06 Mayıs 2016 06:42

Can Dündar ve Erdem Gül'e hapis cezası

Can Dündar ve Erdem Gül'e 'Hükümeti devirme suçlaması ve casusluk' iddiasından beraat, gizli belgeleri yayınlamaktan hapis kararı verildi.

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün yargılandığı MİT TIR’ları davasında bugün karar duruşması yapılıyor. Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşması için adliyeye gelen CHP Milletvekilleri İlhan Cihaner, Süleyman Çelebi, Barış Yarkadaş, Sezgin Tanrıkulu, Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz, Barış için Akademisyenler'den Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy, gazeteci Fehim Taştekin Dündar ve Gül'ü yalnız bırakmadı.

Duruşma savcısı Evliya Çalışkan geçtiğimiz duruşmada dosyaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını sunmuştu. Çalışkan mütaalasında, Dündar’a yöneltilen "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri, temin edip açıklama ve bu suça iştirak" suçlaması nedeniyle 25,5 yıla kadar, Gül’e yöneltilen "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan da 10 yıla kadar hapis cezası talep etmişti. Casusluk suçlamasını düşüren savcı, Dündar ve Gül’e yöneltilen "silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme ve darbeye teşebbüs" suçlamalarının da yargılamadan ayrılmasını istemişti. Dündar ve Gül'ün avukatlarının esasa ilişkin savunma yapacağı davanın duruşması görülmeye başlandı.

'HABERE HAPİS CEZASI İSTENİYOR'

Duruşma öncesinde açıklama yapan Dündar, MİT Tırları Davası'nda gazeteciliğin yargılandığını bir kez daha yineledi. Dündar, "Bu davaya uzun bir yoldan geldik ve bu davada yolun sonuna geldik. Herşeyi denediler; tehdit edildik, şantaj yaptılar, hapislik oldu, hesaplar didiklendi, mal varlıklarımıza bakıp telefonlarımızı dinlediler... Bir şey bulamadılar. 'Haber suçtur' dediler. Asıl haberde anlatılanlar suçtur. Gazateciliğin yargılandığı bu davada başa döndük savcı cemat ve casusluk iddialarından vazgeçti. Bir tek gazetecilik kaldı. Gazeteciliğin yargılanmasına izin vermeyeceğiz" dedi. Asıl suçlunun silah sevkiyatını yapanlar olduğunu dile geriren Dündar, "Cumhurbaşkanı parti kongresine müdahale ediyorsa, bu davaya İstihbarat Teşkilatı'yla birlikte müdahil olabiliyorsa asıl suç budur. Hem basını hem de bizi bu dava üzerinden susturmak istiyorlar. Gazeteciliği aklayarak çıkacağız bu davadan" şeklinde konuştu.

Dündar'ın ardından konuşan Gül ise, "Bu davayı kazıyınca altından gazetecilik çıktı. Gazeteciliği yargılamak istiyorlar. Gazetecilik yargılanıyor, habere hapis cezası isteniyor" dedi.

Duruşma başlarken mahkeme, gizlilik kararının kaldırılması talebini reddetti.

Savcı mütalaasında Dündar'ın terör örgütüne üye olmaksızın örgüte yardım etme suçlamasının dosyadan ayrılmasını talep etti. Casusluk suçlamasının unsurları oluşmadığından bu suçlamadan beraatini talep etti. Dündar'ın devletin güvenliği ile ilgili belgeleri temin etme ve yayınlamadan, Gül'ün de yayınlamaya iştirakten cezalandırılmasını talep etti.

Savcı, MİT'in mütalaaya ilişkin cevabını okudu.

DÜNDAR: BENİM DEVİRMEYE ÇALIŞMAKLA SUÇLANDIĞIM HÜKÜMET DÜN DEVRİLDİ

Dündar, savunmasına Deniz Gezmiş ve yoldaşlarını anarak başladı. Dündar "Benim devirmeye çalışmakla suçlandığım hükümet dün devrildi" dedi. Dündar savcının verdiği gazetecilik örneklerinin hiçbirinde gazetecilerin cezalandırılmadığını söyledi. Dündar, "Diliyoruz ki habercilikten ceza almayalım. Bu, bütün gazetecilerin üzerine demokles kılıcı yerleştirir. Bir suçu deşifre ettik. Haberimizin arkasındayız" dedi.

GÜL'DEN 6 MAYIS HATIRLATMASI

Erdem Gül ise "Gazetecilik suç değildir, gazeteci haber yapar" dedi ve 6 Mayıs'ın Denizlerin idam edildiği tarih olduğunu anımsattı. Gül, "Bugün de Türkiye'de bir utanç dolu karar daha alınmasın. Savcı lehimize delil toplamadı. Biz suçlu değiliz, gazeteciyiz" dedi.

Mahkeme ise duruşmanın 6 Mayıs'a ertelenmesinde kasıt olmadığını "Her gün bir şey var ne yapalım" sözleriyle ifade etti.

Duruşmada avukatların savunmasına geçildi.

İLKİZ, AİHM KARARLARINDAN ÖRNEKLER VERDİ

Avukat Fikret İlkiz, "Kamuoyunun bekçiliği görevini müvekkiller yerine getiriyor. Savcı gazeteciliğin nerede başlayıp nerede bittiğini soramaz. Savcı, hangi saik ve motivasyonla haber yapıyorsunuz sorusunu da soramaz. 'Kastınız neydi' sorusu Nazi döneminden önümüzde konan bir hukuk yoludur. 473 sayfalık iddianame yüksek kaliteli bir iddianame değildir" dedi.

İlkiz, AİHM kararlarından verdiği örneklerle savunmasına devam etti. Goodwyn-İngiltere örneğine değinen İlkiz, orada alınan kararda gazetecinin haber kaynağını açıklamaya zorlanamayacağını hatırlattı. Goodwyn örneğinde savcının "dejenere basın" ifadesinin ifade özgürlüğüne ve hukukçu kimliğine aykırı olduğu kararına varıldığı, politik tartışma özgürlüğünün yargı kararlarıyla engellenemeyeceği, politikacıları korumak adına eleştiri özgürlüğünü ortadan kaldıran işlemlerin yapılamayacağı kararlarının alındığını aktardı.

İlkiz, "Hiç kimse düşüncelerinden ötürü cezalandırılamaz diye bir kural varsa buna uyacaksınız. Devlet sırrını kavramının ne olduğuna ilişkin kanun yoktur. Yapamadığınız kanunla ilgili gazetecileri yargılayamazsınız" dedi. İlkiz savcıya, "Siz şiddetle reddetseniz bile bu basın davasıdır, basın özgürlüğü davasıdır" ifadesini kullandı.

DURUŞMA ARANIN ARDINDAN DEVAM ETTİ

Duruşmaya 14.30'a kadar ara verildi. Aranın ardından duruşma Avukat Ergin Cİnmen'in savunmasıyla devam ediyor.

Cinmen, Dündar ve Gül'ün AYM kararı ile tahliye edilmelerine rağmen tekrar tutuklanmaları kaygısının olduğunu belirterek "12 Eylül karabasanında bile bu kaygıyı taşımıyorduk" dedi. Cinmen, "Hukuk, adalet kavramını yerlerde sürüklerseniz devlet çöker" ifadesini kullandı.

Avukat Bahri Belen, savcının mütalaada casusluk suçunun oluşmadığını belirtmesine rağmen suçtan beraat talebinde bulunmaması için "Savcı Arşimet'in suyun kaldırma kuvveti prensibi ile Titanik kazası arasında illiyet bağı kurmaya benzer bir çaba içerisine girmiştir. Dosyada ciddi bir bulgu olsaydı casuslukla ilgili maddelerin tipiklik olmaması nedeniyle iptalini isterdik. TCK 327,328,329 maddelerin içi boştur. Ne olduğu belli değildir.  Devlet sırrı niteliğindeki belgelerin ne olduğu mevzuatımızda belirtilmemeştir. Devlet sırrı niteliğindeki belgenin ne olduğu bilgilendirme yasası ile belirlenmelidir. 15 liraya bir kaşe yaptırıp belgeye 'gizli' ibaresi vurulduğunda 'devlet sırrı' mı oluyor. Devlet sırrının ne olduğu objektif kriterlerle belirlenmelidir. Devletin hukuk dışı uygulamaları da önlenir" dedi. 

İsnat edilen suçlarda kast ve tipiklik unsurlarının olmadığını söyleyen Belen: 'Devlet sırrı' kavramının tanımlanması  otoriter ve faşist devlet uygulamalarını önlemiş olur” dedi.

Savunmada söz alan Avukat Akın Atalay İddianamede Türkiye Barolar Birliği Dergisinde yer alan Faruk Turinay'ın makalesinden intihal dlduğunu ve kaynak belirtilmediğini belirterek: “İddianameyi yazan savcının intihal yaptığını tespit ettik. Akın İddianamedeki alıntılar, kitaplar ve bilimsel eserlerden yapılmış ve nereden alındığı belirtilmemiş. Can Dündar'ın 29 mayıs tarihli haberi için 4 ceza maddesinden ceza istiyor. Yani bir kuzudan 4 post çıkarmaya çalışmış. Savcı sadece havuz medyasını okuyor bizim gibi AİHM kararlarını da okursa hukuka daha çok hizmeti olur” dedi.

Atalay müvekkillerinin hükümeti devirmeye teşebbüsle suçlanırken davanın müdahilinin dün hükümeti devirdiğini belirterek şunları söyledi: “2003'te hükümet kurulunca yurtdışı temsilciliklere kripto ile Fetıullah Gülen cemati ile temas kurun denmiştir. Cumhuriyet gazetesi bunu haber yapınca bugünkü suçtan dava açılmış, yargılamışmış ve beraat edilmiştir. O zaman o kriptoyu yollayanlar bugün Cumhuriyet Gazetesinin Fetullah Gülen Cemaatine yardım ettiğini iddia ediyor."

Avukatların savunması bittikten sonra Can Dündar ve Erdem Gül son sözlerini söyledi.

Son sözünü söyleyen Dündar: “Bizim tahliyemize sevindiği için Cumhurbaşkanı, Başbakan'ı görevden almıştır. Biz yazımızı yazarken görevimizi yaparken adaletin yanımızda olduğunu hissetmek istiyoruz. Biz sadece gazetecilik yaptık bu nedenle beraatimizi istiyoruz” dedi.

Söz alan Erdem Gül ise: “Bizim yaptığımız bir gazetecilik faaliyetidir, savcı da mütalaada bunu kabul etmiştir. Gazetecilik dili ile burdan iyi bir haber ile çıkmak istiyoruz” diye konuştu

Dündar ve Gül’ün son sözlerinden sonra duruşmaya müzakere için ara verildi. 15 dakikalık aradan sonra heyet kararı açıkalayacak.

MAHKEME HEYETİ KARARINI AÇIKLADI

MİT TIR'larının durdurulmasına ilişkin görüntü ve haber yayınladıkları gerekçesiyle yargılanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Erdem Gül hakkında mahkeme kararını açıkladı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi sabah 10.30 sıralarında başlayan duruşmaya, saat 17.13'te nihai sonucunu açıklamak üzere ara verdi. Mahkeme yaklaşık 2 saat 40 dakikalık aradan sonra kararını açıklamak üzere tarafları duruşma salonuna çağırdı.

MAHKEME BAŞKANI SALDIRIYI KINADI

Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar, Can Dündar'a yönelik silahlı saldırıyı kınadı. Başkan Rüzgar, "Bu alçakça bir saldırıyı kınıyoruz. Heyet olarak hayretle karşıladık. Şiddetle ve lanetle kınıyoruz" dedi.

GİZLİLİK KARAR SIRASINDA KALDIRILDI

Mahkeme, sanık avukatlarının talebi üzerine hükmün açıklanması sırasında izleyicilerin duruşma salonuna alınmasına karar verdikten sonra hükmünü açıkladı.

KARAR OYBİRLİĞİYLE ALINDI

Mahkeme heyeti kararı oybirliğiyle verdi. Kararda, Can Dündar ve Erdem Gül'ün "Örgütle organik ilişkilerinin varlığının iddia edilmediğini, cebir ve şiddet kullanmadıklarının açık olduğunu, TIR'ları durduran ve yargılanmakta olan sanıklarla önceye dayalı veya eylem sırasında herhangi bir irtibat ve ilişkilerinin bulunmadığı" gerekçeleriyle "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan beraatlerine karar verdi.

'GİZLİ KALMASI GEREKEN BİLGİLERİ TEMİN VE AÇIKLAMA SUÇU OLUŞTU'

Heyet, "Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak" suçuna ilişkin kararında ise "Sanıkların başka bir devletle veya terör örgütüyle anlaşma olgusunun dosya kapsamı itibariyle hukuka uygun şekilde elde edilmiş delillerle ispat edilemediği" ifadelerini kullandı. Mahkeme, "Eyleminin oluş ve kabule göre bir bütün halinde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak" suçları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.

CAN DÜNDAR'A 5 YIL 10 AY HAPİS CEZASI

Bu nedenle, "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan sanık Can Dündar, "Haberi, ulusal çapta yayın yapan genel yayın yönetmenliği yaptığı gazetede manşet haber olarak yayınlanması, görüntülerin sayısı ve niteliği karşısında suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araç, suçun işlendiği zaman ve yer, meydana gelen tehlikenin ağırlığı, suç konusunun önem ve değeri, sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı ve yoğunluğu" gerekçe gösterilerek önce 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sanığın geçmişi, sabıkasız oluşu ile cezanın geleceği üzerindeki etkileri dikkate alan heyet, Dündar'ın lehine cezasını 5 yıl 10 ay hapis cezasına indirdi.

ERDEM GÜL'E 5 YIL HAPİS

Erdem Gül ise aynı suçtan ve aynı gerekçelerle önce 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı, Gül'ün bu cezası da yine sabıkasız oluşu nedeniyle 5 yıl hapis cezasına indirildi. Heyet, hükümle birlikte her iki sanık hakkındaki yurtdışına çıkış yasağını da kaldırdı.

'ÖRGÜTE YARDIM' İDDİASI DOSYA AYRILDI

Heyet, "Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme" iddiasından ise "FETÖ/ PDY örgütünün varlığı yönünde kesin bir yargı hükmü mevcut olmadığı, varlığı yönünde henüz kesin bir yargı hükmü mevcut olmayan bir örgüte yardım etmek şeklinde yüklenen suçtan herhangi bir suretle hüküm kurulamayacağı" gerekçeleriyle sanıklar hakkındaki bu dosyanın ayrılmasına karar verdi.

MİT'E VEKALET ÜCRETİ ÖDEYECEKLER

Kararda, ayrıca sanıkların davada "katılan" sıfatı bulunan MİT Müsteşarlığı'nın avukatına 3 bin 600 lira vekalet ücreti ödenmesine hükmeden mahkeme, katılan Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatına ise bu yöndeki suçtan beraat verildiği için herhangi bir vekalet ücret ödenmesi yer olmadığına hükmetti.

ÖNCEKİ HABER

'Kölelik yasası' Meclis Genel Kurulundan geçti

SONRAKİ HABER

Savcı meşru müdafaa değil, tahrik dedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa