25 Nisan 2014 06:00

‘Bazen susarak haykıracaksın

Ulvi Arı, sanat hayatında 30 yılı geride bırakmış bir sanatçı. pandomim sanatıyla uzun yıllarını geçiren sanatçı, son oyunu “Susuyorum, Duyuyor musun?” ile yurt içinde ve yurt dışında gösterimlerine devam ediyor.

‘Bazen susarak  haykıracaksın
Paylaş

Gamze ERENTÜRK
İstanbul


Ulvi Arı, sanat hayatında 30 yılı geride bırakmış bir sanatçı. pandomim sanatıyla uzun yıllarını geçiren sanatçı, son oyunu “Susuyorum, Duyuyor musun?​” ile yurt içinde ve yurt dışında gösterimlerine devam ediyor.

Ulvi Arı’nın tiyatro ile yolu  1977 yılında, orta okula giderken kesişti. Tamer Levent, Cüneyt Çalışkur, Yeşim Dorman, Ömer Polat, Teoman Gülen ve Erkan Yücel gibi isimlerle çalıştı ve onların yanında kendisini geliştirdi. Ama hayatı 1984 yılında, ünlü Fransız pantomim ustası Marcel Marceau’nun yanında yetişen Erdinç Dinçer’in Devlet Tiyatroları için açtığı sınavı kazanıp mim sanatına başlaması ile değişti.

Daha sonra Devlet Tiyatrolarında mim çalışmalarına son verilince, Erdinç Dinçer’e denemelerinde asistanlık yaptı. Ankara Sanat ve Ankara  Halk Tiyatrolarında çalıştı. 1986 yılında kendi sahnesi olan AGS, Ankara Gösteri Sahnesini kurdu. Kızılırmak sinemasını sahne olarak kullandı. Anadolu Sanat Merkezinde gösteriler sundu. Otuz yıldan fazla süredir bir yolculuk onunki. Bugün de  pandomim sanatını Türkiye’de yerleştirmek ve anlatmak için uğraş veriyor Ulvi Arı.  

SEYİRCİYLE SESSİZ, SÖZSÜZ BULUŞMA

Yılların birikimini “Susuyorum, duyuyor musun?​” oyunu ile seyirciye aktarıyor. Oyun, sekiz bölümden yani ayrı konuları olan sekiz küçük hikayeden oluşuyor. Oyunun dikkat çekici bölümlerinden birisinin adı “Barış”. Adından da anlaşılacağı üzere Arı, dünyadaki yaşanmış ve yaşanan savaşların acımasızlığına dikkat çekmeye çalışıyor. Barış bölümü Uzakdoğu müziği eşliğinde bizi Hiroşima ve Nagazaki’ye götürüyor. Huzurlu bir güne başlayan insanlar, bir anda başlarından aşağıya yağan bombaların kurbanı oluyorlar. Arı, yaşanan dehşet duygusunu sözsüz bir şekilde seyirciye başarıyla geçiriyor. Kendisi ile yaptığımız söyleşide Arı da oyunun bu kısmını, “Uzakdoğu, Suriye, Filistin-İsrail’de yaşananlara , tarihte geriye gittiğimizde Hiroşima-Nagazaki’ye atılan atom bombalarına, Bosna da yaşananlara hayır dediğimiz bir bölüm” olarak değerlendiriyor. Oyunun bir bölümü de seyircinin katkısı ile şekilleniyor. İnteraktif olan bölümde Arı, seyircilerden bir kaç kişiyi çağırıp onlarla sözsüz iletişimle anlaştığı bir oyun oynuyor.

Oyunun son, aynı zamanda en vurucu ve güncel bölümü “Sihirbaz” da ise adından da anlaşılacağı üzere bir sihirbaz çıkıyor sahneye. Her zaman heyecan ve mutlulukla izlenen sihirbaz bu oyunda izleyiciyi heyecanlandırmıyor, üzüyor.  Gösterilerinde sihirbaza yardım eden kadın, şiddet nedeniyle intihar eden bir kadına dönüşüyor. Bütün oyun boyunca Arı’nın ağzından tek kelime çıkmamasına rağmen mimikleri, vücut dili ve bakışlarıyla seyircileriyle iletişimi öyle net sağlıyor ki konuşmaya gerek kalmıyor. Ulvi Arı da pandomimin bu özelliğinin çok önemli olduğunu belirtiyor ve ekliyor “Ben kendimi sessiz bir çığlık olarak görüyorum. Yaşadığımız bu dünyadaki olumsuzluklara ve haksızlıklara konuşmadan ama etkili bir şekilde tepki vermenin yollarını arıyorum. Konuşmamak çok iyidir aslında. Bazen susacaksın. Susarak haykıracaksın”

“Susuyorum, duyuyor musun?​” oyunu 27 Nisan’da Nazım Hikmet Kültür Merkezinde sahnelenecek.

ÖNCEKİ HABER

Rana katliamı: Dinmeyen acı

SONRAKİ HABER

Dildilian Kardeşlerin öyküsü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...