06 Mayıs 2016 17:20

Fatih Polat: Can Dündar’a saldırıya dair tanıklığım

Gazeteci Can Dündar'ın silahlı saldırıya uğradığı sırada Adliye önünde olan Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat izlenimlerini yazdı.

Paylaş

Fatih POLAT
İstanbul

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın davasına müdahil oluğu ve hedef gösterdiği Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin önünde silahlı saldırıya uğradı.

Duruşmaya karar için ara verilmişti ve önce bu aranın 15 dakika süreceği ifade edilmişti. Ben de, mesleğin deneyimle isimlerinden Mete Akyol ile birlikte imc TV canlı yayınında duruşmayı değerlendirmek üzere duruşma salonunun önünden, adliye binasının karşısında televizyonların kameralarını kurdukları alana gittim. O an Can Dündar, eşi Dilek Dündar ile birlikte göründü ve gazetecilerin, yani bizlerin bulunduğu alana yöneldi.

Can Dündar, mahkeme heyetinin karar için müzakere edeceğini, bunun yaklaşık 1 saat sürebileceğini belirtti. Ardından da eşi ve yanındakilerle birlikte, arka tarafta gazetecilerin duruşma anlarında çay içip haberlerini yazmak için oturdukları kafelere doğru yöneldi.

O an silah sesi duyuldu. Döndüğümüzde elinde silah bulunan bir adam gördük ve birisi ona sarılarak tutuyordu. Saldırganın, Can Dündar’a ‘vatan haini’ dediğini duydum.

Saldırganı tutan kişinin koruma mı, yoksa başka biri mi olduğunu anlayamadım. Ardından bu kişinin CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek olduğu anlaşıldı. Bu CHP’li vekil, Meclis’te dokunulmazlıkların kaldırılması oylamasında da ‘hayır’ oyu verecektir bence. Yani iktidarın tetiklemesiyle muhalefet vekillerine dokunulmasına gönlü elvermez diye düşünüyorum!

Bizim eli silahlı kişiyi gazeteciler olarak karşımızda gördüğümüz anda, hemen yan tarafta sivil bir polis silahını çıkararak ‘Polis, silahını at’ diye saldırgana doğru yöneldi. Saldırgan bunun üzerine silahını hemen attı. Olayın sıcaklığından sonra dönüp o anları yeniden düşündüğümde saldırganın, Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar ve CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek’in kendisini engellemesinden sonra ve ardından sivil polisin ona silah doğrultmasına kadar geçen süre içinde, silahını yeniden ateşlememesinin nedeni panik miydi, profesyonel olmaması mıydı, engellenmesi miydi, yoksa başka bir şey miydi onu bilemiyorum. Spekülasyon yapmak istemediğim için bu gözlemi, buraya sadece bu biçimde bırakmakla yetiniyorum.

Bu arada, bir gazeteci kenara oturmuş dizini açıyordu. Yere kan damlamıştı. Sonra, bu meslektaşımızın NTV Muhabiri Yağız Şenkal olduğunu öğrendik. Kurşun sekerek, dizinin altında, bacağının alt kısmını sıyırdığını gördük. Doğrusu kendisi çok sakindi ve çevresinde endişeyle kendisine ilgi göstermeye çalışan gazetecileri yatıştırmaya çalışıyordu. Sonra arkadaşları onu alıp, muhtemelen hastaneye götürdü. Durumu riskli görünmüyordu.

Olayın ardından saldırganın yakalanma anının fotoğrafını çekip, paylaştıktan sonra Can Dündar’ın olduğu noktaya yöneldik.

Bir gazeteci, manasız bir biçimde, Can Dündar’a, saldırıyı kimin gerçekleştirdiğini tahmin edip etmediğini sordu. O da “Olayı kimin yaptığını bilmiyoruz ama bizi kimin hedef haline getirdiğini biliyoruz. Bu da bize yetiyor” yanıtı verdi. İyi bir yanıttı.

İyi bir haber alabilmek umuduyla Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasına gelmişken gözümüzün önünde gerçekleşen bu sahne karşısında insan sormadan ödemiyor, “Acaba, Can Dündar’ı haberlerinden ötürü hedef alıp, ‘bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu’ diyen kişi şimdi ne düşünüyordur, ne hallerdedir?”

ÖNCEKİ HABER

Kocaeli anma: Denizler gibi bu gidişe dur demek zorundayız

SONRAKİ HABER

Bolu’da gençler Denizleri andı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...