22 Aralık 2013 08:12

Bu da bir İstanbul hikayesi

Annemin Şarkısı veya Song of My Mother ya da Klama Dayika Min, çok dilli yaşamı tesis etmek için çabaların gözlemlendiği bir zamanda ortaya çıkan bir film. Henüz tamamlanmadı, bunun için birliktelik gerekiyor.

Bu da bir İstanbul hikayesi
Paylaş

Ezgi GÖRGÜ

Annemin Şarkısı veya Song of My Mother ya da Klama Dayika Min, çok dilli yaşamı tesis etmek için çabaların gözlemlendiği bir zamanda ortaya çıkan bir film. Henüz tamamlanmadı, bunun için birliktelik gerekiyor. Annemin Şarkısı filmini önümüzdeki sene gösterime sokmayı planlayan ekip, filmi tamamlamak için uluslararası bir kitlesel fonlama kampanyasına başvurdu. İstanbul’da kentsel dönüşümün, Kürtlerin en iyi hissedildiği yerler olan Tarlabaşı ve Esenyurt ile Doğubeyazıt’a geçen filmde Feyyaz Duman, Nesrin Cavadzade, Zübeyde Ronahi başrollerde yer alıyor. Annemin Şarkısı, yönetmen Erol Mintaş’ın ilk uzun metraj filmi. Mintaş’layız...

Bu filmin hikayesi nereden ve nasıl başladı?
2011’den beri bu filmin üzerinde çalışıyoruz, ilk defa İstanbul Film Festivali’nde Köprüde Buluşmalar’a seçildi, orada proje geliştirme aşamasındaydı. Köprüde Buluşmalar’a seçilmek bize farklı yollar açtı, farklı insanlarla tanışmak, ortak yapımcıların bulunması için vesile oldu. Onun için proje geliştirmeye ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi oluyor. Farklı insanlarla paylaşmak için, atölyeleri dolaşmak için daha erken başlamakta fayda var tabi. O yüzden iyi olmuştu filmin Köprüde Buluşmalar’ a seçilmiş olması.

İki yıl sonrasında filmin çekimleri başlıyor ama…

Tabi hepimiz sinemadan hayatımızı kazanamadığımız için araya başka işler giriyor. Belgesel yapıyorum vs. tabi biraz zaman girdi araya. Kültür Bakanlığına başvurduk, oradan destek aldık, Kültür Bakanlığı’ndan sonra Almanya’ dan ve Fransa’ dan birer bir ortak yapımcımız var, ön hazırlığa başladıktan sonra çekimleri iki ay önce bitirdik, şimdi artık montaj aşamasındayız.

Indiegogo’da bir destek kampanyası var, neye gerekli bu para?
Şimdi biz çok cüzi imkanlarla çektik, o da işte sadece bakanlık desteğiyle, oyuncular ücret almadı yani çok sembolik rakamlarla oynadı. Bütün oyuncular için şunu diyebilirim; projeye destek için geldiler. Projeye inanmalarından dolayı geldiler ve filmde yer aldılar. Şu anda montaj ve post prodüksiyonu tamamlayabilmemiz için belli bir bütçeye ihtiyacımız var, bu bütçeyi tamamlayabilmek için de bu kitlesel fonlama dedikleri Indiegogo’da böyle bir kampanya başlattık, şimdi o devam ediyor ve çok az bir zaman kaldı bitmesine. Bunun daha çok yayılması, daha çok paylaşılması gerekiyor ki daha fazla insana ulaşması dolayısıyla bunu da sizin gibi bu projeye inanan gazete ve diğer yayınların yapması gerekiyor. Onun için de size teşekkür ederim ilgilendiğiniz için, fark ettiğiniz için projeyi.

Filmin içerdiği konular çok güncel, genelden özele inecek olursak kentsel dönüşüm, Kürt bir annenin köyünden göç ettirilip şimdiki yerinden de göç ettirilmesi, kadın ve erkeğin birlikte yaşadıkları mesele, annenin telefonla konuştuğu sahne ve daha başka sahnelerde hayattan izler taşıyor ve 2 yıl önce başlamasına rağmen film konusuyla birlikte güncelliğini son derece koruyor öyle değil mi?
Benim sinemamda benim kaygım öncelikle insan hikayesi anlatıyor olmak, insan hikayesi anlattığınız zaman ve anlattığınız hikaye güncel ve çağdaş bir hikayeyse zaten çağın bazı gerçeklerini, bazı var olan veya olmakta olan durumlara da temas etmiş oluyorsunuz. Didaktik bir dil kullanmıyorum bu sebeple.

GÖÇTEN BİR KÜRT İLİ: İSTANBUL

Filmin bize öğretmesi makbul değil ki, öyle olması da işe yaramıyor aslında, benim dönemin gençleri için de öyle…
Evet, sinemanın biraz daha insan odaklı olması gerekiyor ve insan hikayelerini anlatması gerekiyor. Sinema insana bir şey öğretemez bence sinema ancak insanlara bir şey hissettirebilir, o hissettirmeyle insanları birbirine yakınlaştırabilir ya da bir şey hakkında araştırmaya itebilir, daha fazla bilgiyi öğrenme ihtiyacı doğurabilir. Bir şeyle kişisel temas kurmadığınız zaman o şeyin peşine düşmezsiniz zaten, dolayısıyla bir şeye kişisel bir temas, düşünsel bir temasta bulunmanız gerekiyor.
Biliyorsunuz çoğumuz en azından Kürtler olarak Türkiye’de iki dilli bir yaşam sürüyoruz. Bu iki dilli yaşamın temsilini, genç bir yazar olan karakterimiz Ali’nin üzerinden izliyoruz. Ve annenin temsil ettiği kuşak, o çok daha başka bir profil çiziyor. Bu iki kuşağın İstanbul gibi bir şehirde birlikte yaşamasına tanık oluyoruz.
Ali, iki dilli yaşam sürdüren Kürt bir yazar olarak İstanbul’da nasıl bir hayat kurmanın peşinde. Nasıl yaşadıklarını gösterdiğimiz zaman zaten bir sürü politik meseleyi tartışmaya açmış oluyoruz.


EKİP YILDIZI ZÜBEYDE ANNE

Filmin başrollerinden Zübeyde Ronahi yani Nigar nasıl bir kadın, onu nasıl ikna ettiniz?
Zübeyde anne daha önce hiçbir filmde oynamadı, açıkçası yanına gittiğimde hikayeyi anlattım ve Nigar karakterini, hikayeyi çok sevdi. Nigar’ ı çok sevdiği için de böyle bir projede yer almak istediğini söyledi. Ama onun da kendine göre farklı engelleri vardı, o yaşa gelmiş bir Kürt kadınının bir filmde yer alması için sadece kendisini değil çevresini de ikna etmesi gerekiyordu, şansımız varmış ki Zübeyde annenin etrafındaki insanlar ve
Diyarbakır’ daki ailesi çok aydın olduğu için zor olmadı. İyi ki yer almış filmde, çünkü kendisini çok seviyoruz. Ekibimizin yıldızıydı Zübeyde anne.

Kürt meselesini anlatan birçok film yapıldı. Hikaye de bu sorunun Türkiye’deki yansımalarını ele alırken, Ali ile Zeynep’in ilişkisi tüm dünyada yaşanan bir durum, diğer filmlerden farkı nedir?

Biz Kürtler gece gündüz kalkıp sadece politika konuşan, problemlerimizle yaşayan, Kürlüğümüzle yatıp kalkan bir toplum değiliz. Biz de aşık oluyoruz, çocuk yapıyoruz, anneyiz, babayız, işçiyiz,, köylüyüz, patronuz, öğrenciyiz… Toplumumuzun nasıl yaşadığıyla ilgilenmeliyiz, toplumumuzun sosyolojik yapısı içerisindeki hikayelere odaklanıp, nasıl yaşıyor, hayata nasıl bakıyor, nasıl tercih ediyor vs. bunları anlattığımızda Kürtler hakkında politik bir şey zaten söylemiş oluyoruz, bu sadece Kürtler için de geçerli değil; herhangi bir insan topluluğunda bir insan hikayesi anlattığınızda o tabi ki nasıl ele aldığınızla alakalı olarak kendi duruşunu ortaya koyuyor. Nerde durduğuna bağlı olarak tabi, politik duruş çok düzgün bir yerde de durabilir, çok kötü bir yerde de durabilir. Bu sizin hikayeye nereden baktığınızla alakalı bir mesele.
İki dilli yaşamı tartışalım derken çoktan yaşıyoruz, bunu tartışmanın bir anlamı da yok ki. Bir yazardan tutun, bir işçiye kadar böyle yaşıyoruz. Bir Kürt işçiden bir Kürt aydınına kadar herkes İstanbul’da iki dilli yaşıyor.

HER İKİ DİLİ DE ÖĞRENMEK GEREK

Anadilin önemi konusunda önemli bir bilinç eksikliği var. Bazen iki dilli yaşam, iki dilli eğitim demek bile başka bir şeyle anılıyor, bunu nasıl aşacağız?
Bu zor bir şey değil ama anadil eğitimi meselesinde yaşanan büyük bir çelişki var. Bildiğim kadarıyla Mardin Artuklu Üniversitesi’nde Kürtçe öğretmek için eğitim alan ve mezun alan bir sürü insan var, ama bu formasyonu alan insanlar kadro yok gerekçesiyle atamaları yapılmıyor. Diğer tarafta okullarda Kürtçe seçmeli dersi seçen Kürt çocuklarına da diyorlar ki bu dersi seçmeyin, öğretmen yok. Bu büyük bir çelişki, dolayısıyla bu mezun olan insanları atayıp ve Kürtçe ders almak isteyen çocukların önünü de kesmeyip ders almaları sağlanmalı ya da belli bir seviyeye kadar Kürtçe eğitim zorunlu eğitime dahil edilmeli. Belli bir seviyeden sonra da Kürtçe ve Türkçe eğitim birlikte verilebilir. Tercihe bırakılabilir. Ama çocukların bu dili öğrenme hakkına engel olunmamalı.
Filmde de Ali’yi öğrencilerine Kürtçe dilini nasıl öğrettiğine tanık oluyoruz. Kitap yok deniliyorsa filmde kullandığımız kitapları verebiliriz. Kitap da var, kaynak da var yani.


2014’TE GÖSTERİME GİREBİLİR

Uzun bir zamandır filminiz yurtdışında da geziyor, orada nasıl yorumlanıyor?
Bu film Selanik Film Festivali’nde “Work in Progress” bölümüne seçildi, orada da bütün jürinin ve insanların bize söylediği şey bu hikayenin evrensel, dünyanın herhangi bir yerinde olabilecek bir hikaye olduğuyla ilgiliydi. Dolayısıyla böyle bir hikayeyi anlattığınız zaman dünyanın herhangi bir ucundaki insana ulaşabilirsiniz.

Film ne zaman gösterilecek?
Gösterim tarihi filmin tamamlanmasına bağlı, filmin ne zaman biteceğine bağlı, film bittikten sonra bir festival süreci olacak. Yani o festival sürecinin belirleyeceği bir şey olacak aslında gösterim durumu ama bir şekilde 2014’ün içinde, zaten Kültür Bakanlığı’nın destekleme durumu da belli bir süre veriyor ve o süre içinde gösterime sokmanız gerekiyor filmi. Dolayısıyla 2014’ün içinde filmi gösterime sokmaya çalışacağız. Filmin ne zaman tamamlanacağı, festival sürecinin ne zaman olacağı kampanyaya bağlı duruyor.

Kampanya dahilinde destek verenlere hediyeleriniz var mı?
Bir destek sunduğunuzda bu tür fonlamalarda karşılığında filme dair belli şeyler alabiliyorsunuz, dvd ve poster gibi filmin ürünleri buna karşılık olarak veriliyor. Güzel bir şey de oluyor, zaten bu kampanyanın en güzel yanı ne kadar fazla insanın filme dahil olduğu meselesi. Çünkü bir çok insan şimdiye kadar filmin çekimlerinin gerçekleşmesi için bu projeye dahil oldular, destek sundular. Filmin tamamlanması için daha fazla insanın destek sunuyor şimdi, ve her zaman maddi olması gerekmiyor, manevi olarak da filmi hissetmek, filmi insanlara ulaştırmak ve benzeri gelişmeler filme destek oluyor. Film ekibi giderek büyük bir aileye dönüşüyor. Bu değerli bir şey.

Derdi olan ve insan hayatından kesitler sunan, insan hikayeleri anlatan filmler hala izlenmeye devam ediyor bir şekilde. Gişe açısından ‘maddi kaygı duymayan’ bu filmler ise başarılı oldular hafızamızda. Yeni bir gelişme de Başka Sinema oldu, onunla nasıl bir ilişkiniz olacak?

Başka Sinema çok önemli bir gelişme, şu anda çölde vaha gibi bir durum oldu. Zaten bir çok arkadaşımızın filmi de Başka Sinema’nın aracılığıyla gösterime girdi. Dolayısıyla Başka Sinema’yı destekliyoruz ve bunun daha çok duyurulması gerekiyor. Umarım farklı bir soluk getirecek bağımsız filmlerin gösterime girme meselesinde.

ÖNCEKİ HABER

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

SONRAKİ HABER

\'Neyleyim kutudaki milyon doları...\'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa