02 Ekim 2014 06:00

Selma Gürkan: Rojava’nın statüsü tanınmalı

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan Kobanê’deki saldırılara dikkat çekerek, Hükümeti Rojava’nın statüsünü tanımaya çağırdı. Terörist denilen IŞİD’e ilişkin de Hükümetin pratik tutum göstermesi gerektiğini belirten Gürkan, IŞİD’e desteğin kesilmesi gerektiğini kaydetti

Selma Gürkan: Rojava’nın statüsü tanınmalı
Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan Kobanê’deki saldırılara dikkat çekerek, Hükümeti Rojava’nın statüsünü tanımaya çağırdı. Terörist denilen IŞİD’e ilişkin de Hükümetin pratik tutum göstermesi gerektiğini belirten Gürkan, IŞİD’e desteğin kesilmesi gerektiğini kaydetti. Rojava direnişinin güçlendirilmesine ihtiyaç olduğunu ifade eden Gürkan, “Ulaşacak destek için Türkiye içerisinde koridor açılması da dahil komşuluk ilişkileri içerisinde bir karşılıklı dayanışmanın gösterilmesi gerekiyor” dedi. Gürkan, Türkiye işçi ve emekçilerine de şu çağrıyı yaptı: “Tıpkı “Her yer Taksim her yer direniş” sloganında ifadesini bulduğu gibi “Her yer Kobanê, her yer direniş” anlayışıyla bulunduğumuz her alanda Kobanê ile destek ve dayanışmayı büyütmemiz gerekiyor.”

‘HALKLARIN DAYANIŞMASINI PAYLAŞTIK’

IŞİD saldırılarının yaşandığı Kobanê’ye giden siyasi parti heyetleri arasında yer alan Selma Gürkan, Kobanê izlenimlerini gazetemize aktardı.

Gürkan ilk olarak Kobanê’ye gidiş nedenlerini şöyle açıkladı: “Biz heyet olarak bölgeye giderken planımız tek Rojava’ya yönelik ziyaret değildi. Bölgeye dair bir ziyaretti. Hem Suruç merkezli göçmenlerin koşullarını izleme, gözleme hem de Kobanê Kanton bölgesine geçerek gelişmeleri izlemek ve IŞİD çetelerine karşı direnen halkın çağrıları ve ihtiyaçlarının neler olduğunu anlamak, aynı zamanda Türkiye halklarının dayanışmasını paylaşmak üzere bir ziyaret planlamıştık. Bu ziyareti çeşitli siyasi parti temsilcileriyle tamamlamış olduk.”

‘KOBANÊ İNŞA EDİLİYOR’

Gürkan, yaptıkları ziyarete ilişkin izlenimlerini de şu ifadelerle dile getirdi: “İki taraf için ayrı ayrı ifade etmek gerekir. Kobanê tarafında görüştüğümüz heyette kanton yönetimi vardı. Sayın Asya Abdullah ve Enver Müslim ve diğer bakanlık görevlileri vardı. En dikkat çekici olan şuydu: Arkadaşların morallerinin iyi olduğu, bir taraftan sıcak savaş sürerken, diğer taraftan da halkın günlük yaşamını sürdürmesi için gerekli organizasyonun yapılmasıydı. Yani, bir şehirde günlük yaşam neyse o yaşamı organize etme çabası içerisindeydiler. Zaten bizim gittiğimiz bina da inşaat halindeki bir binaydı. Sınırlı bir gözlem olmakla birlikte anlayabildiğimiz kadarıyla Kobanê bir kent olarak yeniden inşa ediliyor. Bu tarafa dair  gözlemlerimizin de, DBP’li belediyelerin bütün kısıtlı koşullara rağmen, birdenbire gelen on binlerce göçmeni ağırlamak üzere bir çalışmanın ve çabanın içerisinde olması, halkın da gelen bu göçmenleri sahiplenmesi, bir lokma ekmeğini paylaşmasını en çarpıcı yanlar olarak ifade edebiliriz."

‘İŞÇİLER KOBANÊ DİRENİŞİNİ SAHİPLENMELİ’

EMEP Genel Başkanı Gürkan, bölgede gösterilen dayanışmanın ülkenin batısı tarafından da gösterilmesi gerektiğini belirtti.

Gürkan, bu dayanışmanın gerekliliğini de şu sözlerle anlattı: “Burada iyi bir refleks gösterildi. Daha önce çeşitli kurumların düzenlemiş olduğu yardım kampanyalarında Türkiye’nin batısında yaşayan halklar bir duyarlılık gösterdiler ve lokmalarını paylaşarak, onlara bir gıdadır, çeşitli ihtiyaçlardır, bunları sağlamak için destek ve dayanışma içerisinde bulundular. Fakat şimdi gösterilen bu dayanışmayı başka yönden büyütmek gerekiyor. Sonuçta şunu şöyle düşünmemek gerekir. Kobanê’deki direniş sadece orada yaşayan Kürt halkını ilgilendiren ya da sadece onların geleceğini ilgilendiren bir direniş değil. Kobanê’deki direniş Ortadoğu’daki yeniden yapılanmanın kaderini belirleyecek bir direniş. Bu nedenle İzmir’de, İstanbul’da, Rize’de, Ankara’da, Muğla’da yaşayan yani Türkiye’nin dört bir yanında yaşayanları doğrudan ilgilendiren bir direniş demek gerekir. Dayanışma çağrılarını yaparken  bunun insani bir boyutu vardır. Hemen yanı başımızda süren savaşın mağdurlarına karşı insani olarak duyarsız kalamayız. Bu işin bir yönüdür. Bir diğer yönü de politiktir. Ortadoğu’nun geleceğini belirleyecekse bu direniş, Türkiye’nin geleceğini ve Türkiye hükümetinin politikalarını da belirleyecek. Bu nedenle de Türkiye emekçilerini ve halklarını ilgilendirmektedir. Üçüncü bir ayağı da sınıfsal diyebileceğimiz, işçiler ve emekçi kitleler için… Savaşların yıkıcı ve tahrip edici sonucu öyle bir şey: Katliamdan kaçmak zorunda kalan sığınmacı ve göçmenlerle birlikte göçmen işçilik durumu var. Bunu zaten yaşıyoruz. Bölgede sıcak savaş ve IŞİD’ci çetelerin katliamı ile birlikte ülkemize gelen bir buçuk milyona yakın bir sığınmacı-göçmen söz konusu. Bunlar İstanbul’dan İzmir’e kadar merdiven altı üretim alanlarında, çoğu zaman kaçak işçi olarak çalıştırılmakta. Sığınmacı-göçmen işçiler hem çalışma koşulları açısından hem ücret konusunda çok kötü koşullarda çalıştırılmaktalar ve bu da çalışma koşullarını ve ücret standardını sürekli aşağıya çeken bir uygulama. Bu durum işçi sınıfı içerisinde rekabeti, ırkçılığı ve şovenizmi tetikleyen bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Yani hem sınıfın kazanılmış haklarını korumak ve geliştirmek bakımdan hem de kendi içerisinde sınıfın birliğini ve dayanışmasını sağlamak bakımından da bölgede savaşa karşı durmak ve katliamlara ve çetelere karşı direnenleri desteklemek ve zulümden kaçanlarla bu dayanışanın gösterilmesi gerekir.”

‘HÜKÜMET IŞİD’E DESTEĞİ KESSİN’

Kobanê’ye yönelik IŞİD’in ağır silahlarla sürdürdüğü saldırıların son bulması, IŞİD’in Rojava için tehlike olmaktan çıkması, Rojava’nın geleceğine dair neler yapılması gerektiğine yönelik sorumuzu Selma Gürkan şöyle yanıtladı: “Kobanê’deki direnişin güçlendirilmesi için, uluslararası hukuk nezdinde de, uluslararası planda da Rojava’nın statüsü tanınmalıdır. Biz hükümete yaptığımız bütün çağrılarımızda Rojava’nın statüsünün tanınması ve Rojava’nın siyasal temsilcisi PYD’nin, Kanton yönetimlerinin bir siyasal muhataplık içerisinde değerlendirilmesini ifade ediyoruz.

İkincisi, karşılıklı Kobanê heyetinden aldığımız bilgi ve bizim de gözlemlerimiz eşitsiz ilişkilere dayanan bir çatışma sürüyor. Yani IŞİD çeteleri ağır silahlarla saldırıyorlar. Bu silahları komşu ülkelerden özellikle Türkiye’den edindiğine dair iddialar var. Bu iddialar fazlasıyla tartışılıyor. Bu nedenle Türkiye devletinin, AKP Hükümetinin bir an önce dolaylı ya da dolaysız IŞİD’e el altından, ya da görünür, görünmez, bütün verdiği desteğini çekmesi yönünde çağrılarımızda ısrarcıyız ve bunun için mücadele edeceğiz. Cumhurbaşkanının ABD’de dillendirdiği ‘IŞİD teröristtir’ ifadesinin eylemde karşılık bulması gerekiyor. AKP burada ikiyüzlü tutum alıyor, bir yandan “IŞİD terörist” derken diğer yandan direnişçileri görmüyor. Eğer siz bir gruba terörist diyorsanız, ona yaptırımınız olmalı, ona bu yaptırımın uygulanması gerekir.

Üçüncüsü, Rojava direnişinin güçlendirilmesi için ihtiyaç duyulan bütün destek ve dayanışmanın yani öz savunma olanaklarının güçlendirilmesi. Ulaşacak destek için Türkiye içerisinde koridor açılması da dahil komşuluk ilişkileri içerisinde bir karşılıklı dayanışmanın gösterilmesi gerekiyor. Tıpkı “Her yer Taksim her yer direniş” sloganında ifadesini bulduğu gibi “Her yer Kobanê, her yer direniş” anlayışıyla bulunduğumuz her alanda Kobanê ile destek ve dayanışmayı büyütmemiz gerekiyor. Bir başka dayanışma gerektiren alan ise katliamdan kaçan sığınmacıların ihtiyaçlarının sağlanması. Bölge belediyeleri ile koordinasyon halinde öncelikle kadın ve çocukları dikkate almak üzere, battaniye, süt, kuru gıdalar, hijyen ve temizlik malzemeleri gibi ihtiyaçların temini için tüm halkımızın gerekli duyarlılığı göstereceğine inanıyorum. ”

‘SAVAŞI İŞÇİLER VE EMEKÇİLER DURDURABİLİR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetin sürekli dile getirdiği Rojava sınırına yönelik tampon bölge ve Meclise gelecek olan Irak ve Suriye tezkerelerine ilişkin de Gürkan şu değerlendirmeyi yaptı: “Bölge egemenleri için kısaca şunu ifade edebiliriz: Ortadoğu’da yarım kalmış bir hesap var. Şimdi bölgede IŞİD çeteleriyle birlikte bölgedeki siyasal gelişmelerle birlikte bu hesabı yeniden güncellemek gibi çabalarının olduğunu biliyoruz. Bu hem ABD ve etrafından bloklaşan müttefiki ülkeler için hem de Rusya ve etrafında bloklaşan müttefik ülkeler için geçerli. Bunlar bölgeyi yeniden paylaşma ve bölgedeki egemenliklerini pekiştirmek için bölgeyi yeniden dizaynın bir parçası olarak değerlendireceklerdir.

Tabii ABD  etrafından birleşen blokta yer alan Türkiye hükümetinin de bölgeye dair, kendisi açısından hem siyasal hem de ekonomik hesapları var. Zaten bu hesaplarını şöyle ifade etmişti Cumhurbaşkanı, hükümet de buna uyumlu açıklamalar yaptı: "Koalisyona dahil olmak için Esad’ın iktidardan gitmesi, Rojava’daki iktidarın boğulması..." Bunu farklı şekilde ifade ediyor tabii, ama söylediği şeylerin sonucunda bu oluyor. 

Üçüncü bir konu da, şimdi güvenlikli bölge olarak ifade ettikleri, eğit-donat olarak formüle ettikleri tampon bölge talebi. İşin aslı kontrol edecekleri bir bölgenin inşa edilmesi. AKP Hükümetinin yöneldiği böyle bir yapılanma bölgeye dair savaş politikasını besleyecek, güçlendirecek bir politikadır. Bu açıdan da yeni savaşları getirecek, özellikle Türkiye’de süren çözüm ve barış sürecini de sekteye uğratabilecek bu politikaları kabul edemeyiz. Hükümetin kendi kendine politika değişikliğine gideceğini beklemeyeceğiz kuşkusuz. Hükümeti bu politikaya zorlayacak olan, bu ülkenin emek ve demokrasi güçleri olacaktır. Hükümetin dış politikasını değiştirmesi, komşu ülkeler ile daha dostane ilişkiler ve dayanışmanın içerisine yönelik bir politikanın geliştirilmesi için Türkiye işçi ve emekçilerine, demokrasi güçlerine önemli görevler düşüyor. Savaşın durdurularak bölgede barışın, demokrasinin ve kardeşliğin tesisi için mücadele, bu mücadelede güçlerin birleştirilmesi, çeşitli toplumsal kesimlerin katliamlara ve katliamcılara olan öfkesinin ortaklaştırılması. Bu nedenle çağrımız, tüm halkımıza, işçi sınıfımıza ve emekçilere, onların örgütleri, sendikalara, meslek örgütlerine, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partileredir. ”

ÖNCEKİ HABER

Demokratik, eşitlikçi bir baro için....

SONRAKİ HABER

\'Libya\'daki ENKA şantiyesi mühimmat ve silah deposuydu\'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...