05 Mayıs 2016 08:54

' Halkın iradesine ve Meclis'teki sesime dokunma'

HDK ve DTK tüm bileşenleri, EMEP; ÖDP, KESK 'Halkın iradesine ve Meclisteki sesime dokunma' başlığıyla bir deklarasyon açıkladı.

Paylaş


HDK ve DTK’nin 252 bileşeni; açıkladıkları bir deklarasyonla, “Halkın iradesine ve Meclisteki sesime dokunma” dedi. AKP’nin demokratik siyaseti tasfiye planlarının dikkat çekilen deklarasyonda, HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması teklifinin Kürt sorununun çözümünde arayışları tümden sonlandıracağına vurgu yapıldı. 

Hükümete dokunulmazlıkla ilgili teklifini geri çekmeye Meclisteki vekillere de hayır oyu vermeye çağırdılar. 

AKP’nin demokratik siyaseti tasfiye etme planlarına karşı HDK ve DTK tüm bileşenleri, EMEP; ÖDP, KESK’in de yer aldığı kurum, siyasi partiler, sendikalar, “Halkın iradesine ve Meclisteki sesime dokunma” başlığıyla bir deklarasyon açıkladı. 

Çankaya’da bulunan Büyükhanlı Park Hotel’deki düzenlenen toplantı ile yapılan deklarasyon açıklamasına HDK Eş Sözcüleri Gülistan Koçyiğit, Ertuğrul Kürkçü, DTK Eş Başkanları Leyla Güven ve Hatip Dicle, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, HDP Eş Başkanları Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, ÖDP Eş Sözcüsü Pelin Bektaş, KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse ile çeşitli sendika temsilcilerinin,  yanı sıra DBP’li belediye başkanları, HDK ve DTK bünyesinde de faaliyet yürüten ve deklarasyonda imzası bulunan 252 bileşenin temsilcileri katıldı.

CİDDİ ENDİŞELER TAŞIMAKTAYIZ

Deklarasyonun Kürtçesini DTK Eş Başkanı Leyla Güven Türkçesini HDK Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü okudu. 252 kurum ve kuruluşun ortak imzasıyla demokratik siyasetin tasfiyesine karşı olarak yapılan tarihi deklarasyon şöyle: “Bizler, parlamentoda görüşmelerine başlanan dokunulmazlıkların düzenlenmesine dair anayasa değişikliği ile ilgili ciddi endişeler taşımaktayız.

Yasama dokunulmazlığı her şeyden önce seçilmiş, siyasetçilerin söz söyleme, düşünce açıklama hakkını garanti altına almayı amaçlayan demokratik bir hak olmalıdır. Bu hak sadece parlamentere ait olmaktan öte, kendisini seçerek Meclise gönderilen halka aittir. Nitekim milletvekilleri millet adına vekaleten görev yürütürken, temsil ettiği kesimlerin iradesini yansıtmakla mükelleftirler.

Milletvekillerinin, siyasi mücadelenin bir gereği olarak yürüttükleri düşünce açıklama faaliyetleri esnasında veya sonrasında soruşturulma, yakalanma ya da tutuklanmaları her şeyden önce halkın iradesine dönük açık bir müdahale olacaktır. Bu çerçevede; dokunulmazlık tartışmalarının siyasi intikam ve siyasi cezalandırma aracı haline getirilmesini tehlikeli bir gelişme olarak görüyoruz.

Eş zamanlı olarak DBP’li belediye başkanlarına ve belediye meclis üyelerine yönelik tutuklama, görevden alma, açığa alma, ağır cezalar verme gibi uygulamaların hızla devam etmesi ve halk iradesinin gasbı niteliğindeki ‘el koyma-kayyım atama ‘ gibi düzenlemelerin hazırlığının yapılıyor olması tehlikenin ne kadar ciddi olduğunu göstermektedir.

Öte taraftan, ülkemizde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki açık kaygı ve tereddütlerin yüksek yargı tarafından da kuvvetle dile getirildiği bir dönemde özellikle muhalefet milletvekillerine yönelik yargı müdahalesinin önünü açacak herhangi bir düzenleme yeni ve oldukça ciddi sorunlar doğuracaktır. Yargı yoluyla toplumun dizayn edilmesinde yeni bir aşamaya geçilecektir.

BARIŞA DARBE

Ayrıca özelde HDP milletvekillerini hedefleyen bu anayasa değişikliğinin, yeniden çatışmalı ortama evrilen Kürt sorununda siyasi çözüm arayışlarını tümden sonlandıracağından kaygılıyız. Şiddetin son bulması için hepimizin arayışlarının ve çabalarının yoğunlaştığı böylesi bir dönemde siyaset kanallarının hukuksuzca kapatılması barış arayışlarına vurulmuş ağır bir darbe olacaktır. Geçmişte denenmiş ve sadece sorunların büyümesine neden olmuş yöntemlerde ısrarı anlamak da mümkün değildir. İhtiyacımız demokratik siyasetin kanallarını açacak tartışmaları yapmaktır.

Kürt halkı başta olmak üzere, HDP’de temsiliyetini bulan bütün ötekileştirilmiş kesimlerin parlamentodan atılmasının önünü açabilecek bu teklifin derhal geri çekilmesini talep ediyoruz. Milletvekillerini, doğuracağı sonuçlar itibariyle yarınlarımızı ipotek altına alacak olan bu değişiklik teklifine ‘hayır’ oyu vermeye çağırıyor; gazeteciler, akademisyenlere, sivil toplum örgütlerine ve DBP’li belediyelere yönelik siyasi baskıların bir an önce son bulmasını, tutuklu belediye başkanlarının derhal serbest bırakılmasını ve göreve iade edilmelerini istiyoruz.” (ANKARA)

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan’ın planı: En az 380 vekil almak ve başkanlık

SONRAKİ HABER

MEÜ akademisyenlerinden sonra öğrencileri de uzaklaştırıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa