26 Kasım 2013 07:30

Afgan kadınları: Nerede demokrasi, nerede haklar?

Afganistan, yıllardır savaşla yaşayan bir ülke. NATO birlikleri ve Taliban, ülkeyi büyük bir korku imparatorluğuna dönüştürmüşken kadınların yaşadığı katliamlar, baskı ve şiddet de gün geçtikçe dozu iyice artarak bu korku imparatorluğunu cehenneme çeviriyor.

Afgan kadınları: Nerede demokrasi, nerede haklar?
Paylaş


Berfin ADICAN


Afganistan, yıllardır savaşla yaşayan bir ülke. NATO birlikleri ve Taliban, ülkeyi büyük bir korku imparatorluğuna dönüştürmüşken kadınların yaşadığı katliamlar, baskı ve şiddet de gün geçtikçe dozu iyice artarak bu korku imparatorluğunu cehenneme çeviriyor. Afganistanlı kadınlar ise bu cehennemi kaderleri olarak kabul edip susmuyorlar. Aksine, yasaklarla, tehditlerle, cinayetlerle, suikastlarla karşı karşıya kalmalarına rağmen örgütleniyor ve kendilerine reva görülen bu korkunç yaşamı kabul etmeyeceklerini dile getiriyorlar.

Afgan kadınların en eski ve en aktif örgütlerinden biri de RAWA. Afgan Devrimci Kadın Örgütü RAWA, baskılar ve tehditler yüzünden çalışmalarını yer altında sürdürmek zorunda. RAWA’nın temsilcisi kadınlarla görüşmemizi, onların güvenliklerini tehlikeye atmamak için isimlerini gizleyerek size aktaracağız. İsimleri gizli, kendileri güçlü bu kadınlarla tam da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü tanışmak, tüm dünyada süren kadın düşmanlığını anlamak ve mücadele deneyimlerinden öğrenmek açısından oldukça önemli. Onlar, tüm tehditlere rağmen bugün de Afganistan’ın pek çok kentinde sokaklarda olacak. Demokrasi, barış ve haklarını istemek için.

Öncelikle, RAWA’nın kurulma amacı nedir?

RAWA 1977’de KHAD (Devlet İstihbarat Teşkilatı) tarafından uğradığı suikast sonucu ölen şehit önderimiz Meena tarafından kuruldu. Afganistan’daki en eski politik ve sosyal kadın örgütüdür. Amacımız her türlü köktenciliğe ve onların yurtdışı uzantılarına karşı bağımsızlık, barış, özgurlük, demokrasi, sosyal adalet ve kadın hakları için mücadele etmektir.

Afganistan kadın hareketinin tarihi oldukça geçmişe dayanıyor. Bu tarihi aktarırsanız, mücadelenin ana unsurlarını nasıl ortaya koyarsınız?
Afgan kadınları, ne yazık ki tarihin hiç bir zamanında tam olarak haklarını yaşayamadı. Her daim yüzeysel olarak kadınların haklarına dair göstermelik değişimler oldu. Fakat bunlar Afganistan’ın çok sınırlı sayıdaki bazı illerinde, çok az sayıdaki kadın için geçerli oldu. Bugün parlamentoda ve diğer kurumlarda önemli sayıda kadın var ancak bunların tamamına yakını köktendinci partilere üye ve erkek mevkidaşları tarafından baskı altında tutulmakta. Kırsal kesimdeki birçok kadın bugün hâlâ ev içi fiziksel şiddetten ve cinsel şiddetten muzdarip. Tecavüz kurbanıdır kadınlar. Çocuk yaşta zoraki evliliklere zorlanıyorlar. Evden dışarı çıkmak ‘ahlaki suç’ olarak tanımlanıyor ve kadınlar hapse atılıyorlar bu yüzden. Kadına yönelik şiddetin arttığının istatistiklerini her geçen gün görüyoruz. Afganistan bir kadın için en tehlikeli, en berbat yerdir.

Somut olarak Afgan kadınlar neler yaşıyor?
Afganistan adaletin olmadığı bir yer. Birkaç ay önce bir kadın Kabil’e yakın bir bölgede yaşayan bir erkek tarafından Taliban yöntemiyle infaz edildi. Savaş lordları tarafından desteklenen güçlü grupların gerçekleştirdiği birçok kız kaçırma ve tecavüz olayı var ve bunları yapan canilerin tümü güçlü ilişkileri sayesinde ceza almaktan kurtuldu. 16 yaşındaki Shakila bir vilayetin  Meclis Üyesi Waahidi Beheshti tarafından tecavüze uğradı ve öldürüldü. Tüm adli tıp kayıtları bunu doğruluyor. Bugün Beheshti, güçlü kardeşi ve başsavcıya onu serbest bırakması için baskı yapan diğer ortakları sayesinde elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Bu tür vakalar bugünün Afganistanı’nda yaygın. Polis ve yargı inanılmaz bir şekilde yozlaşmış, bu yüzden hiçbir kadın onlardan yardım istemeye cesaret edemiyor. Sefaletlerinin tek çıkış yolu olarak yaşamlarını verme düşüncesi yüzünden kadın intiharlarının oranı son yıllarda çok hızlı şekilde arttı. Batı medyasında kızların eğitimi hakkında çok fazla propaganda var. Kızların eğitimine yönelik tehlikeler ve tehditler kazanımlardan çok daha fazla ağır basıyor. Okullar yakılıyor, kız öğrenciler, öğretmenler saldırılara maruz kalıyor, öldürülüyor. Tehditkar el ilanları kızların okula gitmesini önlemek için her yerde dağıtılıyor. Kızların bu şartlar altında öğrenim görmesi mümkün değil, kaldı ki aşırı derecede düşük standartlardaki okullardan hiç bahsetmiyoruz bile. Yoksulluğa ilaveten kadınlar arasında madde kullanımı oldukça yaygın. Ülkede devam etmekte olan savaş yükünün altında kadınlarımız böylesi insanlık dışı ızdıraplarla eziliyor. Afgan kadınlar olarak tüm dünyaya bu soruyu soruyoruz; nerede demokrasi, nerede barış, nerede kadın hakları?

Şeriat kurallarının hakim olduğu çeşitli Ortadoğu ülkelerinde kadınların ölüme, recme, hapse mahkum edildiği basına sık sık yansıyor. İslami kurallarla yönetilen ülkelerde yaşayan kadınlar olarak ‘din’ konusundaki tutumunuz nedir?

Din böyle ülkelerde kullanılagelen güçlü bir araç ve sadece kadınla ilgili konulara değil, tüm gidişata müdahale eder. İslami ülkelerin hükümetleri, kadınların eşitliğine ve haklarına inancı olmayan tepkisel güçlerdir. Kadınların durumu bu hakimiyetin doğal bir sonucudur. Böyle ülkelerdeki kadınlar toplumun ezilen kesimidir. Toplumsal hayatta neredeyse hiçbir rolleri yoktur. Bu ülkeler arasında Afganistan muhtemelen İslamcı güçler tarafından en çok baskı göreni. RAWA olarak biz din engelini ülkenin tüm kurumlarından kaldıracak olan laisizme sıkı sıkıya inanıyoruz. Ve mücadelemizin ana nosyonlarından biri olarak görüyoruz laisizm mücadelesini.

KADINLAR İŞGALİN BAHANESİ HALİNE GETİRİLDİ AMA...

Bildirilerinizde NATO’nun Afganistan işgalini sert bir dille eleştirdiğinizi görüyoruz. Afganistan işgalinin kadın haklarının iyileştirilmesi söylemiyle gerçekleştirildiğini biliyoruz. Peki NATO Afganistan’a geldiğinden beri kadınların yaşamında değişiklik söz konusu mu?
NATO ve ABD Taliban egemenliği altındaki kadınların feci durumunu kullanarak ülkemizi işgal etmek için zemin hazırladı, bahaneler yarattı. ‘Kadınları özgürleştirme’ gibi yapmacık sloganların maskesi daha işgalin ilk günlerinde RAWA tarafından düşürüldü. Tarih bize açıkça öğretiyor ki kadın hakları ve bir ülkenin diğer herhangi kazanımları yalnızca ve ancak kendi insanlarının mücadelesiyle elde edilir. Hiçbir ülke -iddia ettiğinin aksine- özgürlük, demokrasi ve refah bağışlayamaz. Bugün ABD ve diğer emper-yal ülkeler sadece stratejik çıkarları için Afganistan topraklarında. ABD devasa üslerini kurdu ve bölgesel çıkarlarını tatmin etmek için ülkede kalmaya devam ederek aynı zamanda rakipler Çin, Rusya ve hatta Hindistan’ı baskı altında tutmayı amaçlıyor. İşgalin tek amacı buydu. ‘Teröre karşı savaş’ ve kadınların özgürleştirilmesi bu canice savaşın meşrulaştırılması için sadece uydurulmuş bahanelerdi.
Şunun altını önemle çizmek gerekir ki kadınların durumu çok daha feci ve korkunç bir hal alacak, çünkü Afganistan hali hazırda cani köktenciler olan Kuzey İttifakının hakimiyeti altında ve bunlara yakın zamanda vahşi ‘inanç kardeşleri’ olan Taliban da katılacak.

ÖNCEKİ HABER

Hindistan işçi sınıfı ve yeni sendikal hareket

SONRAKİ HABER

Öğretmenler Günü 5 Ekim’dir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...