06 Temmuz 2014 08:14

Tarih mezarda başlar*

Sofokles’in Antigone tragedyasına göre; Antigone’nin iki erkek kardeşi vardır ve iki kardeş Thebai kentinin kralı olmak için savaşırlar. Savaşta her ikisinin de ölümü üzerine tahta dayıları Kreon geçer.

Tarih mezarda başlar*
Paylaş

Halis ULAŞ**

Sofokles’in Antigone tragedyasına göre; Antigone’nin iki erkek kardeşi vardır ve iki kardeş Thebai kentinin kralı olmak için savaşırlar. Savaşta her ikisinin de ölümü üzerine tahta dayıları Kreon geçer. Kreon, Eteokles’i geleneklere uygun bir cenaze töreni ile gömerken; Polyneikes’i vatan haini ilan eder ve cesedinin kurtlara kuşlara yem olması için savaş alanında bırakır. Cesedi gömmeye kalkacak kişinin de öldürülmesini emreder. Ancak Antigone böyle bir utançla yaşamaktansa ölümü göze alarak erkek kardeşinin cesedini gömer. Peki, Antigone’yi ölümü göze alarak kardeşinin cesedini gömmeye iten şey nedir?  
İnsan ölüsünü kurtlara kuşlara yem etmemek için gömen bir canlıdır ve bu özelliği ile de diğer canlılardan ayrışır. Ancak gömme eylemi cesedin kurtlara kuşlara yem olmaması ya da ölen birinin toprak altındaki yerinin işaretlenmesinden daha öte sosyokültürel anlamlar içerir. Çünkü mezarlar toplumsal belleğin kerteriz noktalarıdır ve tarih bu kerteriz noktalarına göre biçimlenir.
Mezarı olmayan bir ölü geçmişle gelecek arasında askıda kalır. Dolayısı ile de ne ölüdür ne de canlı. Ölüdür çünkü kayıptır ama aynı zamanda canlıdır çünkü ölümünün kanıtı olan cesedi ya da mezarı yoktur. Geçmişle gelecek, ölümle kalım arasındaki bu durum sadece ölenlerin yakınlarını değil değdiği herkesi etkiler. Artık sağ kalanlar için ne geçmiş tüketilebilir ne de gelecek üretilebilir.   
Türkiye tarihi aslında tutulmasına izin verilmeyen yaslar tarihidir. Hemen akla gelen Şeyh Sait, Seyit Rıza ve Said-i Nursi (Kürdi) bu ülkede mezar taşından yoksun bırakılarak yaslarının tutulmasına izin verilmeyen onbinlerce insandan sadece birkaçıdır. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin ortaya koyduğu toplu mezar haritasına göre son 30 yılda devlet tarafından üç binin üzerinde insanın 253 toplu mezara gömüldüğü belirtilmektedir. Türkiye’nin “resmi olmayan” tarihi düşünüldüğünde bu sayının çok daha fazla olduğunu söylenebilir.
Türkiye’nin “resmi olmayan” tarihinin resmileşebilmesinin bir parçası da kayıplarla, toplu mezarlarla yaşatılmış toplumsal ve bireysel travmaların sağaltılmasıdır. Bu sürecin ilk adımı güvenli bir ortamın sağlanmasıdır. Yani yeni ölümlerin ve kayıpların yaşanmadığı, var olan kayıpların toplumsal alanda dillendirilebildiği ve insanların kayıplarını endişe duymadan arayıp bulabildiği bir ortamın varlığıdır. Çünkü ancak kayıpların bulunabildiği bir ortamda yas ve onarım süreci başlayabilir.
Toplumsal travmalardaki yas ve onarım sürecinin diğer bir ayağı da, fail(ler)le hesaplaşabilmektir. Hesaplaşmanın başlayabilmesi için fail(ler)in suçunu toplum önünde itiraf etmesi ve mağdur(lar)dan özür dileyerek bağışlanmayı  dilemeleri gerekir. Böylece mağdur(lar)a yapılan kötülüğün gerçekliği konusundaki tüm şüpheler silinmiş olur ve inkar edilen gerçek fail(ler)in ağzından hakikate dönüşür. Peki fail(ler)in bağışlanması mümkün müdür? Belki evet, belki de hayır. Çünkü bu sorunun yanıtı ancak fail(ler)in işledikleri suçun karşılığında bedel ödemeleri sonrasında mağdur(lar) tarafından verilecektir.   
Antigone’den beri muktedirler mezar(sızlığ)ın öneminin farkındadırlar. Ülkelerin “resmi” tarihleri muktedirlerin diktikleri görkemli anıt mezarlarla yazılır. Oysa tarih bir dikili taştan yoksun bırakılan mezarsızların öyküsüdür.  Şili’de, Arjantin’de, Güney Afrika’da olduğu gibi Türkiye’de de tarihin yeniden yazılabilmesi ve faillerle hesaplaşılabilmesi için geçmişle gelecek, ölümle yaşam arasında hapsedilmiş onbinlerce mezarsızın bir mezara kavuşmasını gerektirmektedir. Evet, ölüler tarihe çentik atarak tanıklıklarını mezarlarında sürdürür ve tarihin devamlılığını sağlarlar. Yani Ewa Domaska’nın ifadesiyle tarih mezarda başlar.

* Ewa Domaska

* Doç. Dr./DEÜ Psikiyatri Anabilim Dalı

ÖNCEKİ HABER

Birinci yalnız şahıs

SONRAKİ HABER

Aleviler nasıl bir cumhurbaşkanı istiyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...