07 Temmuz 2014 06:00

Bizim dışımızda karar alınmasına karşı mücadele etmeliyiz

Mektubuma başlamadan önce; mücadelemize destek olan, gücümüze güç katan, grevimiz süresince bir an olsun yanımızdan ayrılmayan ve ayrılmayacak olan Evrensel gazetesi ve Hayat TV’ye desteklerinden dolayı teşekkür etmek istiyorum.

Bizim dışımızda karar alınmasına  karşı mücadele etmeliyiz
Paylaş

Trakya Şişecam’dan bir işçi/ Lüleburgaz

Mektubuma başlamadan önce; mücadelemize destek olan, gücümüze güç katan, grevimiz süresince bir an olsun yanımızdan ayrılmayan ve ayrılmayacak olan Evrensel gazetesi ve Hayat TV’ye desteklerinden dolayı teşekkür etmek istiyorum.
Hepinizin de bildiği gibi şişecam işvereniyle sendikamız kristal iş arasında yılbaşı itibari ile başlamış olan TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı ve sendikamızın aldığı karar doğrultusunda 20 Haziran’da başlamak üzere 9 günlük bir grev yaşadık.
Biz cam işçilerinin yüksek ısıda, aşırı gürültülü ve cam tozlarının havada uçuştuğu ortamlarda hiç mola vermeden yemeğe dahi koşarak gidip 20 dakika içerisinde yiyip makinamızın başına gelmemize gece gündüz demeden çalışmamıza, kriz döneminde yaptığımız fedakarlığa (ücretsiz izin, düşuk zam, işletme içerisinde ki giderlerin kısılması) ve harcadığımız emeğe rağmen işverenden çok bir beklentimiz yoktu.
İstediğimiz sosyal haklarımıza dokunulmaması ve az da olsa insanca yaşayacak ihtiyaçlarımızı azami de olsa karşılayacak ekonomik taleplerdi.

MÜCADELEDE KARARLIYIZ
Bütün fedakarlığımıza rağmen işverenin isteği, milyarlarca liralık kârlarını arttırırken her şeyi hiçe sayarak bizi açlığa, sefalete mahkum ederek ona boyun eğmemizdi.
Biz cam işçileri, dayatılan bu düşük ücretleri, fazlasıyla yıpratıcı olan çalışma koşullarını kabul etmiyoruz artık kaybedecek çok bir şeyimiz kalmadı. Tıpkı grevimizde de görüldüğü gibi kol kola girip her şeyi göze alarak mücadele etmekte kararlıyız.
“Grev en iyi okuldur” sözünü referans alarak, biraz da bu okulda neler öğrendiğimize ve şimdiden sonraki sınavlarda nasıl bir tutum almamız gerektiğine değinmek istiyorum.
Bilindiği üzere grevimiz ertelenerek işveren ve AKP Hükümeti el ele verip bize gözdağı verme ve geri adım attırmayı bunun yanı sıra orta çağ koşullarında yaşamayı dayatıyorlar.
Özelde biz cam işçileri, genelde bütün işçi sınıfının bu sınavda yapması gereken, asıl gücün bizde olduğunu bilerek kararlı bir şekilde mücadele etmek; hiç tereddüt etmeden işverenin ve işbirlikçisi AKP’nin saldırılarını, işverenin mal çıkarmaya çalışırken yaptığımız gibi omuz omuza, militanca bir tutum alarak geri püskürtmektir.
Bunun yanı sıra diğer sendikaları, örgütlü örgütsüz bütün işçileri bu mücadele etrafında birleştirmemiz ve bu pervasızca saldırılara bütün ezilenler, sömürülenler, inançsızlaştırılanlar, kimliksizleştirilenler olarak göğüs germemiz gerekmektedir, aksi taktirde yine kazanan, hak hukuk tanımayan emek düşmanları olacaktır.
 

SENDİKANIN DEĞİŞİP DÖNÜŞMESİ ŞART
Bunlar için çabalarken bir taraftan da iktidarlarının bütün olanaklarını seferber eden, gece yarıları grev yasaklayan sermaye hükümetine karşı, kendi sınıfımızın siyasetini yapmak zorundayız.
Biz üretenler, ezilenler, sömürülenler işçi sınıfının iktidarını kurmayı hedeflemediğimiz ve başarmadığımız taktirde bu saldırılar devam edecek ve hepimizin gördüğü gibi her geçen gün daha fazla açlığa sefalete ve geleceksizleştirmeye mahkum olacağız.
Bu sınavda sendikalı olmanın avantajları azımsanmayacak kadar çoktur fakat şu da bir gerçektir ki, sendikaların değişip dönüşmesi şart. Sendika ağalarının o koltuklardan alaşağı edilmesi olmazsa olmazımız olmalıdır.
Kendi sendikamız Kristal-İş’i de değerlendirmeliyiz. Baştan başlamak gerekirse, sendikamız sözleşme sürecinde bütün aşamalara bizi dahil etmeliydi, yapmasa bile biz işçiler olarak müdahil olmak için çaba harcamalıydık.
Sendikamız “söz yetki karar tabanındır” prensibini kabul etmiş bir sendika olarak, bu konuda başarısız oldu. Biz işçilerle alınmalıydı bütün kararlar.
Bunun yanı sıra en başından greve çıkacakmışız gibi hazırlıklarımızı yapmalıydık, her fabrikada her bölümde grev komiteleri kurulmalıydı; bu komiteler üzerinden kararlar alınmalı müdahaleler o doğrultuda olmalıydı.
Bu grevin bize öğrettiği en önemli şeylerden bir tanesi de, biz işçilerin kendi inisiyatifini bir kenara bırakmaması, tabandan yukarıyı zorlamasıdır.
Biraz daha açacak olursak; grevin duyurulmasını, dayanışmanın yükseltilmesini, bütün cam işçisi arkadaşların grevlerine sahip çıkmasını sağlamak bir yana, yeri geldi genel merkez yöneticilerimizin grev alanında kalabalık olunmasın, 20 kişiden fazla durulmasın söylemlerine şahit olduk. Evet, biz bu söylemleri boşa çıkardık ama bu tutumlara karşı daha güçlü bir karşılık veremezsek kaybetmemizin öncelikli nedenleri bunlar olacaktır.
Biz cam işçileri olarak tek yumruk olduk. Bir çok sendikal ayrılığa rağmen birliğimizi bozmadık. Bazı arkadaşlar bu dönemde, sendikamızın aldığı tutumu eleştirmeyelim, zayıflatmayalım söylemlerinin tam tersi asıl bu dönem eleştirmeli; sendikal bürokrasiye, kutuplaştırmaya, bizim dışımızda karar alınmasına karşı mücadele etmeliyiz. Aksi taktirde kaybetmeye bir adım daha yaklaşmamız kaçınılmaz olacaktır.

CHP SINIFTA KALDI
Bir başka meselede İş Bankası’nın ve dolaylı olarak Şişecam’ın hissedarlarından olan CHP’nin tepkisiz kalması. Trakya’daki cam işçilerinin çoğu CHP’ye oy vermişti ve beklentiler de yüksekti. Fakat hiçbir beklenti yerini bulmadı. Grevimizin ilk günlerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Edirne’deydi. Kendisine bir şekilde ulaşan arkadaşlar, hiçbir şey yapmasa bile en azından geçerken bir selam vermesini istediler. Fakat bu istek havada kaldı.
Bizler çok iyi biliyoruz ki, hem hissedar olan hem de İş Bankası’nda ve Şişecam’da yöneticileri olan CHP,  isteseydi sözleşme görüşmelerine de katılırdı. Taleplerimizin yerine getirilmesini sağlardı.
Bu grev okulunda CHP de sınıfta kaldı ve unutulmamalıdır ki cam işçisi bu sınavda bunu da bir kenara yazmıştır.
Bütün cam işçileri adına bu mücadelede bize destek olan, yanımızda olan herkese sonsuz teşekkür ediyorum.
Bizler sloganlarımızda dediğimiz gibi, bu yola baş koyduk. Ölmek var dönmek yok. Sendikamıza da çağrımız olsun; iş güvencemizden ve ekonomik taleplerimizden kesinlikle geri adım atılmamalı. Haklarımız yerini bulana kadar mücadele etmekte kararlıyız. Bu daha başlangıç. Kendi kaderimizi sendikamızla birlikte kendimiz belirlemek istiyoruz. Böyle olursa hepimiz kazanırız.
Yılgınlık yok direniş var...

ÖNCEKİ HABER

Babam eve kuma getirdi ve sonra...

SONRAKİ HABER

İhbar tazminatı bizim güvencemiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...