26 Mayıs 2016 00:43

Kapitalizmin sağlık meslek lisesi öğrencilerine ihtiyacı var

'İşçi üreten fabrikalar: Meslek liseleri' dosyamızın 2. gününde SES Örgütlenme Sekreteri Fikret Çalağan'la görüştük.

Paylaş

DOSYA: İŞÇİ ÜRETEN FABRİKALAR: MESLEK LİSELERİ
 

Veli ŞAHİN
Ankara

Sağlık alanı, sermayenin son dönemde yoğun olarak yatırım yaptığı alanlardan biri haline geldi. İnsan hakkı olan sağlık, bu alandan para kazanılmasıyla birlikte alınıp satılan bir meta halini aldı. Sağlık alanındaki yaşanan bu “gelişmeyle”, daha çok sağlık emekçisine ihtiyaç duyuldu ve sayıları her geçen gün artan sağlık meslek liseleri bu alandaki “işçi üretimini” yoğunlaştırdı. Dosyamızın bu bölümünde Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Genel Örgütlenme Sekreteri Fikret Çalağan’la görüştük. Çalağan’la sağlık sistemini ve hizmet veren emekçilerin durumunu, her geçen gün artış gösteren sağlık meslek liselerini ve öğrencilerini ele aldık.

Sağlık alanında ne gibi gelişmeler yaşanıyor? Sağlık emekçileri yaşanan gelişmeler karşısında nasıl bir pozisyonda duruyor?
Sağlık alanı kapitalizmin temel kâr alanına dönüştürüldü. Doğal olarak da ilişkiler de buna uygun olarak biçimleniyor. Sağlık alanını kamu hizmeti mantığından arındırarak bir ticari alan olarak değerlendirdiler. Hükümetin eğitim politikaları açısından hem de hukuk açısından bir biçime geldiğini ifade edebiliriz, bu biçimin kendisi ilişkileri de tanımlıyor ve bu biçimle istihdam biçimleri de etkileniyor. Çalışma koşulları da haliyle çalışma koşullarının nasıl olacağına ve geleceğin nasıl kurgulanacağına ilişkin de tartışmayı zorunlu kılıyor. Sağlık alanı tüm itirazlarımıza rağmen, temel kamu hizmeti, temel bir hak olmaktan daha çok ticari alan olarak değerlendirildiği için sorunlar doğuyor. Bununla ilgili, bu genel hukuku bilerek konuşmak gerekiyor. Peki, bu hukuku kabul mü edeceğiz? Biz mücadelemizle daha çok sağlığın ticari bir alan olmadığını aynı zamanda sosyal devletin bir gerekliliği, kamusal hak olduğunu ifade ediyoruz. Toplumun kendini var etmenin aracı olarak tanımladığımız sağlık alanının, bir kâr tartışması bir ticari ilişki tartışması olarak yürütmek sıkıntılı diye ifade edebiliriz. Şu anda temel sorunlar bunlar ve sağlık emekçileri de bu genel politikaların sonucu sorunlar yaşamaktadır.

Nedir bu sorunlar?
Bir, parça başı iş. İki, giderek katmanlaşmayı arttırmaya başladılar. Üç, ücretin temel bir ücret olmaktan çok performansa dayalı olarak yapılması ve bir belirsizlik yaratması. Dört, taşeronun yaygınlaştırılması. Beş, iş koşullarının ağırlaşarak artık insanları nerdeyse maden ocakları gibi ifade edebileceğimiz bir çalışma alanına hatta ölüme neden olan boyutlara itmesi şeklinde özetleyebiliriz. Bunların hepsini ticari kâr hırsının, vahşiliğin yarattığı sonuçlar olarak ifade edebiliriz.

İSTİHDAMIN OLDUĞU BİR ALAN AMA...

Sağlık alanında böyle sorunlar yaşandığını anlattınız ancak, özel meslek liselerinin geleceğin sağlık emekçilerine seslendiği reklamlara bakıldığında, “kesin iş garantisi” sloganı dikkat çekici. İfade ettiğiniz bu koşullarla birlikte düşünerek, bu sloganın ne kadar gerçekçi olduğunu düşünüyorsunuz ve öğrenciler bu slogandan ne anlamalı?
Kapitalizm, uzun bir dönemdir sağlık alanını ciddi yatırım alanı olarak görüyor. Kâr pranını yüksek olduğu bir alan. Hem teknolojik hem de en kapsamlı tüketim alanı olma yoluna doğru ilerliyor.  Sağlık politikalarının gelişim hali, ulaşılabilirlik diye bizim geçmişte tarif ederek toplumsal bir ilişki olduğunu söylerken bugün kapitalizmin tüketim ilişkisine evirildi. Yani bu anlamda sağlık en çok tüketilen bir alan-sektör oldu ve bir meta haline dönüştü. Bundan dolayı ciddi bir yatırım var. Yani bu yatırım toplumsal bir yatırım değil. Bunu nasıl yeniden kâr alanına dönüştürülebileceği noktasında yatırım. Her alanda büyük büyük fabrikalar düzeyine varılabilecek sağlık yatırımları yapılmaya başlandı. Ama sonuçları nedir diye bakıldığından sağlığın iyileştirme hali yok. Burada daha çok tüketim ve üretim ilişkisi üzerinden değerlendirilen ve ürettikçe tüketilmesi gereken bir ilişki hali var. Bu tüketim araçlarında biri de sağlık emekçileri. Bundan dolayı gelecek açısından sağlık alanı çok ciddi anlamda bir istihdam alanı. Ama bu istihdamın nasıl olduğu konusunda bir sorun var. Yapılan yatırımlara bakacak olursak 2020’li yıllardan sonra bugün var olan sağlık emekçilerinin iki üç katına ihtiyaç var. Ve bugün bu çerçevede politikalar devam ettiği sürece doğal olarak emek gücünün ücretinin artması gerekiyor. Bu ücret artışını engelleyebilmek açısından ise istihdam fazlasını çıkarmak gerekiyor. İstihdam fazlası da daha çok bu ara eleman dedikleri giderek katmanlaşmanın aracı olan sağlık meslek liselerinin artırmakla mümkün. Kısacası bu anlamda ifade edilen “sağlıkta istihdam” doğru. Sağlıkta okuyanların evet bir işi olacak ama nasıl bir işi olacak sorunu var. Taşeronlaşmış, ucuz emek olan ve giderek sömürüsü yüksek olan bir iş. Sorun şu; emek gücüne ihtiyaç var ama burada ki amaç bir emek gücü ihtiyacı varsa bu emek gücünün pahalılaşması değil, ucuzlaştırılması konusunda istihdam fazlasını arttırmak.

‘SAĞLIK MESLEK LİSELERİNİ ÖRGÜTLEMEK DAHA ZOR’

İşçi sendikaları, kamu emekçileri sendikaları yani nerdeyse tüm sendikaların çalışmalarına baktığımızda staj yapan öğrenciler ve meslek liselerine yönelik çalışmaların zayıf olduğunu ya da olmadığını görüyoruz. Sendikanız kendi durumunu nasıl değerlendiriyor? Bunu bir sorun olarak görüyor musunuz?
Elbette büyük bir sorun olarak görüyoruz. Bu konuda bir çabamız var. Ama yeterli değil. Bir kadro ihtiyacı sorunu var, siz de bilirsiniz ki yönetimsel aynı zamanda bir öğrenciler sorunu. Öğrencilik süreci geçici olduğu için, işin sürekliliğini engelliyor. Gerçekten de öğrenci örgütlenmesi kendi özgünlüğünde gidiyor. Halbuki bütünleşmesi gerekiyor. Her bir iş kolu, her bir sendika geleceği olan ile bağ kurması gerekiyor. Bir çabamız var ama sürekliliği sağlayıp yaygınlaşamıyor. Özellikle Anadolu’nun ücra yerlerindeki sağlık meslek lisesini örgütlemek zorlaşıyor. Sağlık meslek lisesinin bir özelliği de var; daha kapalı yapısı olması. Kapalı yapısıyla birlikte sizin de ifade ettiğiniz gibi, “garanti meslek” tanımlaması var. Bu tanım avantaj gibi görünüyor ama dezavantaj. “Mesleğiniz var sendikalara bulaşmayın” gibi bir korkunun da aracı olabiliyor. Eskiden tıp öğrencilerinin de örgütlenmesi çok zordu. Garantisi olan tek meslek olarak tarif edilip, kendini sınırlandırabiliyordu. Bizim de temel sorunlarımızdan biri bu sağlık meslek liselerinin böyle bir kapalı yapısının olması. Ama buna rağmen biz yeterince sözümüzü söylüyor muyuz? Bunu bir öz eleştiri olarak ifade ediyoruz, hayır. Amacımız mümkün oldukça bu alana ilişkin, meslek lisesi sorunlarını burada yaşayan öğrencilerin sorunları konuşmak ve yaygınlaştırmak ve bunu bir örgütlenme aracı haline getirmek. Bizim de tüm amacımız bu. Ama yeterli mi derseniz, değil. Çünkü yaygınlaşıp, derinleşememe hali var.

‘TÜZÜĞÜMÜZE DE GENÇLİK ÖRGÜTLENMESİNİ KOYDUK’

Sağlık Emekçileri Sendikası’ın öğrenciler içerisinde de bir çalışması var. Sendikanın kuruluşundan bu tarafa öğrencilere yönelik çalışması var mı?
Öncelikle bir şeyi belirterek başlayayım. Daha önce öğrenciler staj yaparken arkadaşlarımıza herhangi bir ödeme ve sigorta yapılmıyordu. Sendikamızın bu anlamda çok ciddi bir mücadelesi oldu. Mücadelemiz sonucu sigorta hakkı ve ücretin 3/1’i gibi bir ödeme hakkı kazanıldı. Ancak bu şöyle kullanılıyor; artık daha çok staj-yer öğrenci alarak emek gücünü ucuzlaştırmak ve bu ucuzlaştırmayla birlikte daha meşakkatli işleri sağlık öğrencileri üzerinden yürütme çabası. Yapılan ağır işleri başka sağlık emekçisine verdiklerinde çok ciddi anlamda bir ücret olacak. Ama asgari ücretin 3/1’i verilerek daha ucuza mal ediyorlar. Özel kuruluşlar daha fazla yapmakla birlikte kamu kuruluşlarında da özellikle üniversitelerin de bunu yaygın olarak kullandığını ifade edebiliriz.
Sorunuza dönecek olursak, SES genel anlamda kuruluşu itibariyle bir gençlik örgütlenmesi. Aslında genç sağlıkçılar örgütlenmesi. Çünkü her zaman dinamikti ve hep dinamiğini koruyarak ilerledi. Belki özel bir öğrenci örgütlenmesi olmadı, öğrenci komisyonu olmadı ama her zaman içerisinde bir ayağı vardı. Yaklaşık 2008’den bu yana öğrenci komisyonu tanımlaması koyduk ve kurumsallaştı. Şimdi merkezi ve tüzüksel aynı zamanda yönetimsel olarak da bir gençlik örgütlenmesi koyduk.

Kapalı kutu olarak tarif ettiniz ama birçok yerde öğrencilerin kendiliğinden kampanya başlattığını da görüyoruz. Mesela geçtiğimiz dönem içerisinde öğrenciler mahkemelere başvurdu. Bu öğrencilere ise mahkeme, milli eğitimi, milli eğitim okul idarelerini, okul idareleri de anlaşmalı oldukları özel hastane idaresini gösterdi. Öğrenciler mücadele ederken hangi tarafa yönelecekleri konusunda kafa karışıklığı yaşadı. Böyle gelişmeler de oldu.
Türkiye’de tüm mücadele alanlarında böyle bir sorun var. Her şey bir döngüye tabi tutuluyor ve bu döngü ile birlikte bir bıkkınlık yaratma ve bir mücadelesizlik dayatılıyor. Bir sorunu ifade ediyorsunuz, “sorunun nedeni ne?” Hükümet diyorsun, hükümet yerele, yerel hükümete atıyor. Bunu aşabilmenin tek yolu yurt genelinde insanların örgütlü olmasından geçiyor. Yoksa bu sorun devam edecektir. Öğrenci komisyonları, öğrenci çalışmaları aynı zamanda sendikamızın buralara yönelik çalışmasının güçlenebilmesi oradaki verilerle ilişkilidir. Bu kendiliğinden olmuyor elbette. Aslında öğrencilerin sorun hissettiği her şeyi sorun haline getirmesi gerekiyor. Bu sorun için de gerekiyorsa da bizle temas kurmalıdır. Biz de onlarla temas kurmalıyız. İnsanlarn yerellerdeki örgütlerimizle bağ kurmalı hatta oraları zorlamalıdır. Biz sendikayı bir araç olarak, örgütlenmenin bir aracı olarak görüyoruz. Bu aracın etkin kullanımı kişilerin bu işi sorun haline getirip bu sorunla muhataplık yaratması gerekiyor ve biz bu muhataplıkta varız. Çünkü biz bu iş için varız.

Son olarak belirtmek istediğiniz herhangi bir şey var mı?
Sağlık meslek lisesinde olan arkadaşlar kendi değerini bilmiyor. Kendi değerinden kasıt, sanki kendilerinin işe ihtiyacı var gibi algılıyorlar. Halbuki sermayenin onlara ihtiyacı var. Bu mantığı kurduğu zaman kendi emek gücünü, taleplerini koşullarını tartışması daha kolay olur. Ama daha çok sanki iş yokmuş ve biz işe muhtaçmışız gibi kendini ucuzlaştırma ve kendini örgütlülükten kaçırma sorunu var. Biz bunun aşılması gerektiğini düşünüyoruz. Şu an Türkiye’de sağlık kurumları ve sağlık hizmetinin sağlık emekçilerine çok ciddi anlamda ihtiyacı var. Özellikle hemşire arkadaşlar kendini kıymetsiz görüyor ve kendi değerini ucuzlaştırıyor ve istihdamdaki gücünü zayıflatıyor. Bunun bir kez farkına varmalıdırlar. Bu farkındalık şudur: Ciddi anlamda emek gücüne ihtiyaç var, ihtiyaç varsa o zaman emeğimizi daha güçlü hissettirmemiz lazım ve kendi değerimizi düşürmememiz lazım. Sağlık Emekçileri Sendikasının tüm olanakları aynı zamanda sağlık öğrencilerinin olanaklarıdır.

Yarın: Irkçı örgütlenmelerin hedefi

ÖNCEKİ HABER

Rusya, IŞİD'e kimyasal gönderen Türk şirketlerini açıkladı

SONRAKİ HABER

Zarrab dosyasındaki rüşvet rakamları ortaya çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...