AKP'nin İstanbul mitinginde Topbaş bir ayrıntıydı

Fatih POLAT

AKP’nin İstanbul mitingi, önceki seçimlerde olduğu gibi seçim öncesi Başbakan ve partisi için en büyük gövde gösterisiydi. Mitingin yapılacağı alana giderken, AKP’nin bayraklarıyla donatılmış pek çok belediye ve halk otobüsünün alana insan taşıması dikkati çekiyordu.  Yenikapı’daki AKP mitingini bir gazeteci gibi değil de, havasını daha iyi algılayabilmek için mitinge katılan seçmenlerden biri gibi izledim.

Miting alanına yaklaşırken oluşturulmuş birkaç stantta “Bilet alarak değil, abdest alarak girmek için, Ayasofya’nın ibadete açılması için bir imza” diye bağıran gençler, imza topluyordu. Bir başka stantta ise Erdoğan kitapları satılıyordu.

Miting alanının girişinde üst araması yapılmasını sağlamak için bölmeler yapılmıştı. Giriş bölgesinde dikkati çekenlerden biri de ‘Bayan giriş kapısı’ yazılı tabelaydı. Kadınlarla erkekler ayrı noktalardan alana alındılar.

ERDOĞAN, ATATÜRK VE TÜRK BAYRAĞI

Miting alalına, mitingin başlamasından 45 dakika önce geldim ve Başbakanın da belirtilen saate göre 2 saat geç geldiği düşünüldüğünde 3 saate yakın miting alanında kaldım. Miting alanının çevresi Atatürk, Erdoğan’ın büyük resimleri ile Türk bayrağı ve AKP bayraklarından oluşuyordu. Mitinge katılanların ellerinde 4 ayrı bayrak vardı. Beyaz, mavi ve sarı AKP bayrakları ile Türk bayrağı. Türk bayraklarından bazıları AKP bayraklarıyla birlikte çift bayrak olarak hazırlanmıştı ve öyle taşınıyordu. Ancak bunun dışında da ayrı olarak çok fazla sayıda Türk bayrağı dikkati çekiyordu. Yukarıdan çekilen görüntüde alanın kırmızı görünmesinin nedeni de buydu. Bu manzara AKP’nin YSK tarafından yasaklanan bayraklı seçim reklamı ve Başbakanın bir süredir kullandığı ‘Bu bir İstiklal savaşı’ söylemiyle çakışıyordu.

Kefen giymiş AKP’li gençler, ‘Sen rahat ol usta, yanındayız her hususta’ gibi pankartlar taşıyanlar, İstanbul’un varoşlarından gelmiş olanlar, bir Saadet Partisi mitinginde de rastlanabilecek olan çarşaflı, türbanlı, sakallı, dini kıyafetli kalabalıklara kadar geniş bir katılımcı tablosu dikkat çekiyordu alanda.

HELİKOPTER ŞOVU

Erdoğan gelmeden önce, kitleyi hazırlamak için yapılan konuşmalarda ‘montajcılar’ diye nitelenen kesime karşı dokundurmalar yapılırken, alandan, ‘onları gömeceğiz’ gibi karşılıklar veriliyordu. Kocaeli’nden geleceği duyurulan Erdoğan’ın helikopteri sanıyorum ki, 16.30’dan sonra alanın tepesinde göründü. Alanın üzerinde 5-6 tur atan Erdoğan’ın helikopteri yaklaştığında, ‘Başbakanımız sizi selamlıyor’ anonsu yapıldı ve alandakilerden el sallamaları istendi.

Bu İstanbul mitingiydi ancak, AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Kadir Topbaş, buradaki kompozisyonun içinde bir ayrıntıdan ibaretti. Erdoğan gelmeden önce çıktı ve kısa bir konuşma yaptı. Erdoğan ise, bir parti liderinden öte bir ‘toplum lideri’ havasında sunuldu. Miting alanı da buna uygun dizayn edilmişti. Erdoğan konuşmasının başında “İstanbul sizi izliyorlar” dedikten sonra, “Ama Pensilvanya’dakinin izlediği gibi değil” diye vurguladığında alandan güçlü bir destek geldi. Yanımdaki biri ‘Helal olsun sana Tayyip’ diyordu. O arada bir genç kadın da, benim de onlardan biri olduğunu düşünmenin verdiği doğallıkla ‘Nasıl ağabey tarih yazdı değil mi?​’, diye sordu.
O arada Twitter’a baktığımda alandaki katılımın abartıldığı ya da teknik numaralarla böyle yansıtıldığının iddia edildiği tweetlere rastladım. Alanın içinden, sahnenin yanına yerleştirilmiş olan perdeden kitlenin yukarıdan görüntüsü yansıtılıyordu. Yansıtılan uçsuz bucaksız görüntüyü alanın üzerinden bakıp test etmek şansımız olmadı ancak, alandan çıkış çabamı 15 dakikada ancak sonuçlandırabildiğimi söyleyebilirim. Sahneden söylendiği gibi 1.5 milyon kişi var mıdır bilemiyorum ama en az yüz binlerle ifade edilebilecek bir kalabalığın olduğu kesindi. Daha önceki birçok seçimin, miting alanlarındaki kalabalıklarla örtüşmeyen sonuçlara sahne olduğu da düşünüldüğünde katılım üzerinden net bir seçim tahmini yapmak anlamlı olmaz.

Ancak şu açık bir biçimde görülüyordu ki, bu miting, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda ortaya dökülen iddialar ve Erdoğan hakkında yayınlanan dinleme kayıtlarına karşı, Erdoğan’ın bir anlamda kendini kurtarma mitingi gibiydi. Twitter zulmünü de savunmayı ihmal etmedi.

Sonucunu hep birlikte göreceğiz.