24 Nisan 2014 06:00

Yetki ve iyi bir TİS emekçinin katılımıyla mümkün

Sendikamız Tüm Bel-Sen’i ve şube kongresi sonrası göreve başlayan yeni yönetimi zor bir takvim bekliyordu: Toplusözleşme süreci, işyeri gezileri ve örgütlenme. Ben şube yönetiminde değilim ama olmadığım için çalışmamam gerekmiyor.

Yetki ve iyi bir TİS emekçinin katılımıyla mümkün
Paylaş

Birkan ACAR*

Sendikamız Tüm Bel-Sen’i ve şube kongresi sonrası göreve başlayan yeni yönetimi zor bir takvim bekliyordu: Toplusözleşme süreci, işyeri gezileri ve örgütlenme. Ben şube yönetiminde değilim ama olmadığım için çalışmamam gerekmiyor. Fiili meşru sendikal mücadeleden söz ediyoruz ya. Herhangi bir üye de fiilen bir şube yöneticisi kadar hatta kimilerinden daha çok çalışamaz mı? İlk adım işyeri temsilcilik görevini üstlenme olabilir mesela. Fiilen yaptığım da budur zaten.

Genel seçim havasında bir yerel seçim geçirdik. Mevcut işveren seçimi tekrar kazanabildiyse biz yerel yönetim emekçileri sayesindedir. Parklarda, yangınlarda, rögarlarda, otobüslerde, meydanlarda, seyyar satıcılarla karşı karşıya, şantiyelerde, yeri geldiğinde kazma küreğin başında, bazılarımız masa başında, bazılarımız sorumluluk isteyen ihale masalarında hep biz vardık. Birlikte inşa ettik hizmeti, birlikte ter akıttık, bedeller ödedik yeri geldiğinde. Şimdi de bu ürettiğimiz hizmetlere karşılık çalışma koşullarımızı, ekonomik, sosyal ve özlük haklarımızı iyi bir toplusözleşme ile taleplerimiz doğrultusunda düzenlemek istiyoruz. Bütün emekçiler gibi daha iyi çalışma koşulları ve insanca yaşayacak bir ücret istiyoruz.

YAPILMAYANI BAŞARMAK

Tüm Bel-Sen olarak ne yapıyoruz? Daha önce yapılmamış bir çalışma yürütmeye çalışıyoruz. Toplusözleşmeye dair üyemiz olsun olmasın kamu emekçilerine dağıttığımız talep ve öneri formu sonrasında, aldığımız görüşleri, kurmuş olduğumuz toplusözleşme komisyonunda değerlendirerek taslağımıza koymayı kendimize görev edindik.
Birim birim gezerek süreci en şeffaf şekliyle hem kendi üyelerimiz hem de diğer sendika üyeleri ve örgütsüz arkadaşlarla paylaşıyoruz. Aynı süreç içinde işyerlerini gezerken örgütlenme çalışması yürütüyoruz. Sendika olarak hakkımızda yürütülen her türden bozucu-bölücü, kardeşliğimize zarar veren ve aslında biz yerel yönetim emekçilerinin gücünü bölen antipropagandayı konuşuyoruz. Bir yandan sendika içi sorunları, diğer yandan bütün alt kimliklerimizle beraber ihtiyacımız olan mücadele örgütünü nasıl yaratacağımızı konuşuyoruz. Katılıyor bütün arkadaşlar aslında söylediklerimize. Aynı dili konuştuğumuzu görüyoruz, örgütlü-örgütsüz ya da farklı sendikalara üye olmuş da olsak aynı emekçi ailenin bir parçası olduğumuzu, kazanmak için birlikte olmak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Sonra “Nasıl bir sendika oluşturmalıyız?​” kısmını hep birlikte konuşuyoruz yeniden.
Durum böyle olunca diğer sendika üyesi arkadaşlar da iyi bir sözleşme, insanca çalışma koşulları için yürüttüğümüz çalışmanın bir parçası olmaya başlıyorlar. Bizim ulaşamadığımız arkadaşlara ulaşmaya, bizlerle buluşturmaya, fikir alış verişi yaptırmaya başladılar bile. İtiraf etmek gerekir ki çalışmaya başladığımızda belki hiç birimiz, sendikamız hakkında bunca düşmanca propaganda ve yıllardır sendikamızın eksiklikleri, işyerlerine gidilmeyişi, emekçilerin sendikal sürece katılmayışı düşünüldüğünde, kısa zamanda bu kadar bir atak beklemiyordu.

BİRLİKTE, YENİDEN İNŞA

Çalıştığım işyerinde yıl içinde yasal olarak yetkili olmamıza rağmen, Tüm Yerel-Sen gerici ve şoven bir propagandayla 150 üye öne geçmişti, şimdi ise çok gerimizde kaldı. Ve biz bunu İZSU emekçilerinin bu örgütlenme-yetki ve toplusözleşme sürecine doğrudan katılımıyla kazandık. Ama bizi en çok heyecanlandıran çalışanların yüzündeki mutluluk ve sürece katılmaları oldu. Bundan sonra İZSU emekçilerinin iradesiyle şekillendirmekte olduğumuz TİS taslağını, yine onların denetimi ve katılımıyla savunmak ve kazanmak için mücadeleye geldi sıra. İşyerlerindeki bütün arkadaşlarımızın katılımıyla ihtiyacımız olan gücü biriktirdik.
8 yıldır işçi olarak, 1 yıldır memur olarak çalıştığım bu işyerinde ilk defa bu kadar büyük bir aile olduğumuzu hissettim. Meğer ne kadar çok istekli, hevesli emekçi varmış. İşyerlerini gezmesek, arkadaşların görüşlerini almasak ve süreci anlatmasak, oturduğumuz yerden “Bu işyerinden, bu çalışanlardan hiç bir şey olmayacak yaptığımız mitinglere, iş bırakmalara, eylemlere, grevlere, kimse gelmiyor” diye hayıflanıp duruyor olacaktık. Nitekim hâlâ böyle düşünüp konuşan çok arkadaşımız var. Artık her işyerinde, birimde başta temsilci olmak üzere arkadaşlarımız, sendikamızın dayanakları var. Bu konuda da yasal engellere takılmıyoruz. Bir işyerinde tek bir üyemiz de varsa onu temsilci olarak gördüğümüz, mücadeleyi bütün emekçilerin katılımıyla planlayıp büyüteceğimiz, birlikte kazanacağımız yeni bir inşa sürecini yaşıyoruz. Bundan sonra sınıf mücadelesinde İZSU olarak daha örgütlü olarak ilerleyecek ve “Birleşe birleşe kazanacağız.”
Önümüzde 1 Mayıs var, hepimiz heyecan ve coşkuyla işçi, emekçi bayramını bekliyoruz. Şimdiden hepimize kutlu olsun.

*Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu Şube Üyesi/İZSU İşyeri Temsilcisi

ÖNCEKİ HABER

Kumport’tan direnen Yatağan işçilerine selam

SONRAKİ HABER

Sorun da çözüm de işyerlerinde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...