‘Soma kaza değil katliam’ dedikleri için yargılanıyorlar
Soma katliamına tepki için Ege Üniversitesi Hazırlık Fakültesi’ni işgal eden 38 öğrenci için 16 yıl hapis cezası isteniyor...
Eda YILDIRIM
İstanbul
Soma’da 301 işçiyi katledenler bugün elini kolunu sallayarak gezebiliyorlar. Tekrar işçileri o madene geri sürüyorlar. Bugün Soma’nın failleri hakkında bile bu kadar ceza istenmezken biz bu katliamlara dikkat çekmek istediğimiz için hakkımızda 16 yıl isteniyor.”
Soma katliamına tepki için Ege Üniversitesi Hazırlık Fakültesi’ni işgal eden ve haklarında 16 yıl hapis cezası istenen 38 öğrenciden biri olan Gamze Yentür, haklarında açılan davaya bu sözlerle tepki gösterdi.
14 saat boyunca Ege Üniversitesi Hazırlık Fakültesi’ni işgal eden 30 öğrenci ve onlara destek eylemi yapan 8 öğrenci, İzmir Emniyeti tarafından yürütülen ve yüzlerce polis, özel tim, TOMA, akrep tipi zırhlı ve helikopter eşliğinde yapılan büyük bir operasyonla gözaltına alınmış, haklarında “Örgüt propagandası yapmak”, “Kamu malına zarar vermek”, “Eğitim öğretimi engellemek”, “Kasten yaralamak suçlamalarıyla dava açılmıştı. 14 Ekim’de ilk duruşması görülecek davayı, yargılanan öğrencilerden Gamze Yentür ile konuştuk.
İşgale yönelik operasyonun yüksek hapis cezaları istenen bir davanın habercisi olduğunu söyleyen Yentür, “İçerde sadece 30 kadar öğrenci varken devlet tüm mekanizmalarıyla ordaydı. Biz içerde hiçbir şeye, hiç kimseye zarar vermemiştik. Ama polis içeriye girdiğinde kırılmadık cam, masa, sandalye bırakmadı. Üstelik polisin yarattığı zararın faturası da bize çıkarıldı” dedi.
‘AMAÇ MADENCİLERİN SESİNİ DUYURMAKTI’
Yentür’le ilk olarak yaptıkları işgal eylemini soruyoruz. Yentür, “Amacımız bu işgalle katliamı ve maden işçilerinin sesini duyurmaktı. Biz bunun kaza olmadığını düşünüyorduk. Bu ölümler taşeron sistemin, bu kölelik düzeninin sonucuydu.” diye anlatıyor. Yentür işgal kararını almalarında Ege Üniversitesi Rektörünün Soma’nın kaza olduğuna dair bilbordlara afiş astırmasının ve öğrencilere yönelik baskıların artmasının oldukça etkili olduğunu ifade ediyor.
İşgalin taleplerini şöyle sıralıyor Yentür: “Rektörün o yazıyı kaldırması, ardından Soma’nın bir katliam olduğunu kabul etmesi. Okullara sokulan polisin geri çekilmesiyle ilgili bir açıklama yapması ve işgale katılanlar hakkında herhangi bir işlem yapılmamasıydı.”
GÖZALTI SÜRESİ BOYUNCA DARP
Hazırlık Fakültesi’ne yapılan operasyonu konuşuyoruz Yentür’le: “Sanırsınız içerde eli silahlı kişiler var. O kadar büyük bir operasyon. 30 öğrenci için tam teçhizatla geliyorsanız bu sizin aynı zamanda korkunuzun bir göstergesi.” Gözaltında alınırken ve sonrasında polisin fiziki ve sözlü şiddetine maruz kaldıklarını da anlatıyor Yentür ve şöyle devam ediyor: “Gözaltına alınırken dayak, taciz, hakaret, küfür her şey vardı. ‘Bir buçuk gündür uyumadıklarını, bize göstereceklerini’ söylediler. Aşağıda koridor oluşturmuşlardı. Koridorda da her geçeni döve döve indiriyorlardı. Daha sonra balık istifi yapıp, ters kelepçeyle üst üste hepimizi yığdılar. Kafanı kaldırırsan kafanı ezeriz diyorlardı. Kafası ezilen arkadaşlarımız vardı. Bir arkadaşımızın kaburgaları kırıldı. Bir arkadaşımızın ayağı kırıldı. Suratı dağılanlar, ufak tefek sıyrıklarla atlatanlar, tacize uğrayanlar vardı. Özellikle kadınlara ve eşcinsel bir arkadaşımıza yönelik ciddi bir taciz vardı. ‘İbne’ diyerek, kendilerince aşağılamaya çalıştılar.”
38 ÖĞRENCİYİ PAYLAŞTIRMIŞLAR
İDDİANAMEDEKİ suçlamaları ve bu suçlamalara dayanak yapılan delilleri konuşuyoruz. Attıkları “Soma işçisi yalnız değildir”, “Kaza değil katliam”, “Gözaltılar, tutuklamalar ve baskılar bizi yıldıramaz” sloganlarının örgüt propagandasına delil olarak gösterildiğini örnek olarak veren Yentür, yine gözaltındayken susma hakkını kullanmalarının ve parmak izi vermemelerinin de delil sayıldığını anlattı. Eylemi herhangi bir örgüt adına değil, “Ege Boykot Komitesi” adına gerçekleştirdiklerini kaydeden Yentür, “Örgüte bağlamaya çalışıyorlar. Mesela 1 Mayıs’a katılmak suç. Halbuki 1 Mayısa bir sürü insan katılıyor. Tek tek birçok örgütü yazmışlar. 38 öğrencinin her birisini birçok örgüte paylaştırmış durumdalar” dedi. Dosyadaki delillerden ceza almalarının mümkün olmadığını ancak son yıllarda verilen yargı kararlarının da kendilerini kaygılandırdığını söylüyor.