21 Eylül 2014 06:00

200 bin yıl sonra neye benzeyeceğiz?

İnsanın evrimi durmadı. Medeniyet olağanüstü değişimler görecek kadar yeterli süredir yok, yine de zaman ilerledikçe bir miktar değişim görülmesi bekleniyor. Bu liste önümüzdeki 200.000 yılda görülmesini bekleyebileceğimiz on temel değişimin çerçevesini çizecek, elbette medeniyetin şu anki izlediği yolda ilerleyeceğini varsayarak.

200 bin yıl sonra neye benzeyeceğiz?
Paylaş

İnsanın evrimi durmadı. Medeniyet olağanüstü değişimler görecek kadar yeterli süredir yok, yine de zaman ilerledikçe bir miktar değişim görülmesi bekleniyor. Bu liste önümüzdeki 200.000 yılda görülmesini bekleyebileceğimiz on temel değişimin çerçevesini çizecek, elbette medeniyetin şu anki izlediği yolda ilerleyeceğini varsayarak.

DAHA AZ FARK

Çokkültürlülük modern toplumun esası. Kültürlerin karışması devam edecekse insanların sonraki yıllarda tek ve yaygın bir etnisiteye evrilmesi şaşırtıcı bir durum olarak görülmemeli. Melezleşme olağan oldukça ve insanlar yavaş yavaş etnisitelerinin ayırt edici özelliklerini kaybetmeye, bunun yerine dünyanın farklı bölgelerinden özellikleri almaya başlayacaklar. Bunun bir belirgin yararı var, o da “ırk” artık bir sorun olmayacak.

ZAYIFLAMIŞ BAĞIŞIKLIK

İnsanlar hayatta kalabilmek için tıbba her geçen gün daha fazla bağımlı kalmaya devam ettikçe insan bağışıklık sisteminin yavaşça zayıflayacağını bekleyebiliriz. Bunu en iyi hormonlar üzerine bir örnek vererek açıklayabiliriz: Çeşitli hormon ilaveleriyle hormon seviyelerinizin düzenlendiğini, sizin sağlığınızı veya mutluluğunuzu yükselttiğini hayal edin. Zaman içinde vücudunuz bu ilave hormonlara bağımlılık geliştirecek ve vucüdunuz bu düzenlemeyi kendisi yapmayı kesecek ve takviyelere ihtiyaç duyacaktır. Hormonları kendisi üretme işlemi takviyeler sayesinde vücudunuzun her zaman yeterli hormona sahip olması sebebiyle yaşamak için daha az önemli olacaktır.

On binlerce yıl sonrasında insanların artık hormonların organik olarak vücut içinde üretilemeyeceği bir noktaya gelmesi olası. Şu örneği ele alalım: Eğer dış destekler tamamen hayatta kalmamızdan sorumlu olsaydı, iç fonksiyonlarımızın birçoğu artık kullanılmazdı. Neden tüm hastalık yapıcı etkenlerin tıp ile icabına bakılırsa vücudumuzun güçlü bir bağışıklık sistemine ihtiyacı olsun? Aslında bu gerçeklik tıbbin hastalıklarla savaşmasındaki bir olumsuz yan etki.

 DAHA UZUN BOY

İnsanların boyu son iki asırdır hızlı bir şekilde artıyor. Yalnızca son 150 yılda türümüzün ortalama uzunluğu 10 cm artış gösterdi. Bu gerçeğin arkasındaki ana sebebin çoğumuz için mevcut olan besin bolluğu olduğuna inanılıyor. Kıtlık uzun boy için uzun dönemler bir bela olmuştu ve dünyanın belli bölgelerinde neredeyse sonu gelmiş durumdaBir çocuk ne kadar yerse büyümek için o kadar enerjiye sahip olur. Fazla yeme olağanına sahip olduğumuz sürece türümüzün boyu gittikçe uzayacak. Limitimiz ya gökyüzü olacak ya da biyolojimiz bizi ağaçların tepelerine yaklaşık bir yerde durduracak, bunu yalnızca zaman ve evrim gösterecek.

DİŞLERDE KÜÇÜLME

Çenelerimizdeki en belirgin değişim modern insanlara bir fayda sağlamayan ve daha şimdiden bazı etnik gruplar arasında düşük görülme oranına sahip yirmilik dişlerimizin kaybolması olacak. Fakat ayrıca dişlerimizin daha küçülmesini bekliyoruz. İnsan evrimi boyunca giderek daha küçük dişlere sahip olmak genel bir eğilim olmuştur. Kanıtlara göre son 100.000 yılda dişlerimizin boyutu yarılandı. Artık büyük dişlere uyum sağlama sebebi kalmayan çenelerimiz de küçüldü. Bu eğilimin öngörülebilir gelecekte devam edeceğini bekleyebiliriz.

KASLARDA KÖRELME

İnsan türünün aşamalı fiziksel zayıflamasının iki öngörülebilecek sebebi var. Birincisi, zorlu ve kas gücü isteyen işlerde teknolojiye ve özellikle makinelere karşı gittikçe yükselen bağımlılığımız. Her nesilde fiziksel güce daha az bağlı bir hale geliyoruz ve türümüzün daha güçsüzleşmesi olası.

İkinci muhtemel sebep ise biraz daha ilginç ve gelecekte uzaya da taşınırsak kaslarımızın körelmesiyle oldukça alakadar olacak. Bu senaryoya göre, günlük aktivitelerde fiziksel güce çok daha az gereksinim duyacağız. Eğer galaksi kaşifleri olarak çok zaman geçirirsek, sonunda kas ağırlığımızın büyük bir bölümünü kaybetmemiz olası. Çoğumuz Dünya’ya geri döndüğünde bir deri bir kemik kalan astronotları duymuşuzdur. Gelecek nesiller bu ihtimali Wall-E’deki tekerlekli sandalyelerine hapsolmuş somurtuk insanlar olarak bulmak istemiyorlarsa hesaba katmak zorundalar.

KILLARDA AZALMA

Şimdiye kadar vücut kıllarını bir sürü sebepten büyük oranda kaybetmiş insanların tür olarak zamanla daha kılsızlaşması olası. Özellikle kadınlar vücutlarının çeşitli bölgelerinde daha az kıl ile sıklıkla daha çekici görülüyorlar ve kılsız olmak bireye cinsel çekicilik avantajı vadettiğinden zamanla dişilerin tamamen kılsız olacağı bir noktaya evrileceğini varsayabiliriz. Vücut kılları söz konusu olduğundan aynısı erkekler için de söylenebilir fakat erkeklerin kılları üzerindeki toplumsal baskı daha az olduğundan, kalıcı bir değişimin daha yavaş ortaya çıkacağı söylenebilir.

BEYNİN KENDİNİ ŞEKİLLENDİRMESİ

Teknoloji hafızamızın çalışma şeklini halihazırda etkiledi. Maksimum verimliliği elde etmek için çabalayan bir makine olan insan beyni tipik olarak bilginin kendisi yerine nerede muhafaza edildiğini hatırlar. İşte beyninizin bilginin depolandığı yeri hatırlayan hali, interneti, google’ı, vikipedi’yi ve benzerlerini. Teknoloji daha da geliştikçe beynimiz verimliliği maksimize etmek adına kendini uyarlayacak, belki de hafızamızın hasarına sebep olarak.

DAHA AZ AYAK PARMAĞI

İnsanlar dik yürümeden önce ayak parmaklarımız da ellerimiz gibi kavramak için kullanılıyordu. Yaşam şeklimizde tırmanmak daha az yer tutmaya başladığından itibaren ayak parmaklarımız mevcut boyutlarından yavaşça daha küçülmeye başladı. Ne yazık ki şu anki ayaklarımız en küçük dalları bile kavramaktan aciz ve evrim bizi en küçük ayak parmağımızdan kurtarmak için adımlar attı. Fakat diğer ayak parmaklarımız, özellikle ayak başparmağı denge sağlamaya ve yürümeye yardımcı oluyor iken küçük ayak parmakları bir amaca hizmet etmiyor. Bundan dolayı  küçük parmağın sık sık ayakkabının vurmasıyla yara olması, köşeli her cisme çarpması gibi gereksiz varlığından doğan sebeplerle insanların dört ayak parmaklı bir yaratığa evrileceğini bekleyebiliriz. Evrim sürecinde, ayak parmakları sayılarının kaybedilmesi sıradan bir durum,  örneğin atların eskiden ikiden daha fazla ayak parmağı vardı.

 listverse.com’dan çeviren Cansu Özyapıcıel

ÖNCEKİ HABER

Yazarların sendikası 40. yaşında

SONRAKİ HABER

Okulun demir kapısı ilköğretim öğrencisinin üzerine devrildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...