31 Mayıs 2016 00:47

Venezuela’da süreç iç savaşa gidebilir

Venezuela Antiemperyalist Devrimci Halk Birliği Sözcüsü Nadia Mora, emperyalist müdahale ihtimalinin güçlendiğine değinerek, iç savaş uyarısı yaptı.

Paylaş

Elif GÖRGÜ
İstanbul

Venezuela’da Maduro hükümeti zor günler yaşıyor. Hükümet, bir yandan petrol fiyatlarının da düşmesinin etkisiyle ekonomik gücünü kaybetmesi ve burjuvazinin ekonomik sabotajını engelleyememesi nedeniyle halkın temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldi. Öte yandan temel gıda maddelerine dahi ulaşmakta güçlük çeken emekçi kitlelerin haklı memnuniyetsizliği nedeniyle, tabanının siyasi desteğini giderek kaybetti ve son olarak meclisteki çoğunluğu da geleneksel sağ partilere kaptırmasıyla iktidardan düşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. ABD ve İspanya gibi ülkeler ve Latin Amerika’daki iş birlikçi hükümetlerin askeri müdahale çağrıları artıyor.

İşlerin bu noktaya gelmesinde asıl olarak hükümetin rolüne dikkat çeken Venezuela Gayones Hareketi ve Antiemperyalist Devrimci Halk Birliği (UPRA) Sözcüsü Nadia Mora, Maduro’nun devrilmesi ve bir askeri müdahalenin gündeme gelmesi halinde sürecin iç savaşa dönüşmesinin mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Mora, burjuvazinin ekonomik sabotaj ve lokavt hazırlığını işaret ederek Venezuela emekçilerine “genel grev ve devrimci ayaklanma”nın örgütlenmesi çağrısı yaptıklarını söylüyor.
Mora, son gelişmelerle ilgili sorularımızı yanıtladı.

Venezuela ekonomisi çok konuşuluyor. Ekonominin şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz, bu hale gelmesinden kimler sorumlu?
Enflasyon yükseliyor, her gün temel tüketim maddelerinin fiyatları artıyor. Venezuela Merkez Bankası BVC’nin resmi verilerine göre enflasyon 2015’te yüzde 180.5 oldu, fakat son altı aydır rakam açıklamıyorlar. 2016 için elimizde yayımlanmış bir veri yok, IMF’nin iddiası Venezuela’nın 2016 yılını yüzde 500 enflasyon oranıyla kapatacağı yönünde.
Öte yandan temel maddelerin çoğu bulunamıyor. İstifleme sorunu var; ürünler istiflenerek bir süre saklanıyor ve daha sonra fahiş fiyatlara satılıyor. Spekülasyon sorunu var. Burjuvazi “üretim boykotu” yapıyor, üretmiyor. Devlet işletmelerinde üretim düştü, neredeyse durmuş durumda.
Ekonominin bu durumda olmasının üç temel nedeni var. Birincisi; ekonomik kriz enerji sektöründeki, özellikle petroldeki aşırı üretim krizi, ham madde fiyatlarının düşmesi sonucunu doğurdu. Varil başı petrol fiyatlarının düşmesi, döviz bazında ülkenin bütçesini etkiledi, Venezuela ihracatı tek bir ürüne dayanıyor, döviz gelirleri de temel olarak günlük 2 milyon varil petrolün satışından sağlanıyor.
İkincisi, kaynakların kötü kullanımı ve “Bonanza Petrolera” (petrol patlaması) döneminde, petrol gelirlerinin pik yaptığı dönemde yapılan yolsuzluk. Kaynaklar, ithalatı artırmak üzerine harcandı. Et ürünleri, tahıllar, tarım ürünleri gibi temel gıdaların ithalatı Arjantin ve Brezilya gibi bölge ülkelerinden yapıldı, fakat yanı sıra Çin ve Rusya blokuna bağımlılık da arttı. Buna, son yıllardan artan birikmiş sermaye kaçışını da eklemek gerekiyor, bunun yaklaşık 240 milyon dolara ulaştığı hesaplanıyor. Bu kaçış ithalatın artışından ve burada kullanınan sübvanse edilmiş dolardan nemalanan geleneksel ve gelişmekte olan burjuvazinin ellerinde gerçekleşti.
Ardından farklı kategorilerde ve devlet tarafından değeri artırılan ciddi miktarda dolarla gerçekleşen bu ithalatın bir kısmının ülkeye gelmediği ve vergi cennetlerindeki offshore hesaplara aktarıldığı, ya da resmi olarak denetlenen döviz kuru atlatılarak kara borsa döviz kurundan satıldığı ortaya çıktı; bu yöntem burjuvazi için sermaye biriktirmenin kolay yolu haline geldi.  
Üçüncü olarak, geleneksel burjuvazi ve sağın gerici çevrelerinin, Kuzey Amerika (ABD) ve Avrupa emperyalist blokunun desteğiyle sürdürdüğü saldırılar gerçeği de var. Bunlar, ülkenin tüm zenginliklerinin ve siyasi yönetiminin tam kontrolünü istiyorlar. Temel tüketim ürünlerinde yaşanan sıkıntı, maaşların düşmesi nedeniyle oluşan ekonomik duruma yönelik halk memnuniyetsizliğini aşmak isteyen hükümetin zayıflıkları nedeniyle bu çevreler varlıklarını sürdürdüler; sosyal problemler derinleşti.
Bu çevreler siyasi alan kazandılar, Chavezcilerin 10 yıllık hakimiyetlerinin ardından bugün parlamentoda milletvekili çoğunluğuna sahipler.

Neoliberal sağın bu yükselişini ve bu kadar kitle desteği bulmasını nasıl açıklıyorsunuz?
Geçtiğimiz 6 Aralık’ta gerçekleştirilen parlamento seçimlerinin sonuçlarını değerlendirirsek, muhalefet Büyük Yurtsever Bloktan (Gran Polo Patriótica- hükümetin öncülüğündeki seçim bloku) da alarak oyların çoğunluğunu kazandı. Burada dikkate alınması gereken önemli bir unsur, muhalefet lehine bu sonuçların yanındaki seçime katılım oranındaki düşüş oldu. Tarihsel olarak Chavizm’den etkilenen bir çok kişi oy kullanmadı, hükümetin, diğer sorunların yanı sıra temel maddelere erişimdeki istikrarsızlık sorununu çözmedeki yetersizliğinin yarattığı büyük memnuniyetsizlik etkili oldu.  
Yukarıda açıkladığım nedenlerle de birlikte halk kitlelerinin sağ muhalefete yönelik desteği büyüdü, önemli kazanımlar elde etti, fakar hâlâ neoliberal politikaları reddeden ve sosyal politikaları destekleyen bir çoğunluk mevcut.

Bu süreçte uluslararası güçlerin rolünü nasıl görüyorsunuz ve hükümet bu sürece karşı ne yapıyor?
Chavez’in iktidara gelmesinden bu yana, aşırı sağ ve geleneksel burjuvazinin bir bölümü -İspanya ve ABD emperyalizminin açık desteğiyle birlikte- hükümeti devirme hedefinden hiç vazgeçmediler, hem barışçıl yöntemleri hem şiddet yöntemlerini kullandılar. 2002 darbesinde ordunun bir bölümünün desteğini aldılar. Ulusal üretimi boykot ettiler, patronlar işleri durdurdu, referandum düzenlediler, ABD askeri müdahalesiyle tehdit ettiler, Kolombiyalı paramiliter grupları ülkeye sok-tular, Chavezci halk önderlerini katlettiler.
Burjuvazinin ekonomik iktidarı sağlam, ne Chavez zamanında ne de Maduro’nun başkanlığı zamanında çok fazla etkilenmediler, tam tersi tüm bu yıllar boyunca, özellikle de mali ve ticari sermaye bağlamında önemli ekonomik faydalar da elde ettiler, hatta şirketler devletleştirildiğinde dahi bu şirketlerin çoğunun patronlarına para ödendi, tazminat ödendi.
Bu burjuvazinin bir kısmı sermayesini artırdı; yurt dışındaki hesapları büyüdü, yasal ve yasa dışı yollardan sermayelerini ihraç ettiler. Örneğin Polar Sanayi ve Lorenco Mendoza’nın serveti bu yıllarda büyüdü. Juan Carlos Scotet gibi bankacılar da aynısını yaptı. Scotet, İspanya Galiçya Bankasından hisse alabilecek lükse bile sahip oldu. Venezueala’daki mali etkinlikleri sayesinde, yurt dışındaki servetlerine servet kattılar.
Geleneksel burjuvazinin hükümeti devirme arzusu tüm zenginliklerin kontrolüne sahip olma isteğinden kaynaklanıyor, varil fiyatının pik yaptığı zaman petrol satışından elde edilen gelirlerden aldıkları pay yetmiyor. Hükümetin yönetimi altındaki zenginliklerin de tam kontrolünü hedefliyorlar, özellikle hükümetin bugün Kanadalı, İngiliz, Çin ve Rus çok uluslu şirketleriyle anlaşmalar yaptığı Arco Minero’nun (maden bölgesi) kontrolünü. Ülkenin güneyindeki bu geniş topraklarda, diğer stratejik bazı madenlerin yanı sıra dev miktarlarda altın, elmas ve koltan bulunuyor.

‘HÜKÜMETİN SÖYLEMİ VE EYLEMİ UYUMLU DEĞİL’

Hükümet tarafından son zamanlarda yürürlüğe geçirilen ‘önlemleri’ nasıl yorumluyorsunuz? Sizce sorunlara çözüm olabilirler mi?
Hükümetin yaptığı açıklamalara baktığımızda cesur, yurtsever bir tutum görünüyor; sosyal demokrasinin sorunu, bir çok meselede söylemlerin ve eylemlerin birbirine uyumlu olmaması, özellikle de büyük sermayenin ekonomik alana darbe vururken, hükümet reformist beklentilerini ve uzlaşmacılığını sürdürüyor, gelişmekte olan burjuvaziyle ilişkiler kuruyor, hatta iş adamlarının temsilcisini bakan yapmaya kadar vardı bu durum.  

O zaman bu süreçte hükümet açısından burjuvaziden, kapitalizmden gerçek bir kopuş beklemiyorsunuz?
Venezuela hükümetinin heterojen bir yapısı var; temel olarak küçük burjuvazi tarafından yönetiliyor, bu kesim burjuvaziye doğrudan müdahale konusunda tutuk, kamulaştırmalarla boyun eğdirmeye çalışıyor, ya da sınıf uzlaşısı çağrıları yapıyor ki genel eğilimi de bu yönde.
Halk hareketlerinin eylemleri, toplumsal baskı ve hükümette kalma ihtiyacı; gelecekte burjuvazi tarafından ezilmenin önüne geçme çabası, hükümeti, radikal ekonomik ve politik süreçleri hayata geçirerek gerçek bir kopuşa doğru zorluyor, ancak burada halkın sorunlarının çözümündeki kararlılığını sürdürmesi gerekiyor. Halkın önemli kesimlerinde mücadele ruhu hâlâ mevcut ve bunlar hükümeti mücadeleye itiyor. Bu nedenlerden dolayı halkın yararına önemler alıyorlar.

Bu ekonomik ve siyasal durum işçi sınıfını nasıl etkiliyor?
Olumsuz etkiliyor, maaşlar düşüyor ve proleter ailelerin gelirleri azalıyor, ayrıca temel gıdalara erişim sağlayamıyorlar, hızla yoksullaşıyorlar. Siyasi açıdan bir kafa karışıklığı ve tepki var. Halkın bir kesimi yaşananların burjuvazinin ve emperyalizmin halk kitlelerine ve hükümeti zayıflatmaya yönelik saldırılarının sonucu olduğunun bilincinde.

‘İŞÇİ SINIFI VE HALK MİLİSLERİ ÖRGÜTLENİYOR’

Muhalefetin Maduro’nun görevden alınmasını sağlamak için yürüttüğü bir de referandum kampanyası var, bu kampanyanın Maduro’yu düşürmesi mümkün mü? Bu gerçekleşirse nasıl sonuçlar öngörüyorsunuz?
Her ne kadar CNE (Seçim Kurulu) 2016’da olmasının imkansız olduğunu söylese de bir referandumun yapılması mümkün görünüyor. Gerçekleşirse, gıda ve halk için temel olan diğer ürünler konusundaki istikrarsızlığın sürdüğü, siyasi ve sosyal karışıklığın devam ettiği, aşırı enflasyon ve istikrarsızlık koşullarında büyük ihtimalle Maduro devrilir.
Maduro‘nun devrildiği varsayılan koşulda, yeni seçimler yapılır ve yine büyük ihtimalle sağ bir hükümet kurulur. İlk yapacakları sağlık, eğitim gibi temel hizmetlerin özelleştirilmesi olacaktır, ardından kitlesel işten atmalar gelir. Bunlar büyük protestolara neden olacaktır ve tabii ki büyük bir baskıya ve devrimci hareketin ve genel olarak yoksul halkın bastırılması gündeme gelecektir. Devrimci kesimlere yönelik zülme eşlik edecek büyük çatışmaların başlaması ise bir iç savaş ihtimalini gündeme getirebilir.
İşçi sınıfı yoksullaşıyor peki örgütlülüğü ne durumda? Mevcut hükümete ileriden alternatif ortaya çıkartabilecek bir siyasi örgütlülüğü var mı?
İşçi sınıfı, hükümete eleştirilerini yöneltiyor ve hükümet siyasetine alternatif siyaset inşasını sürdürüyor,. Bu örgütlülüklerden biri Antiemperyalist Devrimci Halk Birliğidir (UPRA).
Devrimci durum yaratacak bir çatışma beklentisi var bu nedenle halk milisleri, devrimci işçi denetimi için çalışıyoruz; tarım ve komün işçilerinin işçi-köylü ittifakına dayalı iktidarı, örgütlerimiz ve örgütlü kitleler arasında önemli bir organizasyonal ve programatik bağı bulunan devrimci komünlerin gücüyle birlikte, daha geniş toplumsal kesimlere ulaşma yolunda ilerliyoruz

Bütün bunların ışığında ülkenin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Büyük bir sınıf savaşına, ve özellikle ABD-AB emperyalist bloku ve onun yerel temsilcileriyle çatışmaya yaklaşıyoruz. Ayrı zamanda hükümeti devirmek adına halkın yaşam koşullarını kötüleştirecek daha büyük kıtlıklar, lokavtlar ve üretimi durdurmalar sürecine de giriyoruz. Şu ana kadar tepki düzeyinde kalan halk hareketinin, yeni bir seviyeye geçerek dönüşmesi mümkün.

Tam bu süreçte Venezuela emekçilerine ve gelişmeleri daha uzaktan izleyen diğer halklara çağrınız nedir?
Emperyalistlerin doğrudan müdahale ve yerli iş birlikçileri aracılığıyla gerçekleştirecekleri sabotajlar aracılığıyla gündeme gelebilecek saldırılarına karşı, halk milislerinin örgütlenmesi; genel grev ve halk ayaklanması çağrısı yapıyoruz. Devlet başkanının kendisi de emperyalist saldırganlığa karşı genel grev ve halk ayaklanmasının örgütlenmesi, sömürülen çoğunluğun iktidarı için çağrı yapmıştı.
Dünya halklarına, özellikle de Latin Amerika halklarına da, içinde bulunduğumuz bu savaşlar ve devrimler çağında, devrimci cüret ve ruhla emperyalizme karşı örgütlenme çağrısı yapıyoruz. 

ÖNCEKİ HABER

Almanya’da ‘Sol’ yolunu arıyor

SONRAKİ HABER

Yargıtay Başkanı: Milletimizi temsil edenlerle olmamız doğal

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...