27 Temmuz 2014 06:00

Benim Çolpan İlhan’ım...

Tiyatro ve sinemamızın efsanelerinden Çolpan İlhan’ın “ismi ile müsemma” bir çoban yıldızı gibi aniden aramızdan ayrıldığı haberi gazeteden bana ulaştırıldığında, içimi tarifsiz bir hüznün kapladığını duyumsadım. Hele hele editörüm benden, Çolpan İlhan’ı konu alan bir yazı istediğinde şaşakaldım.

Benim Çolpan İlhan’ım...
Paylaş

Üstün AKMEN*

Tiyatro ve sinemamızın efsanelerinden Çolpan İlhan’ın “ismi ile müsemma” bir çoban yıldızı gibi aniden aramızdan ayrıldığı haberi gazeteden bana ulaştırıldığında, içimi tarifsiz bir hüznün kapladığını duyumsadım. Hele hele editörüm benden, Çolpan İlhan’ı konu alan bir yazı istediğinde şaşakaldım.
Ne yazmalıydım, Çolpan İlhan’ı nasıl anlatmalıydım?
1960’ların başında cam gibi parlayan o güzelim çakır gözleriyle beyaz perdeden bana bakan halini mi anlatmalıydım, “Yalnızlar Rıhtımı”nın Güner’i olarak bana 1946 yapımı  “film noir” türündeki sinema filminde “femme fatale” Rita Hayworth’u anımsatan Çolpan İlhan’ı mı anlatmalıydım?
Olamazcasına alçakgönüllü, her zaman dost, daima yapıcı, insancıl halini mi anlatmalıydım, oğlu Kerem’e bakarken gözlerindeki o unutulmaz anne sevgisinin ıpıl pırıl ışıltısını mı?
Hangisini?

OYUNCU ÇOLPAN İLHAN

“Yengeç Sepeti” filminin kamera arkası görüntülerinde, kocası Sadri Alışık’ın sırtına hırkasını koyan şefkatli eş Çolpan İlhan, ağabeyi Attila İlhan’ın cenaze töreninde Teşvikiye Camii avlusunda tam anlamıyla çaresiz Çolpan İlhan.
Hangi Çolpan İlhan’ı anlatmalıydım?
Mücap Ofluoğlu ile Sabahattin Kudret Aksal’ın “Tersine Dönen Şemsiye”sindeki Çolpan İlhan’ı mı, Kent Oyuncuları’nda Güner Sümer’in “Yarın Cumartesi”sindeki Çolpan İlhan’ı mı?
“Baharın Sesi”ne mi değineyim; “Nalınlar” ya da “Aptal Kız”daki veya “Sonbaharı Beklerken”deki performansına mı?  
Sahne kostümlerine mi el atayım?
N’apayım?

CEFAKAR ÇOLPAN İLHAN

En iyisi anlatmak eyleminden cayayım.
Çolpan İlhan, yıllar önce halen başkan olarak görev yaptığım Sadri Alışık Tiyatro Oyuncu Ödülleri Seçici Kurulu’na “tayin” etti beni.
Jüride bugüne kadarki görevim sırasında yeteneğin, çalışmanın, disiplinin bir insanı nasıl “Çolpan İlhan” mertebesine getirdiğine tanıklık ettim.
Sadri Alışık Kültür Merkezinin, Sadri Alışık Akademinin, Sadri Alışık Tiyatrosunun yaşaması, başarılı olması için çaba gösteriyordu.
Dünyaya tiyatronun penceresinden bakıyor, sahne üstündeymiş gibi yaşıyor, ıpıl pırıl gözleriyle gördüğü, duyduğu her şeyi tiyatroyla ilişkilendiriyordu.
Eleştirileri önemsiyor, ama eleştirene asla kırılmıyordu.
Çolpan İlhan ile en son 5 Mart 2014 Cumartesi günü, Sadri Alışık’ı Zincirlikuyu’daki mezarı başında anarken “yakın plan” beraber oldum.
İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği, Sadri Alışık Usta’nın özel yaşamında ve filmlerinde kullandığı otomobili getirmişti.
Otomobili gören Çolpan İlhan çok duygulandı, ama basın mensuplarının ısrarını da kırmadı, onca yıl sonra ilk kez 34 AR 781 plakalı, 1957 model Chevrolet Belair’e bindi.

BİR ANI

Anma töreni sonrası bir ara yanına gittim, bir anımı anlattım.
1960’lı yıllar, aylardan ekim falan, yirmi yaşındayım...
Saat on sekiz civarında bir yağmur boşaldı gökyüzünden, aman da aman!
Yağmuru pek severim, dayanamadım, Taksim Belediye Gazinosuna attım kapağı.
Taksim Belediye Gazinosu, o tarihte Taksim gezisinin Elmadağ tarafında, günümüzde Sheraton Oteli’nin bulunduğu, açık mekanlarında dans yarışmalarının bile yapıldığı yer. Pek de güzel bir barı var. İşte o bara gittim.
Barın üstü kapalı, yağmur şakır da şakır, etrafta toprak kokusu. Bir duble rakı söyledim. Upuzun barın diğer ucunda kasketli bir bey oturmakta. O bey, bir süre sonra: “Delikanlı” dedi, “Sen şiir sever misin?​” “Hem de çok”, dedim. “Bir şiir okusana…” “Rakı bardağını alıp, yerimden kalktım, kasketli adamın yanına vardım, başladım: “Ben hiç böylesini görmemiştim / Vurdun kanıma girdin / İtirazım var  …”
Uzun olan bu şiiri şapkalı adam sonuna dek ilgiyle dinledi. Sonra sordu: “Kimin bu şiir?​” “Attila İlhan’ın”, dedim. “Kendisini tanır mısın?​” diye sordu bu kere, kasketli adam. “Hayır”. “Attila İlhan benim”.

ANI DEMETİ

Önce dondum kaldım yerimde, sonra başladık söyleşmeye. Ne yapıyorsun, ne ediyorsun, falan… Attila İlhan bir ara, buradan nereye gideceğimi sordu. Operayı pek sevdiğimi ve saat yirmi birde “Rigoletto”yu izleyeceğimi söyledim. “Yahu” dedi Attila İlhan: “Gel şu bileti yak, ben bu akşam kız kardeşimin evine davetliyim. Haydi birlikte gidelim”.
Kalktık, galiba Şişli’de bir eve gittik.
Attila İlhan’ın kız kardeşi kim? Elbette Çolpan İlhan. Ya kocası? Sadri Alışık. Gece geç saatlere kadar şaraplar, rakılar içildi, şarkılar söylendi, şiirler okundu.
Operaya gideceğim gece, yaşamım süresince içimden eksilmediğim bir anı demetine dönüşmüştü.
Bu anıyı bir çırpıda anlattım.
Hatırlamadı, ama anımsamış gibi yaptı.
Son olarak 5 Mayıs 2014 Pazartesi günü 19. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri töreninde birlikteydik. Bu yılki de başarılı bir geceydi, beni kutladı, sonra: “Biliyor musun, ben geçenlerde anlattığın anıyı hatırlamadım” dedi.
Zaten anımsaması olanaksızdı.
Aynen benim onu unutmamın olanaksızlığı gibi…

*Sadri Alışık Tiyatro Oyuncu Ödülleri  Seçici Kurulu Başkanı ve Uluslararası
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği  
Türkiye Merkezi Başkanı

ÖNCEKİ HABER

Yeni medya ile birey hem takipçi hem yayımcı

SONRAKİ HABER

Ölmediklerine şükrediyorlar!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...