12 Aralık 2013 21:10

Bir üretim mekanı olarak 'aile'

AKP'nin kadın politikasını, kadının ücretli emeğini esnekleştirirken geleneksel rolünü pekiştirmek şeklinde tanımlayabiliriz. Bugünlerin en çok konuşulan konularından kadın istihdam paketi de AKP’nin iktidara geldiğinden bu yana sürdürdüğü bu politikanın bir uzantısı olarak karşımıza çıktı. Bu politikanın temelini AKP muhafazakârlığı ile sermayenin ihtiyaçlarının kesiştiği noktada kadının ev içi rolünü artırmak, aileyi dolayısıyla evlerimizi birer üretim mekânına dönüştürmek oluşturuyor.

Bir üretim mekanı olarak \'aile\'
Paylaş

Bilge ÇOBAN*

AKP'nin kadın politikasını, kadının ücretli emeğini esnekleştirirken geleneksel rolünü pekiştirmek şeklinde tanımlayabiliriz. Bugünlerin en çok konuşulan konularından kadın istihdam paketi de AKP’nin iktidara geldiğinden bu yana sürdürdüğü bu politikanın bir uzantısı olarak karşımıza çıktı. Bu politikanın temelini AKP muhafazakârlığı ile sermayenin ihtiyaçlarının kesiştiği noktada kadının ev içi rolünü artırmak, aileyi dolayısıyla evlerimizi birer üretim mekânına dönüştürmek oluşturuyor.
Bu yaklaşımın en önemli yansımasını AKP'nin kadını silikleştirdikçe aileyi vurgulayan söylem ve uygulamalarından izlemek olanaklı. Zira 2011 yılında Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığının isminden ‘kadın’ın çıkarılmasını bugün Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun "aile komisyonu"na dönüştürüleceği izledi. Kadınların nasıl giyineceklerinin, kaç çocuk doğuracaklarının, kürtaj olmalarının, nasıl doğum yapacaklarının tartışılmaya açılmasını kürtajı engelleme, doğurganlığı teşvik etme gibi kadın bedeni üzerinden en temel bireysel özgürlüklere müdahale edilmesi izledi. Erken evliliği ve çok sayıda çocuk doğurmayı teşvik etmek, boşanmayı önlemeye yönelik girişimleri artırmak, ailenin yapılanmasında dini unsurlara yapılan vurguları artırmak bu politikanın diğer yansımalarını oluşturuyor.

KADIN İSTİHDAMI PAKETİNDEN ÇIKAN…
Ailenin sürekliliği için kadını nesne konumuna indirgeyen anlayışın bir diğer ayağı ise istihdam ve kadın ilişkisinde karşımıza çıkıyor. Kadın istihdam paketiyle kamuda çalışan kadınlar her bir doğum için 69 ay yani neredeyse 6 yıl günde 4 saat çalışacaklar. Bu uygulama aşamalı olarak özel sektöre de yansıtılacak. Özel sektörde çalışan kadınlar için ilk aşamada öngörülen ilk doğumda  2 ay, ikinci doğumda 4 ay ve üçüncü doğumda 6 ay kısmi süreli istihdam. Dolayısıyla özel sektörde çalışan ve üç çocuk yapan bir kadın toplamda bir yıl kısmi süreli olarak çalışacak. Yeni  düzenlemede özel istihdam büroları aracılığıyla doğum iznine ayrılan kadın işçi yerine geçici işçi istihdam edilebileceği öngörülüyor. Zira özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma yetkisinin verilmesiyle bu bürolar işçileri kendi bünyesine alıp işletmelere kiraya verebilecekler. Bu da haftanın farklı günlerinde, farklı işyerlerinde, birbirinden farklı saatler ve ücretlerde çalışmanın yaygınlaşacağı anlamına geliyor. Hem kiralık kadın işçiler hem de doğum iznine ayrılıp kısmi süreli çalışacak olan kadınlar içinse düzenli çalışma saatleri, işyeri servisi, kreş, emzirme odaları, sosyal haklar, yıllık izin, tam zamanlı sigorta primi ve örgütlenme hakkı gibi birçok temel çalışma hakkı ortadan kalkmış olacak. Yani kadınlar esnek çalışma sistemi içerisinde var olan kolektif haklarını da yitirerek istihdamda olacaklar. Ayrıca kısmi süreli çalışmanın kaç saate denk geldiğinin belirsizliğinin hak kayıplarını artıracağı, bu çalışma sisteminin kadınların işte ilerleme ve terfilerini olumsuz etkileyeceği, ücret ve sosyal güvenlik kayıplarının yaşanmasına yol açacağını söylemek hiç de abartı olmayacak.

EV DERME ÇATMA ATÖLYELERE DÖNÜŞÜYOR
Düzenlemeyle birlikte kadınların düzensiz işler aracılığıyla evden istihdama katılımı da artacak. Zaten AKP’nin tahayyülünde kadın bir yandan aileyle var olurken diğer yandan üretime katılımı evden doğru olacak. Yani kadın ev içi hizmetler, çocuk ve yaşlı bakımı gibi “asli” görevlerini sürdürürken çoğunlukla evden doğru esnek çalışma sistemleri içerisinde yer alacak. Açık ki parça başı iş yapan, çağrı üzerine çalışan, eve iş alan kadınlar arttıkça her ev bir atölyeye dönüşecek. Dahası aldığı siparişi yetiştirme ve daha fazla kazanç çabasıyla çocuklar da bu üretimin bir parçası haline gelecek ve aile bir üretim mekânına dönüşecek. Kuşkusuz böylesi bir üretim sermaye açısından maliyetlerin düşmesi anlamına geliyor. Zira evlerin işyerine dönüşmesi işverenler açısından işyerinin elektrik/su giderinin olmaması, işçilere sunması gereken servis, sigorta, yemek, tatil, mesai, kreş gibi temel hizmetlerden azade olması anlamına geliyor.
Kadınlar açısından ise evden çalışma; düzensiz gelir, düzensiz çalışma saatleri, ne kadar süreceği belli olmayan iş devamlılığı, bir daha iş bulamayacağı kaygısıyla işverenlerden hak talep edememe demek. Örgütsüzlüğün, kayıt dışı çalışmanın, çocuk işçiliğinin artması demek. Dahası sosyal devletin sorumluluğunda olması gereken çocuk bakım hizmetlerini kadınlar üzerinden gerçekleştirmek demek. İkincil istihdamı artıran bu çalışma sistemleri kadını eve, eşe, babaya daha fazla bağımlı hale getirirken ev içerisindeki erkek egemen tahakkümü ve onun bir uzantısı olarak kadına yönelik şiddeti de artacak. Kadınların toplum içindeki ikincil konumları annelik rolü üzerinden yeniden kurulurken ücretli kadın emeği esnekleşecek. Her ev, her aile sermaye için hizmet sunan sosyal güvenlik ağlarının çok uzağında derme çatma  atölyelere dönüşecek.

DİSK Kadın Komisyonu

ÖNCEKİ HABER

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nde bir sohbet

SONRAKİ HABER

Biriktirdikçe değişecek, çoğaldıkça değiştireceğiz!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...