13 Temmuz 2014 18:05

Eğitim çağdaş mı çağdaş!

Her görüşe ve inanca eşit mesafede olması gereken eğitim kurumlarının hükümetin bayrak taşıyıcılığını yapması başlı başına bir çelişki. Bu öğretmenlerin ve müdürün cesaretinin nereden geldiği ise belli. Başbakanın hiç elden bırakmadığı ötekileştirici ithamları

Eğitim çağdaş mı çağdaş!
Paylaş

Dr. Kemal Naci Ekşi
Anadolu Lisesi Öğrencisi


Eşit, parasız, çağdaş ve bilimsel olması gereken eğitim sistemi hiçbir zaman ülkemizde tam anlamıyla yerleşememişti. Ancak son 12 yılda AKP politikalarıyla birlikte var olan bu aksaklıklar daha da çoğaldı.
Ahlak ve terbiyenin kıyafetin kapalılığıyla doğru orantılı olduğunu düşünen gerici zihniyet maalesef okullarda yer etmiş durumda. Okulumuzda eteğinin boyu kısa olduğu veya tayt giydiği için kız öğrenciler öğretmenler tarafından ahlaksızlıkla suçlanırken, aynı okulda bir başka öğretmen kadınla erkeğin yaradılışının aynı olmadığını, erkeğin kadından tahrik olmak için yaratıldığını söyleyebiliyor. ‘Türkiye’de eğitim çağdaştır’ ibaresi anayasamızda yer alırken ve bu her yerde soylenirken, okulumuzda üç hafta kutlu doğum haftası ilahi programlarıyla, gül ve lokum dağıtılarak kutlanabiliyor. Bu durum öyle bir hal alıyor ki, özgürlüklerle dolu okulumuzda arkadaşlarımızın 23 Nisan çocuk bayramında Berkin Elvan’ın, Ceylan Önkol’un Uğur Kaymaz’ın resmini asmalarına, Roboski katliamında kaybettiğimiz çocuklarımızı anmamıza tahammül edemeyebiliyorlar.
HÜKÜMETİN BAYRAK TAŞIYICISI
Okul müdürümüz geçen sene Gezi direnişine katılan öğrencileri tespit etmeleri durumunda bu öğrencilerin hakkında soruşturma başlatacaklarını söylerken, bu sene Başbakanın katıldığı ‘Fetih ve Fatih’ konulu kompozisyon yarışmasının ödül törenine öğrenci toplanmasına izin verebiliyor. Okullara siyaset bulaştırmamamız yönünde bize sık sık öğütler veren okul müdürümüz, mevzu bahis Başbakan olunca sesini bile çıkarmıyor.
Her görüşe ve inanca eşit mesafede olması gereken eğitim kurumlarının hükümetin bayrak taşıyıcılığını yapması başlı başına bir çelişki. Bu öğretmenlerin ve müdürün cesaretinin nereden geldiği ise belli. Başbakanın hiç elden bırakmadığı ötekileştirici ithamları ve nükleer bomba etkisindeki öfkesi.
Haksızlıklar karşısında boyun eğmek; bu tarz olayların liselerde, üniversitelerde artarak devam etmesine, AKP’nin politikalarının okullarda kalıcı olmasına neden olmaktadır. Bu sebeple sesimizi daha çok çıkarmalı ve örgütlenmeliyiz. Yüz küsür sene önce Karl Marx’ın da dediği gibi zincirlerimizden başka kaybedeceğimiz bir şey yok.


HOŞGÖRÜ MÜ DEMİŞTİNİZ?
Hoşgörüden bahsederken muhafazakar görüşlü öğrencilerle arkadaşlık yapmamıza dayanamıyorlar. Bu arkadaşlarımızın ailelerine onları ideolojik yönden etkilediğimiz bile söylenebiliyor, arkadaşlarımıza bizden etkilenmemeleri yönünde tavsiyelerde bulunabiliyorlar. Din öğretmenimiz arkadaşlarımıza kafirlerle arkadaşlık yapmanın günah olduğunu bile söyleyebilme cesaretine sahip olabiliyor. Bir öğretmene çoğu kez saygısızlık yapan öğrenci dersten geçirilirken solcu, Alevi ve Kürt öğrenci aynı dersten bırakılabiliyor. Edebiyat öğretmenimiz ‘Fetih ve Fatih’ konulu yarışma için kompozisyon yazmanın zorunlu olduğunu, bunu yapmayan öğrencinin sözlü notlarıyla sonuçlarına katlanacağını dillendirebiliyor.


ÖNCEKİ HABER

Türk Kürt kardeştir, kardeş katli vaciptir!

SONRAKİ HABER

Lice isyandır, insanlığa selamdır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...