19 Haziran 2014 06:00

Balina katliamı sürüyor

Tüm dünyanın tepkisine ve Birleşmiş Milletlerin (BM) getirdiği sınırlama kararına rağmen Japonya’nın balina katliamı sürüyor. Japon gemileri BM kararının ardından çıktıkları ilk avdan, güvertelerinde 30 ölü balina ile geçtiğimiz günlerde döndüler.

Balina katliamı sürüyor
Paylaş

Tüm dünyanın tepkisine ve Birleşmiş Milletlerin (BM) getirdiği sınırlama kararına rağmen Japonya’nın balina katliamı sürüyor. Japon gemileri BM kararının ardından çıktıkları ilk avdan, güvertelerinde 30 ölü balina ile geçtiğimiz günlerde döndüler.

Tüm dünyada yasaklanan balina avında ısrar eden Japonya 1987’den itibaren ‘bilimsel’ araştırmalar için avı sürdürdüğünü iddia ederek denizde katliamı sürdürmüş, ticari balina avı üzerindeki yasakların kaldırılması için de yıllarca mücadele vermişti.

31 Mart 2014’te Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı Uluslararası Adalet Divanı, Japonya’yı mahkemeye veren Avustralya’yı haklı bularak, Japon balıkçıların Güney Pasifik’teki balina avını durdurmasına hükmetti. Yasağa uyacağını açıklayan Tokyo Hükümeti de, 2014-2015 Antartika balina avı seferlerini iptal ettiğini duyurdu.
Tha Guardian’ın haberine göre BM kararının ardından ülkenin kuzey kıyılarında ava çıkan ilk balina avı filosu ülkeye döndü. Güney Pasifik yasağı nedeniyle sadece Japonya kıyılarında ve Kuzey Pasifik’te avlanan gemiler 16 dişi, 14 erkek ve ortalama 20 metre uzunluklarında 30 balina yakaladıktan sonra karaya çıktı.

50 YILDA 1.5 MİLYON BALİNA ÖLDÜRÜLDÜ

Greenpeace’ın verilerine göre son yüzyıldaki ticari amaçlı balina avcılığı dünya üzerindeki balina nüfusunun ciddi boyutta azalmasına neden oldu. Tahminlere göre, ilk balina avlama gemisinin sulara indirildiği 1925’ten 1975’e kadar, toplamda 1.5 milyon balina öldürüldü.

Balina avcıları üst üste balina gruplarını ve farklı balina türlerini avlarken, bu aşırı avlanma nedeniyle, balina nüfusu azaldı. Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen talepler üzerine, Uluslararası Balina Avcılığı Komisyonu (IWC), 1986’da yürürlüğe giren ticari balina avcılığı moratoryumunu kabul etti.

Norveç, Kuzey Atlantik’teki ticari balina avcılığı programını, IWC’nin yasağını ihlal ederek sürdürüyor. Japonya, ‘bilimsel’ araştırma adı altında balinaları avlasa da, balina eti, piyasada kâr amaçlı satışa sunuluyor. İzlanda, üç yıllık bir ‘bilimsel’ balina programı hazırladı ancak IWC’nin bilimsel komitesinin onayından geçemedi. İzlanda buna rağmen Haziran 2013’te balina avı sezonunu açtı. Protestolar da ava engel olamadı. Japonya, Norveç ve İzlanda ticari balina avını sürdüren üç ülke.

LÜKS TÜKETİM

Japonya’nın balina avından sağlanan balina eti ve balina yağı, her yıl Japonya’da 4 milyon yen karşılığında satılıyor. Japonya’da balina eti, sadece zenginlerin midesine girebilen lüks bir yemek. 2000 yılında Japonya balina avını Kuzey Pasifik’e taşıyarak ve Sperm ve Bryde adlı iki yeni türü de av kapsamına dahil ederek, IWC’yi yok saymıştı. Uluslararası tepkilere rağmen, Japonya avlanmayı sürdürüyor. Balina avcılığı programlarına ayrılan kaynaklar artırılıyor ve ticari balina avcılığı yasağının kaldırılması için yoğun çaba sarf ediliyor.

ONA’LARIN SOYU BALİNALARDAN ÖNCE TÜKENDİ

Güney Pasifik’te insanlar tarafından avlananlar yalnızca balinalar değildi. Okyanus kıyıları yıllarca “insan avı” utancına da tanıklık etti.
“Ona”lar balinalarla en bütünleşmiş insan topluluğuydu. Balinalar gibi avlandılar ve nesilleri balinalardan önce tükendi. Güney Pasifik denizinde Şili’ye bağlı adalarda yaşardı “Ona” halkı. Balinaları ancak ölüp kıyıya vurduklarında yemek olarak tüketirlerdi. Açlık dönemlerinde Şamanlar kıyıya iner, üç dört gün boyunca okyanusa şarkı söyleyerek balinaları kıyıya çağırırlardı.

1520’li yıllarda kıyıya vuranlar çağrılan balinalar değil, çağrılmadan gelen Avrupalılardı. Yüzyıllarca önce topraklar sonra denizler yağmalandı. Patagonya’nın diğer yerli halkları ve balinalar gibi Ona halkı da soykırıma uğradı. İnsan katliamı 20. yüzyılın başlarına kadar sürdü. Ona halkının hayatta kalan son üyesi 1974 yılında yaşamını yitirdi.

BUZ GÜVERCİNİ AVI

Şilili Romancı Luis Sepúlvéda’nın bu kıyılarda geçen romanında bir balina avcısı şöyle anlatıyordu onları: “Annem karaya çıkmaktan korkardı. Ne zaman bir limana ya da bir iskeleye yanaşsalar kendisini alttaki kamaraya kilitler ve yaralı bir hayvan gibi inleyip titrerdi. Bunun için haklı bir nedeni vardı. O bir Ona’ydı ve tıpkı Yagan, Patagon ya da Alacalufe yerlileri gibi onlar da Patagonya ve Ateş Topraklarına yerleşen İngiliz, İskoçyalı, Rus, Alman ve Kreol sığır yetiştiricileri tarafından kovalanmıştı.

Annem yakın tarihin en büyük soykırımlarından birinin hem kurbanı hem de tanığıydı. Şimdi Santiago ve Buenos Aires’te ilerlemenin öncüleri olarak sığır yetiştiricileri Indios’lar (yerliler) üzerine av partileri düzenlediler ve çiftlik evlerine getirilen her çift kulağı, daha sonraları bir çift taşak ya da meme ve son olarak da her Yagan, Ona, Patagon veya Alacalufe kellesine bir ons gümüş ödediler.  Yerliler soykırımdan canlarını kurtarmak için deniz göçebesi oldularsa da teknelerinde de güvenlik içinde değildiler. Yerli avı, sığır tüccarları için bir spor olurken, kanallarda ilk buharlı gemiler göründü. Yerlileri ana karadan söküp atmak yetmemişti. Milyonlarca ormanın yakılmasından sonra zaten açlıktan ölmeye mahkumdular, ama bu da yetmemişti. Hepsini teker teker öldürmeliydiler. Hiç buz güvercini vurmak diye bir şey duydunuz mu? Bu, Mac İver, Ollavaria, Beauchef,  Brautiga, Von Flack, Spencer gibi sığır yetiştiricilerin sporuydu ve büyüklü küçüklü tüm bir yerli ailesini önce sürüklenen bir buz kütlesinin, bir aysbergin üzerinde topluyorlardı sonra ateş açılıyordu, önce bacaklara, ardından kollara. Ve aralarında en son donacak ya da boğulacak diye bahse tutuşuyorlardı.” (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

Dersim’in sanat içindeki yeri

SONRAKİ HABER

Erdoğan’ın çalınan dosyası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...