06 Eylül 2014 19:21

Tam zamanı!

Her şeyden önemlisi isyanımızla tüm ‘SAVAŞ’lara karşı çıkıyoruz. Bize kader diye yutturulmak istenen bu katliamlara teslim olmuyoruz. 1 Eylül Dünya Barış Günü öncesi KESK; DİSK; TMMOB; TTB’li kadınlar “Ortadoğu’da Savaşı ve Kadın Kırımını Durduralım’’ çağrısı bir araya geldi.

Paylaş

Birsen SEYHAN
SES Genel Sekreteri

Savaş çok uzun yıllardır, yaşadığımız coğrafyanın değişmez bir parçası oldu. Ortadoğu’da özellikle de Filistin’de, Gazze’de, Rojava’da, Kobane’de büyük ve kanlı savaşlar yaşanmaktadır. Savaş dediğimizde; savaşan erkekler, patlayan bombalar, parçalanmış cesetler, çaresizce ağlayan kadınlar ve çocuklar gelmektedir. Savaşın kadın üzerindeki tarihin en yoğun ve vahşi kırımını gözler önüne seren en son örnek Şengal’de yaşanıyor. Çocuk yaştaki kızlar IŞİD'li teröristler tarafından alıkonulup kendilerine ‘karı’ olmaya zorlanıyor. Kadınlar kent pazarlarında satılıyor, tecavüze uğruyor. Bir silah olarak da kullanılan tecavüz, kadın bedeni üzerinden düşmanın onuruyla oynamanın en önemli karakteri haline geliyor. Ezidi kadınlar vahşi teröristlerin eline geçmemek için canlarına kıyıyorlar ya da bu yok oluş çemberinin içinden çıkmak için elde silah çatışıyorlar.
Kaçmayı, kurtulmayı başaranlar ise toplama kampları gibi yerlerde, güvensiz koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Eziyet maalesef buralarda da devam ediyor Kadın olmak ister savaşta, isterse kaçıp sığındığı mültecilik durumunda erkek egemen anlayışın karşısında ezilmek, sömürülmek, tecavüze uğramak, şiddet görmek, fuhuşa sürüklenmek, yoksullaşmak ve öldürülmek anlamına geliyor. Savaşlar kadınların hem ruhlarında hem de bedenlerinde onarılmaz yaralar bırakıyor.

KATLİAMA TESLİM OLMUYORUZ
Biz KESK’li kadınlar olarak yaşanan bütün bu yaşanan vahşetin farkındayız ve bu erkek egemen zorbalığa karşı mücadele içindeyiz. Ezidi kadınların Şengal’de ve Türkiye’de maruz kaldıkları insanlık dışı durumu derinden hissediyoruz. Her şeyden önemlisi isyanımızla tüm ‘SAVAŞ’lara karşı çıkıyoruz. Bize kader diye yutturulmak istenen bu katliamlara teslim olmuyoruz. 1 Eylül Dünya Barış Günü öncesi KESK; DİSK; TMMOB; TTB’li kadınlar “Ortadoğu’da Savaşı ve Kadın Kırımını Durduralım’’ çağrısı bir araya geldi. Hep birlikte neler yapılabileceği ve bu birlikteliği nasıl daha da genişletip  mücadeleyi öreceğini konuştu. 27 Ağustos 2014 günü tüm Türkiye’de eşzamanlı olarak gerçekleştirilen eylemlerde alanlara çıkan biz kadınlar tüm uluslar arası kurumları da göreve çağırarak “Ortadoğu’da yeni bir paylaşımın kurbanı olmayacağız’’ dedik.

BARIŞI ÖRGÜTLEMEK İÇİN YANYANA GELDİK
Elbette savaşları durdurmak ve barış mücadelesinde kadınların sesini birleştirmek için tüm kadın örgütleri ve her kesimden kadınla yan yana gelmemiz gerektiğini biliyoruz. Bunun için,  Aynı gün KESK olarak içinde yer aldığımız Ankara Kadın Platformu ile birlikte birçok kadın örgütüyle ve diğer sendikalarda, siyasi partilerde, odalarda örgütlü kadınlar olarak bir araya geldik. Toplantı salonuna geldiğimizde gördük ki biz kadınlar hiç de azınlıkta değildik.Üstelik her kadının o kadar çok söyleyecek sözü, örgütleyecek gücü vardı ki. Bu da çok umut vericiydi.
‘’Kadın bedeni ve ruhuna yapılan saldırıların en iğrenç biçimlerini uygulayanlar IŞİD çeteleri ve bunlara göz yuman devletlerdir. Türkiye Devleti de masum değildir. AKP hükümetinin IŞİD çetelerine destek verdiği bilinmektedir’’ diyerek neler yapabileceğimizi, gücümüzü nasıl birleştirebileceğimizi tartıştık. Kurulan komisyonlarla çalışmalara başlandı. Öncelikle 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde ’’Kadınlar Savaşı Durduracak’’ yazılı pankartımızla kitlenin en önünde yürüdük. Barış masaları kurmak, bu savaşın kirliliğini ortaya koyan film ve belgesel gösterimleri yapmak, yardımın her türlüsünü organize etmek, bölgeye kadın heyetleri ile ziyaretlerde bulunmak, uluslararası kadın örgütleriyle iletişime geçmek ve bir konferans düzenlemek gibi işler sıralandı. Özellikle 1 Eylül ile 25 Kasım arasında kadınların alanlarda olacağı, mücadelenin canlı tutulacağı, günübirlik eylemlerle kalınmayacağı kararlaştırıldı.
Evet bu çağrımızı kadın örgütlerinin çağrıları ile ortaklaştırıp hem savaşın yaralarını hafifletmek için hem de savaşı durduracak bir gücü dayanışma ile oluşturmak amacımız. Saldırıya uğrayan, ezilen, öldürülen, satılan, pazarlanan, tecavüze uğrayan, geleceği yok edilen, güzelliği yok edilen tüm halklardan kadınlar için çağrı yapmanın dünya kadınlarını bir araya getirmenin buluşmalarını ve dayanışmalarını sağlamanın zamanı şimdi değilse ne zaman?


DEVLET 112’SİYLE, KADINLAR YÜZLERCE GÖNÜLLÜYLE...
Saldırıların ve sınırın bu tarafına geçişlerin başladığı günlerde KESK’in de içinde bulunduğu bir heyet bölgeyi ziyaret etmiş ve ilgili raporu kamuoyu ile paylaşmıştı. Özellikle Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak üzerimize çok büyük görevler düştüğünü görmüştük. Daha çok kadın ve çocukların yaşadığı gerek fiziksel gerekse psikolojik etkilerin bir an önce giderilmesi gerekiyordu. Bölgede örgütlü SES ve TTB kendi olanaklarıyla sağlık taramalarını yapmış, aşılama, muayene ve ilaç teminini yerine getirmeye çalışmıştır. Barındıkları yerlerin hijyen koşulları kontrol edilmiş, sular klorlanmış ve haşerelere karşı ilaçlama yapılmıştır. Devletin kendini sadece bir 112 ambulansı ile gösterdiği kamplarda bütün bu hizmetler gönüllü sağlık çalışanları ile yapılmıştır. Halkın gücü ve onları sahiplenmesi en önemlisi de kadınların kucak açması oraları daha yaşanır kılmaktadır. Bundan sonrası için de bu çalışmalarımız kesintisiz olarak sürecek. Hazırladığımız raporla Uluslararası Sendikalarla ve sağlık örgütleri ile yaşananları paylaşıp duyarlılık çağrısında da bulunacağız.

ÖNCEKİ HABER

‘Evimize bomba düşse kurtuluşumuz olurdu’

SONRAKİ HABER

Kadın programları politiktir!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...