Ancak biz yaparsak değişir

İstanbul Tıp Fakültesi Temel Bilimler binası önünde bulunan çardağı etrafından “Taşeron ölümdür yasaklansın” yazılı afişler asılı. İçinde doktor, hemşire, hizmetli, kadrolu, taşeron, kadın, erkek, genç, yaşlı... 50’nin üzerinde sağlık çalışanı var. Kağıt üzerinde kimi devlet memuru kimi inşaat firması işçisi görünüyor. Aslında hep birlikte aynı işi yapıyorlar ve bir araya gelme nedenleri da yaşadıkları sorunlara çözüm aramaları.

SES İşyeri Temsilciliğinin çağrısıyla yapılan toplantının gündemi “Neden sendikalı olmalıyız ve sendikalar nasıl olmalı?​” Toplantıya konuk olarak davet edilen Sabri Topçu, kamu emekçilerinin yakından tanıdığı bir isim. TÜMTİS Genel Başkanı olarak, sendikalaşma mücadelesi veren kamu emekçilerine destek için iş bırakıp E-5’i kapatarak Topkapı’dan Aksaray’a yürüyen ambar işçilerinin başında yer almıştı. Bu kez Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak işçilerle buluştu.

İŞÇİ SENDİKALARA MESAFELİ

Sakin başlayan toplantı Topçu’nun “Halinizden memnun musunuz?​” sorusuyla bozuldu. Yanıt hep bir ağızdan geldi: “Nerede... Ücretler düşük... Baskı var.. Ellerimize kirli enjektörlerin iğneleri batıyor...” Ardından ikinci soru geliyor: “Peki ne yapacağız?​” Özellikle taşeron işçiler sendikalardan dertli. İşçiler, taşeron şirketlerin hangi işkolunda gözüktüğüne göre pek çok sendika görmüş, denemiş: Belediyle-İş, Tez Koop-İş, Dev Sağlık-İş... Özellikle Belediye-İş deneyimi oldukça yıkıcı olmuş işçiler için. Taşeron işçilerden biri anlattı: “Her şeyi yaptık ama bizi yarı yolda bıraktı gitti. İşten atılan arkadaşlarımız oldu. Şimdi öcü gibi korkuyor pek çok kişi sendikadan.”

FİİLİ MEŞRU MÜCADELE

Aldıkları ücretlerden işçilere yaklaşımına kadar bürokratik yapı nedeniyle sendikalarda yaşanan tahribata dikkat çeken Sabri Topçu ise şunları söyledi: “Ben size şu sendika bu sendika diyemem. Ona siz karar verirsiniz. Ama bugün yasalara göre sendikacılık yapıyorum diyen onurlu bir iş yapmıyor. Önce mücadele verilir yasası sonra gelir. Asıl olarak sizin fiili meşru mücadeleyi esas alan mücadeleci sendikacılık anlayışında birleşmeniz gerekiyor.”

Başka bir taşeron işçi girdi söze: “Nerede o sendika? Gelsin böyle bir sendika, ölümse ölüm peşinden gideyim.” Sendika yönetimlerinden yakınmalar, şikayetler devam ediyor. Sabri Topçu bu kez başka bir soru yöneltti işçilere: “Eskiden taşeron yoktu şimdi kadroludan fazla. Haklar gasbediliyor. Düne göre çalışma koşulları daha kötü. Taşeron işçilerin emekli olma gibi bir durumu da yok artık. Çocuklarımıza torunlarımıza ne bırakacağız? Böyle mi gidecek?​” Bu sözler yakınmalara son verdi.

KARARLAR ALDILAR

Bu kez “Örgütlü olmak lazım” diye devam etti Sabri Topçu. Ama daha sonra bu sözünü açmak zorunda kaldı. Zira çoğu işçi için örgütlü olmak, sendikaya üye olmakla aynı anlama geliyor. Topçu, sendikaya üye olmanın yetmeyeceğine defalarca ve özellikle dikkat çekti. Örgütlü olmanın hangi statü ve iş kolunda gözükürse gözüksün işçi ve emekçilerin birliğinin sağlanması ve taleplerin gerçekleşmesi için sendika yönetimlerini de harekete geçiren bir mücadelenin hayata geçirilmesi olarak tarif etti. Bu nedenle bir kez daha “Hangi sendikaya üye olursanız olun birlik olmanız, mücadeleci bir anlayışla birleşmeniz gerekir” dedi.

Birlik ve örgütlü olmanın ilk adımı olarak komiteleri işaret eden Sabri Topçu: “Ben bu iş kolunda sendikacı olsam mesela her birimden başlayarak komiteler kurarım. Bu komiteler yoluyla sorunlar tartışılır. Ama ben sizin için bu hakları alırım demem. Mücadele etmeniz gerekir. Mücadele ederseniz de ben sizin önünüzde yürürüm, mücadele etmezseniz yolunuz açık olsun derim. Sendikacılığımda da böyle yaptım.” Taşeron işçiler arasında deneyimli işçiler söz aldı bu kez: “En başta sendika biziz. Gidip takip ettin mi, birlik oldun mu sendikacılara istediğini yaptırırsın. Biz bir şey yaparsak olur. Biz yaparsak değişir.” Ardından değiştirmek için kararlar aldılar: “Bu toplantılar belli periyotlarla devam edecek, hizmet birimlerinden başlanarak komite kurulacak, var olan komiteler yenilenecek.” (İstanbul/EVRENSEL)