16 Haziran 2014 06:00

Gezi’nin birleştirici gücü: Çapul TV

31 Mayıs 2013… 3 -5 ağaçla başlayıp meselenin çoktan 3-5 ağaç olayını geçtiği akın akın halkın sokaklara döküldüğü, bir yıl öncesi…. Eylemler oluyor, polis saldırıyor ancak merkez medyanın kamerası başka yönde... “Başka bir şey yapmak lazım… Kendi haberimizi yapabilir miyiz? Neden olmasın. Koskoca eylemleri yapıyoruz. Birlikte hareket edebiliyoruz. O zaman televizyon da kurarız haber de yaparız…”

Gezi’nin birleştirici gücü: Çapul TV
Paylaş

Çağrı SARI
İstanbul

31 Mayıs 2013… 3 -5 ağaçla başlayıp meselenin çoktan 3-5 ağaç olayını geçtiği akın akın halkın sokaklara döküldüğü, bir yıl öncesi…. Eylemler oluyor, polis saldırıyor ancak merkez medyanın kamerası başka yönde... “Başka bir şey yapmak lazım… Kendi haberimizi yapabilir miyiz? Neden olmasın. Koskoca eylemleri yapıyoruz. Birlikte hareket edebiliyoruz. O zaman televizyon da kurarız haber de yaparız…”
 Çapul TV  kurulması  bende bu ruh halini oluşturmuştu.  Herhalde  böyle bir diyalog geçmiştir Çapul TV fikrini ortaya atanlarda. Bir yıl geçti Çapul TV kurulalı. İyi ki de kuruldu.  Direnişin bir kanalı var.  Peki  1 yılda ne yaptılar ‘çapulcular’? Nasıl geçti bu yıl… Merak ediyor musunuz?
Ali Ergin kanalın kurucularından. Gezi’ de gözünden uyku damlamasına rağmen hep direniş haberleriyle  gördük onu, mikrofonu bir tuttu bırakmadı. Ekranda görünmeyenlere haksızlık etmeyelim tabii Kollektif bir ürün sonuçta. Aynı tempo kamera arkası için de geçerli. O mikrofon, hep direniş alanındaydı. Söyleşiye bir bakmak istemez misiniz?

Direniş kendi medyasını yarattı. Çapul TV doğdu. Nasıl gidiyor, neler yapıyorsunuz?
Bir yaşımızı doldururken, biri İstanbul diğeri Ankara olmak üzere kurulu iki stüdyomuz, gönüllü program yapımcılarımız, İzmir’deki “Direniş Muhabirleri” ekibimiz ve yaklaşık 20 kentte eylem anlarında canlı yayın yapabilen gönüllü muhabirlerimizle direnişin yayınlarına devam ediyoruz.
Üç biçimde yayınlarımız var. Birincisi ve öncelikli olarak, direniş neredeyse oradayız. İkincisi, gönüllü muhabirlerin –ki bu kamerasıyla ya da cebindeki telefonla görüntü kaydedebilen herkestir- çekip yolladığı haber videolarını ve klipleri yayımlıyoruz. Üçüncüsü de egemen medyada göremeyeceğiniz biçim ve içerikte programlar var. Bilimden tiyatroya, müzikten kent mücadelelerine, hukuktan gençliğe farklı alanlarda, çoğu periyodik 15 programımız var.

Gezi eylemleri sonucunda var olmak büyük sorumluluk ister. Yayımcılıkta herhangi bir konuyu işlemeye nasıl karar veriyorsunuz?

Açıkçası taşıdığımız mirası zarar vermeden taşımaya çalışıyoruz. Gezi merkezi bir hareketti, süreklilik ise merkezi bir yapıyı gerektiriyor. Biz direnişi ve Gezi’nin öne çıkardığı özneleri temel referans alarak, çok kafamıza uymayan durumlarda dahi onun sahipliğini kabullenerek gidiyoruz. Toplumsal muhalefetin genel çıkarları, birleştirici gündemler  esas bizim açımızdan. Halk TV izleyicisinin de Nuçe TV izleyicisinin de buluştuğu bir nokta var. Şoven, dışlayıcı,  çok doğru görünse bile fraksiyoner bir etki yaratabilecek içeriklerden uzak duruyoruz.

Nedir Gezi’den birleştirici gündemler?
Gezi’de ortaya konan talepler için verilen mücadeleler, kent hakkı ve doğa mücadeleleri, devletin şiddetine karşı mücadele, yağma ve talana karşı mücadele, ayrımcılığa karşı mücadele, özgürlük ve demokrasi mücadelesi… Halk olarak iktidardan hesabını soracağımız çok şey var. 15 gün boyunca o park komününde ortaya çıkan tablo, Medeni öldürüldüğünde Kadıköy ve Beşiktaş’ta açığa çıkan tablo bize yeterince şey öğretmiş olmalı… Bunu unutturmamaya çalışıyoruz.
Kimseye ekrandan bir şeyler öğretme gibi bir derdimiz yok. O da gerekli ama yeri bu ekran değil. Bu ekran halkın siyasetin öznesi olabilmesinin bir aracı olabildiğince anlamlı.

Bir yıl geride kaldı. Çapul TV bir yılda ne biriktirdi? Önümüzdeki zaman dilimine ne taşıyacak?
Yukarıda söz ettiğim stüdyo, muhabir ağları, yayın içeriği dışında direnişin belleğini oluşturma konusunda diğer muhalif medyalarla birlikte bir katkımız olduğunu düşünüyoruz. Egemen medyanın dayattığı düzlem dışında bir başka medyanın olabileceğini gördük. Bu ideolojik bir itiraz ve kazanım aynı zamanda. Sanırım hiçbir şey eskisi gibi olmayacak derken bunun en belirgin yaşandığı alanlardan biri de medyaydı. Bu deneyimleri geleceğe taşımak da sorumluluğumuz.

Gezi’ye gidelim.  Çapul TV gibi bir kanal ihtiyaçtı ve kendini var etti. Bu ihtiyaç neden doğdu?

Çapul TV evvela Gezi eylemleri karşısındaki sansüre, oto-sansüre ve dezenformasyona karşı kuruldu. Ancak söz konusu siyasi baskı ve gericilik ortamı olmasa dahi mevcut  medya düzeni, haberini yaptığı halkı edilgenleştiren,  seyirci kılan bir düzen. Halk Gezi’de biz hayatın, siyasetin seyircisi değil öznesi olmak istiyoruz demişti. Çapul TV aynı zamanda bunun gereğiydi. Basit bir sansür kırma hamlesi değil aynı zamanda sokağa çıkan devrimci ruhun açığa çıkardığı özgürleştirici bir araçtı.

Gezi ana akım medyanın kendine çeki düzen vermesine neden oldu diyebilir miyiz?
Hem öyle hem değil. Artık gerçekleri görmezden gelemiyorlar. Ama ellerinden geldiğince çarpıtıyorlar. Medya gerçek ile iktidar arasında sıkışmış durumda. Gerçeği es geçmemelerini sağlayan muhalif, alternatif medyalardır. Ama gerçeği olduğu gibi vermeleri yine iktidar tarafından engellenmektedir. “Alo Fatih” bu krizin bir yansıması.


MÜCADELE VARSA YAYINA DEVAM

Çapul TV’den biraz daha bahsedelim. Gezi sürecinde çok destek aldınız aslında bir anda bilinen duyulan bir kanal oldunuz. O ilgi nasıl devam etti bugüne kadar gelen süreçte?
Açıkçası ilginin devam edip etmeyeceği konusunda şüphelerimiz vardı. Ama mücadele devam ettiği için biz de işlev ve ilgi konusunda hiç boşa düşmedik. Gezi’de bizi yalnızca yayınlarımızı paylaşan uydu kanalları üzerinden izleyenler vardı. İnternet üzerinden hiç izlememiş olanlar, yayının devam ettiğinden habersiz olanlar var. Ama sürekli yeni kesimlerle temasa geçiyoruz. Periyodik programların bir izleyici kitlesi var. Eylem anlarında hemen Çapul TV açan ciddi bir kitle var. Yeni program teklifleriyle gelenler var. Periyodik programların akademisyenlerden Yeni Akit editörlerine uzanan müdavimleri var. Hakkımızda haberler çıktıkça, tezler hazırlandıkça şaşırarak görüyoruz. Gezi’nin ardından da Berkin’in cenazesi sırasında, Soma katliamı sonrasında günlük yüz binleri bulan izleme rakamlarına ulaştık, ki bu da bize devam etme azmi veriyor.


FİNANSAL DESTEK YOK

Muhalif kanal olmanın çeşitli zorlukları var. Siz ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz- yaşıyor musunuz?
Açıkçası sokaktaki polis şiddeti ve finansal bir desteğin olmaması gibi iki önemli sorun var. Son olarak 31 Mayıs’ta muhabir arkadaşımız Onur Ercan, kafasına gaz bombası fişeği isabet etmesi sonucu ameliyatlık oldu. Gönüllü emek ve katkılarla yola devam etsek de haber, habercilik pahalı işler ve sınırlı finansmanla yola devam ediyoruz. Biz çok alıştık belki ama kamunun ortak varlıkları, medyada bir kesimi olanağa boğarken bizleri de olanaksızlığa boğuyor. Biz de kendi “kamusal” olanaklarımızı yaratan dostlarımızın kampanyalarıyla bir miktar idare ediyoruz. 1. yaş vesilesiyle yine bir indiegogo kampanyası açıldı, capul.tv/kampanya adresinde.

ÖNCEKİ HABER

Bayrağı bayrak yapan Çinliler

SONRAKİ HABER

Samsun’da okul nöbetine polis yine saldırdı!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...