30 Mayıs 2016 00:58

Libya’da anlaşma var çözüm yok

Libya’da geçtiğimiz yıl aralık ayında varılan siyasal anlaşmaya rağmen birliğin sağlanamaması , geçen hafta Arap basınında gündeme damgasını vurdu.

Paylaş

Yusuf ERTAŞ / Ali KARATAŞ

Irak ordusunun Felluce’yi IŞİD kontrolünden geri alma operasyonu, Suriye’de ABD askerlerinin YPG üniforması ile görüntülenmesi, Libya’da geçtiğimiz yıl aralık ayında varılan siyasal anlaşmaya rağmen birliğin sağlanamaması, Müslüman Kardeşlerin Tunus kolu en Nahda hareketi tarafından alınan kararlar, Lübnan’ın iki yıldır bir cumhurbaşkanı seçememesi, Yemen’de Ramazan öncesi savaşı sona erdirmek için artan çabalar, geçen hafta Arap basınında gündeme damgasını vuran gelişmeler oldu.

IRAK HALKI İKİ ATEŞ ARASINDA

ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin desteklediği Irak ordusu, başkent Bağdat’a 50 kilometre mesafede bulunan Felluce’nin IŞİD’den kurtarılması için geçtiğimiz pazartesi günü yeni bir saldırı başlattı. Gözlemciler, Şii Haşdi Şabi (Halk Milisleri) milislerinin de yer aldığı çatışmalar nedeni ile Felluce halkının zor durumda kaldığına dikkat çekiyor. Middle East, “Felluce halkı açlıktan ölmekle ateş altında kaçmak arasında sıkıştı” diye yazdı. Gazete, yüzlerce sivilin çatışmalar nedeniyle bölgeden kaçtığını, tahminen 50 bin kişinin de çatışmaların ortasında mahsur kaldığını ileri sürüyor.

YPG ÜNİFORMALI ABD ASKERLERİ

Haftanın en dikkat çekici gelişmelerinden birisi de ABD askerlerinin YPG üniforması ile görüntülenmesi oldu. Bu olay YPG konusunda farklı tutum alan ABD ve Türkiye’yi karşı karşıya getirdi. YPG’yi desteklediğini gizlemeyen ABD bunu güvenlik gerekçesi ile açıklarken, YPG’yi ısrarla terörist örgüt olarak değerlendiren Türkiye ise duruma tepki gösterdi. Middle East, Türkiye’nin ABD’yi Kürt militanlara karşı “ikiyüzlü” davranmakla suçladığını yazdı. Rusya el Youm ise iki ülke arasında YPG’nin terörist örgüt olup olmadığı konusundaki tartışmaların tekrar alevlendiğine dikkat çekti.

LİBYA NEREYE DOĞRU?

Libya’da varılan siyasi anlaşmaya rağmen birlik sağlanabilmiş değil. Buvabetül Ahram gazetesi yazarı Ziyad Akıl, anlaşmanın imzalandığı tarihten bu yana altı ay geçtiğine dikkat çekerek, “Uluslararası ve bölgesel kutlama dalgasından, yardım ve destek vaatlerinden, müzakere turlarından ve umutlu gelecek planlarından sonra Libya hâlâ olduğu yerde duruyor” diye yazdı. Libya’da askeri eylem yolu ile siyasi gerçekliğin değiştirilmesinin; ya dış müdahaleye ya da uzun süreli bir askeri çatışmaya yol açacağı görüşünde olan Akıl, “Söylemeye gerek yok ki, her iki seçenek de Libya’nın kırılgan istikrarı, Ortadoğu ve Afrika’nın bölgesel güvenliği ve her şeyden önce Libya halkı için korkunç sonuçlar doğuracaktır” yorumunu yaptı.

EN NAHDA TAKİYE Mİ YAPIYOR?

“Arap Baharı” ayaklanmalarının fitilini ateşleyen ülke olarak anılan Tunus, bu kez Müslüman Kardeşlerin Tunus kolu en Nahda hareketinin aldığı kararlarla gündem oldu. Rai al Youm, başyazısında en Nahda lideri Gannuşi’nin, Türkiye tecrübesinin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük hayranlarından olduğunu anımsatarak bu gelişmeyi, “Tunus’ta en Nahda partisinin lideri Gannuşi, hareketini ideolojik köklerinin tamamen değiştiren bir yöne yöneldi, siyasi tarihinin ve davasının en büyük ‘macerasına’ adım attı” şeklinde yorumladı. Siyasi gözlemciler, bu radikal değişimin en Nahda’da bölünmelere yol açacağı görüşünde.  


LİBYA’NIN DURAKLAYAN GEÇİŞİ

Ziyad AKIL
Buvabetül Ahram

Geçen aralık ayında Fas’ta, Libya’nın siyasi anlaşmasının imzalanmasından bu yana yaklaşık altı ay geçti.Uluslararası ve bölgesel kutlama dalgasından, yardım ve destek vaatlerinden, müzakere turlarından ve umutlu gelecek planlarından sonra Libya hâlâ olduğu yerde duruyor.

Çoklu egemenlik statüsünden tekli hükümet statüsüne geçiş hâlâ mümkün.Asıl endişe verici şey, herhangi önemli bir adım olmaksızın çekişmelerin aynı noktada devam eden varlığıdır.

Ayrıca, Libya’daki farklı gruplar tarafından yapılanlar kutuplaşma ve ayrışma sürecini daha da derinleştiriyor. Bu nedenle bugün sorun, Libya’nın siyasal anlaşmasının çeşitli zorluklar karşısında hayatta kalma yeteneğini gösterip göstermeyeceğidir.

ANLAŞMADAN SONRA DURUM AYNI

Libya içindeki durum, anlaşma öncesi durumdan çok farklı değil. Doğu ile Batı arasındaki bölünme de hâlâ yürürlükte. Yeni kurulan Başkanlık Konseyi ve Trablus’taki Genel Ulusal Kongre arasındaki işbirliği derecesi önemli gibi görünüyor olsa da bu işbirliği, Tobruk’taki Temsilciler Meclisi Başkanlık Konseyi tarafından önerilen Birlik Hükümetini reddetmeyi sürdürdüğü sürece, başarılı bir siyasal geçişin işareti olamaz. Şimdiye kadar Başkanlık Konseyi ile Doğu ve Batı’da savaşan iki grup arasındaki etkileşim çatışmayı daha da kutuplaştırmaktan başka bir şeye yol açmadı.

Daha da endişe verici olan, Libya’daki Doğu-Batı çatışmasının temel noktalarının herhangi fark edilebilir bir gelişme olmaksızın aynı noktada duruyor olması. Siyasi anlaşma imzalanmasına rağmen, “meşruiyet üzerine mücadele”, merkezi bir konu olmaya devam etmektedir.

Libya Ulusal Ordusu, Tobruk Temsilciler Meclisi’nin komutası altında faaliyet yürütüyor. Libya Şafağı Milisleri (bazı iç bölünmeler olsa da) hâlâ Genel Ulusal Kongre komutasında etkin. Ve son olarak Başkanlık Konseyi, bir devlet kurumunun bayrağı altında faaliyet yürütmek üzere üçüncü askeri birlik olarak Cumhurbaşkanlığı Muhafız Birliğini oluşturmayı kararlaştırdı.

AYRIŞMA DEVAM EDİYOR

Şimdiye kadar, bu farklı oluşumlar arasında IŞİD ile savaşmak gibi, ortak çıkarlar etrafında askeri bir işbirliği için hiçbir belirti yok. Farklı taraflar arasında siyasi bir koordinasyon olduğuna dair de herhangi bir kanıtı yok.

Gelinen yerde Libya’daki iç siyasal dinamikler, siyasal anlaşmayı uygulamaya koymak açısından da asgari düzeyde koordinasyonu sağlama yeteneğini gösteremiyorlar. Aynı zamanda, Başkanlık Konseyi Doğu’da sahnede yok. Hiçbir somut siyasi etkisi olmaksızın sadece Batı’da varlık gösteriyor.

Libya’daki iç siyasal durum, çatışmayı durduracak siyasi araçlara sahip olmayan, uygulama mekanizmalarından ve siyasal elitten yoksun bir siyasi anlaşmanın şekillendirdiği bir birleşim.

Bu nedenle, Sirta siyasi anlaşmasının çeşitli maddelerinin uygulanması kararlı bir askeri eyleme veya bölgesel ve uluslararası baskıya, ve arabuluculuğa bağlı. Onu hızla hayata geçirmek için başkaca bir seçenek yok.

Siyasi ve stratejik dengeleri değiştirmeye yeterli, kararlı bir askeri eylem şu anda imkansız gibi görünüyor. Bir yandan çeşitli askeri oluşumlar, gerekli ekipmana ve sonucu kendi lehlerine çevirmek için yeterli eğitime sahip değiller. Diğer yandan, farklı oluşumlar arasındaki, bazen de aynı oluşum içindeki siyasi/askeri koordinasyon eksikliği durumu çok zorlaştırıyor.

ASKERİ MÜDAHALE TEHLİKELİ

Bu nedenle, Libya’da askeri eylem yolu ile siyasi gerçekliğin değiştirilmesi ya dış müdahaleye ya da uzun süreli bir askeri çatışmaya yol açar. Söylemeye gerek yok ki, her iki seçenek de Libya’nın kırılgan istikrarı, Ortadoğu ve Afrika’nın bölgesel güvenliği ve her şeyden önce Libya halkı için korkunç sonuçlar doğuracaktır.

MISIR VE CEZAYİR’DEN ÇABA YOK

Mevcut koşullar hem bölgesel hem de uluslararası bakımından pek umut verici değil. Farklı bölgesel aktörlerin hepsi, siyasal anlaşmayı desteklediklerini açıkladılar. Yeni de eylemleri bu desteği çok yansıtıcı bir durumda değil.

Mısır, defalarca siyasi anlaşma için desteğini belirtti ancak Libya içindeki farklı taraflar arasında siyasi bir uzlaşmanın hayata geçirilmesi için hiçbir rol üstlenmedi ve herhangi bir çaba sarf etmedi. Cezayir’in pozisyonu da müttefik olarak seçtiği taraf hariç Mısır’dan pek farklı değil. Lakin Libya krizinde çok önemli iki bölgesel aktör Mısır ve Cezayir. Benzer şekilde, Fransa, İtalya, İngiltere ve ABD de, IŞİD ile savaşmak dışında Libya ile alakaları yok.

Libya’daki iç siyasal dinamikler siyasi anlaşmayı uygulamaktan aciz olduklarını kanıtlamışlardır. Bu nedenle, onları siyasal anlaşmayı imzalamaya iten uluslararası ve bölgesel aktörlerin, anlaşmanın hayata geçirilmesi için baskılarını sürdürmesi gerekir.


EN NAHDA’DA NELER OLUYOR?

Rai al Youm
Başyazı

Tunus’ta, en Nahda partisinin lideri Gannuşi, hareketini ideolojik köklerinin tamamen değiştiren bir yöne yöneltti, siyasi tarihinin ve davasının en büyük “macerasına” adım attı. Tunus’ta iktidara gelme çalışmalarının başlangıcı olarak, partisinin Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi gibi sivil bir parti olmasına karar verdi. Özellikle de 2019’da gerçekleşecek parlamento seçimlerinde ve henüz gerçek bir rakibin yokluğu koşullarında...

Şeyh Raşid Gannuşi, Türkiye tecrübesinin ve lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük hayranlarından. Bu büyük değişimin beşiği olan ve geçen pazartesi günü biten en Nahda’nın 10. Konferansı, şaşırtıcı birçok “temel” karar aldı. Bunların en belirgin olanı “siyaseti, davadan ayırmak”tır. Veya “Cami ile yönetimin” ayrılması. Bağlılık maddesi de dahil olmak üzere üyelik şartlarını kolaylaştırarak üyelik tabanını genişletmek.  Siyasi ve ideolojik önceliklerini değiştirmek. “Arap İslam” kimliğine odaklanma önceliğinin, daha pragmatik ve liberal olan “Tunuslu” olma lehine değiştirilmesi. İş ve güvenlik gibi vatandaşları ilgilendiren sorunlara odaklanma. “Terör ve yolsuzlukla” mücadele...

2014 parlamento seçimlerinde en Nahda, kendisine üye olmayan birçok liberali aday gösterdiğinde bu dönüşümün ilk belirtilerine şahit olundu. Bunların altı tanesi kendi çatısı altında seçildi.

Burada ilginç olan Tunus Cumhurbaşkanı Bacı Kaid Essebsi’nin konferansa desteği ve yaptığı açış konuşmasının katılanlar ve üyeler arasında şiddetli alkış ve tezahürat fırtınası ile karşılanmasıydı. Bu durum siyasette ve parti çalışmalarında bir emsal. En Nahda hareketi, iktidarda olan Essebsi’nin kurduğu ve örtülü olarak önderlik ettiği Nida Tunus partisine muhalif bir parti.
Kesin olan bu kökten değişimin en Nahda’da bölünmelere ve özellikle üyelik çemberi genişlediğinde, sertlik yanlılarının çarşaflarının altından çıkmasına yol açacak.

Şeyh Gannuşi cesaretini ve azmini yansıtan çok ciddi bir “macerada” yol alıyor. Lakin “macerasının” riskli kısmı Essebsi’nin 87’inci yaşına yaklaşması ve Tunus toplumunun en Nahda’ya güvenmemesi. (Toplum) bu değişimlerden şüphe ediyor ve ciddiye almıyor. Tunus kadını, Tunus siyasetinde bir rol oynuyor. Essebsi’yi Kartaca Sarayı’na taşıyan Tunus kadını. Essebsi’nin aldığı 1.8 milyon oyun 1.2 milyonu kadınlardan. Kadınların sınırlı bir kısmı en Nahda’ya oy kullandı.

İronik olan, bu “macera”. Radikal birçok “İslamcıyı” ve “Müslüman Kardeşler ve ona bağlı olanları” öfkelendirecek. Aynı zamanda Tunuslu olanlarda dahil olmak üzere liberalleri memnun etmeyecek.


LÜBNAN’IN İKİ YILDIR CUMHURBAŞKANI YOK

Lübnan iki yıldır bir cumhurbaşkanı seçemedi. Ülke cumhurbaşkansız yönetiliyor. Lübnan’da başını Şii Hizbullah’ın çektiği 8 Mart hareketi ile Başını Sait Hariri’nin Mustakbel Partisi’nin çektiği 14 Mart Hareketinin onaylamadığı bir kararın alınması mümkün değil. Gözlemciler, başta Suriye’deki çatışma olmak üzere her konuda karşıt noktalarda yer alan bu iki hareketin cumhurbaşkanlığı seçimini tıkadığı görüşünde birleşiyor.

Hugo Shorter, an Hahar için kaleme aldığı yazıda “Lübnan aşkına bir başkan seçin” diye yazıyor. Lübnan’ın, cumhurbaşkansız geçen ikinci yılı geride bıraktığını anımsatan Shorter, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tıkanmasını mevcut mezhepçi yapıya bağlıyor.

ÖNCEKİ HABER

Veli Encü: Askerin bilgisi dahilinde geçiş yapılıyordu

SONRAKİ HABER

Erdoğan, tek adam rejimi için İslamiyet’i kullanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...