01 Mayıs 2016 04:43

IŞİD’in füzeleri evladır, Kürt’ün komşuluğundan!

Israrla görmezden gelinen şey, Kilis’e ‘düşen’ füzelerin, bu ‘yerli ve milli’, ırkçı ve mezhepçi iç ve dış politikanın kaçınılmaz bir sonucu olduğu ge

Paylaş

Mehmet TÜRKMEN

Kent merkezi sınıra 20 km mesafede olan ve Suriye’de savaş başladığından bu yana Gaziantep’le birlikte, AKP’nin ÖSO’cu-cihatçı çetelerin adeta cephe gerisi haline getirdiği Kilis, son birkaç aydır aralıklarla, son günlerde ise hemen her gün IŞİD füzelerinin hedefi haline gelmiş durumda. Sadece kent merkezine 50’den fazla füzenin atıldığı Kilis’te ölenlerin sayısı 18 oldu.
Kilis valisi ve AKP Kilis milletvekili gibi isimlerin deyimiyle “halkı devletine-milletine bağlı, hiçbir zaman devlete karşı gelmemiş” olan Kilis ‘bile’, ‘devletimizin’ ‘milli ve yerli’ savaş politikalarının bedelini ödemekten kaçınamıyor.
Sur, Cizre, Nusaybin, Şırnak, Yüksekova gibi zaten tamamı Kürt ve yine neredeyse  tamamı AKP’nin ‘milli ve yerli’ diktatörlüğüne boyun eğmeyen, ulusal demokratik taleplerine sahip çıktığı ve HDP’yi desteklediği için zaten yakılıp yıkılması müstahak görülen  kentler ‘milli ve yerli’ tank ve top atışlarıyla dümdüz edilirken;
AKP’nin yüzde 65 oy aldığı ‘devletine asla karşı gelmeyen’, yine AKP’li devlet büyüklerinin deyimiyle ‘Ensar şehir’ Kilis’in halkı da aynı kirli savaş politikalarının bedelini başlarına yağan füzelerle ödüyor. Füzeleri IŞİD’in atıyor olması bu durumu değiştirmiyor.
Kilisliler de artık biliyor ki, evlerini başlarına yıkan füzeler sınırın diğer tarafından, IŞİD mevzilerinden gelse de, bütün bu yaşananların asıl sorumlusu sınırın bu tarafındaki AKP hükümeti ve onun kirli savaş politikalarıdır.
Ama yine de, füzelerin neden Kilis’e ‘düştüğü’, Türkiye’nin verdiği destekler gözüne dizine durasıca hain ve nankör IŞİD’in, niye Kilis’i hedef aldığına dair bir tartışmadır gidiyor.

YENİ OLAN NE VAR?

En önemli faktör olan ‘yer çekimini’ Kilis valisi söylemişti zaten!  Peki, Kilis’e füzeler başka neden düşüyor?
Yeni bir şey yok aslında. Yeni olan tek şey, yaşadığımız trajedinin yeni boyutlar kazanarak, AKP’nin ‘stratejik derinliği’yle orantılı bir biçimde derinleşmesidir. Yeni olan şey, ülkenin başka yerlerinde kafasını uzatanın vurulduğu, vurulanın günlerce kalıp cenazesinin koktuğu sokaklardan tank ve top atışlarının ardından yükselen çığlıkların; Kilis’te Katyuşa’ların düşmeden önce çıkardığı ‘ıslık’ sesinin ardından yükselmesidir.
Yeni olan şey, Kürt kentlerine ‘hendek’ bahanesiyle yağan bombaların, Kilis’e ‘yer çekimi’ yüzünden düşmesidir.
Yeni olan şey, Suruç’ta, Ankara’da, İstanbul’da önceden bilinip, izlenip ‘eylem yapmadan yakalanmayan’ canlı bombacı IŞİD’lilerin ülke sınırlarında yaptığını; Kilis’te, yine aynı IŞİD’lilerin sınırın öte tarafından cansız bombalarla yapmasıdır.
Aynı ve değişmez olan sonuç ise, tıpkı yer çekimi kanununun kesin bir doğa kanunu oluşu gibi, ‘canlı’ da olsa, ‘cansız’ da olsa, en ‘mertçe’ silahı bombalar olan bir savaşın, en mutlak sonucunun canlar alıyor olması gerçeğidir.
Yeni olan şey, ülkenin her yanında, gerçekleri yazan, kirli savaş politikalarına karşı çıkan, barış isteyen, gazeteci, aydın, akademisyen ve Kürt siyasetçileri ‘vatan haini ve terörist’ ilan edip cezaevlerine dolduran ‘milli-yerli’ siyasetin gazabının; AKP’nin ‘Ensar şehrimiz’ dediği Kilis’teki vatandaşların ‘can güvenliğimiz yok’ tepkisine de yönelmiş olmasıdır.
Yeni olan şey, AKP’nin Suriye’de başından beri vazgeçmediği kirli emellerinin, mezhepçi ve ırkçı bir temele dayandırdığı ‘yeni osmanlıcı’, ‘bölgesel güç’ olma hevesine bağlanmış kirli dış politikasının, Kilis’e neredeyse her gün füzelerin yağdığı bir noktaya gelmiş olmasıdır.
Kilis’e füzeler neden mi ‘düşüyor’?
Öncesi bir yana, son bir yıldır Diyarbakır’dan Ankara’ya, Suruç’tan İstanbul’a patlayan bombalar niye patlıyorsa…  Kürt coğrafyasında yakılıp yıkılan ve boşaltılan kentler hangi milli-yerli faşizanlığın sonucuysa… Yüz binlerce insanın öldüğü, milyonlarcasının mülteci durumuna düştüğü Suriye’de, Esad rejimini devirmek ve Rojava’da Kürtlerin kazanımlarına engel olmak adına, IŞİD, Nusra gibi barbar cihatçı çeteleri destekleyerek iç savaşı derinleştiren ve nihayet savaşı sınırlarımızın içine taşıyan dış politikamızın geldiği nokta hangi anlayışın sonucuysa… Kilis’e ‘düşen’ IŞİD füzeleri’ de, aynı uğursuz anlayışın sonucudur.

‘8’ DEĞİL MİSLİYLE FÜZE!

Büyük stratejisyen olan başbakanımız Davutoğlu’nun dışişleri bakanı olduğu dönemde, genelkurmay, savunma bakanlığı ve istihbaratın en tepesindekilerle yaptığı toplantıda, MİT müsteşarı, “gerekirse 4 adamımızı yollarız, bu tarafa 8 füze atar savaş çıkarırız” demişti ya hani! İşte, savaş çıkarmak için kendi topraklarına füze atacak kadar gözü dönmüş bir hükümetin taktiğinin IŞİD eliyle gerçekleşmesidir, ‘Ensar şehrimiz’ Kilis’e atılan füzeler. Hem de 8 de değil, misliyle.  
Savaşı dışarıdan içeriye, içeriden dışarıya taşımaktan başka hiçbir çıkar yolu olmayan bir politik çizginin sonucudur Kilis.  Ve saplandığı her çukurdan, yarattığı her yıkımdan, yeni çukurlar açarak, daha büyük yıkımlar hazırlayarak kurtulmaya çalışan bir ‘stratejik derinliğin’ sonucu.
Ülkede ve bölgede barışın, kardeşliğin ve demokratik bir geleceğin önüne, her silindikçe yeniden yeniden, kan kırmızısıyla çizilen ‘kırmızı çizgilerin’ üstünden,  bu kez de Kilis’e düşen füzelerle geçilmesidir…
Malum, IŞİD, Nusra, Ahraruş Şam gibi barbar cihatçı çetelere, Kürtleri ve Alevileri katletsin, Esad’ı devirsin, Rojavalı Kürtlerin tırnağını uzatmasın diye verilen desteğin en ‘milli’ sebebidir o kırmızı çizgiler. PYD-YPG tarafından Türkiye’ye bir taş bile atılmamışken, Kilis milletvekilinden, belediye başkanına kadar yapılan açıklamalarda “Kürt devleti kurulmak isteniyor, füzelerin sebebi bu” diyebilecek kadar, IŞİD saldırısından bile Kürt düşmanlığı üreten, Suriye’de benzin dökerek büyüttüğü savaşı adım adım Türkiye’ye taşımaktan başka bir yararı olmayan kırmızı çizgiler…
AKP-Erdoğan iktidarının, başkanlık sistemi, artık laikliğin adının dahi yer almayabileceği ‘yerli-milli’ yeni anayasa hazırlığı ile birlikte, ülkede adım adım gerici ve faşizan bir tek adam, tek parti rejimi inşa etme çabası içinde olduğunu görmemek için kör olmak gerek
İşte, ısrarla görmezden gelinen şey, Kilis’e ‘düşen’ füzelerin, bu ‘yerli ve milli’, ırkçı ve mezhepçi iç ve dış politikanın kaçınılmaz bir sonucu olduğu gerçeğidir.
Peki Kilis’in ve böyle giderse aynı akıbeti yaşaması muhtemel olan başka kentlerin halkının bu füzelerden korunması için ne yapmak gerekiyor?
‘Abdestsiz dışarı çıkmama’ önlemini, yine Kilis valisi söylemişti zaten! Ama bunun pek işe yaramadığı görülüyor. Bu saldırıları, Esad güçlerinin ve PYD-YPG’nin daha fazla ilerlemesine ve özellikle de PYD-YPG’nin öncülük ettiği Demokratik Suriye Güçleri’nin sınırların diğer tarafında kalan 98 km’lik alana da hakim olmasına engel olmak amacıyla ‘güvenlikli bölge’ adı altında Suriye’ye girmenin bahanesi yapma çabası ortada.
Geriye doğru olan tek seçenek kalıyor; AKP’nin bu ırkçı, mezhepçi, içerde ve dışarda savaş politikalarına karşı, halkların ve inançların eşitliği, barış, gerçek bir demokrasi ve gerçek bir laiklik için mücadele.
Diğer seçenek, Kürt’e komşu bile olmaktansa, IŞİD’in füzelerini bile daha evla gören ‘stratejik derinlik’te hep birlikte boğulmak.

ÖNCEKİ HABER

İnce Memed, Murtaza…

SONRAKİ HABER

Gölgeli ağaç ve avludaki insanlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...