11 Temmuz 2014 06:00

Savaşın faturası hep yoksullara

Suriye’de başlayan savaşının ardından yüz binlerce Suriyelinin akın ettiği Gaziantep’te son günlerde bazı çevrelerin de kışkırtmasıyla, baş gösteren ‘Suriyeliler gitsin, Antep’te Suriyeli istemiyoruz’ sloganlı eylemlere de dönüşen gerilim devam ediyor. Ev fiyatlarının yükselmesinden ve işçi ücretlerinin düşmesinden sorumlu tutulan mültecilere yönelen öfkeyi Antepli işçiler ve Suriyeli mültecilerle konuştuk.

Savaşın faturası  hep yoksullara
Paylaş

Fatma KESKİNTİMUR
Antep


Suriye’de başlayan savaşının ardından yüz binlerce Suriyelinin akın ettiği Gaziantep’te son günlerde bazı çevrelerin de kışkırtmasıyla, baş gösteren ‘Suriyeliler gitsin, Antep’te Suriyeli istemiyoruz’ sloganlı eylemlere de dönüşen gerilim devam ediyor. Ev fiyatlarının yükselmesinden ve işçi ücretlerinin düşmesinden sorumlu tutulan mültecilere yönelen öfkeyi Antepli işçiler ve Suriyeli mültecilerle konuştuk.

Antepli işçilerin genel şikayeti, yetkililerin kendilerini bu sorunla baş başa bırakmış olmaları. Antepliler, ev kiralarının artmasından, işçiliğin ucuzlamasından yakınırken, mülteciler ise tedirgin. Bu tedirginlik, onları yaşadıkları insanlık dışı koşullardan bile şikayet edemeyecek hale getirmiş görünüyor.

‘İŞÇİLİK DEĞERSİZLEŞTİ  EV KİRALARI ARTTI’

Suriyelilere karşı düzenlenen eylemlere de katılmış olan bazı dokuma işçileriyle konuşuyoruz durumu. Musa’nın derdi geçinememek. Hesabı basit; “Şu anda bizim asgari ücret, devletimizin belirlemiş olduğu maaş yani, 900-930 lira civarında. Benim 200 liraya oturduğum evin kirası 500 liraya çıktı. Koy bunun üstüne elektriği, suyu. Oldu mu 650 lira. Ben üç tane çocuğu okul mu okutacağım, giydirecek miyim, yedirecek miyim bu kalan parayla?​”

Dertlerinin ‘ırkçılık yapmak’ olmadığını da belirten Musa yetkililere seslenerek devam ediyor konuşmasına; “Suriyelileri buraya aldın, baş tacı… Hükmümüz olsa başımızın üstünde yerleri var. Ama biz şu anda kendi kendimize bakamıyoruz. Devlet olarak yaparsın kampını ya da benzer neyse, orada bakarsın. Biz o zaman en kötü koşullarda bile aylıklarımızdan para vermeye razıyız. Ama birden bire ev kiralarının yükselmesi, işçiliğin tamamen değersiz hale gelmesi… Biz hepimiz işçiyiz ve işçiliğimiz tamamen değersizleşti. Götürün savaşın içine atın demiyoruz, toplayın bir yerde biz de yardımımızı yapalım.”

AKP’Lİ ŞAHİN’E TEPKİ

Yine Başpınar’da çalışan bir işçi söze girerek aynı sorunlardan bahsediyor; “Benim 150 liraya oturduğum evde 350-400 liraya oturuyorlar. Bizim insanlarda da var suç. Bana çık diyor, o paraya Suriyeliyi oturtuyor.” Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’e tepkili; “Fatma Şahin seçimden önce bize söz verdi, ‘Benim çocuklarım nasıl yetişecekse, Anteplimin çocukları da aynı şartlarda yetişecek’ diye. Hani nerede verdiği sözler?​”

CEHENNEMİ YAŞIYORUZ

Suriyeli İsmail 8 nüfuslu ailesiyle birlikte 5 aydır Antep’te, Düztepe Mahallesi’nde yaşıyor. Yaşamaya çalışıyor aslında... Mahmut’un tercümanlığıyla giriyoruz ‘ev’ diye kiraladığı hurdalığa. Duvarlarla çevrilmiş bir hurdalık ortasında bir göz odadan ibaret İsmail’in evi. Buraya 350 lira kira verdiğini hatta ev sahibinin 6 aylık da peşinat aldığını anlatıyor. Tuvalet yok, banyo yok, taşıma suyla karşılanıyor ihtiyaçları. İsmail de Halep’ten gelmiş. Tek çalışan kendisi, çocukları henüz küçük. Mesleği terzilik. Atölyede işe girmiş fakat orada da bazı günler iş yok diye gönderiliyormuş. Haftalık 200 liraya çalışan İsmail’e başka ev arayıp aramadığını soruyoruz, “Vermiyorlar artık” diyor ve anlatıyor: “Ev güzelse, ‘Suriyelilere yok’ deniyor. Ev böyleyse, kimse oturamayacaksa ‘Gel hadi otur, fiyatı bu’ diyorlar. Oysa ne farkımız var birbirimizden, hepimiz insan değil miyiz? Burada cehennemi yaşıyoruz. Akşamları kocaman fareler çıkıyor her yerden.”

Hurdaların arasında güvercin kafesine ilişiyor gözümüz, gülüyor kendisi de, çocuklarını gösteriyor ve o kuşlar gibi burada sıkışıp kaldıklarını anlatıyor. Son olarak bugünlerde meydana gelen olayları soruyoruz “Sizi de rahatsız eden oldu mu” diye. İsmail “Bana olmadı ama gençlerin Suriyelileri dövdüğünü duydum” diyor...

BİR UMUT İŞTE...

Özellikle İnternet ortamında hızla yayılan dedikodular ve ırkçı söylemlerle ‘amacı aşan eylemlere’ ve hatta Suriyelilere yönelik nefrete dönüşen gelişmeler Suriyeli mültecileri oldukça tedirgin ediyor. Mültecilerin yoğun olarak kaldıkları mahallelerde görüştüğümüz Suriyelilere bu durumun kendilerine nasıl yansıdığını sorduk. Çoğu, son dönemde başlayan gerilim nedeniyle artık, yaşadıkları sefalet koşullarından bile şikayet etmemeye başlamış durumda.
Üç yıldır buralarda olduğunu söyleyen bir başka Suriyeli ile tesadüfen tanışıyoruz. Adı Hüseyin. ‘Buralarda’ diyor çünkü onun asıl işi sınıra gidip gelmek. Antep’te yaşananlardan çok sınırdaki durumu anlatıyor bu yüzden. Sınırdan yeni geldiğini söylüyor. “Bugün bile 5 bin kişi geçti sınırdan” diyor. Yetkililerin birkaç ay önce ‘Sınırlar kapandı, kimse alınmayacak artık’ açıklamalarını hatırlatıyoruz. Cevabı net: “İzin istenmiyor zaten. İnsanların kaçmaktan başka çaresi yok. Şimdi IŞİD geldi köylere, her gün kafa kesiyorlar. Daha dün köyün birinde 4 tane adamın kafasını ‘Allahu Ekber’ diyerek kestiklerini ve ağaçlara astıklarını gördüm, kayıtları bile var. Kaçmayıp ne yapacak insanlar. Sınırda da vurulabiliyorlar ama bir umut işte.”

‘NE OLDUYSA BİRDEN BİZE DÜŞMAN OLDULAR’

Mahmut, 17 yaşında ve iki yıldır Antep’te. O diğer Suriyeli mültecilere göre şanslı olanlardan. Çünkü ayrımcılığa karşı bir işverenin yanında garsonluk yapıyor. 2 yıl önce Halep’ten geldiğinden bu yana yaşadıklarını soruyoruz, mahallesinden örnekle anlatıyor: “Dumlupınar’da oturuyoruz. Başta insanlar yardımseverdi, dostça yaklaştılar. Fakat şimdi tedirginiz, ne olduysa düşman oldular. Tedirginiz, zaten zor şartlarda kaldığımız yerimizden olursak artık ev bulmakta da zorlanıyoruz.”

‘BİRİ GELİP BANA VURSA ÖBÜR YANAĞIMI DÖNERİM’

Faruk da Düztepe yakınlarında yaşayan mültecilerden biri. “Biz düşmanlık istemiyoruz” diye başlıyor söze ve yaşananlara “Birkaç kendini bilmez belki yanlış yapmıştır. İnsanların hepsinin suçlanmaması lazım” diyor. Yaşadıkları tedirginlikten aslında şikayet bile etmeye çekiniyorlar belli ki. “Şimdi gelse biri vursa bana, öbür yanağımı dönerim. Çünkü kavga etsem suçlu ben olurum. Savaş bitsin de arkamızdan, ‘Bunlar da şöyleydi’ dedirtmeden yüzümüzün akıyla gidelim istiyoruz” diyor. Faruk da iki sene önce Halep’ten gelmiş. 400 liraya kiraladığı dükkanı aynı zamanda ev olarak kullanıyor. Dükkandan böldüğü, havalandırması bile olamayan tek odada eşi ve 3 çocuğuyla kalan Faruk, Suriye’de iş makineleri tamir eden bir ustaymış. Küçük de olsa dükkanları ve orta halli bir geliri olduğunu anlatan Faruk’un bugünkü tek gayesi ise ‘Kimseye muhtaç olmadan yaşamak.’
Bir ara Suriye’ye geri döndüklerini anlatan Faruk, IŞİD’in köylere girmesiyle her şeyin değiştiğini şu sözlerle anlatıyor: “Köylerde çatışma yoktu, herkes köylere gidiyordu bu yüzden. Biz de geri döndük. Ama IŞİD bu köylere gelince muhaliflerle çatışmalar olmaya başladı yine. Tepemize bombalar düşüyor nasıl kalalım o halde. Ailem olmasa zaten gelmezdim ama çocuklarla kalamadık yine döndük buraya.”

HAMDO... 42 YAŞINDA BİR ELEKTRİK USTASI

Faruk’un yanında tanışıyoruz Hamdo ile. 42 yaşında bir elektrik ustası. Şimdi sıvacılık yapıyor inşaatlarda, günlüğü 50 liraya. O da Halep’ten gelmiş ve savaşın izleri gözlerindeki hüzünden belli. Ölen yakınlarını anlatırken gözleri doluyor önce, sonra o da diğer mülteciler gibi ev bulmakta zorlandığını ve hiçbir şeyi yapılı olmayan bir evde kendisi yapmak koşuluyla kalabildiğini anlatıyor...

'BİZİ İŞTEN ÇIKARIP, UCUZA ÇALIŞAN SURİYELİLERİ ALDILAR’

Dokuma İşçisi Ekrem Uçar, bir hafta önce işten çıkarıldığını söylüyor. Suriyelilerin ucuz çalıştırılmalarının yanı sıra henüz çalışma izinleri olmamasına rağmen kaçak olarak çalıştırılmalarına dikkat çekiyor Uçar. Başpınar 2. Organizede bir halı fabrikasında işçiyken, 6 arkadaşıyla birlikte işten çıkarılmış. Yerlerine Suriyelilerin alındığını söyleyen Uçar’a nasıl kaçak çalışabildiklerini, denetlenip denetlenmediğini sorduğumuzda aldığımız yanıt çok tanıdık: “Denetimlerden haberdarlar, önceden önlemler alınıyor.”
Suriyelilerin ucuz çalıştırılmalarının dışında ev fiyatlarını da etkilediğini söyleyen Uçar, “Altı aydır ev arıyorum. 500 liraya mecburen tuttum. Hem işsizim hem de bu kiralarla barınmaya çalışıyorum” diyor.
 

ÖNCEKİ HABER

Filistin halkının dostları nerede?

SONRAKİ HABER

Sendikacılar işten attırdı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...