29 Mayıs 2016 05:06

Bir çocuğu mutlu etmekle başlayacak her şey...

'Bisikletim senin olsun!' kampanyasıyla çocuklar için mutluluk yaratmak için uğraşan Zümral ve Utku ile konuştuk.

Paylaş

Adem ERKOÇAK

“Bir çocuğa mutluluğu kelimelerle anlatamayız, en iyisi ona oynaması için bir futbol topu vermektir,” demiş Eduardo Galeano. Buna bir de bisikleti ekleyebiliriz sanırım. Bunlar mutluluk nesneleridir. İnsan büyüdüğünü sandığı yaşlarda bile bu iki “oyuncağın” cazibesine kapılmadan duramaz. “Mutluluğun resmini yapmaktan” daha kolay ve daha gerçektir, bir bisikletin ya da bir topun yarattığı heyecan.

Zümral ve Utku da böyle bir mutluluk yaratmak için uğraşan iki insan. Onların mutluluk cümlesi de “Bisikletim senin olsun!” Utku’yu liseden, Zümral’i de Utku’nun hayatına girdiği üniversite yıllarından beri tanırım. Ama burada onları değil, hayata geçirdikleri güzel fikri tanıtmak isterim. Yani, artık kullanılmayan bisikletleri sahiplerinden almak, tamir ettirmek ve ihtiyacı olan bir çocuğa ulaştırmak...

Böylesine güzel bir fikrin ortaya çıkması, çirkin bir pazarlık sonucu olmuş, öyle mi?
Zümral:
Evet, öyle oldu. Arabamızı satarken 500 liralık bir miktar için sıkı bir pazarlık yaşadık. Bu durum çok uzayınca Utku dedi ki “Bu paradan bize hayır gelmez. En iyisi bunu ihtiyacı olan birine vermek.” Mevzubahis çok yüksek bir para olmamasına karşın “Daha fazla kişi için ne yapılabilir?” diye düşünmeye başladım. Sonra oturduğumuz sitenin otoparkında pas ve toz içinde onlarca bisiklet gördüm. “Bu parayla bu bisikletleri tamir ettirip, ihtiyacı olanlara ulaştırabiliriz,” diye önce Utku’ya, sonra da yakın arkadaşlarıma bahsettim. Herkes fikri çok sevdi. “Bunu nasıl duyurabiliriz?” diye düşündük ve bir Facebook, bir de Instagram sayfası açtık.

Bisikletler çocuklara nasıl ulaşıyor?
Zümral: Önce yakın çevremizden başlayarak kullanılmayan bisikletleri buluyoruz. Sahibini ikna ettikten sonra bunları alıp tamir ettiriyor, temizliyor ve biraz da süslüyoruz. Ama ilk bisikletlerimizi tamir ettirdikten sonra bile bisikletlerin kime gideceği belli değildi. Burada da öğretmen bir arkadaşımdan yardım istedim. Onlar çocukların ve ailelerinin durumunu bizden daha iyi biliyorlar. Sonuçta, ilk üç bisikletimizi Bayrampaşa’da yaşayan üç çocuğa teslim ettik. 

Nasıl karşıladı çocuklar?
Utku:
Çok çekingen ve kibar çocuklardı. Öyle ki, karşılarında biz mahcup olduk. Bir tanesi evdeydi, güzelce giyinip geldi. Bir diğeri dersteymiş, o çok daha fazla şaşırdı. Belki hep bir bisikleti olsun istiyordu ve unuttuğu bir anda böyle bir şey başına  geldi. Çocukların üçü de ne bisiklete binmeyi biliyordu, ne de bizim kim olduğumuzu. Bence bu kadarıyla bile amacımıza ulaştık. 

Sadece çocuk bisikleti mi olsun istiyorsunuz?
Zümral:
Evet, çünkü çocuk bisikletleri çok az kullanılıyor, en fazla bir, iki yıl. Yani henüz eskimeden bir köşeye kaldırılıyor. Maddi durumu iyi olan ailelerin çocukları paylaşmayı bilmiyor. Mesela bir çocuk, ablasının bisikletini almaya gittiğimizde, hayatta binmeyeceği bir bisikleti bile ilk anda vermek istemedi. Ailesi “Oğlum, buna başkalarının ihtiyacı var. Bu gidecek ve başka bir çocuk mutlu olacak,” diye söyledi. Sonrasında aynı çocuk gidip apartmandaki herkese bize verebilmek için tek tek bisikletleri olup olmadığını sormuş. 

TÜKETİMİN ÇEVREYE OLAN TAHRİBATINI DÜŞÜNMÜYORUZ

Biri çıkıp “Ben size 50 bisiklet alayım, bunu dağıtın,” dese?
Zümral:
Hiç kullanılmayan bu kadar çok bisiklet varken, neden gidip yenisini alalım ki? O 50 bisiklete harcanacak para ile 500 bisiklet tamir ettirilir. Üstelik bisiklet kullanırken çocukları koruyacak malzemeler de alabiliriz. Bizim bu projeye başladıktan sonra bir sürü alt amacımız da oldu. Kullanımı azaltmak ve bir şeyi yeniden kullanmak da bu amaçlardan biri.

Utku: Tüketimin hem çevreye hem de insan ruhuna olan tahribatını hiç düşünmüyoruz. Bir şeylere sahip olmanın verdiği sarhoşlukla satın aldığımız ve sonrasında hiç kullanmadığımız şeyleri bile paylaşmıyoruz. Bir köşeye atılmış, depoya kaldırılmış, kömürlüğe konulmuş bir bisikleti, başka birinin hayatına ulaştırmak temel meselemiz. Hem tekrar kullanmak geri dönüşüme nazaran çok daha ucuz ve çevreye de zararsız.

Aslında “başka bir dünyanın mümkün olduğunu” yeniden hatırlatmak gibi...
Utku:
Zamanımızı ya da hayatımızı belli bir ücret karşılığında pazarlayan insanlarız. Bunu yaptığımız dünyada karşılıksız hiçbir şey yok. Ben bana verilen maaş karşılığı bir şeyler yaparken, patron da bana verdiği maaşın karşılığı bir şeyler bekliyor. Orada sevgiye yer yok. Orada sadece rakamlar var, beklentiler var. Varolmanın temeli “başarı” diye tanımlanan hedefe ulaşmanla alakalı. Bunu yapamıyorsan seni işten de, gözden de, sohbetten de çıkarabilirler. “Üretkenlik” dedikleri şey bu değil. Kimse bu dünyada sevgi üretmeye çalışmıyor. Böyle söyleyince deli gözüyle bakıyorlar sana. Bu dünyada paranın çok önemli bir yeri var. Kendimizi bu dünyadan çıkarmak, bunun dışında bir şeyler yapmak istedik. Karşılıksız sevgi yaratmak istedik. Birisi, sırf iyilik olsun diye, içinden geldiği için bir malını versin, biz de onu ihtiyacı olan birine ulaştıralım.

Zümral: Bütün enerjimizi sadece geçinebilmek için harcıyoruz. Böyle bir şey yapmak bir lüks aslında. Bunu bilmek ve böyle yaşamak çok kötü bir şey işte. 

Çocuklara ulaşmayı nasıl sürdüreceksiniz?
Zümral:
Benim hayalim, bizim hiç haberimiz bile olmadan herkesin bir alt sokağındaki ihtiyaç sahibine bisikletini vermesi. Buna ilham versek bile ne mutlu. Bu nedenle şehir dışından bisiklet kabul etmiyoruz. Arka sokağındaki çocuğun bisikleti yokken bize ulaşmak saçma olur elbette.

Utku: Görünmeyen çocuklara da ulaşmak istiyoruz. Mesela, hapishanede büyüyen çocuklar ya da korunmaya muhtaç ve bakımevlerinde kalan çocuklara. Belki insanlar yakınındaki çocuklara bisikletlerini ulaştırabilirler. Ama biz hiç tanımadıkları bu çocuklara da ulaşmak istiyoruz. Bunun için konuştuğumuz insanlar var. 

İnsanlar nasıl destek olabilirler bu projeye?
Zümral:
İnsanlara ulaşıp, bisikletlerini vermek üzere ikna ederek mesela. Sonra bu bisikletleri topladığımız yerlere getirerek. Şimdilik İstanbul, Ankara ve İzmir’de bisiklerleri toplamak için yerler belirledik. İnsanlar bu işin hangi noktasında, neresinde destek olmak istiyorlarsa, biz her türlü yardıma açığız.

AMAÇ İKİ TARAFIN DA MUTLU OLMASI

Bu fikir birçok şeye de kapı açabilir. Ne dersiniz?
Utku: Bir arkadaşımız, zamanında alınıp bir kenara konulmuş olan enstürmanlardan bahsetti. Bizim yaptığımıza benzer bir şeyi enstürmanlarla da yapabiliriz diye. Çok sayıda paylaşım yapılan platform, internet siteleri, mail grupları zaten mevcut. Bu tip paylaşımlarda en güzel olan, tüketimin önüne geçmekle birlikte, iki tarafın da mutlu olması. Eşyasını ya da bisikletini paylaşan da, bisikletine bu yolla sahip olan da. Bir çocuk, bisikletine her bindiğinde bunu aklına getirecek. En azından onun hayatına bir bakış açısı katmış olacağız... 

ÖNCEKİ HABER

İşçilerin mücadelesi hükümetin kabusu oldu

SONRAKİ HABER

Ermeni Soykırımı’nda Alman sorumluluğu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...