönünde mahkeme kararı var; ancak daha fazla gerginlik çıkmasını engellemek amacıyla olsa gerek uygulamaya konmuyor. Ancak, hükümet, istediğinde bu kararı uygulamaya koyabilir. Bunun için koşullar hazırlanmış durumda. Çin gazetelerinde Hong Kong eylemleri, dış güçlere bağlanıyor ve protestolar, Tibet, Uygur ve Tayvan hareketleriyle ilişkilendiriliyor. “Dış güçlerin parmağı var” söylemi, dünyada egemenlerin klasik kara progapanda malzemesi...

YOKSULLAR ÜLKEYİ ELE GEÇİRİR!

Hong Kong’un zenginlerinden olan özel yönetici statüsündeki Hong Kong ‘vali’si, “seçme ve seçilme hakkı gelirse, yoksullar kontrolü ele geçirir” diyor. Bu kadar net. “Ayaklar baş olur” diyor yani vali. Fakat öğrenci hareketi, emekçi kesimlerle birleşik bir mücadele hattı inşa etmekten ne yazık ki çok uzak. Aslında, vali, böylece Hong Kong burjuvazisini kendi yanına çekmeye çalışıyor. Hong Kong direnişinin ilerleyebileceği hat tam da bu. Varolan düzende ‘sürünüp gideceğini’ anlayıp soluğu protestolarda almış öğrenciler, düşük maaşlı yeni mezunlar ve eğitim düzeyi daha düşük olan ve eylemlere katılmakla birlikte seslerini pek fazla duyuramayan emekçiler... Okul boykotuna şalterden gelen güç de katılmalı. Başarının formülü yine aynı: Okulun, fabrikanın ve plazaların birliği...

* Doç.Dr., ulasbasar@gmail.com

ÖNCEKİ HABER

Hara (at çiftliği)

SONRAKİ HABER

Suriye ve Irak'ta tarih risk altında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa