03 Ocak 2014 08:52

Yeni Osmanlıcılığın akıncı gücü: İHH

Yargı ve emniyet alanında süren satranç, yeni Osmanlıcılığın akıncı güçleri diye tabir edebileceğimiz dernek ve vakıfları da kapsayacak şekilde genişliyor. İHH, son dönemde Gülen Cemaati ile AKP arasında taraf olan bir yapı olarak dikkat çekiyor.

Yeni Osmanlıcılığın akıncı gücü: İHH
Paylaş

İlyas COŞKUN

İHH hakkında son çıkan iddialar, iktidar klikleri arasındaki çatışmayı yakından takip edenlerin aslında beklediği bir gelişmeydi. Buna göre önceki gece Hatay’da, Suriye’ye insani yardım götüren bir TIR durdurulmuş ve içinde askeri malzemeler ele geçirilmişti. TIR’da MİT görevlisinin de olduğu ve aramayı engellemeye çalıştığı iddia edildi. Üstelik bu TIR’ın AKP’ye yakınlığıyla bilinen İnsani Yardım Vakfına (İHH) ait olduğu ileri sürüldü. İHH hızla bu iddiayı yalanladı ve iddiaları ‘17 Aralık operasyonuna’ bağladı.
Yargı ve emniyet alanında süren satranç, iktidarın Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da sürdürdüğü politikaların pratik uygulayıcısı olan, adeta yeni Osmanlıcılığın akıncı güçleri diye tabir edebileceğimiz dernek ve vakıfları da kapsayacak şekilde genişliyor. İHH, son dönemde Gülen Cemaati ile AKP arasında taraf olan bir yapı olarak dikkat çekiyor. Bu nedenle son gelişmelerin ışığında, özellikle Suriye’de yaptığı çalışmalar ve iktidardan gördüğü destek nedeniyle üzerine konuşulması gereken bir kurum oluyor.
Geçtiğimiz aylarda uyuşturucu için aranılan bir TIR’da Suriye’ye götürüldüğü tahmin edilen roketlerin yakalandığını hatırlıyoruz . Son gelişme olarak yine Suriye’ye ‘insani yardım’ kampanyalarının aktif örgütleyicisi olan İHH’ye ait olduğu ileri sürülen bir kamyonda silahların yakalandığı iddiası, AKP’nin Suriye politikasına olan direncin somut göstergesi olarak masada duruyor.
Ancak bu direnç, iktidar sahipleri arasındaki emperyal politikalara bir itirazın sonucu değil, bilakis bu politikaların mevcut işleyiş tarzına bir itiraz olarak karşımıza çıkıyor. Daha somut olarak söylersek Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu ikilisinin başını çektiği dış politikaya yönelik direncin sonucudur. Cengiz Çandar’ın 27 Aralık’taki köşe yazısında belirttiği üzere, “Mısır ve İsrail ile eş zamanlı olarak büyükelçilik düzeyine düşmüş ilişkilere sahip tek ülke” olma durumuna, bir ayar verme halidir.

SON AÇIKLAMASI ETKİLİ Mİ OLDU?
AKP ile Gülen Cemaati arasında dershane tartışmasıyla ayyuka çıkan gerilimin ardından 97 ‘sivil toplum örgütü’ Başbakan Erdoğan’ın yanında olduğunu ilan eden ‘Milli İrade Platformu’ imzalı bir açıklama yayımladı. Listede bir kısım sendika ve patron örgütlerinin yanı sıra Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, İnsani Yardım Vakfı (İHH) gibi ‘hayır işleriyle’ uğraşan vakıf ve dernekler de yer aldı. Bu çıkış, Gülen Cemaati ve yön verdiği kurumlarla, imza atan kurumlar arasındaki kutuplaşmayı ifade ediyordu.
Ardından bu ilanla yetinmeyen ve son gelişmeler üzerine durum değerlendirmesi yapan İHH ve birkaç vakıf ve dernek, Fethullah Gülen’e yönelik sert dil kullandıkları bir açıklama yaptı. İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ın toplantıda yaptığı konuşma, saflaşmanın ne kadar keskinleştiğini göstermesi açısından önemli. İHH’nin sitesinde tamamını bulabileceğiniz Yıldırım’ın konuşmasından dikkat çeken bir kısmı burada alıntılayalım: “Hizmetleriyle öne çıkan bir yapı, ne yazık ki şu anda bir taşeronluk, lejyonerlik faaliyeti içerisine girerek üzücü ama Türkiye’yi kaosa sürüklemiştir. Halbuki biz Hoca Efendi’den yıllardır temkinli olma, diyalog dinledik…” Yine Yıldırım, “Allah için kendine gel” dediği Gülen’e “Hoca Efendi’nin ABD’de olmasını da içime sindiremiyorum. Ne yapacaksa gelsin burada yapsın” sözleriyle “ülkeye dön” çağrısı yapmıştı.

İHH’NİN YAPISI VE FAALİYET ALANLARI
Kendisini bir gönüllü hareketi olarak ifade eden ve 1995 yılından bu yana kurumsal olarak faaliyet yürüten İHH’nin başında Avukat Bülent Yıldırım bulunuyor. İHH; Doğu Türkistan, Keşmir, Darfur, Sri Lanka, Ruanda, Somali, Moritanya, Filipinler, Kırım, Açe, Yunanistan, Myanmar, Suriye gibi 120 ülkede yardım kampanyaları örgütlemiş bir kurum. Ancak ülke ve dünya kamuoyunda bilinirliği, Mavi Marmara kriziyle oldu. Mavi Marmara krizi, AKP ile Gülen Cemaati arasındaki dış politikaya yönelik yaklaşım farkını da gözler önüne serdi. Ardından Suriye’deki iç savaş ve İHH’nin yürüttüğü çalışmalar basında sıkça karşımıza çıktı. Özellikle Suriye’de AKP çözüm yolunda radikal İslamcı örgütleri kendi hedeflerinde kullanmak ister ve harekete geçirirken Suriye halkına yönelik insani çalışma yürüttüğünü iddia eden vakıf ve derneklerin de bölgede İslami referanslar üzerinden ilişkilerini kurduğunu, yürüttüğüne şahit olduk. Hatta İHH adına faaliyet yürüten, Suriye’deki bağlantıları sağladığı belirtilen kişiler bu süreçte el Kaide militanlarıyla sarmaş dolaş fotoğraf çektirmekten de geri durmadı.
İHH’ye dair söylenmesi gereken diğer bir nokta da, bu Vakfa ‘kamu yararına çalışan kurum’ olarak bir dizi ayrıcalıkların sunulmasıdır. Bunun başında bir dizi vergi muafiyeti gelmektedir. Devlet protokolünde yer ayrılması, izin almadan yardım toplama hakkı, hazineye ait bir taşınmazın temininde kolaylık, gümrük vergisinden muafiyet gibi kolaylıkların yanı sıra ödüllendirme de bunun bir parçasıdır. Mesela faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülen İHH’ye 2007 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü bile verilmiştir. Bu ödül İHH’nin itibarına yapılan bir katkı ve sunulan desteğin açık göstergesidir.

CEMAATE KARŞI İHH Mİ DEVREYE SOKULUYOR?
28 Aralık’ta gazetemizde çıkan bir haberi hatırlayalım. Milli Eğitim Bakanlığı, İHH İnsani Yardım Vakfının “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” projesi kapsamında okullarda yardım toplanmasını istiyor ve Eğitim Sen de yaptığı açıklama ile bunu protesto ediyor. Haberin ayrıntıları bir yana burada önemli olan, İHH’nin bizzat AKP iktidarı tarafından desteklenen ve büyütülen bir kurum olduğudur. Ayrıca Gülen Cemaatinin eğitim kurumlarına yönelik fikri bilinen bir gerçek.  Bu yüzden ‘Altın nesil yetiştirmek gibi hedefleri olan hizmet hareketine karşı, iktidara yakın başkaca vakıf ve dernek güçlendiriliyor mu?​’ sorusunun akıllara gelmesi de diğer nokta.
Son olayla gündeme gelen İHH oldu. Ancak iktidarın Yeni Osmanlıcılık hayallerini ülke içinde ama en çok da ülke dışında ekonomik ve sosyal yardım kampanyalarıyla destekleyen ve ‘Türk’ün yardım elini dünyaya uzatan’ tek kurum İHH değil.
Bu son örneği geçmiş silah yakalama haberlerinden daha da önemli kılan, İHH gibi AKP’ye yakın bir kurumun adının geçmiş olmasıdır. Süreç, bu gözle izlenmelidir.
Yazıyı resmi dış politikayı en iyi ifade etmesi açısından AKP’ye yakın bir İnternet sitesi, Hak Söz Haberin dün gece paylaştığı bir twitle bitirelim: “İran, Rusya Esed’e silah taşıyor. Tek eleştiri yok.. Türkiye direnişe eğer silah veriyorsa suç değil, onurdur. #ihhGönüllüleriTakipleşiyor”

ÖNCEKİ HABER

Uzayda önemli buluşma

SONRAKİ HABER

İHD heyeti Afyon\'daki saldırıyı inceleyecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...