27 Temmuz 2014 07:54

Hamas’ın ateşkes teklifi etrafındaki sağır edici sessizlik

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları yüzlerce ölü ve yaralıyı arkasında bıraktı. Binlerce ev diğer sivil altyapı mekanlarıyla birlikte hedef alındı ve tahrip edildi. Sayısı yüz bini aşan siviller yerlerinden edildi.

Hamas’ın ateşkes teklifi etrafındaki sağır edici sessizlik
Paylaş

Francesca ALBANESE

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları yüzlerce ölü ve yaralıyı arkasında bıraktı. Binlerce ev diğer sivil altyapı mekanlarıyla birlikte hedef alındı ve tahrip edildi. Sayısı yüz bini aşan siviller yerlerinden edildi. Siz bu yazıyı okuduğunuzda bu rakamlar artmış olacak ve gerçek bir ateşkes ufukta görünmüyor. Gerçekten kastım uygulanabilir, iki tarafın da kabul edeceği ve belli bir süre sürdürülebilir bir ateşkes.

İsrail hükümeti, Batı hükümetleri ve medyası da aynı şekilde, bunun için Hamas’ı suçlamakta hızlı davrandı. Onların iddiasına göre, Hamas’ın Mısır tarafından teklif edilen ateşkesi kabul etmesi için bir fırsatı vardı fakat o reddetti.  Diğerleri ise, Hamas’a hiçbir şekilde danışılmadan hazırlanmış bu teklifin kabul edilmesinin niçin zor olduğunu uzun uzadıya açıklıyordu.

Batı medyası tarafından çok daha az dikkate alınan şey, aynı esnada Hamas’ın ve İslami Cihad’ın -oldukça makul- 10 koşul temelinde 10 yıllık bir ateşkes teklif etmesiydi. İsrail kara harekatına hazırlanmakla oldukça meşgulken, niye diplomasi camiasından bir kişi bile bu teklif hakkında tek kelime etmedi? Daha da üzücü olan mesele, bu teklifin özü itibariyle Birleşmiş Milletler(BM) dahil pek çok uzmanın yıllardır istediği şeyle uyumlu olmasıydı ve bazı yönleriyle, İsrail’in geçmişte uygulanabilir istekler olarak gördüğü şeyleri içermesiydi.
Bu teklifin temel talepleri Gazze’ye yönelik kuşatmanın İsrail ile olan sınırlarının ticarete ve insanlara açılması yoluyla kaldırılması, BM gözetiminde uluslararası bir deniz ve havalimanı kurulması, Gazze’nin deniz şeridindeki izinli balıkçılık bölgesinin 10 km’ye kadar genişletilmesi ve Gazze endüstriyel bölgesinin tekrar canlandırılması etrafında dönüyor. Bu taleplerin hiçbirisi yeni değil. BM, Gazze Şeridi’ndeki vahim insani duruma son vermenin kaçınılmaz bir şartı olarak, uluslararası hukuka göre yasadışı olan bu kuşatmanın kaldırılmasını defalarca talep etti. Gazze Şeridi ile Batı Şeria arasında malların ve insanların hareketinin kolaylaştırılması, çok önceden İsrail Hükümeti ile Filistin Yönetimi arasında imzalanan 2005 yılındaki anlaşma ile taahhüt edilmişti.

2005 yılındaki anlaşmazlıktan sonra kesintisiz sürdürülen askeri operasyonlar vasıtasıyla altyapısı artan biçimde parçalanan Gazze endüstriyel bölgesinin yeniden canlandırılması, söz konusu anlaşmazlık esnasında Filistin menfaatleri açısından olmazsa olmaz olarak düşünülüyordu.

Teklif edilen ateşkes ayrıca İsrail tanklarının Gazze sınırından geri çekilmesini, Refah Sınır Kapısı’nın uluslararasılaştırılmasını ve söz konusu yerleşimin uluslararası denetime açılmasını talep ediyor. Sınırlarda uluslararası güçlerin varlığı ve İsrail ordusunun geri çekilmesi isteği, İsrail sınırı yakınındaki yasaklı bölgede(Gazze topraklarının %35’ini ve onun tarıma elverişli arazilerinin yüzde 85’ini içeren, sınır boyunca uzanan 1,5 km’lik bir alan) İsrail ateşi sonucu yaşanan ölümlerin yüksekliği düşünüldüğünde, şaşırtıcı değil. Uluslararası güçlerin varlığı, İsrail’in ve Mısır’ın güvenlik kaygılarını aynı derecede karşılamayı garanti ediyor muhtemelen.

Teklif ayrıca, Gilad Şalid’in özgürlüğü karşılığında serbest bırakılmış ve 2014 Haziranı’nda Batı Şeria’da üç İsrailli gencin öldürülmesinin ardından tekrar tutuklanmış Filistinli mahkumların salıverilmesini, İsrail’in Hamas ve El Fetih arasındaki uzlaşı anlaşmasına müdahale etmekten kaçınmasını ve El Aksa Camisi’nde ibadet edilmesine kolaylık sağlanmasını istiyor.

Bu koşullar geçmiş anlaşmalar göz önüne alındığında sadece akla yatkın değildir ama aynı zamanda   -özellikle kuşatmanın kaldırılmasıyla ilgili olanlar- mevcut şartlarda Hamas’ın ve Gazze halkının kabul edebileceği minimum standartlardır.

Son 7 yıldır Gazzelilerin içerisinde bulunduğu berbat şartlar, işin doğrusu, çoğunun zihninde Gazze’yi “dünyanın en büyük açık hava hapishanesi” olarak çağrıştırıyor. Aşırı kalabalık ve yeni yayınlanmış bir BM raporuna göre 6 yıl sonra yeterli içme suyunun veya diğer hayati hizmetleri sağlayacak kapasitenin artık olmayacağı bir hapishane. Bu kasvetli durum karşısında, pek çokları için, Gazze’den sürekli olarak atılan roketler kuşatmaya ve işgal tarafından dayatılan sert koşullara bir cevap niteliğinde.

İSRAİL ÇÖZÜM İSTİYOR MU?

Birileri, Hamas’ın teklifi üzerinden varılacak bir anlaşmanın sadece düşmanlığın bugünkü raundunu bitireceğini değil ama aynı zamanda çatışmanın nihai çözümünün de önünü açacağını hayal edebilir. Ne var ki, bu teklifi düşünmekle hiç ilgilenmeyen İsrail, askeri seçeneği tercih etmeye devam ediyor. Bunun sonucu olarak, insan İsrail’in çatışmanın kalıcı çözümünü gerçekten isteyip istemediğini merak ediyor. Böylesi bir çözüm ister istemez İsrail tarafının -Batı Şeria ve Gazze üzerindeki kontrolünden vazgeçmesi dahil- taviz vermesini gerektirecekti. Netanyahu, bu seçeneğin masanın dışında olduğu açıklamasıyla, geçenlerde konuya kusursuzca açıklık getirdi. İsrail ve Hamas arasındaki muhtemel bir anlaşma, kalıcı her türlü barışın önkoşulu olan -yeni kurulmuş- Filistin birliği içindeki meşruiyetini daha da güçlendirecekti. İsrail, Filistin birliğini meşrulaştırmaktan -bu kesimlerin uluslararası arenadaki adalet arayışını ilerleteceği için- vebalı görmüş gibi kaçıyor.

Belki de daha şaşırtıcı olan şey, Hamas’ın ateşkes teklifi hakkında uluslararası toplumun hiçbir şey dememesi.  Teklifle ilgilenmeyi reddediş mevcut şartlarda oldukça sorunlu bir hal tekil ediyor. Uluslararası toplum tarafından herhangi bir baskı gösterilmediği durumda, İsrail, bu çatışmadaki üstün taraf, gerçek bir ateşkese ulaşmak için Hamas ile müzakere etmeyi reddetmeyi sürdürecek, bu konuda kendisini meşru görecektir. Ateşkes ve müzakere dostlar arasında değil düşmanlar arasında yapılır. Uluslararası örgütler ve Batılı liderler, İsrail’in ve ABD’nin dediklerini tekrarlayıp, Hamas’ın terörist bir örgüt olduğunu ve dolayısıyla onunla herhangi bir direkt görüşmenin olmayacağını savunuyorlar.

Hamas şiddete başvuruyor. Hassas silahlara sahip olmamalarından da ötürü, sıklıkla ayrım gözetmiyor ve sivilleri hedef alıyor.  Ama İsrail de aynı şeyi yapıyor, ne kadar gelişmiş silahlara sahip olursa olsun. Eğer mesele tarafların müzakerede bulunmalarına yardımcı olmaksa, her iki tarafa da eşit şekilde davranmak, askeri olanlar haricindeki önlemleri düşünmeleri ve uluslararası hukuka dayanan tavizleri kabul etmeleri cesaretlendirilmek zorunda. Özellikle, bu meselede olduğu gibi makul teklifler masada ise. Gelinen noktada Hamas ile görüşmeyi kesin bir şekilde reddetmek, uluslararası toplumun Gazze’deki insani krizle uğraşma konusunda gösterdiği başarısızlığı özetliyor. Eğer uluslararası toplum uluslararası hukuka ve diplomasiye yaslanan dürüst bir duruş sergileyerek bu yapıyı tersine çevirmezse, Gazze’nin içinde bulunduğu ciddi durum ve İsrail-Filistin çatışması sürmeye devam edecek.

Mondoweiss’tan kısaltarak çeviren: Ferhat Sarı

ÖNCEKİ HABER

Kuş ölür sen uçuşu hatırla...*

SONRAKİ HABER

Filistin’in Rohan ile Gondor’u

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...