04 Şubat 2014 08:01

HDP, yeni demlenmiş çay gibi

İlk kez seçime girecek olan Halkların Demokratik Partisi’ni (HDP), onu destekleyenlere sorduk: Neden HDP, ne bekliyorsunuz, ne istiyorsunuz, ne yapacaksınız? HDP’liler; seçimler öncesi yapılması gerekenleri umutla anlatırken; HDP’yi de yeni demlenmiş çaya benzettiler.

HDP, yeni demlenmiş çay gibi
Paylaş

Tuba GÜNGÖR
İstanbul


Seçimlere iki ay kadar bir süre kaldı. Her yer seçim afişleri, dövizleri ve bayraklarıyla donatıldı. Biz de seçime bu kadar kısa bir süre kala halkın nabzını tutmak için sokağa çıktık. Çıkarken özellikle belli bölgeler seçtik. İlk defa yerel seçime girecek olan ve herkesin yeni bir ses yeni bir nefes dediği Halkların Demokratik Partisi (HDP) için neler düşündüklerini ve neden HDP’yi desteklediklerini konuştuk. Eğitimcisinden öğrencisine, ev hanımından esnafına, dernek kuranlardan sağlık alanında çalışanına kadar neden HDP dediklerini sorduk. Sohbet ettiğimiz herkes HDP’yi yeni demlenmiş bir çaya benzetirken, umut ve heyecanla anlatıyorlar HDP’yi.

İYİ BİR ÇIKIŞ ZAMANI!
Bahçelievler’de sokakta kalabalığın içerisinde dolaşırken duyduk ki dikiş makineleri yedek parçaları ve iplik satışı yapan Faysal Arı HDP’yi destekliyormuş. Düştük yola sorarak bulduk Faysal Arı’nın daha önceden küçük tekstil atölyesi olan dükkanını. 8 yıldır burada çalışan ve evli üç çocuk babası olan Arı anlatmaya başlıyor ekonomik sıkıntılara rağmen nasıl esnaflık yapmaya çalıştığını. Ekonomik sıkıntılar yerel seçimler derken ilk defa yerel seçimlere girecek olan HDP’ye geldi çattı söz. Arı, neden HDP dediğini ise şöyle aktarıyor bize: “Türk, Kürt, Arap, Laz gibi sadece ırkından kaynaklı sorun yaşayanların değil, problem yaşayan sorun yaşayan insanların kendini ifade edebileceği bir parti olduğuna inanıyorum.” Coşkulu ve umutlu bir şekilde HDP’nin iyi bir çıkış yapacağını söyleyen Arı, “HDP esnaflarla birebir diyalog halinde olmalı. Çünkü esnaflar halkın nabzını tutabilen bir kesim” diyor.

SOL GÖSTERİP SAĞ VURDULAR
Sokakta dolaşırken ince ince doğranan etler dikkatimizi çekiyor ve Bahçelievler’i tanıyan ve bizi bu arada eşlik eden Nejat hocama soruyorum: “Burayı çalıştıranlar ne düşünüyor HDP hakkında” diye. Nejat hocamın çalıştıranların daha önce CHP’yi desteklediğini ve şimdi ise HDP’yi desteklediklerini söylemesi dikkatimi çekiyor ve kendimi içeride bulmamda yeterli oluyor. Kasaplık yapan ve otuz yıla yakın Bahçelievler’de oturduğunu söyleyen Yılmaz Erdoğan, çok umutlu görünmüyor yerel seçimlerden, “Pek bir şey değişeceğini zannetmiyorum” diyor. Ancak hemen ardından yine de bu yerel seçimlerde bazı şeylerin değişeceğine inandığını söylüyor ve ekliyor: “Özellikle oy veren insanların artık tercihleri değişmeye başladı. Ben şahsen HDP’ye oy vermeyi düşünüyorum. Bunun da sebebi artık sol gösterip sağ çarpılmasından bıktık. İnsana birazcık insan değeri veren parti varsa bu da herhalde HDP’dir.”

İNSANA, ÇEVREYE VE DOĞAYA YATIRIM
Bir başka esnafımız yirmi yıldır matbaacılık yapan Ali Haydar Çavuş, 99 yılından beri Bahçelievler’de yaşadığını anlatarak başlıyor konuşmasına. Matbaa makinelerinin o ritmik sesinin ve kağıt kokusunun içinde yaptığımız kısa sohbetimize makine sesleri de karışıyor. Türkiye’deki yerel yönetimler politikasını beğenmediğini söyleyen Çavuş, genellikle ranta yönelik olmasını eleştiriyor. “Herkes kendi cebini, kendi partisini, kendi kasasını doldurmakla meşgul” diyen Çavuş, 17 Aralık’taki yolsuzluk ve rüşvet skandalına da değiniyor. Hangi partiyi desteklediğini sorduğumuz Çavuş ısrarla kimi ve hangi partiyi destekleyeceğini söylemek istemiyor ancak destekleyebileceği partiyi ise şöyle tarif ediyor: “Sıkıntılarımız çok ciddi boyutta kentsel dönüşümünde dayatmış olduğu rantla birlikte insanların cebindeki soyulmaya çalışılıyor. Çevreye daha duyarlı yeşil bir kent istiyoruz. İnsana, çevreye, doğaya, çocuklara yatırım yapılmasını istiyoruz.”

KALDIRIMLAR YAPBOZA DÖNDÜ
Gün boyu dolaştığımız için acıkıyoruz. Nerede yemek yiyebileceğimizi düşünürken sekiz yıldır bu semtte oturan ve çocukluğundan beri lokantalarda çalışan Emir Cemal Türkan’ın küçük, dört beş tane masası bulunan lokantasında buluyoruz kendimizi. Yemek yerken bir yandan da sohbet ettiğimiz Türkan’ın da BDP’li olduğunu ve bu yerel seçimlerde HDP’ye oy vereceğini öğreniyoruz. Şu an var olan Bahçelievler Belediyesinin herhangi bir çalışması olmamasından yakınıyor Türkan. “Yolsuzluklar almış başını gidiyor” diyen Türkan, belediyenin kendi yandaşlarına verdiği ihalelerden kaynaklı kaldırımların yapboza döndüğünden dem vuruyor.

AKP VE CHP’Yİ DENEYİP GÖRDÜK
ESNAFLARLA ve çevredekilerle sohbet ederken üç ay önce kurulan ve hemen hemen bütün üyelerinin HDP’yi destekleyen bir dernek olduğunu öğreniyoruz. DİGOR Kalkınma ve Dayanışma Derneğinin, başkanıyla kapıda karşılaşıyoruz. Neden dernek kurmak ihtiyacı hissettiklerini sorduğumuz Özatis, amaçlarının insanları bir araya getirmek ve birleştirmek olduğunu söylüyor. Özatiz, “Yerel seçimlerde dernek olarak hangi partiyi desteklemeyi düşünüyorsunuz?​” dediğimizde, yıllardır AKP ve CHP gibi Türkiye’nin iki büyük partisi olduğunu ve bunları deneyip gördüklerini söyleyerek, yeni oluşan bir partiye HDP’ye destek vereceklerini belirtiyor.
Derneğin Kurucu Üyesi Casim Yücel ise neden HDP’yi desteklediklerini şöyle anlatmaya başlıyor: “Ezilenin yanında olan bir çatı partisi. Sayın Sırrı Süreyya Önder de bize ön ayak oluyor. Gezi olayı da buna bir örnektir.” HDP’den bazı talepleri olduğunu da belirten Yücel,  tersanede çalışırken kaza sonucu ölen arkadaşlarını hatırlatarak, çalışanların koşullarının iyileştirilmesini istiyor.
Dernek üyesi olan Seyithan Bozyel oylarını Sırrı Süreyya Önder’e vereceklerini söylüyor ve ekliyor: “Her zaman partimiz için çalışacağız.”
Dernek üyelerinden Abdurrahman Özatis ise HDP’ye oy verme sebebini şöyle açıklıyor: “Ezilen insanların hepsini kucakladığı ve insanları seçmediği için HDP’yi destekliyoruz.”

HÜKÜMETİN SAĞLIK POLİTİKALARI İNSANI HASTA EDER
YAVAŞ yavaş günün kararmasıyla birlikte gazeteye dönmek için metroya yöneliyoruz. Bu arada sağlık iş kolunda çalışan Kahraman Keskin’le karşılaşıyoruz. Öncelikli olarak sağlık politikalarını konuşmak istediğimiz Keskin bu konudan o kadar ağzı yanmış olacak ki, bu konunun o kadar kısa olmadığını ve ayaküstü konuşulamayacağını söylüyor. Ancak kısa da olsa bahsedeceğini de belirten Keskin başlıyor anlatmaya: “Hizmeti sunan açısından hekimi, hemşiresi ve hastanede çalışanları açısından en büyük sorun ücret ve mekan güvenliğinin kalmaması. AKP performans kriterleriyle ücret ve mekan güvenliğini yok etti.” “Sizce nasıl bir belediyecilik anlayışı olmalı?​” diye sorduğumuzda ise Keskin şu yanıtı veriyor: “Ranta, kayırmaya, yandaşa değil de bütün halka eşit bir şekilde hizmetin ulaştırıldığı, insanlara mezhep, din, dil, ırk ayrımı yapmadan eşit hizmetin ulaştırılabildiği bir belediyecilik.”

KADINLARIN OYU SIRRI SÜREYYA ÖNDER’E
KADINLARIMIZ. Onlar da çok umutlu HDP’den. Bize evinin kapılarını açan 25 yıldır evli ve iki çocuk annesi Meliha Kırıcı, bizi evinin küçük mutfağında ağırlıyor. İki çocuğu da şehir dışında okuduğu için sadece eşiyle birlikte kaldıklarını söyleyen Kırıcı, iki kişi kalmalarına rağmen gelen faturaların yüksekliğinden şikayetçi. Kırıcı, “Halkın suyuna para ödüyoruz” diyor. Ülkedeki pahalılıktan da yakınan Kırıcı, “Kadınların bu dünyada sıkıntısı bitmez” diyerek bitiriyor konuşmasını.
Sokakta komşularıyla ayaküstü sohbet ederken yakaladığımız iki çocuk annesi Fatma Aydoğdu ev hanımı olduğunu söylüyor. “Çalışmayı düşünmediniz mi?​” diye sorduğumuz Aydoğdu’nun cevabı aslında bizi hiç de şaşırtmıyor. Aydoğdu, çalışmayı düşündüğünü ancak çocukları kreşe vermek zorunda olduğunu ve bunun içinde yeterli gelirlerinin olmadığının altını çiziyor. Kadınları “Sen kadınsın otur evinde” diye dışlamayan ve seçime birçok kadın adayla giren tek partinin HDP olduğunu söyleyen Aydoğdu, ise oyunun Sırrı Süreyya Önder’e olduğunu belirtiyor.

YENİ DEMLENMİŞ ÇAYIN DUMANINDA HDP’Yİ KONUŞMAK
“BAHÇELİEVLER’de sokak sokak dolaşıp da bir kahvehaneye uğramadan olmaz” diyerek girdik küçük bir kahvehaneye. Yeni demlenmiş çayın kokusuyla başladık buradaki sohbetimize. Otuz yıldır ticaretle uğraştığını vurgulayan Efkan Gündoğdu, “İnşallah bu sefer halkımız artık bilinçlendi” diyerek başlıyor konuşmasına. Herkesin elini vicdanına koyup çalışması gerektiğini söyleyen Gündoğdu, “Bizim partimiz mücadele ederek birçok şey yapacak” diyor HDP için.
İşsiz olduğunu belirten Nemci Çiftçi, ise HDP’nin bireyler değil halk için bir şeyler yapacağına inandığını söylüyor ve oyunun HDP’ye olduğunu da vurguluyor.

KÖYDE DE MERKEZDE DE AYNI EĞİTİM!
EĞİTİMCİ ve bir öğrenciyle Türkiye’deki eğitim sistemini ve siyasi partilerden eğitim adına taleplerinin ne olduğunu sorduk. Diyarbakırlı olduğunu belirten Serkan Demiroğlu, Türkiye’nin son dönemlerde çok kritik bir süreçten geçtiğini söyleyerek başlıyor konuşmasına. Hükümetin son dönemlerde yaşadığı 17 Aralık operasyonu ve dershane tartışmalarına değinen Demiroğlu, AKP Hükümetinin artık ülkenin ihtiyaçlarına cevap vermediğini vurguluyor. Demiroğlu, İstanbul’da Sırrı Süreyya Önder’i ve diğer HDP adaylarını desteklediğini belirtiyor.
İngilizce öğretmeni olduğunu ve atanalı henüz bir yıl olduğunu üzerine basarak vurgulayan Güneş Akdeniz, bu bir yıl içerisinde eğitim sisteminde birçok aksaklık gördüğünü söylüyor. Akdeniz, HDP’nin eğitim sistemi için neler yapması gerektiğini ise şöyle aktarıyor: “Öncelikle sınıf farkının ortadan kaldırılması lazım. Yani köy okuluna da aynı eğitimin, merkezi bir okula da aynı eğitimin verilmesi gerekiyor. Özellikle bazı bölgelerde insanların kendi ana dilinde eğitim alması gerekiyor.”
Nevşehir Üniversitesinde turizm ve rehberlik bölümü öğrencisi olan Ezgi Kırıcı’yı ise evinde rahatsız ediyoruz. Dördüncü sınıf öğrencisi olduğunu ve yurtlarda yeterli kapasite olmadığı için evde kalmak zorunda kaldığını anlatan Kırıcı, normal bir aileden 200 -300 lira daha fazla kira ödediklerini söylüyor. Ülkede eşitlik, özgürlük ve barışın sağlanması gerektiğine vurgu yapan Kırıcı, HDP’yi desteklediğini söylemekten de kaçınmıyor. Türkiye’de büyük bir eğitim sorunu olduğunu söyleyen Kırıcı, ana dilinde eğitim sorununun çözülmesini istiyor. Üniversite öğrencilerinin mezun olduktan sonra iş bulamamasından da yakınan Kırıcı, işsizliğin çözülmesi gerektiğini belirtiyor. 

ÖNCEKİ HABER

Çocuklar eğitimin dışına itiliyor

SONRAKİ HABER

SGK’den patronlara 4.8 Milyar TL kıyak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa