06 Mart 2014 06:00

Kimden gelirse gelsin talana karşı duracağız

Hevsel Bahçeleri’nde doğa katliamına karşı mücadele edenler arasında bulunan Mezopotamya Ekoloji Hareketi Üyeleri Bişar İçli ve Güner Yalnıç’la Dicle Vadisi ve Hevsel’de yapılmak istenenleri, Diyarbakır’ı kuşatmaya başlayan doğa talanının nedenlerini, Kırklar Dağı başta olmak üzere kimi bölgelerde yapılaşmanın BDP’li belediyenin onayıyla yapıldığı eleştirilerini bundan sonra ne olacağını konuştuk.

Kimden gelirse gelsin talana karşı duracağız
Paylaş

Cumhur DAŞ
Diyarbakır


Hevsel Bahçeleri’nin yapılaşmaya açılmak istenmesini ve Dicle Vadisi’ndeki ağaç katliamını protesto eylemleri sürerken, hem bölgeye TOKİ eliyle konutlar dikileceğini gösteren belgeler ortaya çıkıyor hem de yetkililerden ‘yapılaşma olmayacak’ açıklamaları geliyor. Hevsel Bahçeleri’nde doğa katliamına karşı aktif olarak mücadele edenler arasında bulunan Mezopotamya Ekoloji Hareketi Üyeleri Bişar İçli (Ekoloji Derneği üyesi) ve Güner Yalnıç’la (Ağaçlandırma Derneği Başkanı) Dicle Vadisi ve Hevsel’de yapılmak istenenleri, Diyarbakır’ı kuşatmaya başlayan doğa talanının nedenlerini, Kırklar Dağı başta olmak üzere kimi bölgelerde yapılaşmanın BDP’li belediyenin onayıyla yapıldığı eleştirilerini bundan sonra ne olacağını konuştuk.

Yetkililer ‘yapılaşmaya açılmayacak’ diyor fakat 7000 civarında ağaç kesildi ve kesilmeye de devam edileceği belirtiliyor. Hevsel’de yapılmak istenen ne?

Güner Yalnıç: Zaten önceden yapılan barajlarla Dicle yeterince tahrip edildi. Dicle Barajı, Kral Kızı Barajı, Deve Geçiti Barajı Dicle Nehri’nin sularını büyük ölçüde azaltmış durumda. Bu da Dicle’nin nehir statüsünden çıkartılmasına neden oldu. Şimdi Dicle ‘Kıyı Şeridi Kanunu’ uygulanmasından muaf tutuluyor. Dicle şu anda literatürde nehir ya da dere olarak değil ‘belirsiz su’ olarak geçiyor. Bu yetmiyormuş gibi yanlış tarım uygulamaları var. Pamuk tarlarından dolayı su kirletiliyor. Kum ocaklarının nedeniyle balık türleri azaldı. Bununla birlikte üç tane HES yapılması gündemde.
Bişar İçli: Hevsel Bahçeleri’nide kapsayan Dicle Vadisi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından konut rezerv alanı ilan edildi. Öte yandan Dicle Nehri üzerinde HES’ler kurulacak. Ve son olarak yaşanan ağaç kıyımı. Bu gelişmelerin hepsi birbirine bağlı. Rezerv alanı ilan edilmesi oradaki yapılaşmanın önünü açan bir karar. Bu açıdan TOKİ’nin, Valiliğin, üniversitenin açıklamaları tatmin edici değil. Buranın rant alanına dönüştürmek istendiği net. 8 bin yıllık tarihi olan bir yer rezerv alanı ilan edilerek, ağaçlar kesilerek, HES’ler kurularak talan edilmek isteniyor.

‘Belirsiz su’ tanımı ne anlama geliyor?
Güner Yalnıç:
Normalde kıyı kanununa göre nehirlere 200 metreye kadar hiçbir şekilde müdahale edilemez. 200 metreden sonra kademeli olarak çeşitli şeyler yapılabiliyor. Dicle’de artık bu koruma olmadığı için her türlü talana açık oluyor. Yani Dicle nehir statüsünde olsaydı üniversite orada ağaç kesemeyecekti. Ayrıca şimdi üniversite ya da TOKİ istediği yere inşaat yapabilecek.

Üniversite de TOKİ de burada yapılaşma olmayacağını söyledi...
Güner Yalnıç:
Bu açıklamaların sebebi gösterilen tepkiler. Aynı bakanlık o bölgede yapılacak yapılar için 9.5 metre yükseklik vermiş. Bu oraya 9.5 m yükseklikte villa yapılacağı anlamına geliyor. Öte yandan üniversite yönetimi ‘Bataklığı kurutuyoruz’ diyor. Ancak üniversite daha önce de kendi arazisindeki ağaçları keserek müteahhide kat karşılığında verdi. Üniversite oradaki ağaçları kesiyor, belli yerlere dolgu yapacak. Sonra kendi yandaşlarına kafe, balık restorantı olarak verecek. Manzarası güzel olan yerlere de villa yapacaklar.

Biz şimdi sesimizi kessek 3 ay sonra oraya villayı dikerler. Şimdi iktidar ‘Oraya konut koymayacağım’ diyor. Ama iktidar bugüne kadar yapmayacağım dediği binlerce şeyi yaptı. Biz arkamızı döndüğümüz gün yapacaklar.

Hevsel’de eylem devam ediyor. Bundan sonraki sürece ilişkin öngörünüz nedir?
Bişar İçli:
Bütün bu projeler netlik kazanmadan eylemlerimiz bitmez. Bizim için mesele doğanın bütünüdür. Ağaç kıyımı bu meselenin bir parçası. Tüm kararlar geri alınana kadar eylemler sürecek. Ciddi bir doğa savaşı başladı. Bu kent yıllarca büyük travmalar yaşadı. Bu toplum yıllarca kendi hayatlarının peşine düştü. Şimdi silahların susmasıyla fırsatçılık yapılıp doğa savaşına dönüştürmesinler. Bu halk bunu yemez.
Güner Yalnıç: Dicle Nehri ve Dicle Vadisi bugüne kadar yeterince tahrip edildi. Bugün bu tahribatı önleyecek önlemler almak gerekiyor. Her şeyden önce Bakanlığın Dicle Vadisi projesini tamamen iptal etmesi gerekiyor. Kimse bizi ötekileştirmesin. Biz doğanın sahibiyiz. Diyarbakır’ın, Kürdistan’ın, Türkiye’nin, dünyanın doğasının sahibiyiz. Biz asla doğayı savunmada, talanın önünde durmada öteki değiliz. Ne devlet ne belediye ne de talan yapmayı düşünen bir güç bizi ötekileştiremez. Biz bu doğanın koruyucularıyız.


‘BELEDİYENİN YANLIŞLARI NEDENİYLE YENİ TALANI GÖRMEZDEN GELEMEYİZ’

Altan Tan da ‘Konut Rezerv Alanı’ ilanının yapılaşma anlamına gelmediğini söyledi...
Bişar İçli:
Olaya müteahhit zihniyetiyle yaklaşılmamalı. Altan Tan seçilmiş bir vekil saygı duyarız. Ama mesele evrak değil. Biz hükümetin çok evrakını gördük. Gelip ağaçların nasıl kesildiğini gözleriyle görsün. O zaman buradaki duyguyu anlayacaktır. Ben müteahhit değilim, müteahhit bakış açım yok. Müteahhite de güvenmem.

Altan Tan, Kırklar Dağı’ndaki konutlara belediyenin ruhsat vermesini de eleştirdi?
Güner Yalnıç:
Bugüne kadar yapılan yanlışlar nedeniyle, önümüzdeki talanları görmemezden gelemeyiz. Kırklar Dağı’ndaki durumu ve kum ocaklarını biz de eleştiriyoruz. Kim talana izin veriyorsa onun karşısında duracağız. Merkezi hükümet ya da yerel yönetim olsun bu bizim için fark etmez.
Bişar İçli: Biz Ekoloji Hareketi olarak Kürdistan’ın doğa tahribat kimliğini çıkarıyoruz. Diyarbakır’a özgü 11 tane tahribat var. Bunun içinde Kırklar Dağı ve kum ocakları da var. Kırklar Dağı’na konut yapmak elbette yanlış. Bizim de karşı olduğumuz, eleştirdiğimiz bir şey. Kırklar Dağı meselesi kolay kolay kapanmaz. Bu hatadan dönülmesi için çalışıyoruz. Ama mevcut olanı da korumalıyız. Kırklar Dağın’da ki hatadan kaynaklı Hevsel’i görmezden gelemeyiz.


SİLAHLAR SUSTU KAPİTALİST TALAN HIZLANDI

Diyarbakır’ın böylesine bir doğa talanı manzarasıyla karşılaşmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Güner Yalnıç:
Bu coğrafyadaki talan çözüm süreciyle hızlandı. Barış süreciyle beraber kapitalistlerin Kürdistan’da önleri açıldı. Önce Bingöl’de ormanlar talan edildi. Gerillaların geri çekilmesiyle o alana girdiler. Bu rahatlıkla kapitalizim tüm kollardan saldırmaya başladı. İnşaatıyla, HES’iyle, kaya gazıyla, ağaç kesimiyle bu bölgeye dadandı. Bu bölgede ne kadar yer altı ve yer üstü kaynağı varsa hepsini sömürme mantığıyla geliyorlar. Bir yere HES yapıyorlar, oraya müdahale ediyoruz. Bakıyoruz diğer yerde ağaç kesmişler. Diyarbakır’da da sadece Dicle Vadisi değil, Kent Ormanı ve şehir stadı da ranta açılıyor. Ama halk bu talana izin vermeyecek.

Şehir Stadı’yla ilgili son durum nedir?
Bişar İçli:
Türk Telekom Arena 120 dönüm arazi üzerine kurulmuş 58 bin kişi kapasiteli bir stat. Kent Ormanı’nda yapılması planlanan stat 317 dönüm arazi üzerine 33 bin kişi kapasiteyle kuruluyor. Türk Telekom Arenanın 2.5 katı büyüklükte bir alan. Bu nasıl çelişki. Eski stat alanı AVM’ye dönüştürülmek isteniyor. Yeni stat alnının etrafı da yapılaşmaya açılıyor. Bu yerler birilerine peşkeş çekilecek.
 

ÖNCEKİ HABER

Tapeye ne hacet; Okmeydanı halkı gerçeği biliyordu!

SONRAKİ HABER

Bu fotoğrafı Kadir Topbaş’a gösterin!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...