30 Nisan 2016 00:39

Ahura Ritim Topluluğu İstanbul'da: ‘Barışa ritim tut!’

Adını Ahura Mazda'dan alan Ahura Ritim Topluluğu, Sami Hosseini’nin şefliğinde bugün Şişli Kent Kültür Merkezi’nde.

Paylaş

Özge AYAZ
İzmir

İran’dan İzmir’e uzanan bir def yolcuğu bu röportaj… Yıllardır İzmir’de her barış etkinliğinde her emek hareketi etkinliğinde barış ve emek mücadelesi verenlerin sesine sen olan Ahura Ritim Topluluğu Şefi Sami Hosseini ile def üzerine sohbet ettik. 18 yıldır def çalan, 5 yıllık bir eğitimin ardından kendi metodu ile eğitim vermeye başlayan biri Hosseini. Son 7 yıldır da vurmalı enstrüman yapıyor. Asıl mesleği diş teknisyenliği, İzmir’e de diş hekimliği okumaya geliyor, ancak kendini konservatuvarda buluyor. Sonra Mezopotamya Kültür Merkezinde ve başka kurumlarda def eğitimi vermeye başlıyor. Diş hekimi olmak için geldiği İzmir’de yine asıl olmak istediği noktada buluyor kendini. İran’da yarım bırakmak zorunda kaldığı projelerde…

Sami hocam sizi daha iyi anlayabilmek için sanırım öncelikle “Ahura”nın ne anlama geldiğini bilmek gerekiyor…
“Ahura” Zerdüştlükte olan bir kelime aslında. İyilik tanrısı demek. Yani kötülük tanrısı Ehrimen’in karşısında olan Ahura Mazda. Benim İran’da iki grubum vardı, ilki İrfan ikincisi de Ahura’ydı. Ama Türkiye’ye geldikten sonra Ahura yarım kaldı. Hep onu devam ettirme planım vardı. Sonra öğrencilerimle konuştum ve 2013’te Ahura’yı kurduk. Devam edip edemeyeceğini görmek için de birkaç tane gösteri yaptık, sonra devamı geldi. Kolektif, tamamen bağımsız bir grubuz. Grubun içinde sadece 5-6 kişi müzikle ilgileniyor, onun dışında hepsi ya öğrenci ya çalışan ya da işsiz. Tüm farklılıkları, tüm renkleri, kültürleri içimizde barındırmayı istiyoruz. Her dilden türküler okumak istiyoruz. Sloganımız da ‘Barışa ritim tut’ ve bizim amacımız sloganı devam ettirebilmek.

HER YERDE BARIŞIN SESİ OLMAK İSTİYORUZ

Gerçekten de kurulduğu zamandan beri Ahura’yı takip eden biri olarak; barış sözcüğünün olduğu, emek mücadelesinin olduğu her yerde sizi gördük…
Aslında öncelikle belirtmem gereken bir konu var: Ahura amatör bir grup ve umarım profesyonel olsa dahi amatör ruhu hiç kaybetmez. Söylediğim gibi karma, kolektif bir grup ama o kadar çok inanıyoruz ki birlikte barışın sesini, defle, müzikle, ritimle daha yüksek çıkartabileceğimize. Bu bize bir yol, hedef çiziyor. Her zaman, her yerde barışın sesi olmak istiyoruz. Her türlü faşizme karşı duruyoruz: Faşizm milliyetten olabilir, dinden olabilir, emek sömürüsünden olabilir, cinsiyetten de olabilir… Biz tüm bunlara karşı; hangi renkten, ırktan, dinden, cinsten olduğun fark etmez gel barışa ritim tutalım, diyoruz.

Ahura da dikkatimi çeken bir durum da, kemik kadro olmasına rağmen konserlerde yeni başlamış öğrencilerini de sahneye çıkartıyorsun. Aslında bir risk…
Bunu İran’da da yapıyordum, her zaman da yapacağım. Öğrenci geliyor üç ay ders alıyor, asla ‘Ben def çalacağım ve beni 1000 kişi izleyecek’ demez. Bunu tek başına başaramayacağını bilir ama grup halinde bunu yapabilir. Sahneye çıktığında oranın heyecanını alır ve tecrübe kazanır ve böylece bu işi devam ettirmeye karar verebilir. Yani müzik kazanabilir. Mesela biz düğünümüzde davulcu zurnacı olsun isteriz değil mi? Ama çocuğumuzun davulcu ya da zurnacı olmasını istemeyiz. Maddi olarak zorlanır korkusu olabilir ya da ‘Çocuğun davulcu mu oldu senin?’ lafları ile karşılaşmak istemiyor olabiliriz. Hepsi olabilir. İşte zıtlık burada aslında. Ama ben istiyorum ki tüm öğrencilerim sahnenin tadını alsın ve 60 kişiden 20’si bile devam etmek isterse bu müzik hayatı için bir kazanım demek. Bu alanda bir şeyler kazanıyor olmak çok keyifli. Bunun yanı sıra sahnede 60 kişiden 60 farklı vuruş gelebilir ama dışarıya tek bir ses gidiyor, doğru ve senkronize olmuş bir ses, işte bu barış değil de nedir?

‘HER ENSTRÜMANIN BİR ŞAHSİYETİ VARDIR’

Def sadece ritim aleti, yan enstrüman olarak düşünülüyor? Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Defjenliğin üç tane sanat boyutu var. Birinde def tek başına solo, orada defi çalan kişi serbesttir. Güçlü ya da zayıf çalarsın, içinde ne varsa 4-5 dakikada onu güzel bir şekilde tekniklerle gösterirsin. İkincisi def yanında başka bir enstrümanla birlikteyken, orada da bütün enstrümanlar birlikte yürümeli, ne ben def ile diğer enstrümanı bastırırım ne de diğeri defi bastırır. Yani orkestra içinde bütün müzik aletleri eşittir ve enstrümanlar ezgiyi takip eder. Ama mesela Ahura Ritim Topluluğunda olduğu gibi ritim ön planda ise ezgi ritmi takip eder. O yüzden def yardımcı enstrümandır demek doğru değil, her enstrümanın bir şahsiyeti vardır. Piyano deften daha iyi ya da def piyanodan iyidir demek doğru değil.

BARIŞIN RİTMİ OLABİLMEK İÇİN

İzmir’de kurulan bir grup olarak Türkiye’ye açılmak gibi bir plan da var. İlk durak İstanbul. İstanbul’a oranla taşra kabul edebiliriz İzmir’i sanırım.
Müzik anlamında İzmir’de olmak biraz zorlayıcı ama biz sadece İstanbul’a gitmek istemiyoruz. Her yere gitmek istiyoruz. Barışın sesini, ritmin sesini duyurmak için çok çaba sarf ettik. Tek tek herkesin çok büyük emeği var. Bu tarz grup kuranlar bizi daha iyi anlayacaktır. Yaptığımız müzik tarzını insanlara dinlettirebilmek ve kendimizi tanıtmak istiyoruz.. İstanbul çok stratejik bir şehir. Eğer konserimiz iyi geçerse çok motive olarak döneceğiz. Umarım ki istediğimiz gibi geçer. Çünkü tüm organizasyonu biz yaptık, kimseden destek almadık. Yardımcı olan kurumlar oldu ama tüm yükü topluluktaki arkadaşlarla birlikte hallettik. Ve bize bir bardak su bile getiren olsa emin olsun ki çok büyük bir yardım etmiş olacak. Kolektif olabilme ruhunu İzmir’de dinleyicilerimizle yakalamıştık. Bu kazancımızı İstanbul’da da yaşamak isteriz. Bizi dinlemek isteyen herkesi bugün Şişli Kent Kültür Merkezine bekleriz.

DEFİN TARİHİ ÇOK AZ BİLİNİYOR

Def üzerine bir de kitap çıkardınız, eğitim olarak defin Türkiye ve İran’daki durumlarına dair neler söylersiniz?
İran’da def üzerine yirminin üzerinde metot var. Mesela ben kendi metodumla ders veriyordum. Türkiye’ye geldiğimde def eğitimi üzerine buranın çok zayıf olduğunu gördüm. Eğitim veren hocalar bile bu konuda tam anlamıyla bir eğitim almamış durumda. Mesela metot yok, nota üzerinden eğitim verilmiyor, kulaktan eğitim veriliyor. Teori olmadığı için bu da bir yere kadar yardımcı olabiliyor. Sistematik eğitime ihtiyaç olduğunu düşündüm. Bir de defin tarihi çok yanlış biliniyor, o yanlışları silmek istedim. Orijinali nasıldı, nasıl ifade ediliyordu? Bunları anlatmak istedim. Ve bu 1. kitabı 2 ve 3 çıkacak var. 1. kitap amatör ve orta seviye için, içinde defin tarihçesi var, duruşlar, notalar, tutuşlar var. Def öğrencisi için istenilen bilgiler bulunabilir ama elbette yeterli değil daha çok araştırma yapılması gerekiyor.

Enstrüman da yapıyorsun…
Evet, çok güzel bir şey. Ritim aletleri yapıyorum. Enstrümanları gerçekten sevgiyle yapıyorum, bu da en kaliteli, en güzel sesi bulabilmemi sağlıyor. Her birini çocuğum olarak görüyorum. O nedenle maddi kazancını düşünmüyorum, çıkarttığı ses benim için çok önemli, onu ilk benim çalıyor olmam…  Bunlar çok keyif verici.

ÖNCEKİ HABER

‘Yevmiyeci hoca’ AİHM yolcusu

SONRAKİ HABER

Sömürü birliğine karşı işçilerin enternasyonal birliği

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...