13 Eylül 2014 06:00

Bingo! ‘Temizlenmesi’ gereken bir şeytani güç daha

Diriliş, yeniden keşfetme ve dilbilimi. Barack Obama hepsini yaptı. Ve şimdi Amerika'yı Irak'la olduğu gibi Suriye ile de savaşa götürüyor. Oh evet, ve şimdi IŞİD'i, onun 'barbarlığını', 'soykırımı'nı, 'çarpık ideolojisini’ yenecek, - ta ki kötü adamlar ‘yeryüzünden silinene kadar’. George Bush’a ne olmuştu?

Bingo! ‘Temizlenmesi’ gereken bir şeytani güç daha
Paylaş

Robert FISK

Diriliş, yeniden keşfetme ve dilbilimi. Barack Obama hepsini yaptı. Ve şimdi Amerika'yı Irak'la olduğu gibi Suriye ile de savaşa götürüyor. Oh evet, ve şimdi IŞİD'i, onun 'barbarlığını', 'soykırımı'nı, 'çarpık ideolojisini’ yenecek, - ta ki kötü adamlar ‘yeryüzünden silinene kadar’. George Bush’a ne olmuştu?
Dilsel yanına bir bakalım. Öncelikle Obama, Irak’a yönelik ABD işgali sırasında el Kaide ile savaşsın diye ödeme yapılmış ancak el Kaide tarafından yıkılmış ve Şii egemenliğindeki Irak Hükümeti tarafından ihanete uğramış Sünni ‘Uyanış Konseyi’ milislerini - ünlü General Petraeus tarafından icat edilmiş bir yaratık - yeniden diriltecek. Obama bu militanlar için yeni bir isim bile icat etti: Onlara, ‘Sünni toplulukların IŞİD’e karşı özgürlüklerini korumalarına yardım edecek’ olan ‘Ulusal Güvenlik Üniteleri’. Ulusal Güvenlik, tabii!
Bu arada, zamanında Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) denilen, Suriyeli ‘ılımlı’ muhalefetin yeniden icatı söz konusu - asker kaçaklarından oluşan, hem Batı hem de İslami müttefikleri tarafından ihanete uğramış yozlaşmış bir güç - ki artık mevcut da değil. Bu hayalet ordu şimdi ‘Suriye Ulusal Koalisyonu’ adını alacak ve vatandaşları Irak’ta el Kaide, IŞID, İD ( baş harflerine siz karar verin), el Nusra’ya ve Obama’nın şimdi ‘yeryüzünden silmek’ istediği diğer muhtelif kötü adamlara zilyonlarca dolar vermiş olan Suudi Arabistan’da - ve her yerde - eğitilecek.  
Ve yine dilbilim. Obama ‘Suriye’deki IŞİD’e karşı harekete geçmekte tereddüt etmeyecek’. Fakat bu, Suriye Devlet Başkanı’nın, geçen yıl ‘temizleyeceğini’ söylediği - sonra korkup, rahat bırakmaya karar verdi - Beşar Esad’ın düşmanlarını da ‘temizleyeceği’ anlamına geliyor.
Yani eğer düşmanımın düşmanı dostumsa - Arapların birbirlerine söyledikleri gibi - Esad, Washington’un yeni müttefiki kabul edilebilirdi.
Ama hayır. Sonra o tehlikeli açıklama geliyor: Amerika, ‘kendi halkına terör uygulayan Esad rejimine güvenemez’, bu rejim ki ‘kaybettiği meşrutiyeti asla geri kazanamayacaktır’. Fakat ABD’nin Esad’a güvenmesi hiç istenmemişti - Esad, Rusya’nın desteğine güvenmişti. Ve Esad’ın meşrutiyeti Çin, İran - Amerikalıların sıcak nükleer sohbetler yaptıkları ülkeler - ve Rusya tarafından kabul ediliyor, keza Rusya ordusunun da Ukrayna’da ‘harekete geçmekte tereddüt etmediği’ açık.
Hepsi bir arada düşünüldüğünde, gidişat gayet güzel. Ayrıca sorunun bir bölümü de Amerika’nın kurumsal - ya da ulusal - semantik belleğinin yokluğu. Obama bize diyor ki Amerika ‘ülkemizi tehdit eden teröristleri avlayacağız’. Fakat benim hatırladığım ABD Başkan Yardımcısı George Bush da 1983’te ABD donanması Beyrut’u bombalarken kendi halkına, ‘bir grup sinsi terörist korkağın Birleşik Devletler’in dış politikasını sarsmasına izin vermeyeceğiz’ diyordu. Sonra Amerikan ordusu Beyrut’tan kaçtı. Üç yıl sonra Başkan Ronald Reagan, Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’ye (‘Ortadoğu’nun çılgın köpeği’) ‘kaçabilirsin ama saklanamazsın’ diyordu. Kaddafi saklandı -bütün ‘terörizm’i affedildikten sonra Tony Blair tarafından da öpüldü - ancak düşmanları tarafından öldürüldükten sonra yeniden ‘terörist’ oldu.
Ortalama bir Amerikalı için Ortadoğu derslerinin ne kadar zor olabileceğini herkes görebilir. Tüm bu şeytani güçler yeniden ve yeniden temizlenip durdu ve sonra -bingo- temizlenmesi gereken yeni bir güç daha... Bu yüzden Obama, yutması kolay olmayan kelimeler türetiyor: ‘Soykırım’, ‘barbarlık’, ‘kanser’.
Nadiren de olsa, Amerikalıların görmezden gelmesi gereken anlamsız bir laf oluyor. Örneğin, Obama’nın ‘radikal gruplar’ yerine ‘kendi kazancı için mağduriyetini istismar edenler’ gibi tuhaf referansları tercih etmesi. Merak ediyorum, bu ‘mağduriyetler’ neler? Irak’ın 2003’teki yasadışı işgali ve ona eşlik eden kan banyosu mu? Afganistan’da devam eden işgalimiz mi? Gazze’nin Amerika’nın en büyük müttefiki tarafından toz duman edilmesi mi?
Obama, merhamet göstererek, Ortadoğu’nun genişletilmiş yeni işgalinde önemli rolü olmasına rağmen müttefikinin adını zikretmedi - sonuçta, Suriye ile ortak bir sınırı var. Fakat Suudi Arabistan, Katar ve tüm diğer Körfez’in Arap Sünni Karun liderleri, halklarının, Washington’la yaptıkları son ittifakın İsrail’e yarayacağını hatırlamasını istemeyebilirler  - şu var olmayan tüm ‘ılımlı’ ahbapların eğitilmesi, örneğin.
İroni çınlıyor, ‘İslam Devleti’nin adamları kasaplık yapıyor, boğaz kesiyor ve düşmanlarına karşı etnik temizlik gerçekleştiriyor. Safsata ‘devletleri’ ve sadistlikleri onları Miki Mouse ve Cengizhan karışımı bir tuhaflığa dönüştürdü. Tuhaf ki, IŞİD gerçekten de Obama’nın bahsettiği bu anonim ‘mağduriyetleri’ sömürmeye çalışmıyor.
‘İdeolojileri’ (tırnak işareti mecburidir) tamamen içe dönük, ki son katliam sırasında Gazzeli Filistinliler için tek bir sempati sözcüğü dahi sarf etmediler.
Fakat mağduriyetler hâlâ ortada. Onlar varlar. Bir Kürdistan olacak mı? Bir Filistin artık olacak mı?
Bu son derece ağır konularda Obama tek söz etmedi. Korkarım ki bu, o eski ABD politikası: Ortadoğu’daki son en büyük krizle Ortadoğu’daki mevcut en büyük krizi karşı karşıya getirmek.
Ve Amerikalılara bunu yapacakları konusunda güvenebiliriz.

*The Independent’tan çeviren : Elif Görgü
 

ÖNCEKİ HABER

Her şey yarım kaldı bize dair

SONRAKİ HABER

İngiliz parlamentosu İskoçya’nın bağımsızlığını önleme gayretinde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...