30 Mayıs 2016 00:07

Budapeşte Radyosu hep açık kalsın

Zahmetli bir yola çıkmış. Varlıkla yokluğun arasındaki çileye uğramak için dem olmak gerekiyor.

Paylaş

Engin TURGUT

Zahmetli bir yola çıkmış. Varlıkla yokluğun arasındaki çileye uğramak için dem olmak gerekiyor.  Babadan kalan bir gen ya da çalışkanlık ya da sadece yetenek diyelim, yetmiyor. Ama erken kalkan kelimelerin son sesi olmaktan uzaklaşan başka bir ses ve eda ve tavır ve ahenk ve derin harmoni ile ilk kitabını aşarak, oradan taşarak bugünkü şiir yurduna, şiirin geniş avlusuna uzanabilmek zordur, kahırdır, çiledir, acıdır. Önceleyin bunu başarmış Volkan Hacıoğlu. Çok çalışmış belli ki. İnat ve sabrı yeteneğiyle birleştirmiş sonunda. Duvar saati lodos ve logos aşkına Volkan Hacıoğlu kimi zaman bir başına, kimi zaman Hemingway okurken vurdular onu ve sonra Rimbaud’un öldüğü yaşta, kendi ömrünün kiracısıymış, kısacası tayf katili olmaktan son anda vazgeçen şair! “Hakikatin kaburga kemiklerine” bile şiir yazdığı görülmüştür.
İlk kitabı için heyecan yapmış, acele etmiş, şiirler çay gibi demlenmeli, seni ve o sesini istemeli oysa. Şiir bu, hemen kalbinize düşecek bir oğul bir kız evladı vermez size. Miras bu! O miras hemen har vurulup harman cinsinden değildir. O toplumcu, o toplumsal derinliğin üzerine sizin, zihin ve sihir ve akıl katmanlarınız olacaktır elbette. Yoksa siz o dalga geçtiğiniz kelime oyunlarının uzağına, tuzağına kendiniz de düşebilirsiniz. Büyük, iri, kocaman, dağ gibi laflar etmeyip, şiirin kalbine emanet edeceksiniz, zaaflarınızı, atacağınız onca zarflarınızı…
Devam edelim mi? Bence edelim. Bakın bir kardeşimiz de yıllardır aynı hatayı yaptı. Önce ismini öne çıkardı sora şiirini. Kimse kusura bakmasın. Akademisyen olmanız şair yanınızı incitebilir. Ya da genç şair adaylarına destek çıkabilirsiniz belki ama dikkatle ve rikkatle düşünüp, hemen bir mertebe duruşu edinmeyeceksiniz. Eleştirmen yanınıza şiir yazan kimliğinizi eklemekte acele etmeyeceksiniz, hayat izin verebilir belki ama şiir buna asla ve asla müsaade etmeyebilir. Şiir özgürdür çünkü. Onun alıcısına ve okuruna karışamazsınız ve bu bağlamda deruni de olsa yazılar yazabilirsiniz ama bu şiiri iplemiyor. Şiiri tutan kaçar, kimseden icazet almayan tek özgür kedi odur. Şiir üzerine bir an ahkâm kestiğimi düşündüyseniz, dilimi bir pasta gibi kesiniz ben de sizin düşlerinizi dişlerimle ezerim.
Volkan Hacıoğlu şiiri mi şimdi oraya doğru akalım mı? Doludizgin akalım hem de. İyi şiirler yazmaya mahkûm edilmiş ve yazıyor da. Sessiz ezgilere, deniz gülü şarkıları bırakarak yazıyor birde. Büyülü imgelerle yolculuğa çıkarken, Rilke okuyan kızlara göz kırparak, içindeki o büyük cevhere dokunarak yazıyor. İyi ki de yazıyor. İnanın bana, abartmadan söylüyorum: şimdi benim ve hepimizin böyle nitelikli şiirler yazan bu şairimizden öğreneceği çok güzellikler vardır. Acı çağ gençleri onlar, çöp yiyen çocuklarla yan yana rüya görmüşlükleri vardır.
“Mümkünse müsait bir yerde biraz da utanalım” diyebilecek kadar da kendisidir. Yorgun bir hançere kalbini her yere taşır, şiirimizin son evlatlarından, son ağaçlarındandır. Söz gelimi Zola’yı ne güzel anlatır ve itiraf eder. Ve bir şiirini şöyle zarif akıtır dizelerine: “hayat denilen bu varyetenin, son sahnesini son repliği: sonsuz bir Beckett sessizliği” demesi bir mimoza çiçeği değil de nedir?
İyi bir şairin suç ortağı sokaklardır çünkü! Bu şiir kardeşim, şairim Volkan Hacıoğlu Türk şiirinin raf ömrünü uzatanlardandır. Onun şiirleri hayattan kopya çekmiyor, onun şiirlerinde ruh var, can var, hasret var, gurbet var. Kısacası ilham, sezgi ve vahiy denilen kavramları canlandıramayanlar şiir yazamazlar zaten. Bu bağlamda keşfe düşenle şiiri zevk edinmek bizi şair ve şiir kardeşliğine yakınlaştırır. Budapeşte Radyosu hep açık kalsın…
Kısacası: ne diyor şair;
“İnsanlar ayna gibi…”

Budapeşte Radyosu,
Volkan Hacıoğlu, Şiir,
Artshop Yayıncılık, 2016.

ÖNCEKİ HABER

Osman Şahin’den MOR Cepken’den çıkan öyküler

SONRAKİ HABER

Gizlilik kararına inat herkes İstanbul Adliyesi’ne

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...