21 Ekim 2014 07:38

Danone işçisi neden DİSK/Gıda-İş’i istiyor?

Danone Türkiye Lüleburgaz fabrikasında çalışan 140 mavi yakalı personelin (işçinin) 129’u DİSK’e bağlı sendika ile çalışmak istiyor. Türkiye’deki yasalar işyerinde yüzde 50 çoğunluk olmasını öngörüyor.

Danone işçisi neden DİSK/Gıda-İş’i istiyor?
Paylaş

İşyeri Temsilcileri ve İşyeri komiteleri*

1) Yasaların arkasına sığınan Türkiye yönetimine işçinin iradesini göstermek ve Toplu İş Sözleşmesini yapmak için.
2/a) 2008-2011 yılları arasında Tek Gıda-İş Sendikası yöneticileri ve işveren anlaşıp işçiyi mağdur ettiği için.
2/b) 2006-2014 yıllarında yaşanan ücret kayıplarını dile getirebilmek için.
3) İşyerinde işverenin karşısında durabilecek sağlam bir güç olmasını istediği için.
4) İşyerinde kötüye giden çalışma barışını güçlendirmek için.
5) İşyerinde çığ gibi büyüyen taşeronun önüne geçmek için.
6) İş sağlığını koruyabilmek için.
7) Genel problemlerin çözümü için.
8) Çözüm önerileri olduğu için.
1) Türkiye’de kayıtlı işçi sayısı 11 milyon 600 bin 554, sendikaya üyesi ise 1 milyon 96 bin 540 (Yüzde 9.45). Gıda sanayinde çalışan toplam işçi 538 bin 237. Sendikaya üye olanların sayısı ise 68 bin 781 (Yüzde 12.83). Türk-İş’e bağlı Tek Gıda-İş yüzde 4.86’sını, Türk-İş’e bağlı Şeker-İş yüzde 2.73’ünü, Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş yüzde 4.90’ını, DİSK’e bağlı Gıda-İş ise yüzde 0.34’ünü oluşturuyor.
Türkiye’deki yasal oran iş kolunda yüzde 1, toplamda yüzde 12.83 iş kolunda 4 sendika varken yasaların arkasına sığınmak ne anlama geliyor?
Danone Türkiye Lüleburgaz fabrikasında çalışan 140 mavi yakalı personelin (işçinin) 129’u DİSK’e bağlı  sendika ile çalışmak istiyor. Türkiye’deki yasalar işyerinde yüzde 50 çoğunluk olmasını öngörüyor. İşyerinde toplam çalışan 178 kişi 140 mavi yaka 38 beyaz yaka işyerinde yüzde 72.4 ile çoğunluk sağlanıp yasal sorun gözükmüyor. Sendika görüşme talebinde bulunduğunda Türkiye’deki yönetim işletmeye genel merkez Kavacık’ı dahil ediyor, işletmelerde yasalara göre yetki alabilmek için yüzde 40 aransa da çoğunluk sağlanamıyor. Danone Türkiye’de çalışan 3 kişiden 2’si beyaz yakalı. İşletme bazında çoğunluk sağlanması imkansız. Tek Gıda-İş Sendikası ile yapılan sözleşmelerde yasal sorunlar vardı ancak sendika ve işveren anlaşıp işçiyi mağdur ettiler. Tek Gıda-İş ile nasıl sözleşme yapıldıysa DİSK ile de yapılsın. Sendikalı çalışmak işçinin anayasal hakkı. Borçlar kanunu ve ILO normlarına dayanarak sözleşme yapılmasında sıkıntı yok ancak işveren DİSK/Gıda-İş’i istediği gibi kullanamamaktan korkuyor. 129 kişinin verdiği karara saygı duymuyor.
2/a-b) 2006 yılında yüzde 17 zam artışı ile birçok arkadaşın saat ücreti düştü. Yılda 2 olan ikramiyeyi 4’e çıkarmak için yapılan zammı kullandılar zam yetmediyse saat ücretinden aldılar. 2007 yılında 6 ayda yapılan ücret artışına enflasyon yüzde 10’u geçmeyen ülkelerde yılda bir zam yapılır diyerek yüzde 6 ücret kaybı yaşattılar. Ücretlerimize izin ve bayram harçlığı çok az miktarlarda eklendi. 2014 yılında gelinen bayram ve izin harçlığı 120 lira. Kullanılan izin 24 gün 4 hafta tatili 28 gün. Bununla şehir içi minibüslerini kullanamazsın, izin harçlığı yetmez. 2008-2009 yılında Tek Gıda-İş Sendikası ile sözleşme yapıldığında işyerinde ikramiye tam bayram ve izin harçlığı, bunların üzerine enflasyon denildiğinde 2006 ve 2007 kayıpları yüzde 30’a ulaştı. Tek Gıda-İş protokolle sözleşme yapıldığını bir şey talep edemeyeceklerini söyleyip bir sonraki sözleşmeyi beklememizi istedi. 2010-2011 sözleşmesinde işlerin kötü gittiğini istenilen zam artışı olursa eleman çıkartılacağını söyleyip işçileri kendi istediği çok düşük zamma mahkum etti. Sözleşme sonrası 2. ayda aynı gün 49 çalışanın işine son verildi. 2012 yılında enflasyon yüzde 11 iken yüzde 6 zam artışı yapıldı. Sonunda yandaşı olduğu Tek Gıda-İş Sendikasını da kullanılacak bir şey kalmadığı için devre dışı bıraktı. 2013 yılında enflasyon yüzde 5 iken, yüzde 10 zam artışına büyük zam derken 2012 yılındaki yüzde 5 kaybı unuttu. Ücret artışı bütçesi 100 lira ise 95’i beyaz yakaya, 5 lirayı da mavi yakaya dağıtıldı. Tabaktaki pastanın kaymağını 10 yıldır yönetim, kırıntısını da çalışan yedi. İşyeri olarak çalışan işçinin gösterdiği fedakarlığı görmeyip, gelen planı 100 ton veya 500 tonu çalışan işçi yerine şirketi kötüye götüren yönetimine değer verdi.
3) Sendika feshedildikten sonra zorla ve baskı ile çalışma kurulunu sözde seçim ile kurdular. Çalışma kurulunun hiçbir yaptırım gücü yok ücret konuşulamıyor. Türkiye’deki yönetim merkeze işçiyi temsil eden bir kurum var diye empoze ediyor. Çalışma kurulunu 129 çalışan fesh etti. İşçiyi temsil edecek kurumun DİSK/Gıda-İş Sendikası olacağına karar verdi.
4) Yöneticiler çalışanlara hakaret edip masa yumrukluyor sandalye tekmeliyorlar. Yapılan tartışmalarda istifa et, al ceketini git, ya sen ya ben, seni yakarım, tazminatından olursun, seninle uğraşırım gibi tehditler savurmaktan çekinmiyorlar. Fabrikada baskı ve korku yönetimi uygulamaya çalışıyorlar.
5) Lüleburgaz fabrikada taşeron çalışan sayısı 140 ve giderek artıyor. Taşeron firma Han Sosyal Hizmetler çalışma kolunu genel temizlik ve nakliyat olarak gösterdiği için çalışan 140 kişi sendikadan faydalanamıyor.
6) Arcil 6 makinasında çalışan 1 kişinin üzerinde 28 ton ürün geçiyor. Pudrajda çalışan 1 kişi 50 kiloluk şeker çuvalını tek başına çekiyor. Çalışan arkadaşların yükü o yöneticilere ağır gelmiyor ama kendi evrak işleri çok ağır geliyor ki eleman üzerine eleman alıyorlar.
7) Yapılan anketler yüzde 85 ücret ve ilk amirden memnun değil, çapraz sorularla anketin niteliği kalmıyor.
Petit Danino üretiminde günlük ciro 500 bin TL çalışana verilen yevmiye 50 TL. Petit makineleri haftalarca durmadan günlük 500 bin TL ciro yaptılar, şirket zarar ettim dedi. 2015 değil 2025’e kadar şirketin kâr etmemesi, kâr etse bile bize açıklanmaması geçmişteki gibi çalışanların kandırılması adımız gibi bir gerçek.
Yıllardır işçinin üzerinde oynanan böl parçala yönet sisteminizi çökertmenin vakti geldi. (Ücret farklılıkları, takım liderliği...)
Vardiya planının çözümünü zorlaştıran yönetim, cumartesi pazar iznini kullanıyor.
8) 3 çalışanın 2’si beyaz yaka 1’i müdür altına araba, kredi kartı, telefon, sınırsız sağlık sigortası, 10 yıldır tabaktaki kaymağı yiyor. 2015 şirketin büyümesine inanıp zam almasın işçiye aktarılsın.
DPT’ye ayrılan bütçenin yarısı işçiye aktarılsın, ürünün kalitesini bozmaktan başka yaptıkları bir şey yok. Yogo, Jelly bir tane tutan ürünleri yok. İstanbul’dan ulaşım için harcanan para buradaki konaklama teknoloji çağının neresinde.

*LÜLEBURGAZ

ÖNCEKİ HABER

Danone işçileri, patrona masayı gösterdi

SONRAKİ HABER

Patron her yolu deniyor: Yatağan’da Hak-İş devrede

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...