23 Mayıs 2016 01:30

Yardım parası bahanesi: Kapıyı çaldık ama açılmadı

Suriyeli bir tekstil işçisine yardım parası almak için verilen çabayı yazdı.

Paylaş

Günlerden salı günü idi. Telefonum çaldı arayan Hataylı Ali abi hal hatır sorduktan sonra bir mesele var dedi ve anlatmaya başladı. Suriyeli Ömerlere yardım verilecekti kaymakamlıktan. Herkes almış onlar alamamış. İyi Türkçe konuşamadığı için anlaşılmadığını düşünüp Arapçayı Türkçeye çeviri yaparak anlattı Ali abi.

Ömer, Çağlayan’da tekstil atölyesinde çalışıyor. Öğle arası boşluğunda kaymakamlığa gitmek için buluştuk. Yarım yamalak Türkçesiyle sohbet ediyoruz, derdini anlatmaya başlıyor. “Çok uzun zaman oldu yardım başvurusunu yapalı, arkadaşlarım tanıdık herkes almış ama ben alamadım” diyor. Cebindeki başvuru kayıt belgesini çıkarıp gösteriyor. “Başvuru yapalı iki ay olmuştu neden bu kadar gecikti diye sorduğumda bilmiyorum bir şey demediler” dedi. Ömer sürekli bir şeyler anlatmaya çalışıyor. “Arkadaşlarım aldı ben alamadım” diyor, ya anlaşılmadığını düşünüyor ya da anlamadığımı. Yürümeye devam ediyoruz. “Ne kadar yardım alacaksın” diye sorduğumda “75 TL” diyor. Türkiye’deki Suriyeli mülteciler için 3 milyar euroluk paranın kişi başına düşen miktarı. Sonra birden Başbakan olan Davutoğlu’nun söylemi aklıma geldi, “3 milyar euro yetmez 5 milyar euro” deyip fiyat biçmişti, sanki kişi başı verilen bu paradan daha fazla yardım olacakmış gibi. Senede bir kez verilen yardımla hayatlarına devam edecekmiş gibi... Ya da 3 odalı bir evin içinde 17 kişinin yaşama koşulları düzeltilecekmiş gibi, ya da 17 kişilik nüfusa bakmak için 3 kişinin çalışması yetecekmiş gibi...

Tüm bunların devamını Ömer daha da fazla getirecektir. Babası hastaymış, 1 ay önce ameliyat olmuş kafasından. 1 hafta sonra tekrar olacak. Doktorlar Türkçe konuştukları için hastalığın ne olduğunu öğrenememişler bile. Annesi de hastaymış. Sonra evde kaç kişi yaşadıklarını sayıyor Ömer. “Dört tane benim çocuk, hanım, ben, kardeşim, onun iki çocuğu, hanımı, diğer kardeşim, onun üç çocuğu, hanımı ve annem babam...”

Kaymakamlığa geldik ve bu arada öğle arasının bitimine 10 dakika kaldı. Suriye’den Halep’ten bahsediyor. “Türkiye’de yaşamak çok zor. Aynı işyerinde çalıştığım Türk’le aynı işi yapıyorum hatta daha fazla iş çıkartıyorum ama aldığım para aynı” diyor. Yaşamak için çalışmaya mecbur olan diğer mülteciler de aynı durumda. Sonra düşündüm yaşamak mı zor olan, yoksa ölmek mi onlar için? Yaşamak için çalışmaya mecbur olan mültecilere de bir tekme de patronlar vuruyor. Ucuz ve güvencesiz çalışan binlercesi Ömer’le aynı kaderi yaşıyor Çağlayan da.

“Suriye’de her şey daha ucuz, kendi işimizi yapıyorduk, sonra savaş çıktı darmaduman oldu...” Kız kardeşleri ve erkek kardeşi Halep’te kalmış, izin verilmediği için gelemiyolar buraya... “Mahvettiler orayı, yaşanılacak gibi değil” diyor. Neden savaş çıktığını sorduğumda ise “Bilmiyorum” diyor gülümseyerek.

Kaymakamlıktan içeri girip sıramızı aldık, sıramızın gelmesini bekliyoruz. Sonra “Burada her şey çalışmak” diyor: “Babam ameliyat olduğunda bir gün hastanede kalmama izin vermedi. ‘İşine git’ dedi. Ameliyattan çıkan insanın bunu düşünmesi, çocuğunu işe göndermesi... Aslında şaşırılacak bir durum da değil bir taraftan. Sadece mülteciler bu halde değil, Türkiye’deki bütün işçiler bunu yaşıyor. Sonra mecburiyetten bahsetti Ömer. Bizlerle olan ilişkisindne arkadaşlarımızı sahiplenmesinden... Neslihan’ı, Bahadır’ı, Ali abiyi anmadan duramadı. Çok teşekkür etti hepimize. Onunla hakkını aramasını sağlayanlar için, Ankara Katliamı’nda yaralan Bahadır Abi için dua etti.

Sıramız geldi ve içeri girdik, yardım belgesini verdik ve yardımın reddedildiğini söylediler. Şubat ayından beri yardım isteyenlere ret cevabı şaşırttı. 17 kişi yaşıyor bir evde, nasıl reddedilir. “Kapı çalınmış ama açılmamış” diye not düşülmüş. Yapılacak yardım takdirinde evi görmeleri gerekiyormuş ve bu da bir ayı bulacakmış. “Kimin parasını kime vermiyorlar” demeden edemiyor insan...

Kaydımızı yenileyip çıktık kaymakamlıktan ve Ömer çalışmak için işine gitti alelacele.

ÖNCEKİ HABER

Lütfi Akad külliyatı Modern’de

SONRAKİ HABER

'İstediğimiz çalışma şartlarının düzelmesi'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...