Somalı gençler erken büyüyor

Uğur Gökdemir
Manisa/Soma

Soma’da yaşanan büyük facianın ve katliamın ardından ülkenin her yerinden insanların duydukları üzüntü, tepki ve acının ortak duygular içerisinde yaşandığı muhakkaktır. Bu büyük katliamda üzülmeyen birileri varsa o da bu faciada payı olan, bu felaket gerçekleşmeden önce orada her türlü emek sömürüsünü yapan ve bundan rant sağlayan idari, mülki ve siyasi kesimlerdir. Resmi rakamlara göre 301 maden işçisi feci bir şekilde öldürüldü. Tüm ülkeyi derinden sarsan bu olay karşısında Soma’nın gençleriyle bu büyük faciayı konuştuk ve onların bu durum karşısında hissettiklerini anlamak istedik.
Onlarla ilçeye haber yapmak için gelen ya da bir işe yararım umuduyla Soma’ya koşmuş insanların da toplandığı öğretmen evi çay bahçesinde (daha sonra burayı prokovatif söylentiler yayarak kapattılar) karşılaştık. Birkaç masayı birleştirerek oturmuş, bu katliamın sorumluları hakkında konuşuyorlardı. Ara sıra da ilçede düzenlenen tepki yürüyüşleri-ne katılıp tekrar dönüp tartışmalarına devam ediyorlardı. Röportaj teklifimizi kabul ettiler ama isim vermekte başta biraz çekindiler. Konuştukça, artık anlattıklarının uyandırdığı öfkeden mi bilinmez isimlerini de verdiler. Katliam yaşanmadan önce Soma’daki maden işçilerinin çalışma koşulları hakkında bilgi sahibi olup olmadığını, yetkililerin faciayla ilgili açıklamalarını nasıl değerlendirdiklerini, Başbakanın gelmesi ve geldiğinde yaşananları, bundan sonrası için Soma’da gençlik olarak nasıl bir tutum alacakları üzerine konuştuk.

BAŞKA BİR İŞ İMKANI YOK

Ahmet Eliustaoğlu ve Arda Küçükkayapalı, en az bir akrabaları maden işçisi olduğu için orada yaşananları iyi bili-yorlar. İşçileri işten atmakla, ücretlerini ödememekle tehdit edip tepki göstermelerini engellemeye çalışmışlar. Burada madenden başka bir iş imkanı olmadığı için işçiler ses çıkartmaya çekinmişler.
Deniz Çakar ve İrem Keçeci ise olay sırasında arama ve kurtarma ekiplerinin orada göstermelik olarak bulunduğunu çünkü çoğu işçinin çoktan yaşamını kaybettiğini söylüyor. Yaralı diye götürülen işçiler ölü çıkarılmışlar madenden. Facianın büyüklüğünü gizlemek için hastenelere yaralı diye sokulan işçiler arka kapıdan morglara taşınmış.
Berfin Karadağ ve Melisa Dinçer de olayı duyar duymaz Soma’daki gençlerin herhangi bir kan ihtiyacı olma ihtimaline karşı hastanelere koştuğunu belirtiyor. Doktorlar; ‘Hepsi ölü geliyor zaten.’ diyorlarmış. Bunu duyunca olayın çok büyük olduğunu anlamışlar.

BİRLİKTE HAREKET EDECEĞİZ

Söylenen rakamların gerçeği yansıtmadığını düşünüyor Somalı gençler. İflas etmiş ve kapatılan eski bir özel hastanenin o gün açılıp sadece morg olarak kullanıldığını ifade ediyorlar. Başbakanın kader ve kaza vurgusuna çok kızmışlar. Burada normalde her ay bir iki maden işçisi ölüyormuş. Soma cenazelere alışkın, onlar hayatın hem çok uzun hem de kısa olduğunu her ay hissederek yaşıyor. Bu durum onları erken yaşta büyütüyor. Büyüyenler erken yaşta o madenlerde ölüyor, tıpkı 19 yaşında katliamda ölen arkadaşları gibi. Ama yaşanan son katliamdan sonra Soma’da halkın artık madenlerde ölmemesi, bir daha böyle acıların yaşanmaması için ortak hareket edeceklerini bildiriyorlar. Bundan sonra akrabalarının, komşularının, arkadaşlarının cenazesini kaldırmak istemedikleri için Soma’daki sivil toplum örgütleriyle bu konuda duyarlılık geliştiren eğitici çalışmalar örgütleyeceklerini ekliyorlar.

SORUMLULAR BELLİ
Başbakanın ziyareti sırasında ‘Hükümet istifa’ dediği için gözaltına alınan Erdem Deniz Ahlat, Başbakana tepki gösterilmesi üzerine korumaların ve polislerin oradaki kitleye ‘Bağrın, bağırın da hepsini öldürelim.’ dediklerini söyledi. Gençler önceden bir yere gittiklerinde nereden geldikleri sorulduğunda Soma’yı kimse bilmez ve üzülürlermiş. Şimdiyse Soma’yı sadece Türkiye değil tüm dünyada maden katliamıyla tanıyorlar. İşçileri AKP mitinglerine taşıyıp gelmeyenleri işten çıkarmayla tehdit edenler, sandıklardan AKP çıkmazsa ertesi gün işe gelmeyin diyenler bu katliamı beraber gerçekleştirmiştir diyor.