17 Nisan 2014 06:00

Ülkü Tamer’e mektup

Adıyla yola çıkılan kitabını aldım: Bir Adın Yolculuktu. İnsan sevdiğini bir yolculuk gibi gördüğünde yaşamanın acemisi olur yeniden bence. Yüreğini bir çakı gibi biler, paçalarını kıvırır ve yola düşer. Yolluk düşünmez, nasılsa yolda meyan şerbetçileri vardır. Çın çın tasları duyurur şerbet tuluğunun ışıltısının yakın olduğunu. Yolun sevdiğinedir.

Ülkü Tamer’e mektup
Paylaş

Sennur SEZER

Merhaba Ülkü Tamer,

Adıyla yola çıkılan kitabını aldım: Bir Adın Yolculuktu. İnsan sevdiğini bir yolculuk gibi gördüğünde yaşamanın acemisi olur yeniden bence. Yüreğini bir çakı gibi biler, paçalarını kıvırır ve yola düşer.  Yolluk düşünmez, nasılsa yolda meyan şerbetçileri vardır. Çın çın tasları duyurur şerbet tuluğunun ışıltısının yakın olduğunu. Yolun sevdiğinedir.

Yüreği çocuk bütün şairler gibi yolu uzatırsın boyuna. Kimi misketler keser yolunu, kimi Tepegöz. Hani Kyklop derler kitaplarda. Turuncu güvercinlerin tüylerinin ışıltısına karışır tulukların parlağı. Ayıntap düşü güpegündüz kesmiştir yolunu. “Mazmahor’un beri yani üç söğüt” türküsünü yazdığına pişman olur bir şair, rahvan at yürümez olur.

Alleben’de rakı içmek için kalburdan ancak bir avuç leblebi alan yaşamanın ustası mı yoksa? Az ilersinde Troya savaşı mıdır sürüp giden? Patroklos’un işi ne Mazmahor’da? Sirenlerin sızlanışına katılan kim? Kim taşıdı bu söylenceyi Humanız’a?

Sığırcıklar uyandığında yılanlar yeni mi uyumuş olurdu? Kısraklar o ara mı kanatlanırdı yoksa sevdalıların düşe daldıklarında mı?
Yaşamanın acemisi olmak sevdalanmanın ustası olmanın ilk koşuludur belki de.

Merhaba Ülkü Tamer,

Bir ipliği pamuk bir ipliği ipek bir kumaş dokunurdu bir zamanlar Antep’te. Senin şiirinin de bir ipliği çelik bir ipliği sırça. Mekikleri ne yaman atmışsın dokumana, bir sesi çocuk bir sesi kavga. Menzilinin bir adı yolculuksa öteki adıdır sevda.

Bir masalcının sandalyesine oturdun mu kanat açar oturduğun yer. Bir solukta düşüne ulaşırsın. Sesinde en taze sözün: “Seni seviyorum!” Bir güle seslenir gibi yalın, seslenir gibi bir güvercine... “Seni seviyorum” dedin Nesli’ye.

Sarp yamaçlardan koparılmış bir çiçeğin baş döndüren kokusuyla, ırmağın kayaya dokunuşuyla sever bir insan ötekini. Ama o sevdada, o sakınılmaz yolculukta hesap olmaz. Yolcu ustalığı kayalara rastladıkça kazanır. Gözyaşları incileşir istiridyelerde. Gemilerin dümenini koparan fırtınalarda ustalaşır sevdalı. Ama sevda yolunun yolcusunun ustası yoktur. Yeter ki “Güneşini esirgeme”.

Sevgili Ülkü,

Bir Adın Yolculuktu Islık Yayınlarınca basılmış. Kitabın sevdanın ve yaşamanın sorularını biriktirmiş. Yakamozu, denizin tuzunu ve dereyi aşan atların nal izlerini aldım dizelerden.
Senin sevdan ve şiirin şimdi penceremin önünde bir başka saksıda filizlenecek. Sevdan yeşerecek yeni mekanlarda. Senin Nesli’ye sevdanı taşıyacak rüzgar ilden ile.  
Mutlu musun Ülkü? Nesli bir küçük kuş da getirir sana,  bir bulutun kanadından...

ÖNCEKİ HABER

E-Bilet sistemi Meclis’te

SONRAKİ HABER

Yasaklı kitapların kütüphanesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...