Newroz hep özgürlüktür
Amed’in pırıl pırıl bir Newroz sabahında yine insanlar sel olup akıyor; umutların tazelendiği, yüzlerde bin bir bahar çiçeklerinin açıldığı, insan yüreğinin bembeyaz bir güvercin olup mavi göklere pır pır kanat çırptığı alana.
İsmail DİNDAR
Diyarbakır
Amed’in pırıl pırıl bir Newroz sabahında yine insanlar sel olup akıyor; umutların tazelendiği, yüzlerde bin bir bahar çiçeklerinin açıldığı, insan yüreğinin bembeyaz bir güvercin olup mavi göklere pır pır kanat çırptığı alana.
Tarihe düşülmek üzere, iki nokta üst üste ile başlayıp, ünlem işareti ile bitecek son cümlenin yazılacağı takvim sayfası, belki de bir duanın kabul olunduğu, belki coşkunun ve mutluluğun içirildiği bir şiire dönüşecek anlar, saatler bölümü.
Yüz binler yürüyorlar (mı), hayır; koşuyorlar (mı), hayır hayır, bütün başlar, yüzler, gözler, eller, ayaklar ve de yüz binlerle yürek akıyor… kangrenleşmiş kabuklu yaraların şifa bulacağı kutsal, efsanevi ziyaretgaha saygı ile selam durur gibi adeta, akıyorlar… baş döndürücü bir manzaradır kırsal toprakta rengarenk gözlerin algılayıp resmettiği…
Akıyorlar, sarılıp öpemeden ayrıldıkları kızlarına, oğullarına, sevgililerine, can yoldaşlarına kavuşacak gibi, cesetlerine sarılamadıkları, cenazelerini gömemedikleri, mezar yerlerini bilemedikleri, zamanın ve kahrolası tarihlerinin takvim yapraklarında ‘anı’ bile bilinmez olan yitirdikleri canlarına kavuşacak gibi…
Newroz, her ne kadar geniş bir coğrafyada tüm mazlum halkların efsaneleşmiş özgürlük sembolü ise de, bu Kürtler için bir tutku, yüz yıllık özgürlük mücadelesinde somutlanmış bir olgu olmakla beraber, Kürt sorununun çözümünün somutlaşarak sonuca evrildiği ve bunun da ‘barış süreci’ olarak tanımlanmış olmasının yanı sıra tüm Türkiye ve siyasi yapılar için önemli bir dönemeç olan yerel seçimlerin arifesine denk gelmiş olması; iki bin on dört yılının Amed Newroz’u kuşkusuz başta Kürtler olmak üzere herkes için önemli bir gündü.
Dolayısıyla, Kürtler özgürlük mücadelesinde gelmiş oldukları noktada, siyasi, ulusal talepleriyle Newroz Alanını karnavallaştırırken, kuşkusuz yediden yetmişe her Kürt’ün bilince çıkardığı yegane gerçek: Özgürlüktür. Özgürlük; Kürt ulusunun kendi coğrafyasında her anlamıyla özgür bir iradeye kavuşmasıdır. Kuşkusuz bu da en yalın ve ivedi anlamıyla, milyonlarca Kürt’ün gönül verdiği ve iradeleştirdiği, önderim dediği, Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüyle anlamlanabilecektir. Bundan dolayıdır ki milyonların özgürleştirdiği alan baştan sona dosta düşmana bu mesajı açık bir şekilde verecek şekilde şekillendi.
Platformun en üstünde, yazılı cümle, aslında günün önemini de, anlamını da, ve en önemlisi de mesajında yüksek bir perdeden seslendiriliyordu: “Serokatiya azad, Kurdistana azad.”(*)
Bundandır ki alandaki herkes merakla İmralı’dan verilecek mesajı beklerken, kendi mesajını çoktan vermiş oluyordu.
İmralı’dan gelen mesajda, barışta ısrar etmekle beraber, Kürt’ün tarihinde yaşamış olduğu envai çeşit ihanet ve hilelere dikkat çekercesine, sürecin sağlıklı işleyişi ve devamı için yasal güvencelerin gerekliliğinin açıklanması, barışın savaştan daha zor olduğu vurgusuyla beraber bunun için gerekli olan cesaret e iradenin tüm dünyaya beyan edilmesi, Kürt sorununun kolay çözülecek bir problem olmadığını, yüz binlerin bugün , Amed’den, Newroz Alanı’ndan vermiş olduğu irade beyannamesi de, Kürtlerin artık esaretin hiçbir şeklini kabul etmeyeceğini, ne pahasına olursa olsun özgürlük sevdasından vazgeçmeyeceğini göstermiştir.
Dün de, bugün de, yarın da; Newroz’un adı hep özgürlük olacak…
(*) Özgür Önderlik, Özgür Kürdistan