16 Kasım 2013 17:33

Diyarbakır buluşması geri dönülmez noktanın tescilidir...

Elbet hükümetin bir seçim hesabı var. Ama işin geldiği boyut Erdoğan’ın seçim hesaplarını çok çok aştı. Yani seçim gölgede kaldı, kanaatindeyim...

Diyarbakır buluşması geri dönülmez noktanın tescilidir...
Paylaş

Fehim Işık

Merakla beklenen Diyarbakır buluşması gerçekleşti. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani, yanına 37 yıldır sürgünde olan Kürt sanatçı Şivan Perwer’i de alarak Diyarbakır’a geldi. Başbakan Erdoğan’da uçağına bir başka Kürt sanatçıyı, İbrahim Tatlıses’i alarak Diyarbakır Havaalanına indi.
Tartışmalar daha gezi başlamadan boy göstermişti. BDP cephesinden ilk günlerde kaygılı açıklamalar yapılmasına rağmen akabinde sağduyu egemen geldi ve Başbakan, Büyükşehir Belediyesi’nde Başkan Osman Baydemir’in yanı sıra DTK ve BDP yetkilileri tarafından karşılandı. Ha keza Diyarbakır halkının bir kısmı da Başbakan’ın Diyarbakır’a gelmesinden hemen önce IKYB Başkanı Mesud Barzani’yi Kürdistan bayrakları ve sloganlarla karşılamıştı.

Diyarbakır buluşması öncesinde tartışmalar daha çok verilecek mesajlara yoğunlaşmıştı.
Mesajların ne olacağı, hesapların ne üzerine kurulacağı merak ediliyordu.
Bu mesajlar AKP’nin organizasyonu ile düzenlenen hükümetin toplu açılış töreninde verildi.
Toplu açılış töreninde ilk konuşmayı IKYB Başkanı Mesud Barzani yaptı.
Barzani’nin konuşması, hakkını vermek gerekir ki ihtiyatlı bir konuşmaydı.
Barzani’nin önemle vurguladığı noktalardan biri barış süreciydi. Barzani, silahlı mücadelenin devrini tamamladığını ifade etmenin yanı sıra barış için mücadelenin ne kadar uzun sürse bile bir saatlik savaştan çok daha değerli olduğunu ısrarla vurguladı.
Barzani’nin konuşmasından anlaşılması gereken bir diğer nokta da barış sürecinde rol çalmak yerine kolaylaştırıcı olmaya özen göstermesiydi. Barzani, “Biz barış sürecinin devamı için üstümüze düşen her şeyi yapmaya hazırız” diyordu.

Elbet Barzani’nin barış sürecinin mimarlarından olan bir diğer tarafı konuşmasında eksik bırakması eleştirilebilir. Çünkü çok açık ki barış süreci yalnız Başbakan’ın mimarlığında değil, aynı zamanda PKK lideri Abdullah Öcalan’ın da mimarlığında gelişen bir süreçtir. PKK lideri, BDP, KCK kabul edilsin ya da edilmesin, bu sürecin ilerlemesinde önemli mesafeler kat etmeselerdi bugün belki de Diyarbakır’da böylesine önemli bir adım atılamazdı.
Barzani’nin bu sürecin mimarlarından olan bir tarafın etkilerini kısa konuşmasında eksik bırakması eleştirilebilir ama bir rol çalma niyetinin olmadığının altını da çizmek gerekir. Bu yönüyle baktığımızda Diyarbakır buluşmasının, en azından IKYB Başkanı Mesud Barzani açısından sürecin ilerlemesine hizmet edebileceğini söyleyebiliriz.
Başbakan’dan önce konuşan Şivan ve İbo ile ilgili uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Şov yönü ağır basan konuşmalarında Başbakan’a aşırı methiyeler dizilmesi bu ikilinin niçin Diyarbakır’a geldiklerinin de göstergesiydi adeta.
Barzani iyi hazırlandığı konuşmasında deneyimli yüzünü gösterirken ne yazık ki Şivan ve İbo, sadece Başbakan’ı övmekle yetindiler. Oysa siyasetçilerden bağımsız davranıp sanatçı özgünlüğü ile daha cesur davranabilirlerdi.

Başbakan’a gelince; yaptığı esasen bir seçim konuşmasıydı. Uzun konuşmasında 2005 yılında Diyarbakır’da yaptığı konuşma minvalinde bir konuşma yaptı.
Başbakan’ın 2005 konuşması belki Kürtleri heyecanlandıran bir konuşmaydı. Bir Türkiye başbakanı tarihinde ilk kez Kürtlerin varlığını kabul ederek onların değerlerine sahip çıkıyordu ve vurgulayarak söylemese bile nihayetinde Kürtlerden özür diliyordu. Ama aynı minvalde bir konuşma aradan 8 yıl geçtikten sonra Kürtleri heyecanlandırmaz kanaatindeyim.

Başbakan’ın konuşmasında elbet dikkat çekilmesi gereken farklı ibarelerde var. Örneğin ilk kez kamuya açık bir biçimde Kürdistan kavramını kullandı. “Kuzey Irak” demek yerine, “Kürdistan Bölge Yönetimi” dedi.
Elbet bu ilerlemedir ve önemsenmelidir.
Bu ilerleme, aynı zamanda Başbakan’ı bağlayan bir noktaya yürümesini de beraberinde getirmiştir kanaatindeyim. Başbakan, artık somut bir biçimde süreci sahiplenmiştir ve ondan beklenen, söylediklerini pratize edecek adımlar atmasıdır.
Başbakan, cezaevlerini mi boşaltacak? Bunun adımını atmalı.
Başbakan, kardeşlik hukukunu mu tesis edecek? Bunun adımını atmalıdır.
Başbakan, Qamişlo’dan Hewlêr’e tüm Kürt coğrafyasını mı sahipleniyor? Bunun adımını Neo-Osmanlıcılık yapmadan pratize etmelidir.
Ve en önemlisi de sürecin asıl muhataplarını göz ardı etmeden yürümelidir.
Sürecin tüm aktörlerine hak ettiği değeri vermelidir.
Seçim mi dediniz?
Elbet hükümetin bir seçim hesabı var. Ama işin geldiği boyut Erdoğan’ın seçim hesaplarını çok çok aştı. Yani seçim gölgede kaldı, kanaatindeyim...

ÖNCEKİ HABER

Adalet isteyenlere polis müdahalesi

SONRAKİ HABER

Buldan ve Önder KCK yöneticileriyle görüştü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...