06 Ocak 2014 18:44

Düğümü çözecek işçi kadınlar

Kocaman bir işçi havzasının hemen yakınında, fabrika bacalarının dumanının az ötesinde kurulu bir mahalle olan Esenyalı’da Ekmek ve Gül okurlarının her aşamasını takip ettiği Kadın Dayanışma Derneği, işçi kadınların da derneği aynı zamanda. Derneğin etkinliklerine katılan işçi kadınlar bu sefer bizzat kendi yaşadıkları sorunlar için buluştu.

Düğümü çözecek işçi kadınlar
Paylaş

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği

Kocaman bir işçi havzasının hemen yakınında, fabrika bacalarının dumanının az ötesinde kurulu bir mahalle olan Esenyalı’da Ekmek ve Gül okurlarının her aşamasını takip ettiği Kadın Dayanışma Derneği, işçi kadınların da derneği aynı zamanda. Derneğin etkinliklerine katılan işçi kadınlar bu sefer bizzat kendi yaşadıkları sorunlar için buluştu. Tuzla Organize Sanayi bölgesinde çalışan işçi kadınlar iş çıkışı yorgun yüzlerinde güzel gülümsemelerle selamlaşıp eve geç kalmama telaşıyla hızla başladılar sohbete. Mesaileri uzadığı için belirlenen saatte gelemeyen işçileri beklerken laf lafı açıyordu. Bir tekstil fabrikasından buluşmaya katılan genç bir kadın işçi kıpır kıpır yerinde, meğer evdekiler o saatte mesaide olmadığını bildiği için eve gidince ne hesap vereceğinin derdine düşmüş, kaygısı ondan. Hepsi biliyor bu kaygının ağırlığını, üstelemeden uğurluyorlar arkadaşlarını.  

Masanın üstünde zeytin, peynir, börek. Çayın demi tam kıvamında, onca yorgunluktan sonra ne kadar tatlı geldiğini anlatıyor hepsi. Dernek başkanı Adile Doğan da eski bir işçi. Muhabbeti odaklıyor kısa bir girişle. Uzun zamandır işçi kurultaylarında, toplantılarda, dernek için yaptıkları buluşmalarda işçi kadınların anlattığı sorunları sıralıyor; uzun mesai saatleri, düşük ücretler, zorunlu mesailer, aşağılamalar, çocuk bakımı için işçi kadınlara hiçbir olanağın sunulmaması ve daha pek çok şey...

Meselenin düğüm noktası bunların nasıl son bulacağı. Adile derneklerini adres gösteriyor, niyetlerinin işçi kadınların dayanışması ve örgütlenmesi için onları dernekle buluşturmak olduğunu, bu toplantıdaki kadınlarla beraber bunu mümkün kılmak için ne yapacaklarına birlikte karar vermek olduğunu anlatıyor. Toplantıya gelen işçi kadınlar arasında sendikalı işçiler de var, sendikal örgütlenme için çalışma yürüten ve sendikasız işçiler de var. Hepsi en önemli sorun olarak neyi gördüklerini anlatıyor.

Siensi Fabrikası’nda çalışan Sevim, “kreş” diyor en büyük sorun olarak. “Birçok kadın arkadaşımız çocuklarını bırakacak bir yer bulamıyorlar, 803 lira ücrete çalışıyoruz, kira faturalar derken elimizde kuruş kalmıyor. Bence dernek olarak bu sorunu gündem edersek sesimize ses vermeyen kadın kalmaz” diyor. “Birbirine karşı güvensizlik en büyük sorun” diyor bir başka kadın. İki aydır işyerinde sendikalaşma çabası sürdüren bu kadın işçi 12 Eylül referandumunda işçilere “iki sendikaya üye olabileceksiniz” diye demokrasi satanları utandırırcasına anlatıyor ne kadar zor bir süreçten geçtiklerini. Günde 10-11 saat çalışan, karşılığında sadece asgari ücret alabilen işçilerin düzenli mesai saati ve insanca bir ücret için sendikalaşmayı tartıştıklarını anlatırken biraz kaygılı. Kimi işçi arkadaşlarının sendikalaşmak konusunda çekincelerini anlatıyor. “Bizim birbirimize güvenimizi de kırmışlar. Herkes bir başkasının önce işin içine girmesini bekliyor” diyor. Sendikalaşma mücadelesini zorluklarla kazanmış bir fabrikadan başka bir kadın giriyor araya: “Her yerde öyle olur, ama bir elin nesi var iki elin sesi var diye diye ikna ediyor işçi birbirini. Örgütlenince de bitmiyor iş, sonra bir de sendikaya karşı mücadele etmeye başlıyorsun” diyor. Bir diğeri hala güvensiz mesai arkadaşlarına; “Ben köleyim diyorum iş arkadaşıma, bana diyor ki ‘lüks içinde yaşıyorsunuz’. Düşünün ki bir işçi patronu savunuyor. O hale getirilmişiz”.

DERNEK BANA GÜÇ VERECEK

Bir kozmetik fabrikasında taşeron çalışan genç bir kadın anlatıyor kölelik ne demek; “günde 10-12 saat çalışıyoruz, 26 gün ödeniyordu sigortamız. Mücadele ettik taşeronu kaldırdık. Şu an kadrolu çalışıyoruz. Ama sorun biter mi? Ben 10 aydır işyerinde ağzıma bir lokma yemek koymuyorum çünkü çok kötü. 15 dakika çay molasını burnumuzdan getirirler. Esnek çalışma diye müjdeledikleri çalışmayı yaşıyoruz bizzat, esnek demek angarya demek, net. Bu durum değişsin istiyoruz ama pek mümkün görünmüyor. Kadın derneğiyle yeni tanıştım, buraya gelip giderek umudum artar diyorum”.

Umut şimdiden artmış durumda oysa ki, herkes çok mutlu ayrılıyor toplantıdan, bir sonraki toplantının tarihi belirleniyor, herkes başka hangi kadını toplantıya çağırabileceğini konuşuyor. 19 Ocak’ta yine dernekte buluşacak işçi kadınlar, bu sefer daha kalabalık olmak niyetleri.

Akşamın karanlığında yan yana yürüyor kadınlar. Gülücüklerini saklamadan...

SENDİKALAR NEREDE?

Bu kadar sorunun çözümünde sendikalar nerede duruyor sorusuna verilen muhtelif cevaplar var. Kimi hiç sendikalı bir işyerinde çalışmamış, kimisi sendikalaşma mücadelesi verdikten sonra bir de sendikaya karşı mücadele vermek zorunda kalmış. Kimisi hala mesai arkadaşlarını ikna etme çabasında.

İçlerinden biri uzun yıllardır pek çok fabrikalarda işçilik yapmış, sendikalı işyeri de görmüş, sendikasız işyeri de. Türk-İş’e çok öfkeli. “İşçinin yanındaymış gibi bir dolu söz söyler, müdahale zamanı gelince ortadan kaybolur. Kıdem tazminatı ortadan kaldırılıyor, sesi çıkmıyor. Yolsuzluk almış başını girmiş, çıtı çıkmıyor. Kafaları önde geziyorlar anca” diyor.
Sendikalaştıktan sonra atanmış işyeri temsilcilerine karşı kendi temsilcilerini seçmek için verdikleri mücadeleden ne kadar çok şey öğrendiklerini anlatan da var, ne olursa olsun sendika iyidir diyen de. Hepsinin ortak fikri ise ne bu çalışma koşulları ne de bu sendikalar böyle gitmeyecek.

ÜSTÜ KAPATILMADAN...

Bu kadar kadın biraraya gelir de yolsuzluk tartışılmaz mı? Konuştukça öfke katsayısı artıyor. Rimaks’ta çalışan bir kadın işçi toplantının yapılma amacına uygun bir biçimde bağlıyor tartışmayı: “işçinin sendikası ülke sorunlarından bu kadar uzak olursa olacağı bu. Memlekette yolsuzluk operasyonları takışılırken bu konuda sendikamızın söz söylemeyişi gerçekten düşündürücü. Ayakkabı kutularında saklanan paralar bizim alınterimiz, çocuklarımızın geleceği. Asgari ücrete üç kuruşluk zammı ekonomik sıkıntı nedeni görenlere sormak lazım, bu milyar dolarları iç etmeniz kimin sıkıntısı? Bu meselenin üstü kapatılmadan mutlaka daha güçlü sesler çıkarmamız gerekir. Bence derneğimiz bunu gündemine almalı”. Dernek başkanı Adile de sözü buradan alıyor. “100 bin işçinin çalıştığı organize sanayi bölgesinde kurulan bir kadın derneği olarak elbette ki kadın işçilerin derneğimizin çatısı altında buluşmasını sağlamak en önemli görevimiz”.

ÖNCEKİ HABER

Ford işçisi kadınlara bir dokunduk bin ah işittik

SONRAKİ HABER

Öğrenciler, yemek zammını protesto etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...