22 Ağustos 2014 06:00

Antep tarihini çiğnememeli

Antep denince akla ilk olarak Antep fıstığı gelir ve o fıstıkları sıcak yaz günlerinde kapı önlerinde çıtlatan kadınlar. Çıt, çıt, çıt sesleri arasında dolaşırsanız sokaklarda, içiniz huzurla dolar. Kapılar açıktır, sokaklarda komşular birbirlerine yardım eder. Herkesin birbirine rahatlıkla sırtını yaslayabildiği bir yerdir Antep.

Antep tarihini çiğnememeli
Paylaş

Sinan CEVİZ

Antep denince akla ilk olarak Antep fıstığı gelir ve o fıstıkları sıcak yaz günlerinde kapı önlerinde çıtlatan kadınlar. Çıt, çıt, çıt sesleri arasında dolaşırsanız sokaklarda, içiniz huzurla dolar. Kapılar açıktır, sokaklarda komşular birbirlerine yardım eder. Herkesin birbirine rahatlıkla sırtını yaslayabildiği bir yerdir Antep.
Antep’in kebabı da meşhurdur ve misafir seven yüzü hep gülen insanları. Bir de nohut dürümü... Sanayi sitelerinde, sokak başlarında kurulu tezgahlarda satılır nohut dürümü.  Harcanan emekle alınteriyle kazanılan parayla helalinden yenilir nohut dürümü. Çocukların rızkını kazanmak için ucuza halledilen kahvaltıdır, öğlen yemeğidir, akşam yemeğidir nohut dürümü. Antep işçi kentidir, şanlıdır, adaletlidir.
Tarihinde hep zulme, kötülüklere başkaldırmıştır, ama asla düşene, düşürülene sırt çevirmemiştir. Arap’tır, Türk’tür, Kürt’tür Antep. Antep kardeştir, barıştır.
Böyle bilinen bir Antep’ten şimdilerde kanımızı donduran göçmenlere karşı linç kampanyalarının yürütüldüğü bir Antep’e tanıklık ediyoruz. Suriyeli kadınların, kızların fuhşa zorlandığı, göçmen işçilerin taşlandığı ırkçı bir Antep’e tanıklık ediyoruz. Yüzümüz kızarıyor, kaygılanıyoruz.
Postal altında özgürlüğü için direnmiş kurtuluş savaşında destan yazmış gazi Antep, ya da Ünaldı dokuma tezgahlarında 30 gün, 20 bin işçisiyle tek vücut olmuş, ekmek ve hürriyet için direnmiş ve buna benzer sayısız direnişi yaşamış, yaşatmış Antep. Bilmiş, görmüş bölgede hep göç almış, ucuz işçiliğin cenneti yapılmaya çalışılsa da yoksulları olarak birbirine kenetlenmiş bir kentken Antep, bugün göçmen işçilere saldırının merkezi olmuş.
Antep tarihini çiğnememeli. Açlığın, yoksulluğun nedeni göçmen işçiler değil, onları da bizler gibi aç bırakan yerinden yurdundan eden savaşa sürükleyenlerin politikalarıdır. Suriye’de kan akıtanların politikalarıdır. Göçmenleri oy deposuna çeviren sonra ortalığa salanların politikasıdır. İŞİD’e silah sağlayanların politikalarıdır.
Ortalıkta binbir türlü yanlış bilgi dolaşmakta. Yok Suriyeliler ev sahibini öldürdü, yok hırsızlar, yok o yok bu. Elbette Antepli hırsıza, arsıza sessiz kalmaz. Ama bizi tarih boyunca böyle düşürmediler mi bizi birbirimize?
Yaşadıklarımız Suriye’de, Irak’ta, Türkiye’de çıkarları uğruna yoksulları yem edenlerin politikalarıdır. Antep’e Antepliye düşen ise bu oyuna gelmemek, şanlı Ünaldı direnişinde olduğu gibi yaşlısı, genciyle işçisi esnafı ile göçmeni yerlisi ile yan yana durmaktır. Birlikte adalet, hürriyet ve ekmek için mücadele etmektir.
Antep ırkçılığı tercih ederse, fıstık çıtlatılan mahallelerde açık olan komşu kapıları birbirine kapanır ve o zaman yaşanılamaz yer olur Antep. Kazanan Antep’in yoksulları değil, Antepliyi tezgahlarda kölece çalıştırmak isteyenler olur.

ÖNCEKİ HABER

Sinemanın kadınları

SONRAKİ HABER

Karabükspor bir adım önde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...