19 Ekim 2014 09:07

Fatih Terim güvensizliği

Letonya-Türkiye maçı öncesi kendimi Twitter’a “Fatih Terim yenilsin, çok hak ediyor” yazarken buldum.

Fatih Terim güvensizliği
Paylaş

Mithat Fabian SÖZMEN

Letonya-Türkiye maçı öncesi kendimi Twitter’a “Fatih Terim yenilsin, çok hak ediyor” yazarken buldum.

Ağzınızdan(ya da klavyenizden) çıkanları cümlenizin sonuna gelir gelmez, terazide tartmak eğlencelidir: “Çok doğru dedim lan”, “İyi salladım ha”, “Hakikaten böyle mi düşünüyorum…”
Tweet’i gönderir göndermez yazdığımı yargılama ihtiyacı hissettim.

Elbette “birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan böyle bir günde bozgunculuk yaptığım” hissiyatı değildi beni teraziye çıkartan.

Yenilgiyi –hele bir spor müsabakasında- asla alçaltıcı bir şey olarak görmeyen ben,  neden Fatih Terim için “İnşallah yenilir” demiştim?

Fatih Terim aynı Fatih Terim olarak nefes alıp vermeye devam ettiği müddetçe Dünya Kupası’nı alsa ne olur, Letonya’ya yenilse ne olur… Değil mi?

İç sesim bu argümanı ileri sürer sürmez hemen karşı atağa geçtim: “Tamam, normal şartlarda insanları kazandığı ya da kaybettiğiyle yargılayan bir insan değilim. Ama galip bir Fatih Terim’le mağlup bir Fatih Terim’in arasındaki fark da ortada.”

GALİP TERİM

Galip Fatih Terim, kendisine medyanın verdiği “İmparator” payesini, cümle sezarlardan daha içten benimseyen bir kibirle dolaşır, konuşur, eyler. Mimiklerinden basın toplantısındaki sözlerine her şey, Galip Fatih Terim’in kendisini oturttuğu tahtın yüksekliğini size hissettirmeye ayarlanmıştır.  Suratına bakmak için kafanızı kaldırmanız gerekir.

İlginçtir, Fatih Terim bütün özeleştirilerini de –ufak şeyler tabii- kendisini bulutlarla koruduğu bu semalarda verir. Böyle günlerde hakeme, rakibe falan pek takılmaz. Kendisini güvende hisseder çünkü.

MAĞLUP TERİM

Mağlup Fatih Terim ise görüp görebileceğiniz en kendine güvensiz insandır. Ancak gökyüzüne kurulmuş tahtlarda oturmaya alışan insanların kendine güvensizliği, George McFly(Geleceğe Dönüş’teki baba) güvensizliğine benzemez. Kaybedecek çok şey vardır. Sahip olunan iktidar ve statüyü korumanın tek yolu ise daha fazla saldırgan olmaktır.
Çek Cumhuriyeti maçı öncesi gazetecilere “Hasta mısınız siz” diyen Fatih Terim bunun bir örneğidir.

Letonya maçı öncesi kendisine çok basit, somut bir gerçeği hatırlatarak(Türkiye’nin duran toplardan sürekli gol yemesi) soru soran Letonyalı gazeteciye karşı takındığı tavır ise tüm dünyasını kazandıklarının üzerine kurmuş olan, bu yüzden kaybettikçe dünyaları kaybettiğini zanneden bir adamın çirkin kendini koruma refleksidir.

Elbette Fatih Terim’in yıllardır aşina olduğumuz başka kişisel özellikleri de bu nahoş tirada eklenmiş ve neticesinde “Bulunduğumuz konum Letonya’nın iştahını kabartmış gözüküyor”, “11 sene evvel tesadüfen bizi eleme imkanı bulduğunuz Türk Milli Takımı…”,  “Birkaç kornerde gol oldu diye, bu seviyedeki takımlara bu soru sormaz. Yok sadece gol yemek için antrenman yapıyoruz! Bulunduğumuz konum size böyle ciddiyetsiz soru sorma hakkı vermez. Sorunuzu dikkatli sorun.”, “Daha iyi ya! Yan toplara çalışmıyor olmamız sizin takımınız için daha iyi. Gidin söyleyin. Korner atışlarında bu avantajı kullanırsınız belki” gibi cümleler çıkmıştır.

YAKIŞIR

Mağlup, kendini güvende hissetmeyen Fatih Terim, karşısındaki gazeteciyi Letonya Milli Takımı’nın temsilcisi sanmaktadır. Çünkü onun dünyasında icra edilen şey elbette “spor” filan değil ulusal savaştır. Bu yüzden içeride milli takıma ilişkin eleştirel haberler yapan gazetecilere iç tehdit, dışarıda ise basit bir teknik soru soran gazeteciye dış tehdit muamelesi yapar.
“Gidin söyleyin, korner atışlarında bu avantajı kullanırsınız” diyen bir teknik direktöre karşı kendimi Letonyalı gazetecinin yerine koyuyorum da, deşifre olmuş bir ajan gibi hissetmemek zor.

Ama işte gazeteci de karşısında gerçekten kim olduğundan bihaber. Bu da bir bakıma onun şansı.

Başkentte bir süpermarketin çatısı çöküp 54 kişi yaşamını yitirince başbakanın istifa etmek zorunda kaldığı bir ülkenin vatandaşı vs Yaptığı hatalar, verdiği kararlar yüzlerce insanın ölümüne mal olsa da bırakın özür dileyip istifa etmeyi daha da mütegallibe çalarak hatasını örtmeye çalışan “galip”lerin yönettiği bir ülkenin “fitbol imparatoru”...

Fatih Terim, bu ülkeye çok yakışıyor demeyeceğim ama Fatih Terim bu ülkenin yönetici profiline tastamam uyuyor. Ve bu cinse de ancak anladıkları dil olan “mağlubiyet” yakışır. Ders almazlar ama en azından gerçek yüzleri ortaya serilir.

ÖNCEKİ HABER

Görmüyor musunuz kardeşimin yüzüme sıçrayan kanını...

SONRAKİ HABER

‘Yasaklanan her şey ilgimi çekmiştir’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...