12 Temmuz 2014 06:00

Adana’da herkes örgüt üyesi!

Adana‘da, aralarında siyasi parti, sendika ve dernek yöneticilerinin bulunduğu Gezi Parkı protestoları kapsamında 28 ve HDK faaliyetleri kapsamında 8 kişi hakkında “Terör örgütüne üye olmak ve terör örgütü adına eylemde bulunmak, terör örgütünün propagandasını yapmak” suçlarından soruşturma başlatıldı

Adana’da herkes örgüt üyesi!
Paylaş

Tugay BEK*

Adana‘da, aralarında siyasi parti, sendika ve dernek yöneticilerinin bulunduğu Gezi Parkı protestoları kapsamında 28 ve HDK faaliyetleri kapsamında 8 kişi hakkında  “Terör örgütüne üye olmak ve terör örgütü adına eylemde bulunmak, terör örgütünün propagandasını yapmak” suçlarından soruşturma başlatıldı

GEZİ RUHUNU YAŞATMA SUÇU!

“Gezi Parkı ruhunu yaşatmak ve devamlılığını sağlamak amacı ile gerçekleşen eylemler” başlığı altında yürütülen soruşturmanın Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan fezlekesinde ilginç tespit ve ifadelere yer veriliyor; “28 Mayıs 2012 günü çadırların zabıta görevlileri tarafından kaldırıldığı (Bu olayın çadırların polis tarafından zorla kaldırıldığı şeklinde yansıtıldığı)… Sosyal medya üzerinden özellikle 28-29 Mayıs 2013 günü çadırların kaldırılması ve yakılması hususları ciddi oranda suiistimal edilerek Taksim’deki protestolara katılım sayısın artırılması sağlanmıştır” denmekte. Bu ifadelerle Emniyetin, Gezi Parkı protestolarının başlangıcında başlıca eleştiri konusu olan protestocuların Gezi Parkı’na kurduğu çadırların yakılmasında sorumluluğu belediye zabıtalarına atmak istediği anlaşılmakta.
Yine fezlekenin devamında bu eylemlere ilişkin kapsamlı istatistiki veriler sunulduğu ve eylemlere ülke genelinde 3 milyon 178 bin 20 kişi katıldığı tespit edilmiştir gibi küsuratlı net ifadeler kullanıldığı dikkat çekmekte. Gezi Parkı protestolarına yönelik olarak, “… Eylemler neticesinde 1 polis şehit olmuş, 2 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 1 vatandaşımız da göstericilerin yolu trafiğe kapatmaya çalışması sonucu trafik kazasında yaşamını yitirmiştir...” deniliyor.  Bu ifadeler akla şu soruları getirmekte; Gezi Parkı protestoları sırasında toplam 7 kişinin yaşamını yitirdiği açıkken emniyetin hesabı neye dayanmaktadır. Nasıl oluyor da ölenleri ölmemiş kabul ediyorlar. Bunun yanı sıra bir kişi trafik kazasında yaşamını yitirmiş 2 kişi de hayatını kaybetmiştir derken Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümü hakkında trafik kazası olarak hükmünü vermekte iken diğer iki kişiyi polisin öldürdüğü kabul mü edilmektedir.
Fezlekede, Gezi Parkı protestolarının yasadışı örgütler tarafından tertip edildiğini ileri sürülüp gezi ruhunu canlı tutmak için eylemlerin devam ettirildiği iddia edilmektedir. Bu amaçla aralarında Berkin Elvan anması ve yolsuzluk protestosu gibi  eylemlerin de yasa dışı örgütler tarafından tertip edildiği ileri sürülmektedir.
Adana Emniyet Müdürlüğünün Hükümetin söylemine uygun olarak her türden protesto ve eylemini Gezi Parkı sürecinin bir devamı olarak algılayıp hükümete karşı yasa dışı örgütlerin bir tertibi olarak nitelendirdiği ve kriminalize etmeye çalıştığı anlaşılmaktadır.

EMNİYET HDK’Yİ YASA DIŞI GÖRÜYOR

Adana’daki diğer soruşturma dosyasında, Abdullah Öcalan’ın talimatı ile HDK’nin oluşturulduğu ve bunun HDP’ye evrildiği ileri sürülüyor. Abdullah Öcalan’ın değişik tarihlerde yapmış olduğu açıklamalardan alıntılar yapılarak HDK’nin bizatihi kendisinin illegal bir yapılanma olduğu ispatlanmaya çalışılmakta. HDK’nin yanı sıra, geçmişteki Emek Barış Özgülük Bloku ve Çatı Partisi gibi birlikteliklerin de Öcalan’ın talimatı ile kurulduğu ve bu faaliyetlerin içinde yer alanların yasa dışı örgütsel bir çalışma içinde olduğu ileri sürülmekte. HDK çalışmasını yürütenlerin 2013 yılı sonuna kadar fiziki olarak takip edildiği, bu takiplerin görüntülenerek tutanak altına alındığı anlaşılıyor. Soruşturma kapsamındaki kişilerin iki yıla yakın bir süre cep telefonlarının dinlendiği anlaşılmaktadır.  
Böylelikle HDK’nin eylem ve faaliyetleri ile Gezi Parkı ruhunu ayakta tutmak için yapılan eylemlikler adı altında yürütülen soruşturmalar birlikte ele alındığında Adana’da gerçekleşmiş her türden eylem, basın açıklaması, toplantı ve protesto yasa dışı örgütlerin faaliyeti olarak nitelendirilmiş olmaktadır.
Bu iki soruşturma birlikte ele alındığında AKP Hükümetinin, kendisi ile iş birliği içinde olmayan, muhalif bir nitelik taşıyan tüm siyasi parti, meslek örgütü, sendika ve dernekleri illegal bir faaliyetin yürütücüsü ve “terör” odağı olarak gördüğü buna göre bir yaklaşım içerisinde olduğu anlaşılmaktadır.
Yine söz konusu olan emek, demokrasi ve barış mücadelesi veren güçler olduğunda, polisin ve adliyenin AKP Hükümetinin politikaları ve yaklaşımı ile tam bir uyum içinde olduğu, demokratikleşme adı altında yapılan tüm propagandaların ve yasal düzenlemelerin aksine demokratik alanın daraltıldığı görülmektedir.
Kürt sorununun çözümünde bir çerçeve yasa hazırlığı içinde olunduğu, Abdullah Öcalan ve örgütü ile yapılan müzakerelere yasal bir zemin hazırlandığı ve de tüm bu sürecin bir devlet politikası haline getirileceğinin ifade edildiği bu günlerde, Abdullah Öcalan’ın projesi olduğu savı üzerinden HDK yönetici ve aktivistlerine örgüt üyesi olmak suçlaması ile soruşturma açılması öncelikle hükümetin cevabını vermesi gereken bir soru olarak ortada durmaktadır.

*Avukat

ÖNCEKİ HABER

Habaş\'ta yeni bir Soma faciasına ramak kaldı; 700 işçi zehirlendi

SONRAKİ HABER

Sağlık Bakanlığı kiracı, çalışanlar işçi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa